Rize İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Rize, Karadeniz’e kıyısı olan diğer komşu illerde olduğu gibi, şifalı su kaynakları bakımından zengin bir görünüm sergiler. Bu durumuyla da, sağlık turizminin gelişme gösterme olasılığı yüksek iller arasında yer alır.

Rize’deki kaplıca ve içmeler, Merkez ilçe de dahil olmak üzere, tüm ilçelere yayılmış durumdadır. Beldeler arasındaki mesafelerin kısa olması, ulaşım ve konaklama açısından büyük kolaylıklar sağlamaktadır.

Varda İçmeleri: Rize’nin Varda semtinde yer alan bu içmelerin suyu, iştah açıcı olup aynı zamanda mide ağrılarına iyi gelir, böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Suyu ayrıca, romatizma ve bel ağrılarını giderici özelliklere sahiptir.

Çayır Maden Suyu: Merkez ilçe yakınlarında olup, burası aynı zamanda bir mesire yeridir. Şifalı suyu, karaciğer hastalıklarına iyi gelir.

Andon İçmesi: Merkez ilçeye bağlı Küçükçayır köyü sınırları içindedir. Rize’ye olan uzaklığı20 kilometrekadardır. İçmenin bulunduğu yer ormanlık ve güzel manzaralı olup, deniz seviyesinden800 metreyüksekliktedir.

Sodyum, kalsiyum, bikarbonat, sülfat, magnezyum ve demir içeren suyu, aynı zamanda karbondioksitlidir. Temperatürü10°C, pH değeri 6.1, radyoaktivitesi 3.6 emandır.

Andon Içmesi’nin bileşiminde2.5 gramcivarında total mineralizasyon bulunmaktadır. Karbondioksitli, demirli, ka¬levi ve toprak kalevili, acı bikarbonatlı bir maden suyudur. İçme kürleri için uygundur. Sayılan unsurlar, bu suyun karaciğer, safra kesesi, mide, bağırsak ve anneksleri üzerinde sökresyonu arttırıcı, fonksiyonları düzenleyici bir etki oluşturacağını gösterir. Litrede 1.5 grama yaklaşan karbondioksit, su¬yun içimini kolaylaştırır. Sindirim üzerinde rahatlatıcı etki yapar. Sarılık geçirenlerde, bozulmuş olan karaciğer fonksi¬yon testlerini düzeltmesi beklenir. Metabolizma hastalıklarından başka, hafif diyabet vakaları da dahil olmak üzere, şişmanlık ve gut gibi hastalıkların tedavisinde değerlendirilebilir. Suyu, 50-150 cm.küplük miktarlarda olmak üzere günde 3-4 kez aç karnına içmek uygun olur.

Salarha yolu üzerinden gidilen Andon İçmeleri’ne, geçen sürede pek önem verilmemiş, köy sakinleri burayı kendi olanakları ölçüsünde oturulur hale getirmişlerdir. İçme çeşmelerinden günde 1000 kişi yararlanmaktadır. Toplam yatak sayısı 200 civarında olan konaklama tesisleri yetersiz olsa da, bu ihtiyacı Rize kent merkezinde giderebilme imkânı bulunmaktadır.

Güney İçmesi adıyla anılan doğal maden suyu kaynağı ise, Güneysu ilçesinde, karayolu üzerindeki ahşap asma köp¬rünün yakınındadır. Mide rahatsızlıklarını gideren, sindirimi kolaylaştırıp iştahı açan bir sudur.

Rize’ye53 kilometreuzaklıktaki İkizdere ilçesindeki, anayol üstünde olup suyu kaynakta içilen İkizdere Suyu ile, diürez kürlerinde değerlendirilen Şimşirli İçmesi, ilin iki ünlü maden suyu kaynağıdır. İlçe merkezine10 kilometremesafedeki Çimil Yaylası’nda bulunan Çimil Ilıcası da, çok rağbet gören yerlerden birisidir. ‘Cimilyolu Ilıcası‘da denir. Kışın karla kaplı olan bölge, yazın serindir.

Çimil Ilıcası‘nın hem içmesi, hem de banyosu vardır. Banyo tedavisi; romatizma, bel ağrıları ve eklem tutukluklarına iyi gelir, mide ağrılarını giderir. İçme tedavisinin ise; idrar yolları hastalıkları ile kabızlığı giderici olumlu etkisi vardır.

İlıcaya gelenler, buradaki kısıtlı sayıdaki konaklama tesislerinin yetersiz kalması halinde, İkizdere’deki otellerde ya da köy evlerinde konaklarlar.

Rize’nin en güzel ilçelerinden biri olan Çamlıhemşin’de, kendi adıyla anılan Çamlıhemşin Ilıcası‘nın dışında, ünü il sınırlarının ötesine taşmış şifalı bir su kaynağı olan Ayder Kaplıcaları bulunur.

Ayder Kaplıcaları, ilçe merkezine19 kilometreuzaklıkta, Kaçkar Dağlan’nın çamlarla örtülü yamaçlarında yer alan Ayder Yaylası’ndadır. Deniz seviyesinden1350 metreyüksekliktedir. Sezon süresince buraya gelen 40-50.000 kişi, hem şi¬fa arar, hem de doğayla baş başa kalmanın zevkini çıkarır.

1980’li yıllarda kaplıca suyunun sondajlarla çoğaltılma¬sından ve yeni kaplıca binasının tamamlanmasından sonra, kaplıcanın konukları da fazlalaşmıştır. ‘Yöre halkı dışında yaylaya gelen turistler için termal suyun hiçbir öneminin bulunmadığı’ yolundaki yaygın kanaat, yöreye yapılan yatırımlarla zaman içerisinde giderilmiş ve Ayder bugün sağlık turizminin en güzel yaşandığı yerlerden biri haline gelmiştir. Kaplıcada iki ayrı kaynak bulunmaktadır. Bunlar; a) Büyük Hamam: ‘Sıcak Kaynak’ diye de anılır. Suyu, madeni az ılıca ve içmeler grubuna girer. Sodyum sülfatlı, oli-gometalik ve radonlu bir sudur. Temperatürü46°C, pH değe¬ri 9.05, radyoaktivitesi 21 emandır. Litrede1.53 gramgibi ga¬yet düşük seviyede mineralizasyon içerir. Termalitesi ve radyoaktif gazlan olmasa, bu düşük, mineralizasyon, kaynağı maden suları sınıfına sokmaya bile yeterli gelmeyecektir.46°C’deki sıcaklığı ve 20 emanın üstündeki radon unsuru, ona oligometalik, termal ve radyoaktif bir maden suyu özel¬liğini kazandırmıştır. Dış uygulamalarda sedatif etkisi ön plandadır. İçilerek kullanıldığı takdirde, böbrekler üzerinde diüretik bir etki oluşturur. Her iki kaynağın da 135Ö metre yükseklikte olması, fiziksel çevre koşulları bakımından deği¬şik bir özellik sunar. Bu ortamda yapılacak kürlerde, yüksek tansiyonlu hastalar kür boyunca yakın takip altına alınmalıdır.

b) Küçük Hamam: ‘Soğuk Kaynak’ diye de anılır. Sodyum sülfatlı ve oligometalik bir sudur. Temperatürü33°C, pH değeri 8.85, radyoaktivitesi 17.03 emandır.

Bu suyun bileşiminde, aynı total mineralizasyonun ya¬nı sıra, termalitenin azaldığı ve radyoaktif gaz oranının düş¬tüğü gözlenir. Buna rağmen, benzer menşeli bir sudur ve içe¬riği diğerine uymaktadır. Ortaya çıkan medikal endikasyon-lar, her iki su için de geçerlidir.

Ayder Kaplıcaları suları, başta romatizma olmak üzere birçok hastalığa iyi gelir. Kadın ve cilt hastalıkları ile iç has¬talıklarının tedavisinde, böbrek kum ve taşlarının düşürül¬mesinde yararlı bir sudur.

Üç köy muhtarlığının güçlerini birleştirerek kurduğu bir kooperatif, kaplıcaların yanı sıra, bugün Ayder Kaplıca Fi¬zik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin de işleticiliğini yapmaktadır. Bölgede 20’den fazla otel mevcut olup, toplam yatak kapasitesi 1500’ü bulmaktadır. En dikkati çekenler; Fo¬ra Otel, Kuşpuni Otel, Ahşap Pansiyon, Saray Otel, Çağlayan Otel, Ayder Otel ve Yeşilvadi Otel’dir. Bunların hepsi, her tür¬lü ihtiyacı karşılayacak, Avrupa’nın bazı ülkelerinde görülen küçük dağ otelleri tarzında yapılmış ahşap tesislerdir.

Ayder Yaylası’nda, Büyük ve Küçük hamamların hemen karşısında Yılanlı Göl adı altında ayrı bir banyo bulunmak¬tadır. Bu banyoda yılan gözükmemekle birlikte, suyu birçok deri hastalığına iyi gelmekte, özellikle yaz aylarında oldukça fazla sayıda ziyaretçisi olmaktadır. Ayder’de, her yıl binlerce kişinin katılımıyla yapılan Ayder Şenlikleri, bölgeye getirdiği canlılığın dışında, termal değerlerin tanıtımının yapılmasına da yardımcı olmaktadır.

Rize ili ve ilçelerindeki kaplıca ve içmelerle, konaklama yerleri hakkında bilgi almak isteyenler, Rize Turizm Danışma Bürosu’na başvurabilirler.

Sakarya İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Sakarya ili, sağlık turizmine olanak veren kaplıcalara, maden sularına ve doğal kaynak sularına sahip bir ilimizdir. Özellikle Geyve ve Akyazı ilçelerinde bulunan şifalı su kaynakları, sadece il dahilinde değil, yurt çapında da ün yapmış kaynaklardır.

Taraklı-Geyve yolu üzerinde yer alan Taraklı İçmeleri, mide rahatsızlıklarına, özellikle de pankreas hastalıklarına iyi gelir. Sakarya’nın Karadeniz’e kıyısı olan ilçesi Karasu’daki Karasu Kum Banyosu‘nun, romatizma ve siyatik için yararlı olduğu bilinmektedir. Geyve ilçesi ise, çok sayıda şifalı suya ev sahipliği yapar. İlçedeki bellibaşh kaynaklar şunlardır:

Acısu Kaplıcası: Taraklı yolu üzerinde, ilçe merkezinden 6-7 kilometre uzaklıktadır. Sodalı soğuk maden suları kapsamında olup, mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıkları üzerinde etkilidir. İçeriğinde karbondioksit bulunması, suya içme özelliği de verir. Solunum yollan ve kalp-damar hastalıkları üzerinde olumlu etkileri görülür.

Ilıcaköy Kaplıcası: ilçeye bağlı Ilıca köyündedir. ‘Ilıca-köy Gazlı Suyu’ diye de anılır. Acısu Kaplıcası’yla benzer özellikler gösterdiğinden, şifa etkileri de aynı hastalıklar üzerinde yoğunlaşmıştır.

Ahibaba Maden Suyu: Geyve ilçesindeki bir başka şifalı su kaynağıdır. Sodyumun yanında önemli miktarda kalsiyum içerdiğinden, kalevi ve toprak kalevili bikarbonatlı sular grubuna girer. Bunun yanı sıra, yüksek oranda karbondioksit içermesi (I.kaynakta 1267 mg/lt, II.kaynakta 1050 mg/lt), onu karbogazöz sular sınıfına da sokmaktadır. Sindirim ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarında önerilebilecek bir sudur.

Kıl Hamamı: Geyve-Taraklı yolu üzerinde, Hacıyakup-lar köyündedir. Eskiden, Bursa-Bağdat ipek yolunda mal taşı¬yan kervancıların önemli bir konaklama mahalli olan bu yörede, geçtiğimiz yüzyılın sonlarına kadar kullanıla gelen iki hamam yıkıntısı ‘Gelin Yutan‘ ve ‘Gıcık Hamamları‘ vardır. Kemerleri ve havuzları hâlâ eski güzelliğini koruyan bu hamamlardan1 kilometrekadar uzaklıkta bulunan Kıl Hamamı, bugün kervanlara değil ama, yöre insanına ve suyunun şifalı özelliklerini duyup da gelen hastalara hizmet vermektedir.

Sodalı sıcak maden suları grubuna giren suyu, ayrıca karbondioksit de içerir. Temperatürü 49-50°C’dir. Banyo tedavisi; romatizma, kireçlenme, kadın, cilt ve dolaşım sistemi hastalıklarına, içme tedavisi ise; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına iyi gelir. Sinir sistemi üzerinde yatıştırıcı ve rahatlatıcı bir etkisi vardır.

Özellikle yaz aylarında yoğun bir ziyaretçi akınıyla karşı karşıya kalan kaplıcadaki konaklama tesislerinin yeterli düzeyde olmaması, yıllarca insanlığa hizmet etmiş bu şifalı su kaynağının eski görkemli günlerine dönme zamanını geciktirmektedir.

Sakarya’nın Akyazı ilçesinde bulunan Bucak Kaplıcası ile Akyazı Kaplıcası, şifalı özellikleri olan iki ünlü kaplıcadır. Ancak asıl ünlü olan, ilçeye8 kilometreuzaklıkta, Kuzuluk beldesindeki Kuzuluk Kaplıcaları’ i:.-

Kaplıca alanının denizden yüksekliği100 metreolup, çevresi meşe ormanlarıyla kaplıdır. Suyu, sodyum bikarbo-natlı sular grubuna girer. Üç ayrı yerden kaynayan bu sular; Kaplıca kaynağı, Halk Hamamı ve Maden Suyu Kaynağı şeklinde gruplandırılır.

Sıcak sulu olan Kaplıca ve Halk kaynaklarının temperatürü 37-70°C, radyoaktiviteleri 3.9-7.3 eman, pH değerleri ise

6.8-8.2 arasında değişmektedir. Banyo tedavisi; romatizma, siyatik, lumbago, nevrit, kadın ve cilt hastalıkları, sedef ve egzema hastalıkları, damar sertliği vs. gibi pek çok hastalığa iyi gelmektedir. Dünyaca ünlü ‘Fango’ türü çamurla benzer özellikler gösteren çamuruyla yapılacak banyolardan da çok olumlu sonuçlar alınır.

Kuzuluk, modern konaklama tesisleri, pansiyon olarak verilen dağ evleri ve tedavi üniteleriyle tam bir termal merkez görünümündedir.

Kuzuluk Maden Suyu kaynağının ise temperatürü18°C, radyoaktivitesi 8.6 eman, pH değeri 6.6’dır. Sodyum bi-karbonatlı ve klorürlü bir sudur. Yurt çapında ün kazanmış olup, ilçenin önemli gelir kaynaklarından birini teşkil eden bu su, Kuzuluk Maden Suyu Sodası adı altında şişelenip pazarlanmaktadır. Hipostenik midelerle, karaciğer, safra yolları, mide ve bağırsak hastalıklarına tavsiye edilir. Ayrıca böbrek ve şeker hastalığına da yararlı olduğu, ülser ve hazımsızlığa iyi geldiği, nutrisyon bozukluklarını giderdiği de bilinmektedir. Ancak, sayılan hastalıklardan yarar görmek için, içme tedavisinin kaynakta yapılmasının uygun olacağını gözden uzak tutmamak gerekir. Suyun diüretik ve laksatif etkisi yoktur.

Kuzuluk, çok sayıda yerli ve yabancı turistin ziyaret ederek şifa aradıkları, bazılarının ise temelli yerleşme mahalli olarak seçtikleri, sağlık ve doğanın iç içe yaşandığı enderyerlerden biridir.

Sakarya’nın Hendek ilçesi ise, diğer ilçelerdeki sıcak su kaynaklarının aksine, soğuk su kaynaklarıyla ünlenmiştir. İlçe hudutları içinde muhtelif yerlerden kaynayan doğal kaynak suları, değişik isimlerle piyasaya sürülerek halkın istifadesine sunulmaktadır. Bunlardan; Çamlıca beldesindeki tesislerde dolumu yapılan Flora Doğal Kaynak Suyu, pH değeri 7.8 (toplam sertliği 5.5 Fr°) ve Akyudum tesislerinde şişelenen Aytaç Akyudum Doğal Kaynak Suyu, pH değeri 7.8 (toplam sertliği 3.8 Fr°) olan, güzel içimli ve şifalı sulardır.

Hatta, Aytaç suyunun bebek mamalarında bile güvenle kullanılabilecek özellikte olduğu ifade edilmektedir.

Sakarya il dahilindeki kaplıca ve içmelerden yararlanmak isteyenler, bölgedeki konaklama olanakları hakkında bilgi edinmek arzusunu duyanlar, Adapazarı Turizm Danışma Bürosu’ndan istedikleri bilgiyi alabilirler.

Samsun İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Samsun, kaplıca ve içmeler bakımından zengin bir ilimizdir. İlin birçok ilçesinde çok sayıda şifalı su kaynağı bulunmaktadır. Bunların bir kısmının ünü, gerek tarihte oynadığı rol ve gerekse şifalı özellikleriyle tüm ülkede yayılmış durumdadır.

Darboğaz Maden Suyu Bafra, Çakaldere Maden Suyu ise Çarşamba ilçelerindedir. Her iki suyun ünü il sınırları dışına taşmış olup, komşu il ve ilçelerden çok sayıda hastayı bölgeye çekmektedir.

Mide ekşimelerine iyi gelen Pavli İçmeleri Ayvacık’ta, yılancık hastalığının dermanı olduğu söylenen Yılancık İçmeleri ise Kavak ilçesindedir. Yılancık İçmesi, bölgenin tek turizm kaynağıdır. Bu amaçla çevreden gelen ziyaretçiler, bir taraftan ilçe ekonomisine canlılık getirirken, diğer taraftan sağlık turizminin hareketlenmesine katkıda bulunmaktadırlar.

Samsun’un Ladik ilçesi de, ülkenin çeşitli yerlerinden tedavi amacıyla gelen çok sayıda ziyaretçiyi kendine çekmektedir. Ladik Kaplıcaları diye de anılan bu şifalı sular, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Hamamayağı köyünde, Samsun-Amasya karayoluna 3, Havza ilçesine ise 13 kilometre mesafededir. Kaplıcaların denizden yüksekliği 60 metredir.

Hamamayağı ve Hırlas isimlerindeki bu kaplıcalar, Roma ve Bizanslılar tarafından da işletilmiş tarihi kaplıcalardandır. Kalsiyum bikarbonatlı ve magnezyumlu olan suyunun temperatürü36°C, pH değeri 7.22, radyoaktivitesi 14.15 emandır.

Banyo tedavisi; sinir sistemi rahatsızlıklarına, hemiple-ji ve çocuk felçlerine önerilir. Ruhsal yorgunluk geçirenler bu sudan fazlasıyla yarar görürler. Dış uygulamalarda genellikle sedatif, içme kürlerinde ise diüretik etkisinden yararlanılır.

Kaplıcalarda; tedavi havuzlarının dışında çok sayıda sıra banyolar vardır. Sosyal tesis bakımından sıkıntı çekilmez. Konaklama için, yatak kapasitesi 200’le sınırlı otelinden yararlanılır. Otelin yetersiz kalması durumunda, ilçe merkezindeki diğer konaklama tesislerinden yararlanmak da mümkündür.

Havza Kaplıcaları ise, Samsun’a85 kilometreuzaklıktaki Havza ilçesindedir. Üç ayrı hamamın yer aldığı kaplıcaların suyu tek bir kaynaktan ve kaptajdan dağılmaktadır. Yörenin deniz seviyesinden yüksekliği 650 metredir.

Havza Kaplıcaları da tarihi çok eskilere dayanan kaplı-calarımızdandır. Strabon; kaplıcaların eskiden çok meşhur olduğunu ve Romalıların buraya ‘Thermae Phosemonitarum’ adını verdiklerini yazar. Kaplıcalar, üç farklı hamam kompleksinden oluşmuştur:

a) Büyük Hamam: Bazı tarih kitaplarına göre Roma-Bi-zans döneminde, bazılarına göre Selçuklu döneminde yapıldığı iddia edilir, ikinci görüşü savunanlara göre; Roma ve Bizanslılardan kalma hamamlar zamanla harap olmuş, bugün ayakta duran yapılar Selçuklular tarafından yaptırılmıştır. Tarihi kayıtlara göre; bu hamamın bulunduğu yerde büyük bir kilise varmış. 8 Ağustos 1022 tarihinde meydana gelen bir depremde bu kilise yok olmuş. Yeraltında fışkıran sıcak sular, ancak 9 gün sonra durulabilmiş. Daha sonra bu alanın üzerine bir hamam yapılmış.

Amasya Salnamesi’nde; hamamın taş örgülerinin 1245 yılında yapıldığı ve Selçuklu hükümdarlarınca onarıldığı yazmaktadır. Yine aynı kitapta; Büyük Hamam’a, ‘Şadi Paşa’ya da ‘Sultan Mesut’ hamamı da denildiği kaydı düşülmüştür. Biri büyük, iki küçük kubbesi olan hamamın içine Arslanağzı denilen kurnanın yanında ehram şeklinde küçük bir sütun vardır. Burası Kızgözü olarak adlandırılır. Bu nedenle Büyük Hamam, halk ağzında ‘Arslanağzı’ ya da ‘Kızgözü’ kaplıcası olarak da bilinmektedir.

b) Küçük Hamam: Büyük Hamam’ın hemen yanında bulunan Küçük Hamam, yapılış itibariyle hiç ona benzemez. Bu hamam, yine Selçuklular döneminde, Amasya emiri Yargıç Paşazade Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Mimari tarzı tamamen Selçuklu mimarisine uymaktadır.

c) Maarif Hamamı: Bu hamam hepsinden yeni olup, Abdülhamit’in son Dahiliye Nazırı Mazlum Paşazade Memduh Haşa tarafından yaptırılmıştır. Atatürk’ün 1919’da on sekiz gün süreyle kaldığı kaplıcadır.

Bu konuyla ilgili gelişmeler şu şekilde cereyan etmiştir: “25 Mayıs 1919 tarihinde, Kavak ilçesinden Havza’ya gönderilen telgrafta; ‘Mirliva Mustafa Kemal adında bir zat Havza’ya gelecektir. Böbreklerinden rahatsız olduğu için kaplıcalarda kalacaktır.’ denir. Bunun üzerine kendisine Mesudiye Oteli ile Ali Ağazadeler’in konağı hazırlanır ve beklenen kişi aynı gün akşam üzeri Havza’ya gelir, ilk geceyi konakta misafir olarak geçiren Mustafa Kemal, daha sonra otele yerleşir ve 13 Haziran 1919 gününe kadar orada kalarak hem tedavi olur, hem de milli mücadelenin hazırlıklarına başlar. Atatürk, Samsun’a üçüncü gelişlerinde, yani 24 Eylül 1924 tarihinde Havza’ya tekrar uğrar. Havzah’lara hitaben bıraktığı yazı şöyledir; ‘Sizlerle en elemli, en yeisli günlerde tanıştım. Aranızda günlerce kaldım. Bana mazinin hatırasını tekrarlatan şu daire içinde kıymetkâr mesai ve muavenetinizden pek müstefit oldum. Eğer Havzah’ların o samimi ve metin hüsn-ü kabulleri olmasa ve eğer Havza’nın nafi şifalı kaplıcaları ahval-i sıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki inkılâp için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki, Havza ve Havzah’lara çok şey borçluyum. Kalbi rabıtamda ebediyyen saklıyacak ve sizi hiç unutmayacağım. İlk cür’eti, ilk cesareti gösteren sizlersiniz. İnkılâp ve cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzah’ların büyük bir yeri vardır. Gazi Mustafa Kemal.'”

Havza Kaplıcalan’nın suyu, sodyum bikarbonatlı, oligo-metalik bir sudur. Temperatürü52°C, pH değeri 7.85, radyoaktivitesi 4.47 emandır. Suyun debisi saniyede 1.6 litredir. Banyo tedavisi; her çeşit romatizma, nevralji, nevrit, poli-nevrit, kırık-çıkık sekelleri ile lezyonel olmayan jinekolojik sendromlarda önerilir. Tüm bu hastalıkların tedavisinde sédatif etkisi ön plandadır. Ayrıca, kronik bronşit, mide ve bağırsak ile böbrek hastalıklarında kaplıca suyundan çok olumlu sonuçlar alınır.

Türkiye’nin her yerinden ziyaretçilerin geldiği bu ünlü kaplıcalar, yurtdışından da çok sayıda hastayı ağırlamakta, ilgi çeken tarihi mimari yapısı ve şifalı özellikleriyle ilçe turizmine büyük ölçüde katkıda bulunmaktadır.

İlçede pek çok otel, motel ve pansiyon vardır. Bunların içinde en önemlisi, aynı zamanda termal hizmet veren iki yıldızlı Maarif Kaplıca Oteli’dir. 23 odada 48 yatakla hizmet veren tesiste her türlü ihtiyacı karşılayacak yardımcı üniteler bulunur. İlçedeki toplam yatak kapasitesi 2000’i geçer. Bele-diye’nin sürekli yatırım çabası içinde olması, ilçeyi kısa sürede sağlık turizminin tercih edilen yerlerinden biri haline getirecektir.

Samsun ve ilçelerindeki şifalı su kaynakları ve konaklama olanakları hakkında bilgi almak isteyenler, Samsun Turizm Danışma Bürosu’na başvurabilirler.

Siirt İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Siirt, şifalı kaplıcalarıyla tanınmış bir ilimizdir. Ancak, konumu itibariyle bu kaplıcalardan gereğince yararlanmak mümkün olamamaktadır. Ulaşım ve konaklama sorunları da buna eklendiğinde, bu değerli kaplıcalar, sadece yöre halkına hizmet veren birer şifa kaynağı olmaktan öteye gidememek-tedir.

İlin en önemli doğal değerleri arasında yer alan Sağlarca Kaplıcası, Siirt’in15 kilometrekadar güneyinde, Dicle Nehri’nin önemli kollarından Botan Çayı’nın kenarında, Billuris köyündedir. Bu nedenle ‘Billuris Kaplıcası‘ diye de anılır.

Dünyada ender görülen doğal manzarasıyla Billuris Kaplıcası, bir mağaranın içinde, tavanı yüksek kubbe şeklinde oyulmuş ve çevresinde anfitiyatro şeklinde soyunma ve dinlenme yerlerinin sıralandığı değişik ve son derece güzel bir yapıdır. Kaplıcanın giriş kısmının her iki tarafı, kesme taşlarla örülmüş ve- üst kısmı daha fazla aydınlık temin edilebilecek tarzda mermer sütunlarla süslenmiştir.

Dokuz ayrı kaynaktan çıkan ve dipten kaynayan bu şifalı sular, mağaranın içinde bulunan 2.5 metre derinliğinde ve 10×15 metre boyutlarındaki havuzda toplanmaktadır. Bo-tan Çayı’na 100 metre uzaklıkta bulunan kaplıca, hem iç, hem de dış görünümüyle doğa harikası yerlerden biri olma özelliğini kazanmıştır.

Kükürtlü ılıca ve içmeler grubunda incelenen suyu, kalsiyum sülfat, bikarbonat, sodyum klorür, magnezyum ve kükürtlü hidrojen içermektedir. Bileşiminde ayrıca, karbondioksit, arsenik ve iyot bulunmaktadır. Temperatürü 34.5°C, pH değeri 6.85, radyoaktivitesi 2.5 emandır. Bol miktarda sülfat içermesi, kaplıcanın Billuris Ekşisuyu şeklinde tanımlanmasına yol açmıştır.

Banyo tedavisi; romatizma, siyatik, lumbago, nevrit, polinevrit, çocuk felci ve deri hastalıklarında, solunum yollarının kronik iltihaplarında yararlıdır. Solunum yolları ile deri hastalıklarının tedavisinde, serpintileme ile koklama yöntemlerinden de sonuç almak mümkündür.

Özellikle yaz aylarında civar il ve ilçelerden çok sayıda ziyaretçinin uğrak yeri olan kaplıca, 11 Özel İdaresi tarafından işletilmektedir. Konaklamanın yapılabildiği 100 yataklı bir moteli mevcuttur. Diğer tesislerle birlikte sezon sırasında yatak kapasitesi 1000’i geçmektedir. Geniş kaplıca alanında çadır da kurmak mümkündür.

Hesta Kaplıcası ise, ilin en önemli tarihi değerleri arasında yer alır. Eruh ilçesinin Fındık beldesine bağlı Düğün-yurdu köyü sınırları içindedir. 11 merkezine uzaklığı 70 kilometredir.

Hesta Kaplıcası’nın üç kaynağının kaptajı yapılmıştır. Bu kaynakların birleşmesinden oluşan su, kadın ve erkeklere mahsus hamamlara dağıtılmaktadır. İbrahim Hakkı Hazretle-ri’nin el yazması eseri Marifetname’de, Hesta Kaplıcalan’nın tarihiyle ilgili ilginç notlar vardır. Buranın, Hz. Süleyman tarafından Seba melikesi Belkıs’a hediye edilen bir güzellik ılıcası olduğu, hatta havuzunun kenarında Hz. Süleyman’a ait bir ayak izinin bulunduğu belirtilmektedir, işte, bu efsane ve halkın mitolojik inançları nedeniyle Hesta Kaplıcaları’na olan rağbet, tarih boyunca var ola gelmiştir.

Kalsiyum sülfatlı, klorürlü, magnezyumlu ve hidrojen sülfürlü olan suyu, Türkiye’nin en değerli kükürtlü sularından biri olarak bilinmektedir. Temperatürü63°C, pH değeri 6.9, radyoaktivitesi 14.71 emandır.

Banyo, serpintileme, koklama, gargara ve içme tedavilerinin yapılabildiği kaplıcada; dermatozlar, her türlü romatiz-mal hastalıklar, nevralji, nevrit ve solunum yolları hastalıkları, kadın hastalıkları tedavi edilebilmektedir. Toprak kalevili, tuzlu ve acı, fakat en önemlisi kükürtlü olan bu suların total mineralizasyonu biraz yüksektir. Hipertermal bir sudur. Dış uygulamalarda sedatif ve antienfeksiyöz etki göstermesi beklenir. Bir kısım romatizmal sendromlarda, üst solunum yollarının kronik iltihaplı hastalıklarında ve kadınlarda görülen yine kronik iltihaplı sendromlarda tedavi edici özelliklere sahiptir. İçildiği zaman diüretik etki görülürse de, suda fazla miktarda hidrojen sülfür bulunması nedeniyle bu tedavi çok dikkatli yapılmalıdır.

Yoğunluğu genelde haziran, temmuz ve ağustos aylarında artan kaplıca, aynen Billuris Kaplıcası’nda olduğu gibi, 11 Özel İdaresi tarafından işletilmektedir. Kadın ve erkeklere özel iki tedavi havuzu ve yardımcı tesisleri bulunan kaplıcada konaklama tesisleri yetersiz kalmakta, dolayısıyla yerli ve yabancı ziyaretçiler için son derecede önemli turizm potansiyeli oluşturacak olan kaplıca ikinci plana düşmektedir. Bölgede yapılacak yeni ve modern yatırımlarla bu sektöre ivme kazandırılmasının doğru olacağı düşünülmektedir.

Siirt ilinde, yukarıda sözü edilen kaplıcalardan başka değerli su kaynakları da vardır. Bunlar arasından en göze çarpanı, Kışlacık köyünde bulunan Lif Kaplıcası‘dır. Suyu, deri, romatizma ve kadın hastalıklarına iyi gelir.

Siirt ilinde mevcut kaplıcalar hakkında bilgi almak, özellikle ulaşım ve konaklama durumuyla ilgili son bilgileri edinmek isteyenler, Siirt Turizm Danışma Bürosu’na müracaat edebilirler.

Sinop İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Sinop ili, Karadeniz’e kıyısı bulunan diğer iller gibi, maden suları bakımından zengin bir görünüm sergiler. Bu şifalı sular, genellikle Boyabat ve Gerze ilçelerinde toplanmış durumdadır.

Boyabat ilçesinde; Acısu Maden Suyu ile Karaçayır Maden Suyu‘ndan başka, şifalı bir su kaynağı olan Ilıca Kaplıcası dikkati çeker. ‘Boyabat Kaplıcası’ diye de bilinir. Halkın rağbet ettiği yerlerdendir.

Acısu İçmesi ile Domuzdamı İçmesi ise, Gerze ilçesindedir. Her iki su da, sindirim sistemiyle ilgili rahatsızlıkları gideren sulardır.

Sinop’a 47 kilometre uzaklıkta, Soğuksu yöresinde, Soğuksu Şifalı Suyu bulunur. Ünlü bir sudur. Mide rahatsızlıklarına iyi gelir.

11 merkezinin 2 kilometre batısında, Karakum Tatil Köyü’ndeki Karakum Şifalı Kumu ise, ülke çapında tanınmıştır. Siyah renkte olan bu kum, hem sıcak, hem de şifalıdır. Ro-matizmal hastalıklara iyi gelmekte, ağrıları gidermektedir. Yaz aylarında bol miktarda çadırın kurulduğu bu yöre, dinlence ve sağlığın birlikte sağlandığı ender yerlerden biridir.

Sivas İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Sivas’ta çok sayıda sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Halk bunlara, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı yörele¬rinde yaygın olduğu biçimde ‘Çermik’ adını vermiştir. Bu zen¬gin görünüm, Sivas ekonomisinin hem canlı kalmasını sağla¬makta, hem de toplumun büyük bir kesiminin yeni bir sektör¬le tanışmasına aracı olmaktadır. Sağlık turizmi, Sivas’ta, sadece yerli ziyaretçiye değil, yurtdışından gelen yabancı hastalara da hizmet verme yolunda olumlu adımlar atan bir sektör haline gelmiştir.

Sivas’taki şifalı su kaynakları, hemen hemen tüm ilçele¬re dağılmış durumdadır. Bunlar arasından; Zara ilçesindeki Pireverek Maden Suyu ile Ulaş ilçesindeki Ulaş Gölü İçmesi, göze çarpan ilk kaynaklardır.

Divriği Kaplıcası, Erikli Kaplıcası ve Erikli Maden Suyu, Divriği ilçesinin sıcak su kaynaklarıdır. Mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına iyi gelir. Erikli şifalı suları, ilçe merkezine25 kilometreuzaklıkta, Erikli köyün-dedir. Hem içme, hem de kaplıca olarak rağbet gören bir ma¬den suyudur.

Şarkışla ilçesinde de çok sayıda şifalı su kaynağı vardır.

Bellibaşlıları şunlardır:

Tepecik Kaplıcası: ilçe yakınlarında, Ortaköy’dedir. ‘Ortaköy Çermiği’ diye de anılır. Romatizma ve sinir hastalık¬larına iyi gelen bir suya sahiptir.

Alaman Çermiği: Şarkışla’ya21 kilometreuzaklıkta, Akçakışla beldesine bağlı Alaman köyündedir. ‘Akçakışla Çermiği‘ olarak da bilinir. Suyu, romatizma ve deri hastalıklarına iyi gelir.

Ortabucak Çermiği: Şarkışla’nın Orta bucağına 2 kilo¬metre uzaklıkta, romatizma ve deri hastalıklarına iyi gelen şi¬falı bir su kaynağıdır.

Sivas’ın Suşehri ilçesi de, çok sayıda şifalı suya ev sahipliği yapar. Şaryeri Maden Suyu, Uyuz Kaplıcası ve Müşekniş Çermiği bunların başlıcalarıdır. Müşekniş Çermiği, aynı adla anılan köydedir. Basit tesislere sahip olmasına rağmen, yöre halkı tarafından çok tutulan bir kaplıcadır. Su¬şehri Çermiği ise, sadece Çermik diye bilinir, ilçenin 10 ki¬lometre kuzeyindedir. 27-28°Csıcaklıktaki suyu, romatizma, dolaşım ve sindirim sistemi rahatsızlıklarını giderir, sinir hastalıklarına iyi gelir.

Akçaağıl Çermiği, Suşehri’nin en tanınmış şifalı su kaynağıdır. İlçeye bağlı Akçaağıl köyündedir. Deniz seviye¬sinden750 metreyükseklikte bulunan bu çermik, Kelkit Ir-mağı’nın güney kıyısmdadır.

Sodyum sülfat ve klorür içeren suyunun temperatürü43°C, radyoaktivitesi 16.8 eman, pH değeri 7.1’dir. Suda bu¬lunan serbest karbondioksit miktarı litrede1.15 gramoldu¬ğundan içimi kolaydır. İçme tedavisi; karaciğer, safra yolları ve bağırsak hastalıklarına önerilir. Banyo tedavisi ise, roma¬tizma, nevralji ve kadın hastalıklarında yararlıdır. Banyo kür¬lerinin içme ile birlikte yapılması halinde, şişman hastalarda çok olumlu sonuçlar alınır.

Kaplıcada, tedavi tesisi olarak iki adet genel havuz bu¬lunur. Sosyal tesisler yeterli düzeydedir. Ancak konaklama için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Sıkıntı çekilen yö¬rede bu boşluk, yaz aylarında kurulan çadırlarla giderilmeye çalışılmaktadır.

Sivas’ın Yıldızeli ilçesi de, birçok hastalığa deva olan şi¬falı su kaynaklarıyla tanınmıştır. Bunların başında Sıcak Çer¬mik gelir.

Sıcak Çermik, Sivas’ın27 kilometrekuzeybatısında, Yıl-dızeli’ne15 kilometreuzaklıkta, Direkli bucağındadır. Sivas-Ankara karayoluna olan uzaklığı ise1.5 kilometrekadardır. Kaplıca alanının denizden yüksekliği 1200 metredir.

Çok sayıda kaynağın bulunduğu bu yörede tüm sular birleştirilmiş, bir kısmı banyo ve havuzlara, bir kısmı da ote¬le verilmiştir. Özellikleri birbirine benzeyen bu suların içeri¬ğinde; bikarbonat, sodyum, kalsiyum ve magnezyum bulu¬nur. Madeni az ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilmekte¬dir. Temperatürü42°C, pH değeri 6.5, radyoaktivitesi 3.91 emandır.

Litresinde2.5 gramtotal mineralizasyon içeren bu suyun, dış uygulamalarda sedatif etkisinden yararlanılır. İçme olarak da değerlendirilir. Toprak kalevili unsurların egemen olması nedeniyle, karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsak üzerinde, metabolizma hastalıklarında, bu arada özellikle hafif diyabetlilerde olumlu etki yapar. Banyo tedavisi; her çeşit romatizma, nevralji, nevrit ve kadın hastalıklarına önerilmektedir. • .

Kaplıcada; ikisinin üstü açık, üç adet genel havuz ve çok sayıda özel banyo bulunur. Sosyal tesisler yeterli düzey¬dedir. 151 odada 350 yatakla hizmet veren iki yıldızlı Sıcak Çermik Hotel, Ankara karayolu üzerindedir. Kaplıca suyu¬nun kullanıldığı tek bu otelle konaklama sorununun halledil¬mesinde yetersiz kalınmaktadır.

Yıldızeli ilçeinde bulunan şifalı su kaynakları sadece bununla sınırlı değildir. İlçenin güneydoğusunda, Menteşe köyünde yer alan Menteşe Kaplıcası, Aşağı Çermik ve Ilıca Çermiği, adından söz edilebilecek değerde kaynaklardır. Özellikle Ilıca Çermiği’nin suyu, bağırsak ve böbrek hastalık¬larına iyi gelmekte, böbrek taşları üzerinde düşürücü etki yapmaktadır. Çermik, ilçeye8 kilometreuzaklıktaki Ilıca kö¬yündedir.

Yıldızeli’nin Kaman Maden Suyu da ünlü bir su olarak dikkati çeker. Sivas-Ankara karayolunun 65’inci kilometresin¬deki Yaraş Beli’nden sağa ayrılan 12 kilometrelik bir yolun so¬nunda, Kaman köyü sınırları içindedir. Maden suyu kaynağı köyün500 metrekuzeyine düşer.

Sodyum bikarbonatlı ve kalsiyum sülfatlı olan suyu, ay¬rıca karbondioksit de içerir. Temperatürü14°C, pH değeri 6.4, radyoaktivitesi 0.77 emandır. Litresinde5.5 gramcivarında total mineralizasyon içeren bu su, kalevi ve toprak kalevili, acı, bikarbonatlı bir maden suyudur. Bileşiminde 1 gramın üstünde karbondioksit vardır. İçme kürleri halinde kullanıldığında, karaciğer ve safra yolları üzerinde etki yapar. Kronik safra kesesi iltihaplarında, sistinezillerde, intra ve ekstra he-patik safra yollarının iltihaplarından arta kalan safra spazm¬larının drenajında, tıkanma sarılığı geçirenlerde, ameliyattan sonra veya taş düştükten sonra kan seviyesinde arta kalan pigment maddelerinin temizlenmesinde, hepatit geçirenlerin sekel fonksiyonel pertübasyonlarında bu kürler çok yararlı¬dır. Ayrıca, mide ve bağırsaklarda sindirimi kolaylaştırıcı et¬kisi vardır.

Kaman Maden Suyu’nun şişelenmesi düşünülebilir. Su¬lar, yemeklerden önce, aç karnına günde 3-4 kez olmak üze¬re 50-100 cm. küplük ufak miktarlarda alınmaya başlanır ve günde 3 kez150 cm. küpe kadar çıkarılır. Kür esnasında ani kilo artışı görülmesi halinde, küre ara verilmelidir. Keza, kü¬rün ilk anlarında bulantı, kusma, başağrıları, hazımsızlık ha¬li vs. görülebilir. Bu gibi durumlarda, ağrı kesici ve müshil ilaçlan kullanılarak vücuttan tuz ve su çekilir, ağrılı hallere son verilir.

Kam,an Maden Suyu, tüm bu özellikleriyle, yurdun sayı¬lı maden sulan arasında dikkati çekmekte ve halkın yoğun ta¬lebiyle karşı karşıya kalmaktadır.

Sivas, Sıcak Çermik’le tanındığı gibi, Soğuk Çermiği ile de ün kazanmış bir ilimizdir. Soğuk Çermik, ilin 17 kilo¬metre kuzeydoğusunda, Kızılca ve Beypınar köyleri arasında yer alan bir vadide bulunmaktadır. Suyunun sıcaklığı diğerle¬rine göre daha düşük olduğundan, halk buraya Soğuk Çermik adını vermiştir. İlk kaplıca tesislerinin Sivas eski valilerinden Reşit Paşa tarafından yaptırıldığı bu yöre, aynı zamanda gü¬zel bir mesire yeri olarak değerlendirilmektedir.

Bikarbonattı, kalsiyumlu, magnezyumlu ve karbondiok¬siti olan suyunun temperatürü28°C, pH değeri 6.3, radyoak¬tivitesi 0.57 emandır. Sıcaklığı düşük olan bir sudur. Bileşimi, Sıcak Çermik’in özellikleriyle benzerlik gösterir. Total mine-ralizasyonu litrede 2 gramdır. Dış uygulamalarda, biraz ısıtıl¬dığı takdirde sedatif ve periferik vazodilatatör bir etki göste¬rir. İçme kürlerinde, mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi fonksiyonları üzerinde yatıştırıcı etkisi görülür. Banyo uygu¬laması, romatizmal hastalıklarda, bünyesel ve sinirsel hasta¬lıkların tedavisinde yararlıdır.

İki adet genel tedavi havuzunun bulunduğu kaplıcada, konaklama yetersiz kalmaktadır. Toplam yatak sayısı 200’ü geçmez. Bunda il merkezine olan yakınlığının etkisi olsa ge¬rektir. Ziyaretçiler, Sivas kent merkezindeki otellerde rahat¬lıkla kalabilirler.

Sivas ili, ayrıca karbogazöz suların özelliklerini göste¬ren Gazoz Maden Suyu ile de tanınmış olup, bu sudan ye¬rel gazoz üretiminde yararlanılması cihetine gidilebilir. An¬cak, ilin yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanınması¬nı sağlayan şifalı su kaynağı, Kangal ilçesinde bulunan Balık¬lı Çermik’tir.

Balıklı Çermik, Sivas’a yaklaşık96 kilometreuzaklıkta, ilçe merkezi Kangal’a13 kilometremesafededir. İlçenin ku¬zeydoğusuna düşen Kavak Deresi vadisinde yer alır. Yörenin deniz seviyesinden yüksekliği 1500 metredir.

Kaplıcanın bulunduğu alan, 1917 yılında sazlık ve sulak bir bölgeymiş. Ayağında yara olan bir çobanın tesadüfen te¬davi olmasından sonra, yöre halkı açtığı ilkel çukurlardan ya¬rarlanmaya başlamış. Kaplıcaya ‘Yılanlı Çermik’ denilmesi bu tarihlere rastlar. Daha sonra suda, nereden geldiği bilinme¬yen küçük balıklar görülmeye başlanmış. Balıklar, çukurlara girenlerin vücudundaki yara kabuklarını, sivilce başlarını ko¬parır, bu şekilde temizlenen yaralar da, suyun şifalı etkisinin de tesiriyle çok çabuk iyileşirmiş. Suyun hızlı bir şekilde ta¬nınmasına neden olan etkenlerin başında geldiğinden, balık¬lar kaplıcanın sembolü olmuş ve yöre bu kez ‘BalıklrÇermik’ diye anılmaya başlanmış. Halk, 35-36°Csıcaklıkta yaşayan, gri-bej renkli, 2-10 cm. boyundaki binlerce balığın kutsallığı¬na inanır ve onlara dokunmazlar.

Sodyum bikarbonatlı, kalsiyumlu ve magnezyumlu olan kaplıcanın suyu, oligometalik ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilmiştir. Temperatürü 35-36.5°C, pH değeri 7.3, rad¬yoaktivitesi 1.8 emandır. Kaynaklar, güney doğrultusunda sı¬ralanmış olup beş ayrı yerden çıkmaktadır. Benzer özellikler gösteren bu kaynakların debisi yüksektir. (130 İt/sn) ve gün¬de 5760 kişinin yararlanabileceği bir potansiyele sahiptir.

Banyo tedavisi; ruhsal yorgunluklara, kalp hastalıkları¬na, deri hastalıklarına, her türlü romatizmal hastalıklara, nevralji, nevrit, hemipleji, parapleji gibi sinir hastalıklarına, kırık-çıkık sekellerine, travmatik eklem ve kas hastalıklarına, banyo ve lavaj uygulaması suretiyle kadın hastalıklarına ve bazı cilt hastalıklarına önerilmektedir. İçme tedavisi; böbrek¬lerde kum ve taş oluşumunda, tekrarlayan durumlarda etkili olur.

Kaplıcanın en önemli özelliği ise, artık dünyaca ‘Doktor Balıklar’ namı altında ün yapan bu balıklardan, tıbben olma¬sa bile, tıbba yardımcı bir unsur olarak yararlanılmasıdır. ‘Cyprinide=Sazangiller’ familyasına dahil ‘Cyprinion Macros-tamus=Beni Balığı’ ile, Kayabalığı türlerinden ‘Garra rufa=Yağ-lı Balık’ cinsi bu balıklar; delici, emici ve pansumancı olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Tahriş olmuş durumdaki veya her¬hangi bir enfeksiyon sonucu oluşmuş cilt dokusundaki yara¬ları, egzema, cerahatli sivilceler ve sedef hastalığı oluşumla¬rını iyileştirmekte yardımcı olurlar. Kaplıcada, havuza giren kişilerin etrafında toplanan ince ve kahverengi-gri-bej renkli balıklar, derhal faaliyete geçer ve vücut çevresinde dolaşma¬ya başlayarak hastalık belirtisi olan yerleri temizlemeye giri¬şirler. Dişleri olmayan bu balıklar,36°Csıcaklıktaki suyun yu¬muşatmış olduğu kabarmış yara kabuklarını kopararak, cildi pürüzsüz hale gelinceye kadar temizlerler. Cilt üzerinde be¬lirgin bir yara izi kalmaz. Tedaviden olumlu sonuç alınabil¬mesi için, bir günde belirli aralıklarla havuza giren ve kaplı¬canın şifalı suyundan sabahları aç karnına 3-5 bardak içen hastalar, 21 gün süreyle bu tedavilerini sürdürecek olurlarsa, % 98 oranında amaçlarına ulaşmış olurlar. Diğer taraftan, yer¬den kaynayan su içindeki küçük kabarcıkların ve balıkların vücut üzerine yaptıkları ufak darbelerin etkisiyle, vücutta bir gevşeme ve dinlenme hali görülür. Bu tedavi tamamen yan et¬kisiz olup, kesinlikle herhangi bir ilaca gereksinim duyulma¬maktadır. Suyun içeriğinde, cilt hastalıklarının tedavisinde etkili olduğu bilinen selenyum maddesinin bulunması, sedef hastalığı gibi psikolojik kökenli olan ve telkine çok yatkın bu¬lunan hastalıklarda başarılı sonuçların alınmasına neden ol¬maktadır.

Sedef hastalığı, nedeni kesin olarak bilinmeyen bir has¬talıktır. Tıp dilinde ‘Psoriasis’ olarak bilinir. Kalıtsal ve sinir¬sel kökenlidir. Daha çok baş derisinde, diz ve dirseklerde, tır¬naklarda meydana gelen düzensiz kırmızı lekeler halinde kendini gösterir. Lekeler gümüş renginde ve pul pul olup, de¬ri seviyesinin üstündedir. Kaşıntı yapmazlar, israil’de bulu¬nan Lut Gölü’ndeki benzer özelliklere haiz tedavi tesislerin¬den sonra, Balıklı Çermik’in devreye sokulması, modern tıb¬bın bugüne kadar kesin çözüm bulamadığı bu tür hastalıklar için ayrıca bic ümit kaynağı olmaktadır. Bir kere, kaplıcaya girmekle sağlanan etkilenme önemli ölçüde psikolojiktir. Ki¬şiler, şöhretini bildikleri bir yere bu şekildeki bir etkilenme¬ye hazır halde girerler. Buradaki sıcak, sakin ve rahat ortam¬da stresten uzak kalırlar. Ayrıca, aynı soruna sahip kişilerce oluşturulan dertleşme ortamının da, doğal bir grup tedavi se¬ansı şeklinde cereyan ettiğini de söylemek mümkündür.

Sağlık turizminde dünya çapında önemli bir konuma yükselen Balıklı Çermik’teki ilk modern tesisleşme çalışması 1950’li yıllarda başlamış ve aradan geçen süre zarfında tesis¬leşme daha da ileri götürülerek, bugün yılın on iki ayında yurtiçi ve yurtdışından gelen hastalara hizmet veren dünya¬nın sayılı kaplıcalarından biri haline gelmiştir.

Kaplıcada; biri kapalı, biri yarı açık, diğer ikisi tam açık dört adet tedavi havuzu ile bir adet olimpik ölçülerde yüzme havuzu vardır. Kapalı olan havuz sadece yaralı ve hastalara, açık havuzlardan biri erkeklere, diğer ikisi ise kadınlara ayrıl¬mıştır. Olimpik havuz ise herkese açıktır. Konaklama; 150odada 300 yatakla hizmet veren Balıklı Kaplıca Oteli’nde yapılmaktadır. Bunun dışında, birtakım motel ve pansiyon tü¬rü yerler de vardır. Ancak, sezon süresince yatak sayısı yeter¬li olmadığından, 1000 civarında çadır da kurulmakta, yine kaplıca sınırları içinde Avrupai nitelikte kamp ve karavan tu¬rizmine göre düzenlenmiş özel bir alan da bulunmaktadır.

Sivas’ın şifa değerleri yüksek sıcak su kaynaklarından yararlanmak ve bu arada konaklama olanakları hakkında bil¬gi almak isteyenler, Sivas Turizm Danışma Bürosu’na başvur¬mak suretiyle istedikleri bilgileri alabilirler.

Tekirdağ İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Tekirdağ, diğer illerimize nazaran daha az sayıda maden suyu kaynaklarına sahip bir ilimizdir. Mevcut bulunan bir iki kaynak, yöre halkı tarafından değerlendirilmekte, ziyaretçilerine şifa kaynağı olmaya devam etmektedir.

Avşar İçmesi: Merkez ilçeye bağlı Barbaros bucağında-dır. Tuzlu soğuk maden suları kapsamında değerlendirilen suyu, solunum yolları, kalp-damar ve romatizmal hastalıklar için yararlıdır.

Yaraşsın Kaynağı: Muratlı yolu üzerinde, kent merkezine7 kilometreuzaklıktadır. Bir kaplıca görevi yapar. Bu nedenle ‘Yaraşsın Çamur Kaplıcası’ diye de anılır.

Buradaki çamuru oluşturan su, bikarbonatça zengin oli-gometalik bir sudur. Temperatürü 21-24°Carasındadır. Derin bir vadinin içinde, sazlıklar arasında bulunan bu çamuru oyduğunuz her yerde kısa sürede su birikir. Çamur, romatizma ve deri hastalıklarına iyi gelir.

Tekirdağ ilinde, sıcak su kaynaklarının yanı sıra, güzel içimli soğuk su kaynakları da vardır. Turistik ilçelerinden Marmara Ereğlisi İçme suları’yla tanınmıştır. Bu suların hepsi sindirimi kolaylaştıran, içerikleri nedeniyle de bünyeye yararlı olan doğal sulardır.

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki fabrikada elden geçirilen ve teknik işlevler sonucu işlenmiş su haline getirilip şişelenen ve piyasaya sürülen Turkuaz Suyu ise, her ne kadar doğal kaynak suyu değilse de, dengeli ve kalıcı mineral yapısıyla ve 6.68 gibi düşük pH değeriyle (toplam sertlik derecesi 2.3 Fr°’dir) geniş bir kitle tarafından tercih edilen bir sudur.

Tekirdağ ilindeki turistik yörelerde hem yaz tatilini geçirmek, hem de şifalı sularını yakından tanımak isteyenler, Tekirdağ Turizm Danışma Bürosu’ndan gerekli bilgileri alabilirler.

Tokat İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Tokat, sayıca az olmasına karşılık, üstün niteliklere sahip kaplıca ve içmeleriyle tanınmıştır. Bu sular, yurtiçinden olduğu kadar yurt dışından da çok sayıda ziyaretçiyi kendine çeken değerli maden suyu kaynaklarıdır. Sırayla inceleyecek olursak:

Beşören İçmesi: Merkez ilçeye bağlı Beşören köyünde-dir. ‘Beşören Maden Suyu‘ diye de anılır. Mide, karaciğer ve safra yollarına iyi gelen bir sudur. .

Reşadiye Kaplıcası: Tokat’ın şirin ilçelerinden Reşadiye’nin1 kilometrebatısındadır. ‘Çermik’ ya da ‘Reşadiye Ilıcası‘ diye de adlandırılmaktadır. İlçeyi Bereketli bucağına bağlayan yol üzerindedir. Günlük 7400 kişinin banyo gereksinimini karşılayabilecek potansiyele sahiptir.

Sodyum ve kalsiyum açısından zengin bir sudur. Yeryüzüne çıktığı andaki sıcaklığı48°C, egzersiz ve rehabilitasyon havuzlarındaki sıcaklığı ise 27-28°C’dir. Banyo tedavisi; romatizma, dolaşım sistemi hastalıkları, kırık ve çıkıkların tedavisi, kireçlenme, eklem ve ortopedik rahatsızlıklar, kadın hastalıkları, sinir ve cilt hastalıkları için önerilir. Ağrılı hastalıklara iyi gelir. Romatizmal ve ortopedik rahatsızlıklarda, ameliyat sonrası rehabilitasyon ve tedavilerde yararlıdır.

Bu değerli suyun şifalı özelliklerinden yararlanmak için, banyo uygulamalarının yanı sıra, içme kürleri de tavsiye edilmektedir. Reşadiye İçmeleri’ndeki suyun, değişik solunum ve dolaşım yolları hastalıkları üzerinde olumlu etkileri görülür.

Reşadiye kaplıca ve içmeleri, modern bir komplekstir. Sosyal ve yardımcı tesisleri her türlü ihtiyacı karşılayacak düzeydedir. Termal hizmetin en iyisinin verildiği Reşadiye Kaplıca Sitesi, konaklamak için de uygun bir yerdir. Kaplıca yakınında, eylül ayının son haftasında, iki gün süreyle ‘Altın Koç Festivali’ düzenlenmektedir.

Sulusaray Kaplıcası: İlin en ünlü kaplıcalarındandır. Sulusaray ilçesine3 kilometreuzaklıktaki Ilıca köyü sınırları içindedir. Kaplıca alanının deniz seviyesinden yüksekliği 700 metredir.

Kaplıca, Romalılar döneminden bu yana işletilmiştir. Eski Nikopolis kenti kalıntıları arasından kaynayan, sıcak ve sağlığa yararlı olan bu sudan tarih çağları boyunca pek çok millet yararlanmıştır.

Sodyum klorürlü, sülfatlı ve bikarbonatlı olan suyun temperatürü50°C, radyoaktivitesi 5.1 eman, pH değeri 7.2’dir. Banyo tedavisi; romatizma, nevralji ve cilt hastalıklarına önerilmektedir.

1962 yılında yenilenen kaplıcada; iki adet tedavi havuzu ile çok sayıda sıra banyo bulunmaktadır. Yeterli sosyal tesisleri ve modern görünümüyle Sulusaray Kaplıcası, her yıl onbinlerce insanın tedavisinin yapıldığı, sağlığına kavuştu-rulduğu önemli bir termal merkezdir.

Ayvaz Suyu: Nitelikli, içimi hoş ve sağlığa çok yararlı olan bu su, Niksar ilçesine2 kilometreuzaklıktadır. Suyun çıktığı yer aynı zamanda yeşillikli ve doğal manzaralı güzel bir mesire yeridir. Burada kamp kurulmasına izin verilmektedir.

Ayvaz kaynak suyu; böbrek ve safra kesesi rahatsızlıklarına, mide ekşimelerine iyi gelir. Böbrek ve safra kesesinde taş ve kum olan hastalar, kronik bağırsak hastaları, yüksek tansiyon ve damar sertliğinden şikâyetçi olan hastalar, bu sudan içmekle kısa sürede şifa bulurlar.

Ayvaz Suyu, dünyanın en yumuşak içimli sularındandır. Total sertlik derecesi 0.6 (pH 6.7) olan bu suyun yıllar boyu ülke çapında satışı yapılmıştır. Ancak, bugün piyasada bulunan Niksar Ayvaz Suyu’nun, Mayıs 2003 tarihinde alınan ruhsatla üretimi yapılan işlenmiş(l) bir içme suyu olduğu gö.-rülmekte, bu durum topluma bazı açıklamaların yapılmasını gerekli kılmaktadır.

Tokat ilindeki şifalı sulardan yararlanmak ve bölgedeki konaklama imkânları hakkında bilgi almak isteyenler, Tokat Turizm Danışma Bürosu’na başvurabilirler.

Trabzon İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Trabzon, şifalı su kaynakları bakımından Türkiye’nin en zengin illeri arasında yer alır. Genelde sodyum ve kalsiyum bikarbonatlı, sülfat ve klorür içeren sulardır. Bazılarında karbondioksit oranı yüksektir.

Her biri birbirinden değerli olan bu sular, hemen hemen bütün il sathına dağılmış durumdadır. Başlıcaları şunlardır:

Hadi Maden Suyu, Çaykara ilçesindedir. Sürmene Maden Suyu Sürmene, Tonya Maden Suyu Tonya ilçelerinin şifalı suları arasında yer alır. Uçarsu Maden Suyu, Akçaabat’ın Uçarsu beldesindedir. Simenler Maden Suyu ile Karadağ Maden Suyu, Vakfıkebir ilçesinde bulunur. Bu sular, sindirim sistemine ve böbreklere iyi gelen sulardır.

Ziyaret Suyu ile Bereketli Köyü Suyu, Araklı ilçesindeki iki ünlü su kaynağıdır. Yöre halkının sıkça yararlandığı bu içmeler, böbrek taşları için şifa kaynağı olmuştur. Trabzon’un Yomra ilçesinde de iki maden suyu kaynağı, Saraylar Maden Suyu ile Ayazma Maden Suyu bulunur.

Ziyaret Gölü Maden Suyu ile Yazılıtaş İçmesi de Maçka ilçesindedir. Ama Maçka denildiğinde, yerli ve yabancı turistler tarafından şifalı bir su olarak nitelenen Sumela Meryemana Manastırı Şifalı Suyu akla gelir.

Altmdere Vadisi Milli Parkı içinde bulunan, Karadağ’ın yamacında yer alan bu tarihi manastırın merdivenlerle inilen bahçesinde, 19’uncu yüzyılda inşa edilmiş ufak binalar ve kesme taşlardan yapılmış havuzlu bir çeşme vardır. Çeşme suyunun şifalı olduğu söylencesinin, içinde yer aldığı kutsal mekânla ilintisinin bulunduğu bilinse bile, bugün yurdumuzun en önemli turistik değerlerinden sayılan Sumela Manastırını ziyaret eden binlerce kişi tarafından aynı şifa umuduyla kullanıla gelen bir su olduğunu da kabullenmek gerekir.

Trabzon’un en ünlü suyu ise, Kisarna Maden Suyu‘dur. Kaynak, il merkezine8 kilometreuzaklıkta, Kisarna köyündedir. Bölgenin deniz seviyesinden yüksekliği 80 metreyi bulur.

Sodyum ve kalsiyum bikarbonatlı, sülfatlı ve karboga-zöz bir sudur. Temperatürü15°C, radyoaktivitesi 62 eman, pH değeri 6.2’dir. İçme tedavisi; mide ve bağırsak hastalıkları ile karaciğer, safra yollan ve böbrek hastalıklarında tavsiye edilir.

Kisarna Maden Suyu, Ortaçağ’dan beri Avrupa ülkelerine sevk edilen ünlü bir sudur. Günde 3000 litrelik potansiyele sahip bulunan bu şifalı su, kaynağında içme olarak kullanıldığı gibi, şişelenerek halkın istifadesine de sunulmaktadır.

Kaynağın bulunduğu yer, Trabzonluların yaz günlerinde rağbet ettiği mesirelik yerlerden biridir. Çok sayıda sosyal tesis, ziyaretçileri ağırlamak hususunda birbirleriyle yarış ederler. 11 merkezine yakınlığı en büyük avantajıdır.

Trabzon il ve ilçelerindeki şifalı sular hakkında bilgi edinmek isteyenler, bölgede bulunan konaklama tesisleri arasından bir tercih yapmak durumunda kalanlar, Trabzon Turizm Danışma Bürosu’na müracaat edebilirler.

Tunceli İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Sıcak ve şifalı sularıyla tanınan Tunceli ilinde, çok sayıda bulunan kaplıca ve içmelerden belli başlıları şunlardır:

Pülümür Maden Suyu ile Bozağa Kaplıcası, Pülümür ilçesindedir. ilçenin10 kilometregüneydoğusunda yer alan Bozağa Kaplıcası’na, ‘Karaderbent Kaplıcası da denir.

Ilıcak Maden Suyu ile Bağın Kaplıcası, Mazgirt ilçesinin şifalı su kaynaklanndandır. Bağın Kaplıcası, ilçenin40 kilometredoğusunda, Bağın köyündedir. Peri Suyu’nun kenarında yer alır.-

Kalsiyum bikarbonatlı, karbondioksitli ve arsenikli olan suyu, hipertermal ye hipotoniktir. İçeriğinin zenginliğine ve yüksek sıcaklığına karşılık, suyun debisi düşüktür. Dolaşım, solunum ve sindirim sistemi hastalıklarına, eklem romatizması ve kireçlenmelere, çocuk felçlerine, deri hastalıkları ve metabolizma bozukluklarına yararlı bir sudur.

Konaklama sorununun yaşandığı kaplıcada, sosyal tesisler de yeterli düzeyde değildir. Bölgeye yatırım yapılması halinde, sağlık turizminde yaşanılan hareketliliğin buraya da yansıması gecikmeyecektir.

Harçik Kaplıcası ile Harçik Maden Suyu, Nazimiye ilçesinin Dallıbahçe bucağına bağlı Harçik köyündedir. Kaplıcanın basit tesisleri vardır ve suyu yeterli değildir. Daha çok içme olarak kullanılır.

Tuzlu soğuk maden suları kapsamında değrelendirilen suyu, aynı zamanda sülfat ve karbondioksit içerir. Solunum ve dolaşım yolu hastaları, beslenme bozukluğu olanlar, romatizmalılar, karaciğer ve safra kesesinden şikâyetçi olan hastalar bu sudan olumlu sonuç alırlar.

Dikilitaş Maden Suyu ise, Merkez ilçededir. Bikarbonatlı, karbondioksitli ve radonlu bir sudur. Mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına, romatizma ve kalp-damar hastalıklarına yararlıdır.

Tunceli-Merkez ilçede bulunan bir diğer şifalı su kaynağı da, Anafatma Kaplıcası ve Anafatma Maden Suyu‘dur. Kaynak, Tunceli-Ovacık yolu üzerindedir. Çok şifalı bir sudur. Sodalı soğuk maden suları kapsamında değerlendirilen bu su, bol miktarda karbondioksit içerir. Radyoaktivitesinin de yüksek olması suyun şifa değerini arttırır.

Banyo tedavisi; her türlü romatizmal hastalıklara, solunum ve dolaşım yolu hastalıklarına, kadın hastalıklarına iyi gelir. Karbondioksit içermesi, içimi kolaylaştıran bir faktördür. Anafatma Maden Suyu’nun nefis bir içimi vardır. Mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıkları için birebirdir.

11 merkezi dışında, konaklama sorunuyla karşılaşma riski bulunduğu Tunceli’de şifalı sulardan yararlanmak isteyenlere yapılacak tek öneri, Tunceli Turizm Danışma Bürosu’na danışmadan harekete geçmemelidir.