Terziköy Kaplıcası

Terziköy Kaplıcası, stablen tasnife göre; sodyum bikarbonatlı ve kalsiyumlu sular grubuna dahildir. 37°C sıcaklıkta, litresinde 0.7009 gram mineralizasyon içeren, pH değeri 6.67 ve radyoaktivitesi 4.5 eman olan hipotonik ve izotermal bir sudur.

Debisi 1213 Lt/sn. olan kaplıca suyu; sempatik sistemi frenleyici, parasempatik sistemi uyarıcı, enzimlerin tesirini arttırıcı, humoral ve hormonal sisteme etki edici özelliklere sahiptir. Bu özelliklerin halk dilindeki anlamı; erkeklik kudretini arttırdığı şeklindedir ve bu nedenle de müşterisi boldur. Mide asiditesini azaltır, safra akımını çoğaltır. İdrar söktürücüdür. İçme kürlerinin uygulanması, kolesterin ve yağ asitlerinin seviyesinin düşürülmesini sağlar. Ayrıca diyabet hastalarında pankreas üzerinde baskı yaparak kan şekerini düşürür. Çok geniş endikasyon alanı içinde, romatizmal felçler, midebağırsak hastalıkları, böbrek ve idrar yolları, eklem kireçlenmeleri, kırıkçıkık sekelleri ve beslenme bozuklukları üzerinde etkilidir.

Terziköy Kaplıcası ile Hamamözü ilçe sınırları içinde yer alan Arkıtbey Kaplıcası’nın suları, aynı kimyasal yapıyı içerdiklerinden ve aynı medikal endikasyonlara sahip olduklarından, tıbbi değerlendirilmeleri de aynı olacaktır. Bu sular;

total mineralizasyonu yarım gram civarında değişen oligometalik, hipertermal sulardır. Romatizmal sendromlarm iltihaplı olmayan devrelerinde, midebağırsak hastalıklarının lezyonel ve enflamatuvar vakalar dışında kalan spastik ağrılı hallerinde, keza jinekolojik ağrılı spastik enflamatuvar vakalarda ve hipertansiyonda sedatif etkisiyle değerlendirilebilir. Suların 3738°C olması, soğutmaya gerek kalmadan kullanılmasını sağlar.

Konaklama için Terziköy Kaplıca Otelimden yararlanılabilir. 36 odada 76 yatakla hizmet veren otelde, ayrıca 26 adet özel banyo odası da vardır. İki genel tedavi havuzu bulunan ve her türlü sosyal imkânlar sunan otelin yakınlarında daha küçük çapta konaklama tesisleri yer alır. Kaplıca alanının tamamı ağaçlandırılmış olup, ek olarak bölgede 14×7 metre ebadında ve derinliği 1.201.70 metre arasında değişen bir yüzme havuzu da bulunmaktadır.

Göynücek ilçesinde bulunan bir diğer kaplıca da, llısu Kaplıcası’dır. Tıbbi ve teknik özelikleri Terziköy Kaplıcası’yla benzerlik gösterse de, yerel yönetimlerin yatırım yapmaması nedeniyle ikinci planda kalmıştır. Sadece bölge halkına hizmet vermektedir.

Kızılcahamam Maden Suyu

Kızılcahamam Maden Suyu, ilçeye 4 kilometre uzaklıkta, denizden 1050 metre yükseklikteki bir alanda kaynamaktadır. Daha önce bu suya; Acısu, Vişi, Akkara maden suyu gibi adlar takılmıştır.

Kızılcahamam Maden Suyu; dünyadaki benzerleri arasında ikinci sırayı almakta olup, sıcaklığı 18.5°C, radyoaktivitesi 8.7 eman, pH değeri 6.2’dir. Sodyum, kalsiyum, magnezyum içeren, bikarbonatlı, klorürlü, karbogazöz ve oligometalik sular grubundadır.

İçme tedavisi olarak; kaynak başında içme kürleri tarzında bir uygulama ön görülür. Sindirim sistemi, karaciğer, safra kesesi ve pankreas üzerinde hareketli ve salgıyı arttırıcı tesiri olmaktadır. Kan seviyesi dengesizliklerinde, yağların birikmesinde, metabolizma hastalıklarında, diyabet, gut ve şişmanlık hallerinde tavsiye edilmektedir.

Ülke çapında satışa sunulan Kızılcahamam Maden Suyu’nun günlük üretimi 15 bin şişe civarındadır.

Sarısu İçme ve Kaplıcası

Sarısu İçme ve Kaplıcası: Aynı yörede yer alan önemli kaplıcalarımızdan biridir. Ilıca köyüne birkaç kilometre uzaklıktaki bir yamaçtan kaynamaktadır. Suyunun içeriğinde bol miktarda karbondioksit ve radyoaktif elementler bulunur.
Sıcaklığı 16.5°C’dir.
İçme tedavisi; karaciğer, mide, bağırsak ve safra kesesinde salgıyı ve devinimi arttırmakta kullanılır. Diyabet ‘şeker hastalığı’nın ilerlemiş durumlarında olumlu sonuçlar vermektedir. Ayrıca, pankreas üzerinde düzenleyici ve idrar miktarını yükseltici etkisi vardır. Banyo tedavisi ise; kadın hastalıklarının iyileşmesinde çok önemli rol oynar.

Sarısu Kaplıcası’nda; genel tedavi havuzları, özel banyolar ve diğer yardımcı tesisler bulunmaktadır. Konaklama ise mümkün değildir. Bu konuda bilgi almak isteyenler, en yakın Manavgat-Side Turizm Danışma Bürosu’na müracaat edebilirler.
Antalya’nın en yoğun turistik beldelerinden Kemer’de de şifalı sıcak su kaynaklan bulunmakta ve tam tedavi amacına yönelik olmasa da, turistler tarafından yine de ziyaret edilmektedir.

Bengü Kaplıcası

Bengü Kaplıcası, 11 merkezine 18 kilometrelik bir yolla bağlı olan kaplıca, Pamukçu beldesindedir. Bu nedenle ‘Pamukçu Kaplıcası’ diye de anılmaktadır. Balıkesirlzmir yolu üzerinde, bağlık ve bahçelik bir alanın ortasında yer almaktadır.

Kaplıcada iki kaynak bulunmaktadır:

a) 1’inci kaynak; soğuk kaynak olarak tanınır. Sodyum bikarbonatlı, klorürlü, sülfatlı, arsenikli ve oligometalik bir sudur. Temperatürü SVC, pH değeri 7.2’dir. Litrede 0.32 mg/lt arsenik içermektedir.

b) 2’inci kaynak; sıcak kaynak olarak tanınır. Sodyum sülfatlı, klorürlü ve arseniklidir. Temperatürü 55°C, pH değeri 7.44, radyoaktivitesi 7.5 emandır. Litrede 0.22 mg/lt arsenik içermektedir.

Banyo tedavisi; romatizma ve damar sertliği hastalığına, içme tedavisi; mide ve şeker hastalığına tavsiye edilmektedir. Bu sular, karışık maden suları grubuna girer. Yani, karışık anyonlara sahiptir. Daha ziyade kalevi özelliğinde, arsenik içeren sıcak sulardır. Bütün bu unsurlara rağmen, total mineralizasyonun 1.5 gramı geçmediği görülmektedir. Şu halde, kolaylıkla içme kürleri halinde değerlendirilebilir. Bu tarz kullanıldığında; karaciğer, safra yolları ve pankreas üzerinde bir etki beklenebilir. Banyo uygulamalarında; ağrı dindirici özelliği öne çıkar. Ayrıca kan seviyesinde birikme gösteren metabolizma artıklarının temizlenmesinde ve kanın çeşitli unsurları arasında bozulan dengenin yeniden kurulmasında etkili olabilir. Romatizmal hastalıkların her türünde, dejeneratif, iltihabi ve yumuşak doku romatizmalarında, ortopedik ameliyat sekellerinde, hemipleji, parapleji gibi lokomotör sistem hastalıklarında, sekel bırakan hastalıkların nekahat dönemlerinde kaplıca tedavisi etkili olacaktır. Ayrıca, üst solunum yolu hastalıklarında, metabolizma bozukluklarında, midebağırsak sisteminin fonksiyonel ve salgı bozukluklarında, karaciğer, safra kesesi yetersizliği ve safra taşlarında, ameliyat sekellerinin giderilmesinde banyo tedavisi yararlı olacaktır. Banyo uygulamaları sırasında; egzersiz, hareket havuzları, su içi ve su dışı duşlarla takviyeli banyo uygulamaları, lokal ve elektrikli banyolar vs. gibi her türlü modern tedavi yöntemleri denenmektedir.

Eski tarihi hamama bitişik olarak inşa edilmiş kaplıca, Pamukçu Belediyesi tarafından işletilmektedir. Her türlü sosyal ihtiyaçları karşılayacak tarzda düzenlemenin yapıldığı bu tesiste konaklama da mümkün olup, 100 yatak kapasiteli bir otel müşterilerin hizmetine sunulmuştur. Ayrıca, sezon sırasında çadır kurmak için de kaplıca çevresinde alan düzenlemesi yapılmıştır.

Çukur Kaplıcası

Çukur Kaplıcası, Güroymak ilçesine bağlı Çukur bucağının Budaklı köyündedir. Bitlis il merkezine 42 kilometre uzaklıktadır.

Sodyum, kalsiyum, bikarbonat, magnezyum, demir ve bromür içeren suyunda, bir miktar serbest karbondioksit de bulunmaktadır. Izotermal, hipotonik bir sudur. Kaplıca tedavisi; çok geniş endikasyon özelliği gösterir. Şeker hastalan ve sinir sisteminden rahatsızlık çekenler başta olmak üzere, anemik hastalar, çocuk hastalıkları, dolaşım ve metabolizma bozuklukları, mide ve bağırsak hastalıkları için yararlıdır.

Kaplıcada; erkek ve kadınlar için iki adet tedavi havuzu ve çok sayıda özel banyolar bulunmakta, İl Özel ldaresi’ne ait

72 yataklı bir otel konaklama ihtiyacına cevap vermeye çalışmaktadır. Yeterli düzeyde sosyal tesisin de bulunduğu bu ünlü kaplıcaya, ilin her köşesinden ve komşu illerden ulaşmak mümkündür.

Çavundır İçmesi

Kaynağı hamamdan 100 metre uzaklıkta olan yine debisi yüksek bir sudur. Bileşimi hamam suyuna benzemekle birlikte soğuktur. Sodyum bikarbonat ve karbondioksit içerir. Temperatürü 16°C, pH değeri 6.49, radyoaktivitesi 12 emandır.

İçme suyundaki total mineralizasyon daha azdır. Buna karşılık karbondioksit, diğer kaynaklara nazaran 2.5 kat daha fazladır. Karbogazöz, alkalik ve bikarbonatlı maden sularının etkili olduğu hastalıklarda değerlendirilir. Buna göre; enzimler üzerindeki olumlu tesirin kandaki yedek alkalin miktarını yükselteceğini, asitbaz dengesini düzelteceğini, mide üzerinde öncelikle sedatif, daha sonra stimulant bir etki meydana getireceğini, karaciğer ve safra yolları üzerinde kinetik ve koloratik bir tesirin görüleceğini, sarılıktan arta kalan bulguların ve bozulmuş karaciğer fonksiyon testlerinin düzeleceğini, pankreas hormonlarının uyarılmasıyla kan şekeri üzerinde olumlu bir etki yaratacağını vs. düşünmemiz gerekir. Bu arada çok kuvvetli alkali taşıdığından, kür esnasında istenmeyen bazı tesirlerin de görülebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer alkali miktarı aniden yükselirse, kür uygulanan hastalarda migren denilen yarım başağrıları, bulantılar, iştahsızlık, yorgunluk ve kabızlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu durumda kürün kesilmesiyle birlikte, tuz atıcılar ve laksatif ilaçlar verilerek şikâyetlerin giderilmesi gerekir. Keza, 24 saatlik sürede 34 kg.lık ağırlık artışlarında, idrar miktarını çoğaltıcı önlemler alınır ve bu şekilde vücutta biriken sodyum iyonlarının atımı sağlanır.

Çobandede Çermiği

Köprüköy ilçesindeki Çobandede Çermiğimde ise çok fazla miktarda karbondioksit bulunur. Termalitesi düşüktür ve total mineralizasyonu da diğer maden sularına göre çok daha az olup litrede 1.5 gram civarındadır. Buna göre; ilk gruba giren sular dış uygulamalarla değerlendirildiklerinde, termaliteleriyle sedatif, içerdikleri karbondioksit ile de vazodilatatör etki gösterirler, içme kürü tarzında kullanıldıklarında; bundan önceki sularda belirtildiği gibi, mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve metabolizma hastalıklarıyla diyabet vakalarında değerlendirilebilirler. Radyoaktif gazlar bakımından zengin olan Hasankale Ilıcası gibi düşük termaliteli sular, ısıtıldıkları takdirde aynı endikasyon özellikleri gösterirler. Radyoaktif emanasyon içermeleri, sedatif etkilerini ve ürik’asit atımını arttırıcı etki gösterir ve bu etkiyi daha belirgin bir şekle sokar, içme kürü olarak ise diğerlerinden farklı bir özellikleri yoktur. Çobandede Çermiği’nin suyu da fazla bir termalite göstermez. Bu su, litrede 1.5 gramın üstünde karbondioksit içermesi nedeniyle çok iyi bir sofra suyu olarak kullanılabilir. Bu nedenle, şişelenerek piyasaya sunulması ciddi olarak düşünülmelidir.

Çobandede Çermiği, Köprüköy ilçesine 3.5 kilometre uzaklıkta olup, halk arasında ‘Deli Çermik’ diye de anılmaktadır. Üstü açık Mr havuzun yanından kaynar. Kaptajın üzeri ise kapatılmıştır. Sodyum bikarbonat, kalsiyum, karbondioksit, demir ve bromür içeren suyunun sıcaklığı 26°C, pH değeri 6.1, radyoaktivitesi 0.59 emandır. İçeriğinde madensel tuzların az bulunması nedeniyle içmeye uygun değildir. Yöre halkı tarafından ılık suyunda banyo yapmak ve çamurundan yararlanmak suretiyle değerlendirilmektedir.

Banyo tedavisi; düşük tansiyonlular, astenik ve anemik bünyeler, romatizma ve deri hastalıkları, siyatik ve felçlere önerilmektedir. Kaynak civarında kükürt kokusu duyulmaz. Hastalar, suyun oluşturduğu bikarbonatlı çamuru vücutlarına sürerek fayda sağlarlar. Önce, çamuru sürüp güneşe yatarlar, sonra çamur kuruyup bedeni sıkıştırmaya başladığında, ılık suya girip temizlenirler. Bu tarz bir tedavi şekli ve süresi sonunda, özellikle ağrılı hastalıkların son bulacağı yolunda yaygın bir kanıya sahiptirler.

Şifalı suyunun özelliklerini kaybetmemesi, yabancı sızıntı ve farklı karışımlardan korunması amacıyla kaptajı yapılan çermiğin, gerek tedavi tesislerinin, gerekse konaklama ve sosyal tesislerinin henüz yeterli düzeye çıkarılmamış olması üzüntü vericidir. Uzun yıllardan beri halkın rağbet ettiği yerlerin başında gelen bu şifalı kaplıcada, 20 yataklı 6 pansiyon hizmet vermekte, diğer gereksinimler yakın olan ilçe merkezinden karşılanmaktadır.

Sakar Ilıcası ve Sakar Maden Suyu

Sakar Ilıcası ve Sakar Maden Suyu, 11 merkezine 32 kilometre uzaklıkta, Sarıcakaya ilçesine bağlı Sakarılıca köyündedir. Nallıhan karayolunun üzerine düşer. Hamamderesi adı verilen bu bölgede, hem sıcak, hem soğuk olmak üzere iki su kaynağı bulunur. Karbondioksit oranları yüksek olup sodalı sular grubunda incelenirler.

Sıcak suyun ılıcada, soğuk suyun da maden suyunda kullanıldığı bu şifalı kaynaklar; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına, romatizma, kalpdamar ve solunum yolu hastalıklarına, en önemlisi şeker hastalığına iyi gelmektedir. Aynı yörede bulunan tek yıldızlı Aytaç Termal Otel ise, 20 odada 40 yatak kapasitesiyle termal hizmet veren bir konaklama tesisidir.

Tuzla İçmeleri

Tuzla İçmeleri, Bizans döneminden bu yana İstanbul halkı tarafından kulanılan çok değerli şifalı su kaynaklarımızdan biridir.

Kaynak itibariyle aslında Kocaeli’nin Gebze ilçesi sınırları içinde bulunmasına rağmen, İstanbul’un banliyösü konumunda olması ve Pendik ilçesinin Tuzla beldesi hizmetlerinden yararlanması, onun İstanbul ili şifalı suları kapsamında değerlendirilmesini gerektirmiştir. Tuzla’ya 7 kilometre uzaklıkta, sakin, huzurlu ve doğal bir ortamda olup, bölge aynı zamanda bir mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Tuzla İçmeleri ile ilgili olarak, ünlü gezgin Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’ne şu notları düşmüştür: “Her sene temmuz ayında, kiraz mevsiminde, İstanbul’un değişik beldelerinden buraya binlerce adam gelip çadır kurarak sazlı sözlü, helva sohbetli âlemler yaparlar ki, bu âlemler kırk gün kırk gece devam eder. Öyle tüfek ve fişek gösterileri olur ki, dille tarif edilemez. Mide, bağırsak rahatsızlığından şikâyetçi olanlar, burada üç gece kalıp içme suyundan içerler…'”

Evliya Çelebi, o zamanlar tanık olduğu içme tedavisin’ den ise şu şekilde söz eder; “.. içen^kimse, önce üç gün asla tuzlu ve tinli bir şey yemeyip dördüncü günün sabahı ve akşamı birer fincan su içer ama kendisini de sıcak tutar. Üç gün bu şekilde vücudunu disipline eder. Takibeden üç gün süreyle de üç nöbet sudan alıp, ardından tuzsuz piliç suyu içer. 15 gün bu tarz davrandığında, alttan üstten yarar görür. Sonra, buradan gemilere binilerek karşıdaki Yalova ılıcalarına giderek banyoya girer. Tüm vücudu sağlık ve zindelik kazanır…”

Sodyum klorüriü, bikarbonattı, sülfatlı ve sodyum klorürlü, sülfatlı, bikarbonatlı sular grubunda incelenen Tuzla lçmeleri’nde iki içmece vardır:

a) Tuzla Büyük İçmece: Klorüriü, sodyum ve magnezyumlu bir sudur. Temperatürü 20°C, pH değeri 6.84, radyoaktivitesi 5.61 emandır. Suyunun litresinde 4 gramdan fazla klorür ve 0.75 gram sodyum ve magnezyum sülfat vardır.

Kalsiyum iyonu da fazla miktarda bulunur. Bikarbonat tuz oranı, sülfat oranıyla eşit değerdedir. İçimi hoştur. Günde 15-20 bardak su içenler vardır.

b) Tuzla Küçük İçmece: Klorüriü, sodyum, kalsiyum ve magnezyumlu bir sudur. Temperatürü 19°C, pH değeri 6.80, radyoaktivitesi 5.97 emandır. Suyu diğerinden daha az tuzludur. Litrede 3 gram kadar sodyum klorür içerir.

Buraya gelenlerin çoğu, üç günlük bir içme tedavisiyle sadece müshil etkisinden yararlanacaklarını düşünürler. Oysaki, Tuzla içmelerindeki tedavi ikiüç gün içinde kalıcı bir sonuç vermez. En aşağı üç hafta süreyle, ara vermeksizin, hafif mülayimlik verecek miktarda su içilmesi gerekir. İçme tedavisi, sabahakşam aç karnına ve yarımşar saat arayla 23 bardak içilmek suretiyle yapılmalıdır. Karaciğer yetersizliği, safra yolları iltihapları, safranın küçük kum ve taşlan, en çok yarar gören hastalıklardır.

Bağırsakların görev bozukluklarında ve kronik anteritlerde çok iyi sonuçlar alınır. Kalsiyumun fazla olması nedeniyle hafif diüretik etki görülür. Suların 3234°C’ye kadar ısıtılarak kullanılması halinde, mide, ince ve kalın bağırsaklarda iltihabı önleyici etki yaratılır. Mide ve bağırsak salgılarını ve hareketlerini düzenler. Bu nedenle kronik iltihaplarda, karaciğer fonksiyonlarını ve metabolizma faaliyetlerini düzenlemede, gut ve şişmanlıkta, şeker hastalarının kan yağlarının ve bağırsak tembelliklerinin giderilmesinde içme kürlerinden çok yararlanılır.

Küçük İçme, hafif sodyum klorürlü bir sudur. Mineralizasyonu az olduğu için organizmadan geçerken fazla miktarda su yüklenmez. Bu nedenle mide ve bağırsak sistemi üzerinde etkisi az olur. Buna karşılık, vücuttan az miktarda madensel tuz çeker ve böbrek yoluyla dışarı atar. O halde, idrar söktürücü diüretik bir sudur. Bu su, idrar söktürmede ve bir kısım taşların dışarı atılmasında kullanılır. Ancak, yaşlı kişilerde prostat hipertrofisi varsa, bu sular ani tıkanıklıklar yaparak idrar retansiyonuna neden olabileceğinden dikkatli olunmalıdır.

Büyük İçme ise, sodyum klorürlü ve oldukça dikkati çeken miktarda magnezyum içeren, mineralizasyonu diğerine nazaran daha fazla olan bir sudur. İçinde çok miktarda tuz olduğu için, alındığından itibaren organizmaya etki eder. Kısa sürede ulaştığı midebağırsak yolundan su çeker. Bilindiği gibi tuzlu sular, öncelikle mide, bağırsak ve hemen bunun yanı sıra salgılama faaliyetleri üzerine etki ederler. Genellikle, geçtikleri sindirim yolundaki kas sistemine tesir ederek bunların hareketini arttırırlar. Diğer taraftan, salgı işlemini uyararak bağırsak boşluğunda salgılama faaliyetinin başlamasına neden olurlar. Yoğun tuzlu sular, içerdikleri magnezyumun da etkilemesiyle müshil etkisi yaparlar. Hipertonik gastritlerde, değişik nedenlerden ileri gelen kontraksiyonlarda, bağırsak parazitlerinde ve pankreasla safra kesesi rahatsızlıklarında rahatlıkla kullanılabilirler.

İnhalasyon kürleri; serbest veya cihazla yapılan soluma kürleri ya da gargara, sprey gibi uygumalarla, üst solunum yollan, burun, boğaz ve bronşlar üzerinde etkili olur. Kronik ve allerjik iltihaplarda, rinit, faranjit, bronşit ve sinüzit tedavilerinde kullanılır.

Mineralli sular, 3738°C’ye kadar ısıtılmakla banyo veya 2830°C’ye kadar ısıtılmak suretiyle de egzersiz havuzlarında kullanılabilir. Bu durumda, kronik iltihaplı eklem romatizmaları, dejeneratif romatizmalar ve yumuşak doku romatizmalarında etkilidir. Ortopedik ameliyat sonrasında, ayrıca jinekolojik iltihabi hastalıklarda yararlı olur.

Sprey uygulamasında ise; nötral yapıdaki suyun uyarıcı etkisinin de yardımıyla, sağlıklı bir cilt yapısına katkıda bulunması kaçınılmazdır.

İçmelerin bulunduğu alanda pek çok otel, motel ve kamp yerleri mevcut olup, ayrıca her türlü sosyal tesisi bünyesinde barındırmaktadır. Şifalı sudan uzun süre yararlanmak isteyenler, Kaplıca Konaklama Merkezimde kalabilirler. Burada kalanlar, Kaplıca Kür Kliniği’ndeki sağlık hizmetlerinden ve fizik tedavi uygulamalarından ücretsiz yararlanabilmektedirler. Her türlü ulaşımın sağlandığı kaplıca alanı, hafta sonlarını ve tatil günlerini değerlendirmek isteyen kişilerin önemli uğrak yerlerinden biri haline gelmiştir.

Paşa Kaplıcası

Paşa Kaplıcası, Bergama’nın 15 kilometre kadar kuzeyinde, ivrindi karayolunun doğusuna düşen Paşa köyündedir. Tarihi kaplıcalardan olduğu ve bazı araştırmacılara göre Romalılar tarafından işletildiği bildirilmektedir. Son yıllarda, eski yazıtlarda adı geçen ‘Skülapius Kaplıcalarının, Paşa Kaplıcası olduğuna dair kuvvetli kanıtlar bulunmuştur.

Saf sodyum bikarbonatlı sular grubuna dahil bulunan kaplıcanın suyu, bikarbonatlı, sodyumlu ve karbondioksitlidir. Temperatürü 43°C, radyoaktivitesi 0.68 eman, pH değeri 6.64’tür. içme tedavisi; hipostenik midelere, karaciğer ve safra yolları hastalıklarına iyi gelir. Banyo tedavisi ise; her çeşit romatizma, nevralji ve kadın hastalıkları üzerinde etkilidir. Her ikisinin birlikte kullanılması durumunda, nutrisyon bozukluklarından şikâyetçi olanlara büyük yararlar sağlar. Kronik romatizma, gıda metabolizması bozukluklarından ileri gelen gut, diyabet, şişmanlık, yaşlılıktan ileri gelen bezginlik halleri, kadınların genital organ hastalıklarında rahatlıkla kullanılabilir. Açık yaraların üzerine pansuman yapıldığında, yumuşatıcı bir etki gösterir.

Bu suyun özellikleri tıbbi yönden oldukça ilgi çekicidir. Toplam mineralizasyonu litrede 2.5 gram civarındadır. Bikarbonatlı, alkalik bir sudur ve içinde kayda değer miktarda karbondioksit vardır. İçme tarzında kullanıldığında; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi üzerinde salgıyı ve motiliteyi arttırıcı bir etki yaratır. Ayrıca, karaciğerin bozulan fonksiyon testlerinin düzelmesini sağlar. Banyo tedavisi ise; özellikle suyun sedatif etkisi göz önüne alınarak önerilmelidir.

Paşa Kaplıcası’ndaki tedavi üniteleri, bir adet gene) havuzla birlikte içme çeşmelerinden ibarettir. Köydeki yardımcı tesisler diğer ihtiyaçların karşılanmasında yeterli olmamaktadır. Konaklamada da sorun yaşanmakta, sezon sırasında bölgeye gelen hastalar köy evlerinde ya da barakalarda pansiyoner olarak kalmakta, yeterli olmadığı durumlarda ise çadırlarda yatıp kalkmaktadırlar. Kaplıcanın, belirli bir plan dahilinde ele alınıp değerlendirilmesi çok yararlı olacak ve böylesine değerli bir suyun kaybolup gitmesi önlenecektir.