Cevinde Kaplıcası

Cevinde Kaplıcası, Gazipaşa ilçesine 25 kilometre uzaklıkta, Cevinde köyündedir. Cilt hastalıklarına, siyatik ve romatizmaya iyi gelen bir suyu vardır.

Ilıca Kaplıcası

Ilıca Kaplıcası, Şavşat’a 12 kilometre uzaklıktaki İlıca köyündedir. Bu nedenle ‘Ilıca Köyü Çermiği’ diye de bilinir. Suyu; romatizma ve siyatik gibi ağrılı hastalıkların tedavisinde etkilidir. Oteli ve sosyal tesisleri vardır.

Ilıca

Ilıca, Akçay’ın batısında, Ilıca iskelesi mevkiindedir. ‘Akçay Ilıcası’ diye de anılmaktadır. Suyu, Güre Kaplıcasından gelir. Siyatik hastalığına yararlı bir sudur. Konaklama için; bu yörede bulunan tek yıldızlı Yeni Altun Oteli’nden istifade etmek mümkündür. Otel, 22 odada 38 yatak kapasitesiyle hizmet vermektedir.

Güre Kaplıcası ve Çamur Banyosu

Güre Kaplıcası ve Çamur Banyosu, Edremit ilçesine bağlı Güre beldesi sınırları içindedir. Kaplıcanın denizden yüksekliği 3 metre, denizden uzaklığı ise 300 metredir. Ege bölgesinin kuzeyinde, Truva ile başlayıp Bergama’ya kadar uzanan turistik bölgenin merkezinde, Türkiye’nin en güzel sayfiye yerlerinden olan Akçay’a 3 kilometre mesafededir. Kazdağı’nın güney yamaçlarını kaplayan zeytinlikler arasında bir sağlık ve dinlence yeridir. İlçe merkezine 12 kilometrelik bir uzaklıktadır. Çanakkale yolu kaplıcanın hemen önünden geçer.

Kükürtlü ılıca ve içmeler grubunda incelenen Güre Kaplıcası’nın suyu; sodyum sülfatlı ve hidrojen sülfürlüdür. Sodyum sülfatlı suların en tipik örneğidir. Aynı zamanda eşik değerlerin üstünde kükürtlü hidrojen bulunmaktadır. Suyun temperatürü ortalama 59°C (kaynak çıkışında 67.5°C, havuza aktığı yerde 53°C), pH değeri 8.48, radyoaktivitesi 0.3 emandır.

Banyo tedavisi; romatizma, nevrit, polinevrit, nevralji, mialji, kadın hastalıkları ve elit hastalıklarında yararlıdır. Sıcak kükürtlü su, solunum yolu hastalıklarında, siyatik, kas ve kemik ağrılarının tedavisinde etkin rol oynar. Sedef hastalığı için de tavsiye edilen bir sudur. Çamur banyosu yoluyla şifa arayanlar, çamurun benzer tedavi edici özelliklerinden yararlanırlar.

Güre Kaplıcası’nın suyunun bileşimi, bu yörenin maden suları arasında ayrıcalıklı bir değere sahiptir. Acı kalevi sular grubuna giren bu maden suyunda fazla miktarda sıcaklık ve yüksek oranda kükürtlü hidrojen bulunur. Şu halde, banyo uygulamalarında daha değişik endikasyonlar da görülecek demektir. Kükürtlü sular, özellikle iltihaplı sendromlarda önem kazanır. İltihaplı hareket sistemi hastalıklarında ve bu gruba giren romatizmalarda, deri hastalıklarında, akciğerlerin cerahatli rahatsızlıklarında, üst solunum yollarının kronik akıntılı iltihaplarında, yine kadınların kronik salpenjit ve salpenjooverit gibi rahatsızlıklarında ve karbondioksit metabolizmasının hafif düzensizlik gösterdiği hallerde, bu sulardan büyük ölçüde yararlanılır.

Türkiye’nin bu çok tutulan kaplıcasında, son derece modern tesisler iki binada toplanmıştır, iki adet genel tedavi havuzu ve yirmi iki adet sıra banyosu varır. Her türlü sosyal olanağın bulunduğu tesiste konaklamak da mümkündür. Yatak kapasitesi 200’e ulaşan otelin tüm odaları banyoludur.

Çatak Kaplıcası

Bolu’nun Göynük ilçesinde bulunan Çatak Kaplıcası da tanınmış bir şifalı su kaynağıdır. İlçe merkezine 30 kilometre uzaklıkta, Çatak köyü yakınlarındadır. Oligometalik bir sudur. Siyatik ve romatizmaya iyi gelir, adale ağrılarına son verir. Felç hallerinde, özellikle çocuk felci vakalarında olumlu etkisi olan bir kaplıcadır. Ayrıca, içme tarzı uygulamayla mide ve bağırsak rahatsızlıkları giderilir.

Küçük Kaplıca

Küçük Kaplıca: Büyük Kaplıca ile benzer özellikler gösterir. Suyu, karbondioksitli, toprak kalevili, sülfatlı, bikarbonatlı, radyoaktif, hipertermal ve hipotonik bir sudur. Çok az miktar da demir içerir. Onun da, Doğu ve Batı kaynağı olmak üzere iki kaynağı vardır. Temperatürü 4344°C, Doğu. kaynağının radyoaktivitesi 7.67, Batı kaynağının ise 15.95 emandır. pH değerleri 5.82 ilâ 6.36 arasında değişkenlik gösterir. Doğu kaynağındaki 714 mg/lt.lik karbondioksit oranı, Batı kaynağında biraz daha fazla, 784 mg/lt.dir.

Tedavi bölümü; bir adet tedavi havuzu ile otuz üç adet sıra banyodan ibarettir. Konaklama olanakları kısıtlıdır. 18 odada ihtiyaca cevap verilmeye çalışılmaktadır. Ancak, artan yoğun talep karşısında, diğer termal tesislerde olduğu gibi, burada da genişletme ve restorasyon çalışmaları yapılmaktadır.

Bolu kaplıcaları; romatizma, nevralji, nevrit, polinevrit, siyatik ve kadın hastalıkları için önerilmektedir. İçme olarak pek kullanılmasa da, kalsiyum sülfat ve bikarbonat içerdiğinden diüretik etki gösterir. Miktar arttırılırsa (7501000 gram) daha fazla idrar atımıyla karşılaşılır. İlk saatlerde açık renkte olan idrar, sonradan koyulaşır ve kap içinde tortu bırakır. 24 saatte atılan tuz miktarı, ilk 15 gün içinde daha çoktur.

Karbondioksitli olan bu toprak kalevili. acı bikarbonatlı sular; içme tarzında kullanıldığında, özellikle karaciğer ve safra kesesi üzerinde yumuşak bir etki oluşturur. Fakat, suyun içme olarak asıl değerlendirilmesi gereken hastalık grubu böbrek rahatsızlıklarıdır. Bilhassa böbreğin ve idrar yollarının bazı iltihaplı durumlarında, taş oluşumunda ve fonksiyonel hastalıklarda değerlendirilebilirler. Dış uygulamalar bakımından bu sıcak suların sedatif etkilerinin yanında, dolaşım sistemi üzerinde meydana getirecekleri etki de göz önünde tutulmalıdır. Şu halde, bu sular bir taraftan karaciğerin, safra yollarının ve böbreklerin işleyişine etki edecektir demektir. Bir taraftan kanın bileşimini dengeli hale sokarken, diğer taraftan dış uygulamalar yoluyla periferik dolaşımı düzenleyeceklerdir. Bu sular aynı zamanda radyoaktif olduğundan, karbondioksit gazıyla birlikte inhalasyon uygulaması suretiyle de değerlendirilebilirler. Nitekim, üst solunum yollarının ve akciğerlerin sedatif etki beklenen rahatsızlıklarında, inhalasyon yöntemi etkili olacaktır. Suların az miktar demir içermesi, lokal ve genel endikasyona farklı bir özellik kazandırır. Kaplıca suyundan; sindirim, diyabet, guatr, kısırlık, diş çürümesi, nefes darlığı, astım gibi spesifik hastalıkların tedavisinde de yararlanılmaktadır.

Bolu Kaplıcalarımın denizden olan yüksekliği, tedavide ayrı bir etken olarak rol oynar. Yakınında bulunan Gölcük Gölü ve diğer doğal güzellikler, sağlık turizmi bakımından değerlendirilmesi gereken unsurlardır. İklim koşulları dikkate alınacak olursa, bölgenin çok yönlü ve gayet zengin olanaklara sahip bulunduğu görülecektir.

Karamustafa (paşa) Kaplıcası

Karamustafa (paşa) Kaplıcası: Bursa’nın Bademlibahçe sularından yararlanan kaplıcanın denizden yüksekliği 155 metre olup, Yeni Kaplıca yakınlarındadır. Bu çok önemli kaplıcanın da tarihi geçmişi hakkında değişik iddialar ileri sürülmüştür.

Prof. Dr. Nüzhet Şakir Dirisu’ya göre; bu kaplıca, 1490 yılında Sadrazam Rüstem Paşa’nın ağası Karamustafa tarafından, Prof. Dr. N. R. Belger’e göre ise; Köprülü Mehmet Paşa’nın damadı Sadrazam Karamustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Ancak, tespit edilen bir gerçek vardır ki, o da tarihi çok daha gerilere giden bir hamam enkazı üzerine yeni baştan yaptırıldığıdır.

Kaplıcanın suyu, madeni az ılıca ve içmeler grubuna girer. Bileşiminde,” bikarbonat, sodyum, kalsiyum ve sülfat bulunur. Temperatürü 58°C, pH değeri 6.6, radyoaktivitesi ise 4837 Pci/lt= 48.37 emandır. Bu durumda, radyoaktif sular grubunda değerlendirilmesi gerekir.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, polinevrit, romatoid artrit, siyatik, artroz, yorgunluk ve nekahat halleri, gut, kaynamayan kemik kırıkları, ürtiker ‘kurdeşen’, egzema ve astım gibi bazı allerjik hastalıklarda, kadın hastalıklarından aneksit, metrit, parametrit, amenore, dismenore vs. gibi hastalıklarda önerilmektedir. Özellikle, kadın hastalıklarının tedavisinde uygulanacak ‘vajen duşları”çok yararlı olmaktadır.

Bademlibahçe sularından yararlanan diğer kaplıcalarla, yani Yeni ve Kaynarca kaplıcalarıyla aynı sınıflandırmaya tabi tutulan Karamustafa Kaplıcası’nda, karbondioksit miktarı eşik değerin altında kalmaktadır. Buna karşılık radyoaktivite, bu civardaki suların içinde en yüksek düzeye ulaşmaktadır. Şu halde, ek endikasyon olarak, radyoaktif suların rahatlatıcı ve hormonları uyarıcı ‘Gençlik Suyu’ özelliklerinin göz önüne alınması gerekmektedir. Akciğerler yoluyla organizmaya giren bu radyoaktivitenin endokrin sistem üzerindeki etkisi dikkate alınmalıdır. Bu tür sular, uygulama sırasında metabolizmayı hızlandırır ve ürik asit atımını arttırır.

Kaplıcanın bir adet tarihi havuzu ve altı adet özel banyosu bulunmaktadır. Hamamın içinde, kısır kadınların çocuk sahibi olabilmeleri için, oyulmuş bir taş vardır. Su bunun dibinden kaynar. Banyoya gelenlerin çoğu kadınlardır. Kısırlığa şifalı olduğu hakkındaki söylentiler nedeniyle kadınlar, taş yalağın içine oturarak dipten kaynayan 45°C’deki sıcak suyun vajen içine girmesini sağlarlar. Radyoaktif özelliklere, haiz ve doğrudan doğruya kaynaktan gelen sıcak suyla yapılan 1520 dakikalık vajen duşu, aneksitleri ve rahim çevresindeki iltihapları giderir ve bu nedenle doğuramayan kadınların da çocuk sahibi olma şanslarını arttırır.

Karamustafa Kaplıcası’nın, 24 odada 48 yatak kapasitesiyle hizmet veren bir oteli ve yardımcı sosyal olanakları vardır. Bununla birlikte, çevrede çok sayıda bulunan normal konaklama tesislerinden de yararlanmak mümkündür.

Çekirge Kaplıcaları

Bursa’nın Çekirge semtinde yer alan kaplıcaların tümü bir başlık altında toplanmış ve değerlendirilmiştir. Çekirge bölgesinin şifalı suları Vakıfbahçe kaynaklarından gelir. Yörede çok sayıda konaklama tesisi bulunur ve bu tesislerin su banyoları ve diğer kaplıcalar hep bu kaynak sularıyla beslenir. Çekirge semtinin denizden yüksekliği ortalama 220 metredir.

Çekirge kaplıcalarının zengin ve derin bir tarihi vardır. Ancak bu konuya girmeden önce, halk arasında yaygın olan yöresel bir söylenceden bahsetmemiz doğru olacaktır.

Söylence, kaplıcaların nasıl olup da ortaya çıktığı ve neden sularının sapsarı aktığı hakkındadır. Dilden dile, kuşaktan kuşağa anlatılanlara göre; Çekirge’nin yamaçlarında yaşlı bir kadın, sarı saçlı kızı ve bir ineği ile birlikte yaşarmış. Uludağ’ın eteklerindeki yemyeşil bahçelerde koşup oynayan, gönlünce eğlenen Sarı Kız’a bir süre sonra gaibden sesler gelmeye başlamış. Ses, “Harlıyarak mı geleyim? Gürleyerek mi geleyim?” diye sürekli sorup duruyormuş. Bu ısrarlı soru karşısında Sarı Kız, bir gün dayanamamış ve “Harlıyarak gel!” diye yanıt vermiş. Çok geçmeden kayalardan harlıyarak sular akmaya başlamış ve Sarı Kız’ı da önüne katarak sırlar âlemine almış götürmüş. Sarı Kız’ın yüreğinin ateşiyle sıcak akarmış bu sular ve sapsarı rengini de genç kızın saçlarından almışmış. O tarihten sonra kaplıcaların sularından şifa bekleyenler, kaplıcaya girdiklerinde “Arılık, duruluk, Sarı Kız’ın aşkına bir cum!..” derler ve üç kez suya girip çıkarlarmış. Bu şekilde davranmayanların suların şifasından yararlanamayacaklarına inanılırmış.

Çekirge bölgesi kaplıcalarının Roma lmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinden çok önce de işletildiği, araştırmacılar tarafından kesin olarak tespit edilmiştir. Bu kaplıcaların daha sonra Bizanslılar tarafından ele alındığı, hatta 525 yılında Bi’ zans İmparatoru Justinianos’un, eşi Theodora ve dört din görevlisiyle birlikte Çekirge hamamlarına gelip yıkandıkları bilinmektedir. Daha sonra bu kaplıcalar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından geliştirilmiş ve yeni yapılan eklerle daha sosyal bir içerik kazanmıştır. Bölgede yapılacak kısa bir gezinti, kaplıcaların halen o zamanların kalıntılarını taşıdığını gözler önüne serecektir.

Bursa Halkevi tarafından yayımlanan ‘Bursa Hamamları’ adlı eserde; Çekirge Hamamı diye anılan kaplıcanın, 1316 yılında, evliya mertebesine ulaşmış bir kişi tarafından yaptırılıp bağışlandığı ve bu bağışın sicil kayıtlarına (Bursa sicilleri 231 Shf.25) işlendiği belirtilmektedir. Yine aynı eserde; 1486 yılında, Bursa’nın Koca Embiya mahallesinde ‘Selvinaz’ adıyla anılan Tavettin lbrahimoğlu Mevlana isimli alim bir kişinin bulunduğu ve onun adına açılan ünlü Selvinaz Banyoları’nın bu tarihle bağlantılı olduğu yazılmaktadır. Kitapta ayrıca; bugün Termal Hotel Gönlüferah ismiyle faaliyet gösteren modern tesisin de, aynı adı taşıyan çok eski bir kaplıcanın yerinde kurulduğu bildirilmektedir.

Atatürk tarafından yaptırılan Çelik Palas Oteli’nin banyoları da, daha önce belirttiğimiz gibi, bu Vakıfbahçe sularıyla beslenmektedir. Bu sular borularla direkt olarak bağlanmışsa da, yollarda sıcaklığından 12°C kaybetmektedir. Çelik Palas’ın büyük havuzu ‘Pisine’, tarihi Türk hamamlarının tipik bir örneğini temsil etmektedir.

Bu arada, aynı semtte bulunan Askeri Hastane ‘Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin, yurdumuzun modern termal tedavi tesislerinden biri olduğunu da belirtmek gerekir. ‘Girme’ yöntemiyle toplanan Vakıfbahçe sularının ve mevcut kaçak kaynakların değerlendirildiği bu sular, bölgede birkaç hamamda, Horhor Hamamı, Cıkcık Hamamı ve Balçık Hamamımda kullanılmaktadır.

Çekirge Kaplıcası’nın kadınlara mahsus bölümünün içinde, bir büyük havuz ve bir de arslanağzınm önünde dörtköşe küçük bir havuz vardır. Çocuğu olmayan kadınlar tarafından çok rağbet gören bu havuzda kadınlar, küçük havuzu* n altındaki deliği açarak cinsel organlarını suyun karşısında tutarlar. Böylece, az bir basınçla gelen su vajen içine girer. Ortalama 200300 litre hacmindeki kaplıca suyu, vajen içinden geçerek annekslerdeki ve rahim çevresindeki iltihapları giderir. Hastalıktan kurtulan kadın, banyoya bir süre daha devam ettikten sonra çoğu kez çocuk sahibi olabilmektedir.

Halk, bu durumu öteden beri kaplıcayı yaptıran evliyanın kudretine bağlamaktadır. Bu nedenle, önce hamamdaki ‘Evliya Kurnası’nda yıkanmak ve ‘Çekirge Sultanımın ayağının bastığı yer olarak bildirilen bir taşın içindeki sudan üç yudum içmek âdet olmuştur. Oysaki, bütün keramet küçük havuzun önünde durularak yapılan vajen duşundadır. Kadın hastalıklarının tedavisinde büyük şöhrete ulaşan Fransa’nın Lüksöy kaplıcasında yapılan tedavi de, bu kadar basit bir yöntem olmamakla birlikte, aynı tarzda uygulanan vajen duşudur.

Çekirge Kaplıcası’nda kullanılan sular, madeni az ılıca ve içmeler grubuna dahil, bileşiminde bikarbonat, kalsiyum, magnezyum ve sülfat bulunduran sulardır. Bu bölgedeki şifalı suların, diğer kaynaklarda olduğu gibi, teknik niteliklerinde belli başlı bir farklılık yoktur. Kaynakların temperatürleri 3845°C arasında, radyoaktiviteleri 33 eman, pH değerleri 7.4 civarında oynamaktadır.

Kaplıcanın suyu; kronik romatizma, nevralji, nevrit, polinevrit, romatoid artrit, siyatik, artroz, yorgunluk ve ateşli hastalıklar sonrasındaki nekahat dönemi, gut, şişmanlık, kaynamayan kemik kırıkları, egzema ve astım gibi bazı allerjik hastalıklar, kadın hastalıklarından aneksit, metrit, parametrit, amenore, dismenore hallerinde tavsiye edilmektedir.

Çekirge sularının içimi halinde diüretik etki de görülür. Sabahleyin aç karnına 5001000 gram su içildiğinde, ilk bardaktan itibaren yarım saat sonra idrar gelmeye başlar, idrarın dansitesi düşüktür. Çıkan idrar miktarı, içilen sudan daima 150200 gram fazla olur. İdrardaki klorür, üre ve ürik asit. miktarı çok azdır. Fakat 24 saat içinde çıkan idrardaki bu tuzların toplamı daima yüksek oranlardadır. Geceleri gelen idrarda, fosfat, oksalat ve ürat tuzlarının çoğalmış olduğu görülür. Bu yüzden halk arasında Çekirge sularının kum yaptığına dair bir inanış vardır. Oysaki, bu sular kum yapmaz, aksine vücut hücreleri içindeki kumları harekete geçirerek dışarı atar. Nitekim, 1520 günlük bir tedaviden sonra idrar berraklaşır, kum artık görülmez olur. Suların sıcakken içimi hoş ve kolaydır, soğudukça kireçli su tadını alır.

Figanı Kaplıcası

Çorum’un en önemli kaplıcası ise, Mecitözü ilçesinde bulunan Figanı Kaplıcası’dır. Çorum’a 48 kilometre, ilçe merkezine ise 16 kilometre uzaklıktaki Figanı köyündedir. Deniz seviyesinden 750 metre yükseklikte olan kaplıcanın eski adı ‘Beke Kaplıcalaradır. ‘Figanı Hamamı’ olarak da anıldığı olur.

Yapılan araştırmalar, kaplıca tarihinin çok eski dönemlere kadar uzandığını, Hititler ve Romalılar zamanında da işletildiğini bize göstermiştir.

Sodyum bikarbonatlı, az miktarda magnezyum içeren, oligometalik bir sudur. Temperatürü 35°C, pH değeri 7.34, radyoaktivitesi 2.15 emandır. Banyo tedavisi; romatizma., siyatik, nevralji ve kalp hastalıkları için yararlıdır.

Çorum sularının çoğunluğunda olduğu gibi, bu su da, toprak alkali ve az miktarda alkali bikarbonatlı, karbogazöz bir sudur. Total mineraîizasyonu litrede yarım gramın daha altındadır. Bu nedenle lavaj kürleri denilen, diüretik etki beklenilen içme kürlerinde kullanılabilir. İdrar arttırıcı etkisiyle vücuttaki bazı metabolizma artıklarının idrar yoluyla atımını sağlar. İdrarda pH değişmelerini olumlu yönde etkiler ve asit ortamda oluşan taşların düşürülmesine yardımcı olur. Ancak, alkalik ortamda çökelen taşlar için kullanılmasına dikkat edilmelidir.

Kaplıcada tedavi tesisi olarak; 2×6 metre boyutlarında çok sayıda banyo ve havuzlar bulunur. Kadın ve erkeklerin ayrı ayrı yararlandıkları kaplıcanın sosyal tesisleri yeterli düzeydedir. Önceleri 42 olan toplam yatak sayısı bugün 100’ü geçmiş durumdadır. Sezon sırasında bu sayının da yetersiz kalması halinde, yatak sayısı kamp çadırı kurulmak suretiyle arttırılmaktadır

Buban Hame Kaplıcası

Palu ilçesi ise, Buban Hame Kaplıcası’yla ünlüdür. Kaplıca, ilçenin Bozçanak köyündedir. 26°C sıcaklıktaki suyu; romatizma, siyatik ve çocuk felci için tavsiye edilmektedir. Sülfat da içeren bu sodalı su, ayrıca sindirim sistemi rahatsızlıklarına, kalpdamar, karaciğer, safra kesesi hastalıklarına ve beslenme bozukluklarına yararlıdır.