Kütahya İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Kütahya, 5000 yıldır kullanıla gelen kaplıca ve içmeleriyle Türkiye’nin en önde gelen illeri arasında yer alır. Termal tedavi olanaklarının ilk kez topluma sunulduğu eski bir Anadolu kentidir. Bu durum Kütahya’yı turizm yönünden daha şanslı bir konuma yükseltmiştir. Nitelik ve nicelik itibariyle zengin kaynaklara sahip Kütahya ilinde, temiz konaklama tesisleri ve modern tedavi merkezleri bulunmaktadır.

Kütahya’nın şifalı suları, il merkezinden başlamak üzere giderek yakın ilçelere doğru genişleyen bir seyir izler. En önemli sular; Merkez, Simav, Gediz, Emet ve Tavşanlı ilçelerinde toplanmıştır.

Birbirinden değerli İncik Menba Suyu, Konak Menba Suyu ve Tellâl Menba Suyu gibi doğal su kaynaklarına sahip Kütahya’da, ilk göze çarpan şifalı su kaynaklarından biri Yoncalı Kaplıcaları ve Çamur Banyosu’dur.

Kaplıca, Kütahya’nın16 kilometrekuzeybatısında, Tavşanlı yolu üzerindeki Yoncalı köyündedir. Deniz seviyesinden1010 metreyükseklikteki kaplıca alanı, yaklaşık 500 dönümlük bir araziye yayılmıştır. Burası, Kirazlı çam ormanları ile Demirören ve Sarıören meşe ormanlarıyla kaplı, Kiraz Dağı’nın eteklerine kadar uzanan olağanüstü güzellikte bir dinlenme yeridir. Dr. Rıza Reman ‘Balneoloji’ adlı eserinde Yoncalı Kaplıcaları’ndan söz ederken, Hierokles, Busching, Hassel, Harles gibi araştırmacı gezginlerin bu kaplıcalardan övgüyle söz ettiklerini yazar. Dr. Reman, aynı eserinde; “1884 tarihli Hüdavendigâr Vilayeti Salnamesi’nde, Yoncalı tabir olunan ılıca hamamının banisinin hükümdarı sâlifeden Keykubat olduğu, meşhur ve mütevatidir kaydının bulunduğunu” söylemektedir. H. K. Erdem’den aktardığı bir başka ifadeye göre; “Yoncalı Kaplıcalan’nın Selçuklu hükümdarlarından Alaeddin Keykubat zamanında inşa edildiği, halen kullanılan iki genel havuzun Selçuklu dönemi eseri olduğu ve zaman zaman tamir gördükleri bilinmektedir” der. Her kaplıcanın kendine özel bir efsanesi olduğu gibi, Yoncalı Kaplıcalan’nın da çok yaygın bir efsanesi vardır:

“Selçuklu döneminde Kütahya’da, Sultan Alaeddin Keykubat’ın perdedârı Ramazan Bey’in kızı Gülümser Hatun, çok kötü bir cilt hastalığına tutulur. Devrin hekimleri bütün gayretlerine rağmen bu iğrenç ve bulaşıcı hastalığı tedavi edemezler. Kızın sağlığından ümit kesilir ve bulaşma korkusu nedeniyle ıssız ve sakin bir yere bırakılması düşünülür. Gülümser Hatun, beraberinde birkaç yardımcısıyla birlikte’, bugün ‘Yoncalı’ diye bilinen bölgeye getirilir. Çadırlar kurulur ve kız orada kendi kaderine terk edilir.

Cildinde oluşan yaralardan büyük üzüntü duyan Gülümser Hatun ve beraberindekiler, bir gün, oralarda dolaşan tüyleri dökük, etleri yara içinde bir cılız tilki görürler. Tilki, düzenli olarak her gün ikindi serinliğinde, çadırın yanından geçerek bir yere gider ve döner. Merak edip ilgilenirler. Gün geçtikçe tilkinin yaralarının kapandığını ve tüylerinin yeniden çıktığını sezinleyen Gülümser Hatun, bir gün gizlice tilkiyi takip eder. Bir de bakar ki, çayırlığın arkasında bir bataklık var ve tilki bir batağa girip yuvarlanıyor. Sonra, ikinci bir bataklığa giriyor ve son olarak da bir başka suda yıkanıp durulanıyor. Kızın canyoldaşları, onun da çamur banyosu yapmasını teklif ederler. Gülümser Hatun da bu doğrultuda bataklığa girip çıkar, ardından sıcak suda yıkanır. Günden güne iyileşir, eski sağlığına ve güzelliğine kavuşmaya başlar.

Bir gün, tam banyodan çıktığı sırada, civardan geçen bir çoban onu görür. Yüksek sesle; ‘İn misin, cin misin… yoksa peri kızı mısın?’ diye sorar. Kız bundan çok memnun olur. Karşılıklı olarak birbirlerini severler ve hep beraber geri dönüp babasının huzuruna çıkarlar. Babası çobana; ‘Dile benden ne dilersin?’ diye sorar. Çoban birkaç kez onun sağlığını dilerse de, sonunda Gülümser Hatun’ın ısrarlı bakışlarının etkisi altında kalarak kızına talip olduğunu söyler. Hemen düğün dernek kurulur, kızla çoban evlendirilir. Yoncah’nın şifalı sularından memnun kalan baba da, şükran ve memnuniyetinin bir ifadesi olarak o mevkide bir hamam ve bir camii yaptırır. (1233) Bugün dahi bu camii ve hamam, şifa umuduyla gelen hastalara hizmet vermektedir.”

Yoncalı Kaplıcalan’nı besleyen kaynaklar çoktur. Bileşimleri birbirine benzemekle beraber, beş ana grup halinde toplanmışlardır:

a) Göklıurna kaynakları: Bu kaynaklar, üç ayrı kaplıcanın bulunduğu bir gruba hitab eder. Temperatürleri 3943°C, pH değerleri 6.527.08 arasında değişmektedir. Bikarbonatlı, sülfatlı, kalsiyumlu ve karbondioksitli sulardır. Toplam debileri 8 İt/sn. civarındadır.

(aa) Erkekler Hamamı: Radyoaktivitesi 7 emandır.

(ab) Arslanağzı Hamamı: Radyoaktivitesi 10 eman

dır. Kayaların içine oyulmuş doğal bir kaplıcadır.43°C’deki sı

cak su, arslanağızı tarzındaki bir oluktan hamamın içine dö

küldüğü için bu adı almıştır.

(ac) Kadınlar Hamamı: Radyoaktivitesi 7 emandır.

b) Namazgah Kaynağı: Son zamanlarda debisi azalan bu kaynağın suyu ayrı bir havuzda toplanmaktadır.

c) Çamur Suyu Kaynakları: Bu bölgede bulunan üç kaynağın ikisi tamamen bataklık halindedir. Üçüncü kaynağın debisi ise yüksek olup, etrafı çitle çevrilerek ayrı bir bölüm haline getirilmiş, çevresine dinlenme kabinleri ile duşlar yapılmıştır.

Bu kaynakların radyoaktivitesi 19 emandır. Bileşiminde yüksek oranda kükürt bulunmakta, temperatürü ise 3032°Carasında değişmektedir. ‘Moor’ türü çamurun en güzel örneğini burada bulmak mümkündür.

d) Çelikli Fokurdak Kaynakları: Bikarbonat, sülfat, kalsiyum ve magnezyum içeren kaynaklardır. Radyoaktiviteleri 21 eman civarındadır. Vali Kaplıcası’ndaki havuzu besleyen bu kaynaklar, aynı kaptajda toplanmış, radyoaktif ve çelikli sulardır.

e) Düldül Kaynakları: Bikarbonat, sülfat ve kalsiyum içeren bu kaynaklar, oligometalik maden sularının sahip olduğu özellikleri gösterirler. Ortalama radyoaktif değerleri 15 emandır. Toplam debi miktarı 16 İt/sn.dir.

(ea) Küp Kaynağı Erkek Hamamı: Radyoaktivitesi 7 emandır.

(eb) Dübecik İncirli Hamamı: Debisi 5 İt/sn.dir.

Radyoaktivitesi 18 emandır.

(ec) Dübecik Gelinyatan Hamamı: Radyoaktivitesi

15 emandır.

(ed) Dübecik Altıntaş Hamamı: Radyoaktivitesi 15

emandır.

Yoncalı bölgesinde bulunan tüm kaynak sularının bileşimleri hemen hemen birbirinin aynıdır. Bunlar, toprak kalevili, acı, bikarbonatlı sulardır. Toplam mineralizasyonları litrede 800 miligram civarında olup, oligometalik suların özelliklerini gösterirler. Az miktarda karbondioksit, bazılarında yine az miktarda florür bulunmaktadır. Endikasyon özellikleri birbirlerine yakın değerlerdedir. Ancak, burada sular, orga nik menşeli ve asırlardan beri birikegelmiş artıklarla karıştığından, yöreye has bir özellikte, bambaşka bir uygulama olanağı ve zenginlik kazandıran çamurlara sahiptir. Organik,etkinliği bilinen maden sularının bu etkinliklerini bir kat daha fazlalaştıran çamur banyolarının yapılacağı ideal bir ortamı oluştururlar.40°Ccivarındaki termalite, doğal yöntemlerle çamur banyosu yapılmasının yanı sıra, ağrılı organ ve eklemler üzerinde lokal uygulamalara da imkân vermektedir.

Banyo ve çamur tedavisi; her çeşit romatizma, siyatik, deri ve kadın hastalıkları, gıda metabolizması bozukluğundan ileri gelen gut ve şişmanlık hallerinde yararlı olur. Suların ve çamurun radyoaktiviteleri yüksek olduğundan, nevraljSIi hastalara çok iyi gelir. Nevrit ve polinevritlerde, çocuk felçlerinde, kırıkçıkık sekellerinde, hareket sistemi aksaklıklarında çok iyi sonuçlar alınır.

Yoncalı Kaplıcalarında bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde; başta ortopedi ve fizik tedavi olmak üzere beş farklı branşta uzmanlaşmış doktor kadrosuyla, fizyoterapist ve diğer yardımcı personel görev yapmaktadır. Merkezde ayrıca; Türk hamamı, jakuzzi, jimnastik salonu vs. gibi yardımcı üniteler de mevcuttur. Kür merkezine tedavi amacıyla gelen hastalar, önce uzman hekim kontrolundan geçirilmekte, hastalığın tanısı konmakta ve sonra hekim ve fizyoterapist işbirliğiyle özel bir tedavi programı hazırlanmaktadır. Söz konusu kaynaklardan42°Csıcaklıkta çıkan termal suyun bikarbonat iyonunca çok zengin olması ve kalsiyum ve magnezyum iyonlarını da içermesi, Behçet hastalığı ve paget gibi hastalıkların tedavisini de mümkün kılmaktadır.

Kaplıca bölgesinin belediye hizmet sınırı içine alınmış bulunması, klasik koşullarda sürdürülen termal hizmetin görünümünü birden bire değiştirmiş ve Yoncalı Kaplıcalan’nın daha modern bir görünüm kazanmasına neden olmuştur. Bu gün, toplam yatak kapasitesi 1000’i aşmakta, çok sayıda otel ve motel, konaklama ihtiyacını karşılamaya yeterli olmaktadır. Bu tesislerden en önemlisi; dört yıldızlı TÜTAV Termal Otel ve Tedavi Merkezi’dir. Otel; 53 odada 184 yatak ve 8 süitle hizmet vermekte, fiziktedavi, masaj, bitki ve çamur banyoları vs. gibi birçok üniteyi bünyesinde bulundurmaktadır.

Kütahya’nın ikinci önemli kaplıca grubu ise, Eskişehir yolu üzerinde, il merkezine27 kilometreuzaklıkta, Sabuncupınar beldesine bağlı, eski adı Kızılsinler olan Ilıca köyünde bulunan Kızılsinler Kaplıcası‘dır. ‘Ilıcaköy Kaplıcası’ ya da ‘Harlek Kaplıcası’ diye de anılmaktadır. EskişehirKütahya karayoluna4 kilometremesafededir. Kaplıca alanının denizden yüksekliği1050 metreolup, çevresi ormanlıktır. Bir vadinin iki yanına dağılmış evler ve villalarla kaplı tipik bir termal köy görünümündedir.

Kızılsinler Kaplıca’nın da kendine has bir öyküsü vardır. Bu öykü, her ne kadar BursaÇekirge Kaplıcalan’nın öyküsüyle benzerlik gösteriyorsa da, yine de tekrar tekrar anlatılacak güzellikte, destansı bir öyküdür.

“Evvel zaman içinde, insanların kaya kovuklarında, inlerde oturduğu bir çağda, şimdilerde hamam olan mağara bir koca ninenin evi, ‘Boyalık’ denilen yer de samanlığı imiş. Ninenin sarı saçlı, çakır gözlü, bal tenli bir kızı varmış. Kızın vücudu kadar, içi de temiz ve güzelmiş. Eliyle büyüttüğü sarı ineğe bütün sevgisiyle bağlanan kız, akşam sabah yemini, suyunu kendi eliyle verirmiş. Bir gece ineğine saman almak için samanlığa girmiş. Burada kulağına birtakım uğultular gelmiş. Çok derinden gelen bu sesleri hiçbir sese benzetememiş. Kulak vermiş, ses kendine hitabediyormuş:

Güzel kız, melek kız! Geliyorum, geliyorum! Ama. söyle bana; harlayarak mı geleyim, gürleyerek mi?

O ana kadar korku nedir bilmeyen ceylan yapılı dağların kızı, ilk kez bu gizemli ses karşısında irkilmiş, ilk kez bu sesle ürpermiş, sarsılmış. Hemen nineciğine koşmuş. Heyecanını onun sıcak koynunda söndürdükten sonra, her şeyi olduğu gibi anlatmış.

Nine ile sarı kız bir hayli düşünmüşler, ne bu diye? Dağ anası mı, orman ejderhası mı? İn mi, cin mi? Haydut mu, yoksa kıza gönül vermiş bir sevdalı mı? Ya harlamasına, gürlemesine ne demeli? Bunu bir türlü çözememişler ve kimselerç diyememişler. Her iyi ve kötü gün gibi, o günün de sabahı olmuş. Gündüz gözüyle köşeyi bucağı aramışlar, taramışlar, ama hiç kimseyi bulamamışlar.

Ertesi gece, her nedense, vakti geldiğinde kızla ninesi yerinde duramamış, samanlığa koşmuşlar. Bu sefer ses daha açık ve belirgin geliyormuş. Nine girdiğinde susan, kızla yalnız kaldığında beliren ve benliklerini sarsan o sese karşı yine hiçbir şey diyememişler. Üçüncü gün kız kararlıymış. Gaipten gelen sesin sahibi her kimse, neyse çıksın meydana istiyormuş.

O gece, karanlıkların derinliğinden süzülen ses tekrar ortaya çıkmış. Uğultular güçlenmiş ve sanki kayalar birden

bire dile gelmiş. Ses;

Güzel kız, sarı kız! Geliyorum, geliyorum… izin ver!

demiş.

Kızın şiddetle çarpan göğsünden yanıt olarak küçük bir

çığlık yükselmiş. Dayanamayıp;

İn misin, cin misin? Ne isen gel de göreyim! diye bağırmış.

Ses tekrar sormuş:

Harlayarak mı geleyim, gürleyerek mi?

Kız da, tüm cesaretini toplayarak karşılık vermiş:

Harlayarak gel, ey mübarek!

Bu duyulan son ses olmuş. Oyuklardan, deliklerden fışkıran sular her tarafı kaplamış. Samanlığa dolan sıcak sular, kısa sürede bu ay parçası kızı sarıp götürmüşler.

Koca nine ile sarı inek ne olmuş bilinmez! Fakat, o günden beri hamama giren ince, duygulu ve temiz içli kızlar, hamamın loşluğu içinde harlayarak akan suların aynasında, sarı saçlı, altın telli, melek çehreli bir kızın gülümsediğini görürler, akan suyun sesine karışan şakıyan sesini duyarlar ve onun sıcaklığında sarı kızın gönül ateşini bulurlar…”

Kızılsinler Kaplıcası’nda da, bileşimleri birbirine oldukça benzeyen çok sayıda sıcak ve soğuk su kaynağı bulunmaktadır. Temperatürleri 2543°Carasında değişen bu kaynaklardan bazıları kaplıca, bazıları da içme olarak kullanılmaktadır.

Mağaranın içindeki bir kayadan çıkan en önemli kaynaklardan biri Harlek adıyla bilinmekte ve bir havuzda toplanmaktadır. Bu su, Erkekler Hamamfnın tamamını, Kadınlar Hamamı’nın da yarısını beslemektedir. Önemli bir diğer kaynak ise Haslas Kaynağı’dır. Bu kaynak, açık yüzme havuzunu besler. Üçüncü önemli kaynak ise, Göz Suyu’dur. Diğer küçük kaynaklar, dere yatağının karşı tarafında yer alan otel ve motellerin banyolarını beslemekte kullanılmaktadır.

Yaz kış sürekli kür uygulamalarının yapılabildiği ender kaplıcalardan biri olan Kızılsinler Kaplıcası’nın suyu; madeni az, yani oligometalik ılıca ve içmeler grubuna dahil, bileşiminde kalsiyum bikarbonat, sülfat ve magnezyum bulunan bir sudur. Az miktarda da iyot ve bromür içerirler. Kaynakların sıcaklıkları 25.243°Carasında değişmektedir. Radyoaktiviteleri 0.321.82 eman, pH değerleri ise 6.646.87 arasındadır. Toplam debileri 41 İt/sn.dir.

Banyo tedavisinden; her çeşit romatizmalılar, nevralji ve nevritliler çok faydalanırlar. Açık havada yapılacak banyo

Iar; çocuk felçleri, hemipleji ve kırıkçıkıklardan sonra bacakların güçlenmesine çok iyi gelir. Cilt ve kadın hastalıklarına önerilen bir sudur. Kadınlar Hamamı içinde bulunan Göz Suyu’nun da, göz hastalıklarının tedavisinde yararlı olduğu bilinmektedir. Yine aynı hamamda yer alan çeşmenin suyu müshil etkisi göstermektedir.

Daha önce de söylediğimiz gibi, bu bölgede çıkan bütün maden sularının bileşimleri aşağı yukarı birbirinin aynıdır. Bir litredeki total mineralizasyon miktarı 800 miligramı geçmemektedir. Taşıdıkları hâkim anyon bikarbonattır. Buna göre, tüm bu suları, toprak alkali, bikarbonatlı, oligometalik sular grubuna dahil etmek gerekir. Ayrıca, az miktarda sülfat anyonu içerenleri de vardır. Her iki kaynağın suyu, Göz Suyu kaynağından farklı olarak43°Ctermalite gösterirler. Sofra suyu özelliğini taşıyan bu sular, genellikle alkalik sofra sularında olduğu gibi, karaciğer ve safra yolları üzerinde, özellikle sülfat içermeleri nedeniyle de böbrekler üzerinde hafif bir etki oluştururlar. Keza, metabolizma hastalıklarında, kan düzeyinde birikmiş bazı maddelerin temi denmesinde bir lavaj suyu olarak değerlendirilebilirler. Sıcaklığı yüksek olan sularla yapılan uygulamalar, bilhassa ağrılı sendromların tedavisinde endikasyon kazanır.

Kaplıcada, tedavi tesisi olarak; günlük su ihtiyacı480 metreküpolan üstü açık bir yüzme havuzu, Kadınlar Hamamı ile Erkekler Hamamı’nda birer havuz bulunur. Yardımcı tesis sıkıntısı çekilmez. Konaklama için ise, çok sayıda otel, motel, pansiyon ve kamp yeri mevcuttur. Toplam yatak kapasitesinin 1500’ü bulduğu kaplıca alanındaki en önemli tesis, Kütahya Belediyesi’ne ait olan iki yıldızlı Harlek Termal Otel’dir. 75 odada 168 yatakla hizmet veren tesisin, ayrıca 30 adet Bungalow tipi evi de mevcuttur. Tepe üzerinde, çam ormanları arasında bulunan otelin çevresinde trekking parkurları ve piknik alanları yer alır. Otelde; termal yüzme havuzu, havuzlu Türk hamamı, sauna, sağlık kabini vs. gibi üniteler bulunmaktadır.

Kütahya’nın Domaniç ilçesindeki Uıcaksu Şifalı Suyu, yöre halkının rağbet ettiği sıcak su kaynaklarından biri olup, çevresi mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Aynı şekilde, Tavşanlı ilçesindeki Göbel Kaplıcası da, hem sağlık, hem de dinlencenin birlikte sağlandığı ender yörelerden biridir.

Kaplıca; ilçe merkezinin7 kilometregüneybatısında, Göbel köyü sınırları içindedir. Madeni az ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilen suyu, bikarbonat, kalsiyum ve magnezyum içerir. Temperatürü 32.8°C, radyoaktivitesi 9.53 eman, pH değeri 6.74’tür.

Total mineralizasyonu litrede yarım gram civarında olan, toprak alkali, bikarbonatlı, gazsız bir maden suyudur. Sofra suyu olarak değerlendirilebilir. Oligometalik karakteri göz önüne alınacak olursa, diüretik tesiri ortaya çıkacaktır. Şu halde metabolizma hastalıklarında ve asitli ortamda gelişen böbrek taşlarında lavaj suyu olarak kullanılanbilir, diürez kürlerinde değerlendirilebilir. Banyo tedavisi; hemipleji, çocuk felçleri, kırıkçıkık sekelleri, romatizma, nevralji, açık yara, çıban ve cilt hastalıklarında yararlıdır.

Kaplıcanın dört büyük tedavi havuzu ve çok sayıda küçük banyosu vardır. Su, büyük havuzun dibinden kaynar ve sonra diğer havuz ve banyoluklara dağılır. Sosyal tesis sıkıntısının çekilmediği kaplıcada, mevcut konaklama tesislerinin toplam yatak kapasitesi 500’ü geçmektedir. Yine de, sezon boyunca, çevrenin mesirelik olması nedeniyle pek çok sayıda kamp çadırı kurulmaktadır.

Kütahya’nın Gediz ilçesi de, bünyesinden fışkıran sıcak ve şifalı su kaynaklarıyla tanınmış bir ilçedir. Gerek geniş Gediz Ovası’nda, gerekse Murat Dağı’nın bulutları okşayan zirvesinde yer alan bu kaynaklar, yurdun dört bir köşesinden şifa umuduyla gelen hastalara deva olmaktadır. Başlıcaları şunlardır:

Gediz Ilıcası: Gediz’in20 kilometrekadar güneybatısında, Simav yolu üzerindedir. Çam ağaçlarıyla süslü bir vadinin içinde, denizden710 metreyükseklikte bulunur.

‘Buğuldak’, ‘Kara Hasan’ ve ‘Traverten’ adlı kaynaklardan çıkan suyun sıcaklığı 7879°C, debisi 23 İt/sn., pH değerleri 6.57.9 arasında değişmektedir.

Sodalı sıcak maden suları grubuna dahil olan suyu, ayrıca sülfat ve serbest karbondioksit içerir. Banyo tedavisi, her türlü kas ve spazm ağrılarına iyi gelir. Sinir sistemine bağlı sıkıntıları rahatlatır. İçme olarak kullanıldığında; karaciğer ve böbrekler üzerinde olumlu etkisi görülür.

Gediz llıcası’na, kaplıca mevsiminde çevre illerden pek çok ziyaretçi gelmektedir. Konaklama sorunu yaşansa da, sosyal ihtiyaçların karşılanması konusunda bir sıkıntı bulunmamaktadır.

Murat Dağı Kaplıcaları: İlçe merkezine30 kilometreuzaklıkta, Uğurluca köyü sınırları içindedir. Deniz seviyesinden yüksekliği1450 metreolup, Murat Dağı’nın batı eteklerinde yer alır. Kaplıcalar, doğal termal ve klimatik koşulları bir araya getiren değerli şifa kaynaklarımızdan biridir.

Çam ormanlarıyla kaplı Murat Dağı ve eteklerinde yeraldığı kaplıca bölgesi, temiz havasıyla tam bir dinlenme yeridir. Burada bulunan Kızılay Kampı, gençlerin bu ihtiyaçlarını gidermek için kurulmuştur.

Üç ayrı kaynaktan oluşmuş kaplıca; kalsiyum sülfallı ılıca ve içmeler grubuna dahildir. Bileşiminde; sülfat, kalsiyum, magnezyum ve bromür bulunur. Bu kaynaklardan Koca Hamam’daki radyoaktif oran, diğerlerine, yani Hacettepe Hamamı ile Kamp Hamamına göre çok daha yüksektir. (23 eman) Temperatürleri ortalama41°C, radyoaktiviteleri 0.21 emandır. pH değerleri 7.27.6 arasında değişmektedir. Toplam debileri 23 İt/sn.dir.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, sinir hastalıkları, ruhsal yorgunluk, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları ve vücut ağrılarına iyi gelir. Suyun sıcaklığının normal olması, önemli bir etkendir. Lokomotör sistemin ve batın hastalıklarının muhtelif ağrılı sendromlarında kullanılan değerli bir yardımcıdır. Antaljik ve antispazmodik etkisi, içme kürleriyle birlikte değerlendirildiğinde, safra kesesindeki taş oluşumuna zemin hazırlayan safra stazmın çözülmesinde, keza böbreklerde oluşan taşların atımını kolaylaştırmada geniş ölçüde faydalı olur.

İçme tedavisi ise, idrar yolları iltihaplarının giderilmesine, küçük taşların düşürülmesine ve karaciğer hastalıklarına önerilir. Hacettepe Hamamı suyunun diüretik etkisi vardır. Banyoyla birlikte daha yararlı olur. Böbrek ve karaciğer üzerinde çok daha fazla etkilidir. Böbrekte idrarın süzülme miktarına etki ederken, glamerüllerde filtrasyon faaliyetini uyarır. Karaciğer üzerinde, özellikle safrayı sulandırıcı ve akımını hızlandırıcı bir etkisi görülür. Kalevi sulardan sonra, karaciğer ve safra yollarının muhtelif hastalıklarında en çok kullanılan maden suyudur.

Kaplıcadaki genel tedavi tesisleri; dört büyük havuz ile sıra banyolardan ibarettir. Modern anlamdaki sosyal tesisleri yeterli düzeydedir. Konaklama ihtiyacını karşılamak üzere, yatak kapasitesi 500 civarında çok sayıda otel, motel vardır. Yurdumuzun en güzel çam ormanlarının bulunduğu mesirelik bir alan olması nedeniyle, temmuzeylül ayları arasında kamp kurmak da mümkündür. Murat Dağı Kaplıcalan’nın şifalı sıcak su kaynakları ile hemen yanıbaşında yer alan ve insana zindelik veren soğuk su kaynakları, mevcut doğal güzellik ve iklim koşullarıyla da birleşince, dünyanın en güzel yerlerinden birini oluşturmuştur.

Arapoğlu Maden Suyu: Murat Dağı’nın Arapoğlu Yaylası’nda bulunan bu maden suyu, böbrek ve idrar yollarındaki kum atımını sağlamakla tanınmış şifalı bir kaynaktır. Suyu soğuktur, sadece içme olarak kullanılır.

Kütahya’nın en güzel ilçelerinden Simav’da da çok sayıda şifalı su kaynağı bulunmaktadır. Simav ilçesi, doğal güzelliklerinin yanı sıra doğubatı yönünde uzanan aktif bir fay hattı üzerinde yer alan kaplıcalarıyla da ün yapmıştır. Bölgenin tektonik yapısından kaynaklanan depremler nedeniyle, bazı kaplıcaların suyu zaman içinde kaybolmuş, daha sonra tekrar eski kaynağına dönmüştür. Bölgenin en tanınmış kaplıcası, Eynal Kaplıcaları’dır.

Eynal Kaplıcaları; Simav’ın4 kilometrekuzeydoğusundaki Eynal köyü sınırları içinde yer alır. Gölcük Dağı’nın eteklerinde, çok geniş bir araziye yayılmış durumdadır. Kaplıca alanının denizden yüksekliği ortalama 860 metredir.

Eynal Kaplıcalan’nın çok eskiden de kullanıldığı, bazı tarihi kayıtlardan ve yörede bulunan yıkıntılardan anlaşılmaktadır. Çamaşırlık Kaynağı’nın çıktığı yerde bulunan tarihi hamam kalıntısı bunu doğrulamakla beraber, bu kalıntıların Roma dönemine ait olduğu tam olarak tespit edilmiş değildir. Yaklaşık 3000 yıldan beri şifa dağıtan Eynal Kaplıcaları için, 1671 yılında bölgeden geçen Evliya Çelebi; “Dünyada ve Anadolu’da pek çok kaplıca gezdim, gördüm. Ama Eynal gibisini görmedim. Böylesi yeryüzünde yoktur.” demiştir.

Eynal Kaplıcalarında pek çok kaynak vardır. Bunların bazıları kaynadıkları yerde kaybolurlar. Sıcaklıkları 95kl’yi bulur. Bunlara halk ‘Şeytan kaynaklan’ adını takmıştır. Depremler sırasında bazı büyük kaynaklar kaybolmuş, yerlerine yeni kaynaklar çıkmıştır. Bölgede belli başlı beş kaynak sayılabilir. Bunlar; ‘Çamaşırlık kaynağı’, ‘Çamaşırlık üstü kaynağı’, ‘Erkek hamamı kaynağı’, ‘Kadın hamamı kaynağı’ ve ‘Böbrekten Suyu kaynağı’dır.

Bu kaynaklar, madeni az, yani oligometalik sulardır. Bileşimlerinde; bikarbonat, sülfat, sodyum ve arsenik bulunur. Bazılarında ek olarak metaborik asit, florür ve bromür vardır. Kadınlar hamamı kaynağında ise kalsiyuma rastlanmıştır. Temperatürleri 4383°C, radyoaktiviteleri 13 eman, pH değerleri ise 6.368.46 arasında değişmektedir. Banyo tedavisi; her çeşit romatizma, nevralji, nevrit ve kadın hastalıklarına, kırıkçıkık sekellerine iyi gelir. Cilt hastalıklarına da tavsiye

edilen bir sudur.

Bölgede pek çok sıcak su kaynağı saptanmıştır. Bu nedenle oluşan debi fazlalığı, geniş uygulama olanaklarını da beraberinde getirmektedir. Bileşimleri birbirine benzemekte ve Kütahya bölgesi sularının genel karakteristik özelliklerine uymaktadır. Bu sular, acı, bikarbonattı, alkalik sulardır. Total mineralizasyonları biraz daha artmış, litrede 2 grama yaklaşmış durumdadır. Ancak, Kadınlar Hamamı’nın suyunda oligometalik özellikler daha belirgindir. Taşıdığı yüksek florür ve 83cC’ye varan sıcaklığıyla dikkati çeker. Dış uygumalarda değerlendirildiği taktirde, bu suların, özellikle lokomotör sistemin ve batının ağrılı sendromlarından ziyade, jinekolojik sendromlarda ve spaztik ağrılar üzerinde sedatif bir etki göstereceği ve iyileşme süresini hızlandıracağı açıktır. Özellikle bel ve boyun kireçlenmelerinde, kas zayıflığında, felçlerde ve ameliyat sonrası egzersizlerde kullanılması doğru olacaktır. Termik etkisiyle kan dolaşımını hızlandırır, kas gerginliklerini çözer, ağrıları dindirir, hareket kapasitesini ve ter bezlerinin etkinliğini arttırır.

Eynal yöresindeki sıcak su kaynaklarından elde edilen jeotermal enerjiyle, sadece kaplıca tedavi tesisleri değil, yörede bulunan termal oteller ve motellerin yanı sıra, Simav’daki ev ve işyerleri de, bölgedeki seraların ısıtılması da gerçekleştirilmektedir. Elde edilen buharın sıcaklığı 163cC’ye ulaşmaktadır.

İnsanlar bu kaplıcalara, kent yaşamının karmaşasından sıyrılmak amacıyla da gelmektedirler. Yine de gelenlerin çoğunluğunu, sağlığına kavuşmak özlemiyle gelenler teşkil etmektedir. Kaplıca yöresinde ilk konaklama çalışmalarına 1934 yılında başlanmış ve kısa sürede yüksek bir kapasiteye ulaşmıştır. Bölgede; pansiyon olarak kullanılan 650 yatak kapasiteli lojmanların dışında, iki de otel bulunmaktadır.

Eynal Kaplıca Oteli: Belediyeye ait olan bu tesiste, termal sular birçok hastalığın tedavisi için kullanılır. Her türlü sosyal gereksinimin karşılandığı otelin; yüzme havuzu ve iki hamamı vardır. 20 odalı tesisin toplam yatak kapasitesi 65 civarındadır.

Otel Poyrazoğlu: Kaplıca sularının kullanıldığı ikinci tesistir. Bütün yıl açık olan otel, 50 yatak kapasiteli ve her türlü konfora sahiptir.

Simav ilçesindeki şifalı su kaynaklan sadece Eynal Kaplıcalarıyla sınırlı değildir. Aynı oranda rağbet gören çok sayıda kaynağın arasında bilhassa iki tanesi dikkati çeker.

Naşa Kaplıcaları ve Çamur Banyoları: Simav’ın 7 ki1 lometre kuzeybatısında, SimavDağardıBursa karayolu üzerinde, Naşa köyü yakınlarındadır. Yeraltı kaynakları açısından zengin olan Simav’da, Eynal Kaplıcalan’nı besleyen fay hattı buradan da geçmektedir. Acı, bikarbonatlı olan suyu; kalprdamar hastalıklarına, özellikle damar sertliği ve tansiyona iyi gelmektedir.

Naşa Kaplıcaları, deri hastalıklarına yararlı olan çamur banyolarıyla da tanınmıştır.Banyo tedavisinin kırıkçıkık sekelleri üzerinde çok olumlu etkisi görülür. Kaplıca’da; 13 odalı küçük bir konaklama tesisi bulunmaktadır.

Çitgöl Kaplıcaları: Bölgenin üçüncü kaplıcasıdır. Aynı istikâmette, ilçe merkezine5 kilometreuzaklıkta, Simav Ovası’nın kıyısında yer alır. 1988 yılında hizmete açılan kaplıcanın suyunu aynı kaynaklar besler. Büyük bir hamamı ve 32 odalık konaklama tesisi bulunmaktadır.

Kütahya’nın Emet ilçesi, ilçe bazında, belki de Türkiye’nin en zengin potansiyeline sahip ilçesidir. Buradaki şifalı su kaynakları saymakla bitmez. Bellibaşlıları şunlardır:

Emet Kaplıcaları: İlçenin ülke çapında ün kazanmasına neden olan kaplıcalar bu başlık altında toplanırlar. İlçenin en ilgi gören şifalı su kaynaklarıdır. Kütahya’ya bir hayli uzak olmaları (102 km.) hiçbir şeyi değiştirmemekte ve halkın akın akın bu bölgeye gelmesine neden olmaktadır.

Ağırlıklı olarak soda ve sülfat içeren bu sular, aynı zamanda radyoaktif özellik gösterirler. Romatizma ve cilt hastalıkları için önerilen sulardır. Bu arada, sindirim ve dolaşım sistemi hastaları da bu sulardan büyük yarar sağlarlar.

a) Yeni Hamam: Geniş yüzme havuzu, özel banyoları ve modern oteli ile yerli ve yabancı turistlerin her türlü ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir tesistir. Sularının üstün şifa özelliği ve çevresinin asırlık ağaçlarla kaplı huzur veren bir yer olmasıyla tercih edilmektedir. Radyoaktivite oranı 21.8 emandır.

b) Davutlar Kaplıcası: ‘Davutlar Hamamı’ diye de anılır. Radyoaktiviten suları cilt ve romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

c) Kaynarca Kaplıcası: Radyoaktivitesi en yüksek (26 eman) sudur. ‘Kaynarca Hamamı’ diye de bilinir. Temperatürü 4750°Carasında değişir. Depremden en büyük hasarı görmüş, sonradan yeniden tamir edilmiştir. Romatizma ve siyatik hastalıklarının tedavisinde yararlıdır.

d) Yeşil Kaplıca: ilçenin hemen çıkışındadır. Denizden yüksekliği853 metreolan kaplıcanın debisi 5 İt/sn., temperatürü43°C’dir.

Dereli Kaplıcaları: Emet ilçesindeki ikinci büyük kaplıca grubudur. İlçe merkezinden27 kilometreuzaklıkta, EmetTavşanlı yolu üzerinde, Dereli mevkiindedir. ‘Dereli Hamamları’ diye de bilinir. Kükürtlü maden suları grubuna dahil olan bu kaplıcalar, bol miktarda karbondioksit içerirler. Karaciğer, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarına, solunum yolları hastalıklarına, kalpdamar şikâyetlerine, romatizmal hastalıklara, her türlü ağrı ve sızılara şifa olan kaplıcalardır. Derekaynağı Kaplıcası ile Çardakönü Kaplıcası, Dereli Kaplıcaları’nın en önde gelenlerindendir. Basit tesislere sahip bulunmalarına rağmen, büyük rağbet gören kaplıcalardandır.

Yukarı Yoncaağaç Ilıcası da, Emet’in bir başka şifalı su kaynağıdır. Bikarbonat ve sülfat içeren suyu; sindirim sistemi rahatsızlıklarına, kalpdamar hastalıklarına, beslenme bozukluklarına iyi gelmektedir.

Samrık Kaplıcası: Emet’in6 kilometrekuzeybatısında, Samrık köyündedir. ‘Samrık Suyu’ diye de bilinir. Bölgedeki diğer suların özelliklerini gösterir.

Hamamköy Kaplıcası: Emet’in20 kilometregüneyinde, Hamam köyündedir. Sülfatlı sıcak maden suları grubuna dahil olan suyu; mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve böbrek hastalıklarına iyi gelir, beslenme bozukluklarını düzenler.

Yeniceköy Kaplıcası: Emet yakınlarındaki Yenice köyündedir. Şifalı suyu, romatizma ve siyatik hastalıklarına iyi gelir. Yoğun talep gören kaplıcalardan biridir.

Mürdesenk Maden Suyu: Aynı yerden kaynayan bir diğer maden suyu kaynağıdır. Acı, bikarbonatlı sulardandır. Sindirim sistemi rahatsızlıklarına, kalpdamar hastalıklarına yararlıdır. Ünlü bir şifalı su kaynağıdır.

Hasanlar Köyü Şifalı Suyu: İlçe merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Hasanlar köyündedir. Soğuk ve içimi güzel olan bu su hazımsızlığa iyi gelmektedir.

Espehi Şifalı Suyu: Emet yakınlarında şifalı bir içmedir.

Ege Bölgesi’nin diğer illerinde olduğu gibi, konaklama sorununun pek yaşanmadığı Kütahya ve bağlı ilçelerinde, böylesine zengin ve şifalı su kaynaklarından yararlanmak isteyenler, Kütahya Turizm Danışma Bürosu’na müracaatla istedikleri bilgiyi alabilirler

Malatya İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Malatya, yurt çapında ünlü kaplıcaları bulunan, bu bakımdan da turizm potansiyeline sahip bir ilimizdir. Ancak, il merkezinde olmasa bile, ilçeler bu potansiyele hitabedecek konaklama ve altyapı tesisleri açısından yetersiz kalmaktadır. Bu tesislerin yapımına el atıldığında, bölge, turizm merkezi olmaya aday iller arasına katılacaktır.

Malatya’daki şifalı su kaynakları, hemen hemen tüm ilçelere dağılmış durumdadır. Kuluncak Kaplıcası, Kuluncak ilçesinde, Harapşehir İçmesi, Doğanşehir ilçesinde, Tıpkı Ocağı ise, Hekimhan’ın Güzelyurt beldesindedir. Burası, çocuğu olmayan ya da sürekli düşük yapan kadınların şifa aradıkları bir yerdir.

Malatya’nın Darende ilçesi de, Balaban İçmesi ve Çamur Banyosu‘yia tanınmıştır. İlçe merkezine15 kilometreuzaklıktaki Balaban beldesinde, devlet karayolu üzerindedir. Ağaçlarla kaplı yörenin denizden yüksekliği 1100 metredir.

Gerek Balaban beldesinde, gerekse içme mahallinde yer alan kalıntılardan anlaşıldığına göre; bu kaynak çok eski devirlerde de çalıştırılmıştır. Ancak, kimler tarafından ve hangi tarihlerde işletildiğini kesin olarak tespit etmek mümkün olmamıştır.

Kalsiyum, sülfat ve magnezyum içeren suyun temperatürü13°C, radyoaktivitesi 18 eman, pH değeri 6’dır. İçme tedavisi; kabızlık, şeker hastalığı, astım, böbrek taş ve kumları ile karaciğer ve safra yolları hastalıklarına önerilir. Çamur banyosu ise, romatizma ve cilt hastalıkları için yararlıdır. Çamuru, dünyaca ünlü ‘Moor’ çamuruyla benzer özellikleri taşır.

Tedavi tesisleri; içme çeşmeleri ve çamur banyosunda kullanılan havuzlardan ibarettir. Konaklama için bucak merkezindeki otellerden de yararlanılır. Toplam yatak kapasitesi 250 civarındadır.

Somuncu Baba Şifalı Suyu, Darende’deki bir başka şifalı su kaynağıdır. İlçe merkezine3 kilometreuzaklıkta, Gürün yolu üzerinde, içinde Somuncu Baba Türbesi’nin de bulunduğu külliyenin avlusundadır. Aynı zamanda mescit olarak düzenlenen doğal bir kaya kovuğundan kaynayan suyun şifalı özelliklerinin bulunduğuna dair olan inanç, buranın sıkça ziyaret edilen bir yer olmasını sağlamıştır.

Malatya, şifalı su kaynakları bakımından asıl ününü, Merkez ilçeye22 kilometreuzaklıktaki Aşağı İspendere İçmesi’nden almıştır. Burası, ‘Aşağı İspendere Maden Suyu’ olarak da anılır.

Kaplıca alanının deniz seviyesinden yüksekliği 950 metredir. Çevrede tarihi hamam kalıntılarının bulunuşu, bu içmenin eskiden de işletilmiş olduğunu gösterir.

Saf sodyum bikarbonatlı, kalsiyumlu ılıca ve içmeler grubunda incelenen suyun iki kaynağı bulunmaktadır. İçme kaynağının temperatürü29°C, radyoaktivitesi 8 eman, pH değeri 6.2’dir. Mide, karaciğer, safra yolları ve bağırsak hastalıkları için önerilir. İçeriğinde az miktarda magnezyum iyonunun bulunuşu, suya laksatif bir özellik verir.

İkinci kaynak ise; Aşağı İspendere Kaplıcası ve Çamur Banyoları’nı besler. Banyo tedavisi; nevralji, nevrit ve cilt hastalıklarına yararlıdır.

Aşağı İspendere köyünden tren yolunun da geçmesi, halkın çok uzak bölgelerden bile gelmesini sağlar. Sosyal tesis sıkıntısı çekilmeyen yörede, konaklama sorunu da yaşanmaz.

Malatya’daki bir diğer şifalı kaynak da, Hotükan Maden Suyu‘dur. Bu kaynak, Merkez ilçe yakınlarındaki Hotükan köyündedir. Sodalı soğuk maden suları kapsamında incelenen suyu, aynı zamanda bol miktarda karbondioksit içerir. Mide, bağırsak, karaciğer’ ve safra kesesi rahatsızlıklarına, kalpdamar ve solunum yolları hastalıklarına iyi gelir.

11 dahilindeki şifalı su kaynakları ve konaklama olanakları hakkında bilgi edinmek isteyenler, Malatya Turizm Danışma Bürosu’na başvurabilirler.

Manisa İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Manisa ili, daha çok şifalı sularıyla ünlü bir ilimizdir. Yer altından fışkıran sıcak ve şifalı maden suları, bu ilimizi yurt çapında ilk sıralara taşımıştır. Mevcut kaplıcalarının birçoğundan Lidyalılar, Romalılar ve Bizanslılar yararlanmışlar, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ise buna yeni ilaveler yapılmıştır. Manisa’nın şifalı suları, içerdikleri madensel tuzlar ve tedavi ettikleri hastalıklara göre değerlendirildiklerinde, genellikle Ege Bölgesi kaplıcalarının kimyasal özelliklerini taşırlar ve aynı endikasyonları gösterirler. Tabii ki arada farklı sınıflandırmaya tabii olanları da vardır.

Manisa’da çok sayıda şifalı su kaynağı bulunmaktadır. Kırıkçıkık sekellerine iyi gelen Ceren Kaplıcası, değerli bir içme olan Aksu Maden Suyu, ulusal park statüsünde olup, ormanları ve sıcak su kaynaklarıyla ün yapmış Spil Dağı Ulusal Parkı ve il merkezinin 9 kilometre kuzeydoğusunda, aynı zamanda güzel bir mesire yeri olan Ilıcak Kaplıcası, ilk anda akla gelen yerlerdir. Ilıcak Kaplıcası’nın suyu böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiğinden, ziyaretçiler tarafından çok rağbet görmekte ve hastalar tarafından şişe şişe evlere taşınmaktadır.

Manisa, ilçe bazında da çok ünlü kaplıcalara sahip bir ilimizdir. Örneğin; Soma’nın Menteşe Kaplıcası, kadın hastalıklarına iyi gelir. Ağrılı sendromları rahatlatıcı özelliği vardır. Gördes’deki Kurşunlu Maden Suyu, Ece Maden Suyu ve Kayacık Maden Suyu, bol miktarda bikarbonat, sülfat ve karbondioksit içeren maden sularıdır. Sindirim sistemi hastalıklarına, dolaşım sistemi rahatsızlıklarına ve beslenme bozukluklarına yararlı sulardır.

Alaşehir yakınlarındaki Alaşehir Kaplıcası ve Maden Suyu, sodalı soğuk maden suları kapsamında olup, bedensel yorgunlukları giderir, mide ve bağırsaklardaki rahatsızlıkları tedavi eder. Saraycık Maden Suyu ile Sarıkız Maden Suyu da, aynı özellikleri gösteren maden sularıdır. Özellikle Sarıkız Maden Suyu, dolumu yapılıp yurt çapında pazarlanan şifalı bir sudur. İçimi hoş ve güzeldir. Bağırsak hastalıklarını giderir, mideyi rahatlatır.

Saraycık Kaplıcası ile Eskihisar Kaplıcası, Demirci’dedir. Her iki kaplıca da ilin en rağbet gören şifalı su kaynakları arasındadır. Sodalı sıcak maden suları grubunda değerlendirilen bu sular, aynı zamanda sülfat, kükürt ve serbest karbondioksit içerirler. Radyoaktiviteleri yüksektir. Banyo tedavileri; kalpdamar, solunum yolları, romatizma ve kadın hastalıklarına iyi gelir. İçme olarak kullanıldıklarında; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarını giderir, beslenme bozukluklarını düzenler.

Şehitler Kaplıcası ile Acısu Maden Suyu, Kula’nın şifalı suları arasında ilk sıraları alırlar. Bunlardan, Kula-Selendi yolu üzerindeki Acısu Maden Suyu’nun debisi çok yüksektir. Kaynağından saatte 6000 şişe dolum yapılabilmektedir.

Kula’nın en önemli şifa kaynağı ise Emir Kaplıcası‘dır. İlçenin 20 kilometrekuzeydoğusunda, Şehitoğlu köyündedir. Selendi yolu üzerinde, Gediz Çayı’nın kenarında yer alır. Deniz seviyesinden yüksekliği 600 metredir.

Emir Kaplıcası, Romalılar zamanında da işletilmiştir. Kaplıcanın yanında o dönemden kalma eski hamam yıkıntıları bulunur. Sodyum bikarbonat ve karbondioksit içeren kaplı ca suyunun temperatürü54°C, radyoaktivitesi 0.75 eman, pH değeri 6.62’dir. ‘Büyük Hamam* ve ‘Küçük Hamam’ olmak üzere iki bölümdür.

Total mineralizasyonu litrede 9 gramı aşacak derecede yüksek bir artış gösteren, alkali bikarbonatlı ve karbondioksiti! bir sudur.54°C’yi bulan sıcaklığının sedatif etkisi dış uygulamalara olanak sağlar, içme kürleri şeklinde kullanılması da yararlıdır. Düşük düzeyde tuz ve sülfat içermesi dikkate alındığında, bu suyun yemeklerden önce az miktarda içilmesi bile, özellikle karaciğer fonksiyonları üzerinde etkili olacaktır. Sarılık, hepatit geçirmiş ve fonksiyonel yetersizlik arazı bırakmış olan hastalıkların son tedavisinde değerlendirilebilecek bir sudur. Bu arada, metabolizma hastalıkları üzerinde de oksidasyonu arttırıcı, kan seviyesini temizleyici yönde gelişme gösterir. Bu suyla yapılan tedavilerde, karbondioksit miktarının fazlalığı içimi güçlendirir, mide üzerinde ve bazı dispepsilerin ayrımında suyu daha etkin kılar, sindirimi kolaylaştırır. Şişelenmesi durumunda, Fransa’nın ünlü Vichy Su. yu değerinde etkin bir maden suyu ede edilmiş olur.

Sonuç olarak banyo tedavisi; Büyük Hamam’da, romatizma, nevrit ve kadın hastalıkları, Küçük Hamam’da, romatizma, nevralji, mialji, polinevrit ve hareket noksanlığına bağlı ağrı ve tutukluklarda yararlı olacaktır. İçme tedavisi ise; mide, karaciğer ve safra yolları hastalıklarında önerilmelidir.

Emir Kaplıcası’nda bulunan tedavi üniteleri; iki genel havuzla çok sayıda özel ve sıra banyodan ibarettir. Sosyal tesisler yeterli düzeydedir. Konaklama, pansiyon türü evlerde sağlanmaktadır.

Urganlı Kaplıcaları ise, Turgutlu ilçesine bağlı Urganlı beldesindedir. İlçe merkezine 24, Urganh’ya ise 4 kilometre mesafededir. Deniz seviyesinden70 metreyükseklikte, geniş bir çevreye yayılmış çok sayıda kaplıcanın bir araya gelmesinden oluşmuştur.

Araştırmacıların yaptıkları çalışmalar, bu kaplıcaların Lidyalılar döneminde de işletildiğini ortaya koymuştur. Osmanlılar zamanında da ününe ün kattığı, Evliya Çelebi’nin ‘Seyahatnamesi’nde açıkça anlatılmaktadır.

Saf sodyum bikarbonattı sular sınıfında incelenen ve beş grup halinde toplanan bu kaynaklar: Asıl Kaynak, Tepe Kaynağı, Evliya Çelebi Kaynağı, Uyuz Hamamı ve Kırkdamlılar Hamamı olarak anılırlar. Asıl ve Tepe kaynakları; bikarbonat, sodyum ve karbondioksitli, diğer iki kaynak; bikarbonat ve sodyumlu, Kırkdamhlar kaynağı ise; bikarbonat, sodyum, hidrojen sülfür ve karbondioksitlidir. Temperatürleri 5076°C, radyoaktiviteleri 0.244.5 eman, pH değerleri 6.386.78 arasında değişmektedir.

Beş kaynağın hepsinin karakteri aşağı yukarı aynıdır. Litrede2.5 gramtotal mineralizasyon gösteren karbondioksitli alkalik sulardır. Ayrıca birkaçında florür de bulunmaktadır. Bu sular, tipik alkalik ve gazlı suların niteliğine sahip bulunduklarından, içme kürleri halinde kullanılabilirler. Oldukça dikkate değer bir mineralizasyon gösterdiklerinden, sindirimi kolaylaştırıcı, özellikle de safra kesesi ve karaciğer fonksiyonlarını uyarıcı etkileri yüksektir. Kaynak başında yapılacak kürlerde, bilhassa aç karnına içildiklerinde, karaciğer hastalığı geçirmiş olanlarda geriye kalan fonksiyonel test bozukluklarını düzeltir. Keza sarılık hastalığı geçirenlerde, kan seviyesinde safra pigment birikimini veya çeşitli nedenlere bağlı olarak karaciğer içi ve dışı safra yollarındaki pıhtılaşmayı çözer. Bileşiminde bulunan karbondioksit içimini kolaylaştırır.

Banyo uygulamalarında; çeşitli ağrılı sendromlar üzerindeki sedatif etkisi ortaya çıkar. Özellikle karın içi organ spazmlarında, içme kürleriyle birlikte yapılmalarında büyük yarar vardır. Bu iki tarz uygulama birbirini tamamlar. Ortak tesir, metabolizma hastalıkları üzerinde de etkili olur. Banyonun romatizma, nevralji, nevrit ve kadın hastalıklarına, içme ile birlikte kullanılması durumunda ise, nutrisyon bozukluklarına iyi gelir.

Urganlı Kaplıcaları, nitelikli tesislere sahip kaplıcalardır, iki adet genel tedavi havuzu, çok sayıda sıra banyosu ve hemoroid ve egzema için yapay çamur havuzları vardır. Konaklama sorunu yaşanmayan tesiste, yatak kapasitesi 1000’i bulmaktadır. Termal hizmetin verildiği bu tesislerden en önemlisi, 200 yataklı Turkap Oteli’dir. Sezon süresince artan talebin karşılanması için gerekli bütün önlemler alınmaktadır.

Manisa’nın en ünlü kaplıcaları ise Salihli ilçesinde bulunur. Bunlardan Şart Kaplıcası ve Çamuru, Ödemiş yolu üzerinde, ilçe merkezine11 kilometreuzaklıkta, Sart köyündedir. Salihli’nin güneybatısına düşer. Doğal güzelliklere sahip bir yörede, denizden410 metreyüksekliktedir.

Ünlü ‘Kiepert Haritası’nda, bu kaplıca, eski çağların meşhur Sardes kentine ait banyolar olarak gösterilmiştir. Gerçekten, Sart Kaplıcası’nın Lidya döneminde işletildiğine dair mevcut bütün kayıtlarda fikir birliği vardır. Sardes ören yerine olan yakınlığı bunun en büyük kanıtıdır.

Türkiye çapında ünlü olan bu kaplıcalar, kükürtlü ılıca ve içmeler grubuna dahildir. Suyu, bikarbonat, sodyum, kalsiyum, hidrojen sülfür ve karbondioksit içerir. Temperatürü 51.5°C, radyoaktivitesi 1.1 eman, pH değeri 6.08’dir.

Kaplıca suyu, litresinde total 2 grama yakın mineral taşıyan, karbondioksitli, alkali ve toprak alkali, bikarbonatlı, hipertermal bir sudur. Belirgin özelliği, litrede 1.5 miligram kadar hidrojen sülfür içermesidir. Bu suretle, gerek romatizmal sendromların enfeksiyöz şekillerinde, gerekse periferik dolaşım yetersizliği gösteren vakalarda, sedatif, vazodilatatör ve antienfeksiyöz vasıflarıyla değerlendirilirler. Bu tür sulardan, özellikle üst solunum yollarının kronik iltihaplarında ve kronik kadın hastalıklarıyla deri hastalıklarında olumlu etki beklenmelidir. Perhizle kontrol altına alınmış yaşlı ve şiş ‘ man diyabetiklerde, kan şekerine etkisi ile dikkati çeker. Karaciğer, safra kesesi yetersizliklerinde çok yararlı tesirleri görülür. Banyo, içme ve özellikle inhalasyon tarzı uygumalarda, termal reaksiyonların ortaya çıkacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Bu nedenle, kürlerin doktor kontrolü altında yapılmasında yarar vardır.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, cilt, solunum yolları ve kadın hastalıklarına önerilir. İçime pek elverişli olmasa bile, içildiği zaman hipostenik midelere iyi gelir. Ye: meklerden önce alındığında iştah açar. Suyu içmeden önce, bardakta biraz bekletmek gerekmektedir. Bu işlem, suyun soğutulmasının yanı sıra, aslında hidrojen sülfürün uçmasını sağlamak içindir.

Sart Kaplıcalan’nın kaynağı, üstü cam kaplı bir havuz içinde kapte edilmiş olup, hamamlara buradan aktarma yapılmaktadır. Kaplıcada üç adet genel havuz, bir adet çamur havuzu, yirmi civarında özel banyo ile elliye yakın sıra banyo mevcuttur. Termal tedavi, bakım ve kontrol ünitesinde uzman doktor kontrolunda yapılmaktadır. Modern konaklama tesislerindeki toplam yatak sayısı 1000’i geçer. Sosyal ihtiyaçların karşılanmasında hiçbir sıkıntı çekilmez.

Salihli ilçesindeki ikinci kaplıca grubu ise, Kurşunlu Kaplıcalaradır. Kaynaklar, ilçe merkezine6 kilometreuzaklıkta, Allahdiyen köyü sınırları içinde 4 ayrı kaplıcayı oluşturur.

a) Kurşunlu Hamamı: Dere yatağına en yakın ve

sıcaklık derecesi en yüksek olanıdır. (91°C) Bu su, kaptaj yer

ine motorla çekilerek soğutulduktan sonra (71.5°C) hamama

ve banyoluklara verilmektedir. Sodyum bikarbonatlı bir su

dur. Radyoaktivitesi 0.17 emandır.

b) Uyuz Hamamı: Kalsiyum bikarbonatlı bir sudur. Ay

rıca hidrojen sülfür ve karbondioksit içerir. Radyoaktivitesi

1.26 emandır.

c) Açıkdere Hamamı: Sodyum bikarbonatlı bir sudur.

d) İçme Kaynağı: Kalsiyum bikarbonat, sülfat ve kar

bondioksit içerir. Radyoaktivitesi 0.66 emandır.

Mevcut kaynakların temperatürleri 39.571.5°C, pH değerleri ise 5.827.78 arasında değişmektedir. Genel olarak incelenecek olursa;

Kurşunlu kaynağından çıkan maden suyu, az miktarda karbondioksit gazı içeren, alkalik bikarbonatlı bir sudur. Toplam mineralizasyonu2.5 gramkadardır. Bu yörenin diğer suları gibi, ağrılı hastalıklarda uygulama olanağı ön plandadır. Bileşiminin özelliği, içme suyu olarak da kullanılmasını mümkün kılar. Bilindiği gibi, bikarbonatlı alkalik suların karaciğer, safra kesesi ve metabolizma hastalıkları üzerinde etkisi vardır. Kurşunlu İçme kaynağı, litresinde2 grammineralizasyon ve bol miktarda karbondioksit taşımaktadır. Toprak alkalik,39°Csıcaklıkta bir sudur. Bileşimi itibariyle içme kürleri şeklinde değerlendirildiğinde, metabolizma hastalıklarından özellikle diyabet üzerinde etkili olacaktır. İçme kürleri ayrıca, kandaki metabolik artıklarla, safra kesesi ve yollarındaki safra birikmelerinde düzenleyici rol oynar. Kükürtlü kaynak, yani Uyuz Hamamı da aynı bileşimdedir. Şu farkla ki, suyun litresinde 2.7 miligram kükürtlü hidrojen bulunmakladır.43°Colan sıcaklığı da hesaba katıldığında, banyo uygulamalarında, özellikle cildin kaşıntılı bazı hastalıklarında, cnflamatuvar romatizmaların reaksiyonu zayıflamış devrelerinde, üst solunum yollarının kronik iltihaplarında ve bronşektazi gibi akciğer süprasyonlarında, yine kronik kadın hastalıklarında değerlendirilebilecek bir maden suyudur. Açıkdere kaynağı ise, lokomotör sistemin ve karın içi organlarının ağrılı sendromlarmda sedatif etkisinden istifade edilebilecek bir sudur.

Banyo tedavileri; her türlü romatizmalılar, siyatik ve lumbagolular, nevraljililer, kadın hastalıkları, nevrit ve polinevritlilere iyi gelir. İçme ile birlikte yapılacak banyo tedavisi ise nutrisyon bozukluklarında çok etkili olacaktır. Solunum yolları ve cilt hastalıklarından şikâyetçi olanlara bu banyolar yararlı olur. İçme tedavisinde; hiperstenik mideler için, spazmodik ağrıların dindirilmesinde suyun sıcak olarak içilmesi çok iyi sonuçlar verir.

Kaplıcada; dört genel havuz, çok sayıda özel ve sıra banyo, soğutma düzenekli içme çeşmeleri bulunur. Konaklama için yeterli tesis ve yatak vardır. Sosyal ve yardımcı tesis sıkıntısı çekilmez.

Manisa’daki şifalı su kaynakları ile konaklama olanakları için bilgi edinmek isteyenler, Manisa Turizm Danışma Bürosu’na müracaat edebilirler.

Kahramanmaraş İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Kahramanmaraş, doğal güzellikleri, tarihi zenginliği, sıcak ve şifalı sularıyla turizme kucak açmış kentlerimizden biridir. Kaplıca ve içmeleri, özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistleri cezbeden birer merkez durumundadır. Ancak bu tesislerin, günün ihtiyaçlarına yanıt verebilecek mükemmeliyette kalabilmeleri için yatırım çalışmalarına aralıksız devam etme zorunluluğu vardır.

Kahramanmaraş ilindeki şifalı sular, Merkez, Göksün ve Ekinözü ilçelerinde toplanmıştır. Bunlar içinde en tanınmışı, yakın zamana kadar Elbistan’ın bucak merkezi olup sonradan ilçe olan Ekinözü’ndeki Cela İçmeleri‘dir.

Ekinözü İçmeleri‘ diye de anılan bu ünlü içmeler, il merkezine 165, Elbistan’a25 kilometreuzaklıkta, ilçe merkezinin yakınlarındadır. Hitit ve Roma dönemlerinde de kullanıldığı bilinen Cela içmeleri iki kaynaktan oluşur. Aralarındaki uzaklık1.5 kilometrekadardır.

a) Aşağı İçme: ‘Altınözü İçmesi‘ diye de bilinir. Suyu, bikarbonat, kalsiyum, karbondioksit ve demir içerir. Temperatürü14°C, pH değeri 6.15*dir.

b) Yukarı İçme: Bikarbonat, kalsiyum, karbondioksit ve bromür içeren bir sudur. Temperatürü13°C, pH değeri 6.15’dir.

Görüldüğü gibi, her iki suyun bileşimi aşağı yukarı birbirine benzemektedir. Total mineralizasyonları 2 gramın biraz üstündedir. Toprak kalevili, karbondioksitli, bikarbonatlı sulardır. Bileşimlerindeki karbondioksit oranı 1 gramın üstündedir. İçme olarak kullanıldıklarında, özellikle metabolizma hastalıklarında değerlendirilmeleri öngörülür. Bu bakımdan, diyabetin hafif enfreklinik şekillerinde, şişmanlık ve gut hastalıklarında nazarı dikkate alınmalıdır. Safra kesesi, karaciğer, mide ve bağırsaklar üzerinde, fonksiyonları stimüle edici uyumlu bir etki beklenebilir. Sular, yemeklerden önce 23 bardak ölçüsünde alınıp, karaciğer bölgesine hafif sıcaklıkta lokal bir uygulama tatbik edilmeli, bu uygulama yarım saat kadar sürdürülmelidir. Bu sular, şişelendirilme yoluyla da sofra suyu olarak değerlendirilebilecek sulardır.

İçme durumunda, özellikle mide salgısını ve çalışmasını artırır, sindirimi kolaylaştırır. Diüretik etkisi varır. Fazla içilirse hafif mülayimlik hali gösterir. Hiperstenik midelerde, yemek aralarında ve yemeklerden sonra içilirse çok yararlıdır. Banyo tedavisinde; suyun içeriğinde serbest karbondioksitin bulunması nedeniyle, dolaşım sistemi rahatsızlıklarında çok olumlu sonuçlar alınır.

Yaz kış açık olan içmeler, günde 34 bin küristin ihtiyacını karşılayacak şekilde düzenlenmiştir. Sosyal ve yardımcı tesisler yeterli düzeydedir. Konaklama gereksinimini rahatlıkla karşılayan otel, motel ve pansiyonlar açısından da hiçbir sıkıntı yaşanmaz. Belediye’nin yaptırdığı modern bir otel ve özel konaklama tesislerindeki toplam yatak kapasitesi 1000’i geçmektedir. Cela İçmeleri, bölgenin modern bir içme ve tedavi merkezi olması yönünde hızla ilerlemektedir.

Kahramanmaraş’ın Göksün ilçesine bağlı Döngel köyü yakınlarındaki Döngel Kaplıcası, romatizma ve cilt hastalıklarına iyi gelen suyuyla, ilin büyük rağbet gören kaplıcalarından biridir. Aynı yörede yer alıp, ilçe merkezine 16 kilometre uzaklıkta bulunan Büyük Kızılcık İçmesi de, aynı adla anılan köydedir. Suyunun, sindirim sistemi ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

Hartlap Kaplıca ve İçmesi ile Süleymanlı Kaplıcası ise, Merkez ilçede bulunan şifalı su kaynaklarıdır. Süleymanlı Kaplıcası, il merkezinin57 kilometrekuzeyinde, eski ElbistanMaraş kervan yolu üzerinde, Süleymanlı beldesine bağlı Ilıca köyündedir. ‘Zeytin Kaplıcası’ diye de bilinmektedir.

Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün bölgede yaptığı çalışmalar neticesi, çok sayıda sıcak su kaynağının bulunduğu bu yöreye her sene 100.000 kişi gelmektedir. Temperatürü 4145°Carasında değişir. Bileşiminde yüksek oranda kükürt bulunan suyu, romatizmal hastalıklara, deri hastalıklarına yararlıdır. Kırıkçıkık sekelleri üzerinde de olumlu etki yaptığı bilinmektedir. Konaklama sorununun yaşanmadığı kaplıcada, sosyal tesisler nitelik ve nicelik olarak yeterli seviyededir.

Kahramanmaraş ve yöresindeki şifalı kaplıca ve içmeler hakkında daha detaylı bilgi almak ve konaklama imkanlarını araştırmak isteyenler, Kahramanmaraş Turizm Danışma Bürosu’na başvurabilirler.

Mardin İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Mardin, şifalı su kaynaklan bakımından verimsiz bir bölge olmasına rağmen, gerek yöresel gerekse yurt çapında sağladığı ünle bu boşluğu doldurmaya çalışan Germ-i Ab Kaplıcası‘yla tanınmıştır.

Kaplıca, Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Dargeçit beldesinin Germiab köyündedir. Dicle Nehri kenarındadır. Eski kayıtlarda ‘Gurmi Ab’ diye geçer. Bölgenin en önemli ve hatta tek şifalı su kaynağı olan bu kaplıcada, uzun yıllar kaptaj sorunu yaşanmıştır. Dicle Nehri taştığı zaman, bu kaynakları da içine almakta ve sızıntı sorunuyla karşı karşıya kalınmaktadır. Oysaki, sezon boyunca onbinlerce kişinin uğrağı olan bu kaplıcalar, içerdikleri mineraller bakımından çok daha verimli şekilde işletilmeye lâyık olan kaplıcalardır.

Kükürtlü ılıca ve içmeler grubunda incelenen suyu, sülfat, kalsiyum, magnezyum ve hidrojen sülfür içerir. Temperatürü 61.5°C, radyoaktivitesi 9.76 eman, pH değeri 7.1’dir. Litrede2 gramtotal mineralizasyon içeren toprak kalevili, acı sulardır. Ayrıca, kükürtlü hidrojen ve radyoaktivite yönünden zengindir. Sıcaklığının yüksek oluşu, sedatif ve antienfeksiyöz etkisini arttırmaktadır.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, polinevrit, kadın ve cilt hastalıklarında, içme tedavisi, karaciğer, safra yollan hastalıkları ile bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. İçildiğinde, pürgatif etkisi gösterir. Ayrıca diüretik tesiri de var^ dır.

Kaplıcada; bir adet genel tedavi havuzuyla, içme çeşmeleri bulunur. Konaklama olanağı 250 yatakla sınırlıdır. Basit tesislerin yer aldığı kaplıcanın, şifa özellikleri göz önüne alındığında, üzerinde mutlaka yatırım yapılması gerekliliği açıkça görülmektedir.

Muğla İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Muğla ili, bir bütün olarak düşünüldüğünde, Türkiye’nin turist cenneti köşelerinden biridir. Turizmin bunca.hareketliliği içinde, kaplıca, içme ve çamur banyolarından oluşan şifalı suları önemli yer tutar.Muğla’daki sıcak ve soğuk su kaynaklarını incelemeye, en şirin ilçelerinden biri olan Milas’la başlayabiliriz:

Sepetçiler Ilıca ve İçmesi: Milas’ın12 kilometrebatısında, Sepetçiler köyündeki bu ılıcanın suyu, tuzlu soğuk maden suları grubuna dahil olup, bağırsaklarda müshil etkisi yapar. Banyo tedavisi; kalpdamar ve solunum yolları hastalıklarına, romatizmaya iyi gelir.

Asın Gürün Ilıca ve İçmeleri: Sepetçiler Ilıcası’yla aynı kimyasal ve tıbbi özelliklere sahip olan bu ılıca, Milas’ın20 kilometrebatısında, Güllük Körfezi sahilindedir. Bağırsak hastalıklarına iyi gelir.

Bahçeburun Maden Suyu: Milas’ın10 kilometrekuzeyindedir. Şifa özellikleri yüksek olan bu suyun bileşiminde; sodyum klorür, bikarbonat, sülfat ve karbondioksit bulunur. Radyoaktivite oranı yüksektir. Mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına, dolaşım yolu hastalıklarına ve beslenme bozukluklarına yararlı bir sudur.

Muğla’nın turizm merkezlerinden Marmaris’in ise, eskiden şifalı içmeleriyle tanınan bir belde olduğu bilinmektedir. Marmaris İçmeleri’nin ünü çok yaygınmış ve bugünkü ‘İçmeler’ yöresi ismini bu şifalı sulardan almış. Ne yazık ki, turistik tesislerin ve eğlence merkezlerinin engellenemeyen yayılışı, bu ünlü içmelerin zaman içinde yok olmalarına neden olmuştur.

Gelenbe Kaplıca ve İçmeleri: Marmaris’in 7 kilometre güneybatısındadır. ‘Gölenye’ adıyla da anılır. Aynı zamanda güzel bir plaja da sahip olan bu kaplıcalar, tuzlu soğuk maden suları grubuna dahil olup, suyu mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Her türlü sosyal tesisi vardır. Turizm bölgesi olması nedeniyle konaklama sorunu yaşanmaz.

Hisarönü: Marmaris’e 23 kilometre uzaklıkta, her zaman esintili ve nemsiz havası, saf ve temiz içme sularıyla astım ve kalp rahatsızlığı çekenlere önerilebilecek sayılı yerlerden biridir. Buranın tarihte kadın hastalıklarının tedavi edildiği önemli bir merkez olduğuna ve ‘Pazarlık’ adı verilen yörede çok sayıda sağlık tesisinin bulunduğuna dair kayıtlar mevcuttur.

Muğla’nın Yatağan ilçesi ise, şifalı maden sularıyla tanınmıştır.

Hacıbayramlar Maden Suyu; tuzlu, sodalı ve karbondioksitli bir sudur. Sindirim ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarına, solunum yolları hastalıklarına ve romatizmaya yararlıdır.

Aydın yolu üzerinde bulunan Kayırlı Maden Suyu ise, hormonal rahatsızlıkların giderilmesinde gençlik suyu olarak değerlendirilen ünlü bir sudur. Çevre il ve ilçelerden gelen çok sayıda ziyaretçisi vardır. İlin en çok rağbet gören sularından biridir.

Bozöyük Kaplıcası da, Yatağan ilçesinin tanınmış şifalı su kaynaklarındandır. ‘Bözük Kaplıcası‘ diye de anılır. İlçe merkezinin6 kilometregüneyinde, Bağyakası köyündedir. Dere yatağından çıkan kaynağın çevresi çam ağaçlarıyla kaplıdır.

Saf sodyum bikarbonatlı ılıca ve içmeler grubuna dahildir. Bikarbonat, kalsiyum ve karbondioksit içeren suyunun temperatürü37°C, radyoaktivitesi 1.64 eman, pH değeri 6.2’dir. Litresinde4 gramtotal mineralizasyon bulunan, alka: lik, bikarbonatlı ve yüksek oranda karbondioksit içeren bir maden suyudur. 37°C’lik sıcaklığının sedatif etkisi, dış uygulamalara olanak sağlar. Ancak bu suyun içme kürlerinde değerlendirilmesi daha uygun olur. Bir taraftan karaciğer ve safra kesesi üzerinde, diğer taraftan da mide ve duodenum üzerinde etkilidir. Mineralizasyonun yüksek oluşu göz önüne alındığında, yemeklerden önce içilmesi ve tedaviye küçük ölçeklerden (1/21 bardak) başlanması tavsiye edilir. Bu suyun etkisi, Fransızların ünlü Vichy suyuyla benzer özellikler gösterir. Metabolizma hastalıklarında ve bu arada diyabette, karaciğerin bozulmuş fonksiyonel hallerinde, taşlı ya da taşsız kolesistitlerde, koleritik ve kolesistokinetik etkileriyle değerlendirilmesi gerekir. Midenin dispeptik sendromlarında, sindirimi kolaylaştırıcı özelliği nedeniyle rahatlıkla kullanılabilir. Sindirim sistemi organlarının yetersiz çalışmasına bağlı olan bağırsak sendromlarında da asıl nedeni ortadan kaldırarak etkin olur. İçme kürleriyle birlikte yapılacak dış uygulamalar, tedavinin etki derecesini daha da arttıracaktır.

Bu suyun en dikkate değer özelliği, içindeki serbest karbondioksit gazıdır. Karbondioksit gazı, banyoya girenler üzerinde inci taneleri halinde vücudu kaplar ve suyun sıcaklığının 37°C olmasına rağmen, derideki reaksiyon çok şiddetli olur. Deri fazlasıyla kızarır. Banyo tedavisi; dolaşım sistemi ve kalp hastalıklarının, nevraljilerin ve kalp şikâyetleri bulunan romatizmalıların tedavisinde büyük önem taşır. İçme tedavisi sırasında; suyu kaynaktan çıktığı gibi içmek, hipostenik mide rahatsızlıklarında ve spazmdan ileri gelen ağrılarda çok faydalıdır. Suda klor katyonu bulunduğu için, içildiğinde diüretik etki gösterir.

Bozöyük Kaplıcası’nın tedavi tesisleri; havuzlar ve sıra banyolardan oluşmuştur. Çevrede çok sayıda yardımcı tesis bulunur. Konaklama 100 civarındaki yatakla sınırlıdır. Ancak, birçok köy evinin pansiyon olarak kiraya verilmesiyle bu boşluk kapatılmaya çalışılmaktadır.

Gökova Doğal Maden Suyu Sodası: Bağyaka köyünde bulunan şifalı maden suyu kaynağı, 1994 yılından bu yana şişelenip yurt çapında pazarlanmaktadır. Zengin mineral yapısı, kolay içimi ve yukarıda sıralanan şifalı özellikleriyle Gökova Maden Suyu Sodası, bu konuda isim yapmış sular arasında sayılabilir.

Aynen Marmaris’te olduğu gibi, turizmin sayılı merkezlerinden biri haline getirilen Bodrum’da da, insan sağlığı üzerinde olumlu etki eden çok sayıda şifalı su kaynağı bulunmaktadır. Örneğin;18 kilometreuzaklıktaki Yalıkavak ve Aspat yörelerinin doğal su kaynakları ile Bağla Koyu İçme Suyu, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken, yerel halkın ise sürekli kullandığı, içimi hoş ve tatlı sulardır. Kaynakların civarı, aynı zamanda piknik alanı olarak düzenlenmiş olup, boş yer bulmak artık şansa kalmıştır.

Salmakis Doğal Kaynak Suyu ise, Bardakçı Koyu’ndadır. Bu koy, çok eski dönemlerden beri içme suyunun kalite ve tanınmışlığından olsa gerek, suyun ‘Bardak’ adı verilen tahta testilerle taşınması nedeniyle, yöre halkı tarafından Bardakçı Koyu olarak isimlendirilmiştir.

Tavşanburnu Kaplıca ve İçmeleri: Bodrum’un doğusunda, Tavşan Burnu yakınlarında, deniz kıyısında bulunan şifalı bir su kaynağıdır. Suyu, tuzlu soğuk maden suları kapsamında değerlendirilmiştir. Banyo tedavisi; solunum yolları, kalp-damar ve romatizma hastalıklarına, içme tedavisi ise; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına iyi gelir.

Bodrum’un en ünlü şifalı su kaynağı, Karaada Güzellik Ilıcası‘dır. ‘Karaada Ilıcası’ olarak da anılır. Bodrum limanının 5 kilometre güneyinde, Karaada’dadır.

Karaada Ilıcası, denizin hemen kıyısında yer alan büyükçe bir mağaranın içindeki kayalardan kaynar. Çıkan su sahilde bir havuz oluşturduktan sonra denize dökülür.

Günü birlik düzenlenen motor seferleriyle ulaşılan Karaada, özellikle yabancı turistlerin ilgisini çeken bir adadır. 20 kilometreye varan çevre uzunluğu ve 10 kilometrekareyi bulan yüz ölçümüyle, pek de küçük sayılmayacak ölçülerdedir.

Karaada Ilıcası’nın suyu, sodyum klorürlü maden suları grubunda incelenmiştir. Bileşiminde; sodyum klorür ile az miktarda florür, bromür ve karbondioksit vardır. Temperatürü 33°C, radyoaktivitesi 2.35 eman, pH değeri 6.38’dir. Debisi yüksektir. Banyo tedavisi; romatizma, eklem yapışıklıkları, nevrit, polinevrit ve poliomiyelit hastalıklarına iyi gelir.

Suyu, yüksek oranda tuzlu ve ılık bir sudur. Dış uygulamalarda değerlendirilmesi uygun olur. Lokomotör sistemin hareket güçlüğü gösteren romatizmal sekellerinde, kırıklarda, kan oluşumunun geciktiği durumlarda, kronik iltihaplı hastalıklarda ve özellikle kronik jinekolojik iltihaplarda rezolutif etkinlik kazanır.

Karaada Güzellik Ilıcası; cilt hastalıklarına da iyi geldiği ve cildi güzelleştirdiği gerekçesiyle yabancı turistlerce çok ilgi görmektedir. Buradaki çamurun, güzelliği ile ünlü Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya gönderildiği söylencesine kapılan ziyaretçiler, mağara içindeki çamuru güzelleşmek amacıyla yüzlerine ve vücutlarına sürmekte, daha sonra ılıca suyunda banyo yapıp temizlenmektedirler.

Adada bulunan irili ufaklı Fok Mağaraları’nın bazılarında rastlanılan sıcak suların da, aynı kaynaktan sızan sular olduğu, sıcaklıklarının Ege Denizi’nde sık sık meydana gelen depremlerin sonucunda 29-35°C arasında değiştiği tespit edilmiştir.

Karaada’da çok sayıda konaklama ve diğer yardımcı tesisler bulunsa da, özellikle yaz aylarında yoğunlaşan turizm hareketliliği bu konuda sıkıntı yaşanmasına neden olmaktadır.

Ünlü coğrafya bilgini Strabon; “Tanrı çok sevdiği kullarını uzun ömür geçirsinler diye Datça Yarımadası’na gönde

rir.” demiştir. Bu öylesine söylenmiş yakıştırma bir söz değildir. Yörede anlatılan bir öykü Strabon’u doğrulamaktadır:

“Günümüzden 45 yüz yıl kadar önce, İspanyol korsanlar Datça açıklarından geçerken gemideki cüzzamlı hastalardan kurtulmaya karar vermişler ve yanaşıp Sarıliman Koyu’na bırakmışlar. Ölüme terk edilen cüzzamlılar Datça’nın bol oksijenli havası ve şifalı kaynak sularıyla iyileşmişler, yaraları kapanmış. Emecik Dağı’nın eteklerine bir köy kurup burada yaşamaya başlamışlar ve bu toprakların, bu yurdun insanları olmuşlar…”

Datça Yarımadası’nın her bir köşesi, öykünün uydurma olmadığını kanıtlarcasına, kalıcı ya da gelip geçici insanlara sağlık ve zindelik dağıtmaya devam etmektedir.

Muğla’nın Bodrum ve Datça ilçelerinden sonra incelenmesi gereken ilçelerinden biri de Fethiye’dir. Fethiye; şifalı kaplıca ve içmeleriyle şöhret bulmuş şanslı ilçelerden biridir. Birbirinden değerli şifalı suları saymakla bitmez. Kadırak ve Turunçpınar İçmeleri, mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelen içmelerdir. Turunçpınar İçmesi‘nin suyu, romatizma, siyatik ağrılarında ve yaraların hızla iyileştirilmesinde yararlıdır. Girme Kaplıcası’nın da hormon tedavisinde etkili olduğu söylenmektedir.

Belceğiz Kaplıca ve İçmeleri ise, Fethiye’nin 12 kilometre doğusunda, Ovacık köyü yakınında ve deniz kıyısındadır. Tuzlu soğuk maden suları grubuna dahil olan suyu, solunum yolları, kalpdamar ve romatizmal hastalıklara, siyatiğe, içme tedavisi ise; mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelir.

Kalemiye Kaplıca ve İçmesi: İlçe merkezinin 10 kilometre kadar batısında, deniz kıyısındadır. ‘Kalemiye İçmesi’ diye de anılır. Yörenin bütün diğer sularında olduğu gibi, bu kaynağın suları da tuzludur ve diğerleriyle aynı şifalı özelliklere sahiptir.

Gebeler Ilıcası: Fethiye’nin en ünlü şifalı su kaynağıdır.30 kilometre uzaklıktaki Gebeler köyü sınırları içinde olup, sular ‘İnönü’ adıyla anılan bir tepenin eteğindeki üç ayrı mağaradan çıkar. Bu mağaralara, kısmen taş, kısmen tahtadan yapılmış merdivenlerle inilir. Mağaralar hidrojen sülfür kokar ve bu koku iç kısımlara doğru ilerledikçe daha da artar. Yöre halkı, mağaraların bilinmeyen derinliklerine giden bazı kişilerin kaybolduklarını söylerler. Yapılan tahminlere göre; bu kayboluşların zehirli gazların çok yoğun olmasından ileri geldiği sanılmaktadır.

Sodyum klorürlü ve sülfatlı ılıca ve içmeler grubuna dahil olan Gebeler Ilıcası’nın suyu, klorür, sülfat, sodyum, kalsiyum ve hidrojen sülfür içerir. Az miktarda bromür de bulunur. Kaynakların temperatürü 35.536.5°Carasında değişmektedir. Radyoaktiviteleri 1316 eman, pH değerleri 7.53-7.74 arasındadır.

Litrede toplam3 grammineral içeren, tuzlu, acı bikarbonatlı, kalevi ve toprak kalevili karışık sulardır. Mineralizasyonlarınm az olması, içildikten sonra vücuttan hızla geçmelerini sağlar. Bir taraftan mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi üzerinde çok hafif bir uyarıcı tesir yaparken, diğer taraftan böbreklerden hızla geçmesinden dolayı diüretik etki gösterir. Bu iki yönlü etki, kişiden kişiye farklı olabilir. Isı kaybı önlendiği takdirde, dış uygulamalarda rahatlıkla kullanılabilir.

Banyo tedavisi; her türlü romatizma türlerine özellikle kalbe dokunan Buyyo romatizmasına çok iyi gelir. Nevrit, polinevrit ve deri hastalıklarında iyi sonuçlar alınır. İnsan tenine yumuşaklık, güzellik ve zindelik verir. Dermatözlere, solunum yolları hastalıklarına ve kadın hastalıklarına, egzema, gut gibi metabolizma bozukluklarına önerilmektedir.

İçme tedavisinde; duyulan ağır kükürt kokusu nedeniyle kürler pek cazip gelmemektedir. Suyun içindeki kükürtlü hidrojen, sudaki sülfatların redüksiyonu sonucu oluştuğundan, bardakta biraz bekletildikten sonra içilmesi uygun olur. 34 bardak içildiğinde müshil etkisi görülür. Bağırsakların görev bozukluklarında önerilen bir sudur.

Gebeler Ilıcası’nda; üç adet genel tedavi havuzunun yanı sıra, derinlikleri 35 metrecivarında değişen yedi adet doğal havuz bulunmaktadır.bölgenin aynı zamanda turistik bir belde olması, gerek yardımcı tesis, gerekse konaklama sorununun yaşanmayacağının göstergesidir.

Fethiye’nin ünlü Ölüdeniz yöresinde yer alan Ölüdeniz İçmeleri de, daha önce sözünü ettiğimiz tuzlu soğuk maden sularıyla aynı kimyasal ve tıbbi özellikler gösterir. Yerli ve yabancı turistlerin rağbet ettiği şifalı su kaynaklarındandır.

Ölüdeniz yöresinde bulunan sağlık tesislerinden biri de, Club Lykia World Sağlık Merkezi’dir. Burası, klasik bir turizm tesisinden ziyade, birçok yenilikleri Türkiye’ye ilk kez getiren modern bir tedavi merkezidir. Tam anlamıyla, doğal deniz suyuyla gerçekleştirilen bir talassoterapi merkezi olarak hizmet vermektedir.

Sağlık Merkezi’nde; tıbbi muayene, hyperbaueozon tedavisi, akupunktur, sigara bırakma tedavisi, fazla kilolardan arınma kürleri, masaj, yosunla tedavi kürleri, basınçlı havayla zayıflama ve sellülit tedavisi, her türlü cilt bakımı, peeling, leke ve akne tedavisi, vaporizing, maske, kolagen, lifting, dolaşım bozukluğu, ödem tedavisi, ultra ses dalgalarıyla zayıflama, afüzyon duşuyla masaj, iğneli ve jelli epilasyon, el ve ayak bakımı gibi birçok sağlık hizmeti modern ekipmanlar aracılığıyla sunulmaktadır. Deneyimli doktor, estetisyen, fizyoterapist, masör, masöz, diyetisyen ve spor eğitmenleri, en gelişmiş teknikleri, doğal güzellik ve bakım ürünlerini de kullanmak suretiyle, kişiye özel programlarda, bilimsel ölçütler içinde uygulamaktadırlar.

Fethiye ile Marmaris arasında, Köyceğiz kesimine doğru uzanan Ekincik civarında yer alan Günlük Ormanları, eşine az rastlanır doğal bir güzellik oluşturur. Burada bulunan ve benzerlerine sadece Kaliforniya’da tesadüf edilen ‘Sığla ağaçlarından birçok hastalığa iyi gelen bir yağ çıkarılmaktadır. Gerek ilaç, gerekse güzel kokusundan dolayı parfüm sanayinde kullanılan bu yağın asıl özelliği kokusunda olmayıp, içine katıldığı kokunun gücünü 1020 kat artıtırmasındadır. Kokuyu sabitleştiren ve yoğunlaştıran bir özelliği vardır.

Marmaris’e2 kilometreuzaklıktaki ‘Günnücek Piknik Yeri’, günlük ağaçlarıyla süslü milli bir parktır. Bu güzel kokulu ormanlarda dolaşmak çok zevkli ve aynı zamanda da sağlıklıdır. Yöre halkı, sığla yağını, cilt hastalıklarından tutun da solunum rahatsızlıklarına kadar birçok sorununa çare olarak kullanmaktadır.

Muğla’nın Köyceğiz ilçesi de, şifalı sularıyla tanınmış ilçelerdendir. Köyceğiz İçme ve Kaplıcaları başlığı altında toplanan bu kaynaklar, uygulanan yoğun kür programları, radyoaktiviteleri ve termal etkileriyle mucizeler yaratmaktadır. Kaplıcaların pek çoğu Sultaniye köyü hudutları içinde toplanmıştır. Köyceğiz Gölü’nün batı yakasında, Ölemez Dağı eteklerinde, ‘Kapniç’ denilen mevkide yer alan bu kaplıcalar, her biri birbirinden değerli şifalı su kaynaklarıdır.

Tıbbın babası sayılan Yunanlı Hippokrates; ‘Havalar, Sular ve Yöreler’ adlı kitabında, kaplıcaların sağlığa olan faydalarını uzun uzun anlatmıştır. ‘İnsan Ekolojisi’ bilim dalının kurucularından sayılması gereken Hppokrates’a göre; bir yörenin havası, suyu ve toprağı, orada yaşayan insanların sağlıklarını etkilemekle kalmayıp, karakter ve davranışlarını, dolayısıyla o yörenin tüm kültürünü de tayin eder. İşte, bu temel kuralın en güzel gözlemlendiği yer, Köyceğiz Gölü’nün çevresinde birbirine yakın uzaklıklarda yer alan şifalı kaynaklar ve bu kaynaklardan asırlar boyu yararlanagelen bu yörenin insanlarıdır.

Sultaniye Kaplıcaları: Bazı tarihçilere göre Sultaniye Kaplıcaları, M.Ö. 1000 yıllarında Kaunoslular tarafından işletilmiştir. Kaplıcalar, daha sonra Bizanslılar zamanında yeni ilaveler yapılarak genişletilmiştir. Eski kalıntıları çevreye yayılmış durumdadır. Bir kısmı ise gölün suları altında kalmıştır.

Sultaniye’nin şifalı sulan, içerik yönünden yurdumuzun en önemli suları arasında yer alır. ‘Kapniç Girmesi’ ya da ‘Sultaniye Termal Turizm Merkezi’ adıyla da anılan bu kaplıcalar üç ayrı kaynaktan oluşmuştur.

a) Büyük Hamam: Temperatürü 3839°Colup, radyoak

tivitesi çok yüksektir. (126 eman)

b) Kubbeli Hamam: Radyoaktivitesi 27 emandır.

c) Soğuk Kaynak: Temperatürü 31.5°C, radyoaktivitesi 37 emandır.

Sultaniye Kaplıcaları, bir bütün olarak, sodyum klorürlü ılıca ve içmeler grubuna dahildir. Suyu, yöredeki diğer kaynaklarla aynı bileşimi gösterir. Klorür, sodyum, hidrojen sülfür ve bromürlüdür. Kaynakların bazılarında radon gazı oranı yüksektir. Temperatürleri 31.5°C ile 41.9°C arasında değişir. pH değerleri 6.40 – 6.74 arasındadır. Toplam debileri 42 İt/sn. olup, günde 10.000 kişinin banyo yapmasına yetecek kapasitededir.

Bu grup sular, yörenin diğer sularından, içlerindeki etkin unsurların fazlalığıyla ayrılmaktadır. Yüksek oranda tuz içermeleriyle dikkati çekerler. Litrede 1830 gramarasında tuz içerirler. Şu halde, deniz suyuna yakın yoğunlukta olup, tuzlu sular sınıfına girmektedirler. İkinci dikkati çeken husus; her birinde bulunan yüksek orandaki hidrojen sülfürdür. 10 miligram civarında olan bu unsur, maden suyuna kükürtlü su karakterini de kazandırır. Diğer taraftan, bazı kaynaklarda 30 emanın üstüne çıkan radyoaktif özelliği de dikkati çeken bir diğer husustur. Büyük Hamam kaynağının radyoaktivitesi 126 eman gibi çok yüksek bir değere ulaşmıştır. Suların sıcaklığı dış uygulamalara imkân verecek düzeydedir. Bunların bir kısmı 30-36°C, diğerleri ise 40°C’ye ulaşan sıcaklık derecelerine sahiptir.

Bütün bu saydığımız özelliklerin dış uygulamalarda olumlu etk ‘eri görülür. Daha ziyade tuzluluğun ve kükürt unsurunun kronik iltihaplar üzerindeki etkisi dikkate alınmalıdır. Tuzlu suların rezolutif özelliği, kükürdün antienfeksiyöz ve antienflamatuvar tesirini kuvvetlendirecektir. Ilımlı düzeyde bulunan termalite, antispazmodik ve sedatif etkisiyle değer kazanır. Dolayısıyla banyo tedavisi; romatizma, nevrit ve poliyomiyelitlerde, kadın hastalıklarında, ruhsal yorgunluklarda çok yararlıdır.

İçerdiği 12 çeşit mineral ile dünyada ikinci sırada yer alan Sultaniye Kaplıcaları; Köyceğiz’e 32 kilometre  uzaklıkta olup, göl üzerinden veya denizden motorla ulaşmak da mümkündür.

Sultaniye İçmesi: Antik çağlardan bu yana şifa arayanların uğrak yeri olan Sultaniye Kaplıcaları’um, ayrıca şifalı bir içmesi de vardır. İçmenin suyu, sodyum klorürlü ve sülfatlı sular grubuna dahil olup, temperatürü °2°C’dir.

İçme tedavisi sırasında; suda kü’türt kokusu bulunduğundan, bardakta biraz bekletildikten sonra içilmesi uygun olur. Bağırsak, karaciğer ve safra yolları hastalıklarına önerilen bir sudur. Bileşiminde sülfat bulunması suya ayrı bir özellik kazandırır. Halk arasında ‘Acı Su’ diye bilinen bu tür sular, vücutta depolanmış yağları yakarak fazla kilolardan arındırır. Böbreklerin faaliyetini hızlandırarak vücuttan su ve tuzun bol miktarda boşalmasını temin eder. Ayrıca, karaciğer üzerine etki ederek kandaki zararlı partikülleri temizler.

Sultaniye Kaplıca ve içmeleri’nde; genel tedavi havuzları, sıra banyolar ve içme çeşmeleri bulunur. Belediye’ye ait prefabrik evlerde ve yakın çevrede çok sayıda bulunan pansiyonlarda konaklamak mümkündür. Turizm yöresi olması nedeniyle herhangi bir sorunun yaşanmadığı kaplıcalarda, yardımcı ve sosyal tesisler yeterli düzeydedir.

Ali Rıza Çavuş Girmesi: Köyceğiz Gölü’nün batı kıyısında kalan Ali Rıza Çavuş Girmesi, Kokargirme Kaplıcası’nın yakınındadır. Kısaca ‘Çavuş Ilıcası’ diye de anılır. Sodyum klorürlü ve sülfatlı suyu, ayrıca hidrojen sülfür, bromür ve florür içerir. 3839°Carasında değişen sıcaklığının yanı sıra, yüksek oranda radyoaktivitelidir. (37.7 eman) pH değeri 6.5’dur. Litrede 28 gram total mineralizasyon gösteren suyunun debisi 8 İt/sn. olup, günde 1000 kişinin yararlanabilmesine yetecek seviyedir.

Romatizma, nevrit ve nevraljilere iyi gelen, kadın hastalıkları üzerinde olumlu etkileri olan kaplıca, banyo tedavilerinin yanı sıra, çok yakınında yer alan çamur banyolarıyla da tanınmıştır. Dalyan Çamur Banyoları adıyla da anılan bu banyolar çok ünlüdür. Güzellik çamuru, teni yumuşatarak kırışıklıkları ortadan kaldırdığı gibi, romatizma, siyatik ve belfıtığı gibi hastalıklara da iyi gelir. Yazkış sabit kalan termalitesi, yüksek kükürt ve radyoaktivite oranı ve en önemlisi, Kleopatra’nm burada güzellik banyosu yaptığı söylencesi, Dalyan’ı özellikle yabancı turistlerin uğrak yeri haline getirmiştir.

Çandır Köyü yakınlarında olup,12 kilometre uzunluğundaki bir araziye yayılan bu banyolar, cildi güzelleştirmekle kalmayıp, içeriğindeki radon elementi sayesinde gençlik ve zindelik de vermektedir. Varis oluşumunu önlediği gibi, varisten kaynaklanan ağrı, yorgunluk, kramp ve sinirsel gerginlikleri yok eder.

Kokargirme Kaplıcası: Sodyum klorürlü olan suyu yüksek radyoaktivitelidir. (21 eman) Romatizma, solunum yolları ve kalp-damar hastalıklarına yararlıdır.

Velibey Kaplıcası: Aynı mevkide, Velibey Deresi’nin içindedir. Kokargirme ve Çavuş Ilıcaları’yla benzer özellikler gösterir. Radyoaktivitesi ve debisi biraz daha yüksektir. (20 İt/sn) Cilt ve kadın hastalıklarına tavsiye edilmektedir.

Kel Girme Kaplıcası: Ölemez Dağı eteklerinde, Dalyan köyü yakınlarındadır. Cilt hastalıklarına iyi gelen bir kaplıcadır.

Ölemez Kaplıcası: Köyceğiz’in ünlü Ölemez Dağı eteğinde, göl kıyısındadır. Türkiye’nin radyoaktivitesi en yüksek kaplıcaları arasındadır. (98.8 eman) Temperatürü 40°C ‘dir. ‘Gençlik Suyu’ ya da ‘Kudret Pınarı’ diye ünlenmiştir. Suyu, mide, bağırsak rahatsızlıklarına, romatizmal ve hormonal hastalıklara iyi gelir. Özellikle yaşlıların hormon tedavisinde çok olumlu sonuçlar alınır.

Kaunos Şifalı Çamuru: Dalyan yöresinde, Kaunos ören yeri yakınlarındadır. Kükürtlü ve radyoaktiviteli çamur, sağlık ve güzelliğine önem veren yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.

Köyceğiz ilçesi, turizm açısından büyük hareketliliğin yaşandığı ender yörelerden biridir. Küçük pansiyon evlerinden tutun da, beş yıldızlı modern otellere, tatil köylerine kadar tüm tesisler, bölgeyi ziyarete gelenlerin konaklama sorunlarını gidermeye çalışmaktadırlar. Ancak bunların arasında, termal hizmet vermesiyle dikkati çeken bir otel vardır ki, o da Spa Hotel Thermemaris’tir.

Dalaman Havaalanı’na 6 kilometre uzaklıkta, Incebel mevkiindeki bir termal su kaynağının yanı başında yer alan dört yıldızlı bu tesis; sağlık ve güzellik dağıtmasıyla ün kazanmıştır. Sıcak suyun hücre yenileyici, cilt rahatsızlığını giderici, sellülit eritici özelliklerinden yararlanmak isteyenler, uzman estetisyenler ve terapistler aracılığıyla uygulanan kürler sonunda bu amaçlarına ulaşırlar. Kürler arasında; vücudu rehabilite eden antistress kürü, eklem ve kemik rahatsızlıkları için fizyoterapi ve bodyforming de bulunmaktadır. 70 odada 140 yatak ve 6 apart daireyle hizmet veren tesisin, bir bölümü göl ve deniz, diğer bölümü ise dağ manzaralıdır. Özel banyolar, sauna ve masaj gibi yardımcı ünitelerin de yer aldığı tesiste, sağlık, eğlence ve dinlencenin en güzelini yaşa mak mümkündür.

Muğla’nın birbirinden güzel tatil yörelerindeki şifalı su kaynaklarından yararlanmak ve bu arada konaklama olanaklarını gözden geçirmek isteyenler, başta Muğla olmak üzere, Marmaris, Köyceğiz, Fethiye, Datça, Milas, Turgutreis, Bodrum ve Dalaman Havaalanı’nda bulunan Turizm Danışma Büroları’na başvurup istedikleri bilgiyi alabilirler.

Muş İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin küçük illerinden olan Muş, deprem bölgesi olması nedeniyle, şifalı sular bakımından oldukça zengin bir görünüm sergiler. Maden suyu kaynakları bakımından bu kadar verimli olmasına rağmen, ulaşım ve konaklama imkânlarının yetersizliği, bu sulardan gerektiği gbi yararlanılmasına engel teşkil eder.

Malazgirt ilçesindeki Karabasan Maden Suyu ile Bulanık ilçesindeki Şargöl Maden Suyu, ilin ilk akla gelen şifalı su kaynaklarıdır. Varto ilçesi ise sayısız kaynağa ev sahipliği yapar. Derik Maden Suyu, Safiyan Maden Suyu ve Kayakdere Maden Suyu, bunların belli başlarıdır. Yukarı Alagöz köyünde bulunan Yukarı Alagöz Kaplıcası ise; yöre halkının rağbet ettiği yerlerden biridir.

Varto ilçesine 27 kilometre uzaklıktaki Bazikan Çermiği ile Bazikan Maden Suyu, ilin en önemli ve en ünlü kaynaklarıdır. Suyu, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarına iyi gelir.

Nevşehir İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Nevşehir kenti ve bağlı ilçeleri, yerli ve yabancı turistlerin pek rağbet ettiği Kapadokya bölgesinde konuşlanmaları nedeniyle, yoğun bir turizm hareketliliğinin yaşandığı beldeler arasında ilk sıralarda yer alır. Yöre, doğal güzelliklerin yanı sıra, din ve sağlık turizmini de etkileyen unsurların çokça bulunduğu yörelerden biridir.

Nevşehir’in şifalı suları, başta merkez ilçe olmak üzere hemen hemen bütün ilçelere yayılmış durumdadır. Delikli Maden Suyu, Akıllı Maden Suyu, Çayağıl Maden Suyu, Tokurdak Maden Suyu, Sarıkaya Maden Suyu ile Sulusaray İçmesi, Merkez ilçe sınırları içindeki önemli şifalı su kaynaklarıdır. 11 merkezine 5 kilometre uzaklıktaki Kızıltepe köyünde bulunan Kızıltepe Maden Suyu ile Çorak İçmesi, yine 13 kilometre uzaklıktaki Karakaya İçmesiKarakaya Maden Suyu‘, aynı kimyasal ve tıbbi özelliklere sahip sulardır. Hepsi, sodalı soğuk maden suları kapsamında değerlendirilen kaynaklardır. Mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarına iyi gelir, sindirimi kolaylaştırırlar.

Ürgüp’ün Çökek köyündeki Çökek İçmesi ile Üzengiçay İçmesi de aynı özellikleri gösteren sulardır. Üzengiçay İçmesi, ilçe merkezine 3 kilometre uzaklıkta, Üzengi Çayı yakınlarındadır. ‘Üzengiçay Maden Suyu‘ adıyla da anılan bu suyun şişelenip pazarlanması ve ekonomik açıdan değerlendirilmesi konusunda çalışmalar yapılmaktadır.

Nevşehir’in Avanos ilçesindeki Ballıca Maden Suyu ile Gülşehir ilçesine bağlı Gümüşkent bucağındaki Gümüşkent İçmesi de, yine benzer özelliklere sahip sulardır. Gülşehir’in Salanda İçmesi ise çok ünlü bir içmedir. Bol miktarda karbondioksit içerir. İçimi kolay, sindirim sistemini rahatlatan ve hazmı kolaylaştıran bir sudur.

Kozaklı Kaplıcaları ise, Nevşehir’in olduğu kadar Türkiye’nin de en önemli şifalı suları arasında sayılır. Kozaklı ilçe merkezine 1, Nevşehir’e ise 105 kilometre uzaklıktadır, ilçe ekonomisinde önemli yeri olan bu kaplıcalar, klasik bir Orta Anadolu kasabasının nasıl termal turizm cennetine dönüştüğünün canlı bir kanıtıdır.

Ankara Kırşehir Kayseri karayolunun kuzeyinde, yola 24 kilometre mesafede bulunan Kozaklı Kaplıcaları’nda; birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesi gereken üç ana kaynak

bulunmaktadır.

a) Sondaj Kuyusu: Temperatürü 89102°C, pH değeri

6.8, radyoaktivitesi 7.92 emandır. İkişer kişilik 19 özel daire

ye yönlendirilen bu kaynağın suyu, önce üç ayrı havuzdan

birbirine akıtılarak soğutulmaktadır.

b) Belediye Hamamı: Temperatürü43°C, pH değeri 6.71, radyoaktivitesi 165.92 emandır. Erkek Hamamı ile Kadın Hamamı’nda değerlendirilmektedir.

c) Uyuz Hamamı: Temperatürü27°C, pH değeri 7.09, radyoaktivitesi 620.78 emandır. Bu kaynağın suları, Turist Hamamı ile Kozoğlu Hamamı’nı beslemektedir.

Kozaklı şifalı suları; sodyum klorür, kalsiyum sülfat, bikarbonat ve metalik radon içeren sulardır. Ayrıca, az miktarda florür de bulunur. Mineralizasyonları 1.52 gramarasında değişmektedir. Uyuz Hamamı’nın suyu dışındakiler hipertermal sulardır. En önemli özellikleri ise, çok yüksek oranda radon içermeleridir. Yani, radyoaktiviteleri çok yüksektir. Debileri de fazla olan bu suların, özellikle dış uygulamalarda değerlendirilmeleri önemlidir. Bu değerlendirmede termalite ve radon unsurlarının üzerinde durulması gerekir. Termalite, antialjik ve sedatif özellikleriyle ağrılı sendromlarda ve bu arada romatizmal hastalıklarda, lezyona bağlı olmayan batın içi spaztik ve ağrılı jinekolojik sendromlarda değerlendirilebilir. Radyoaktif emanasyonun fazlalığı inhalasyon uygulamalarında değer kazanır. Radon terapiden beklenecek etkiler, ürik asit salgılamasının fazlalaşması, kür etkisinin kış aylarına kadar uzaması ve endokrin sistem üzerinde uzun süreli uyarıcı bir etkinin görülmesi şeklinde olacaktır. Bu nedenden dolayı, iç salgı bezlerinin hipofonksiyonuna bağlı yetersizlik sendromlarında değerlendirilebilecek kıymetli sulardır.

Banyo tedavisi; her türlü romatizma, siyastik, nevralji ve kadın hastalıklarına, cilt ve ağrılı hastalıklara iyi gelir. Yüksek sıcaklıktaki sularda banyo yapmak kadar, ‘Gömük’ adı verilen çamurunda yatmak ya da doktor tavsiyesine göre içme olarak da kullanmak mümkündür. Sindirim sorunlarını giderir, iştahsızlığı ortadan kaldırır. İnhalasyon yoluyla hormonal rahatsızlıkların giderilmesinde ve iç salgı bezlerinin faaliyetini arttırmada gençlik suyu olarak da değerlendirilebilir.

Kozaklı Kaplıcalarında ilk tesisleşme çalışmalarına 1965 yılında başlanılmıştır. MayısEkim döneminde yararlanabilen kaplıcalarda; üç genel tedavi havuzu ile çamur banyolarına olanak veren özel havuzlar bulunur. Konaklama; 50’si motel türü olmak üzere, 250 yataklı Belediye Tesisleri’nde yapılabilmektedir. Bunun dışında da çok sayıda konaklama ve sosyal tesis bulunmaktadır.

Termal turizme yönelik çalışmaların hızla yürütüldüğü Kozaklı’da; ilçeye gelen turist sayısında her yıl büyük bir artış gözlenmekte ve ortalama 20.000 kişi bu sulardan yararlanmak amacıyla ilçeye akın etmektedir. Böyle bir hareketlilik, ilçe bazında da olsa, büyük bir ekonomik gücün oluşturulabileceğinin bir göstergesidir. Çalışmalar ilerledikçe bu rakamlarda da artış yaşanacağı kesindir.

NevşehirMerkez ve bağlı ilçelerinde bulunan şifalı su kaynakları ile konaklama tesisleri hakkında bilgi edinmek isteyenler, başta Nevşehir olmak üzere, Avanos, Hacıbektaş ve Ürgüp Turizm Danışma Büroları’na başvurabilirler.

Niğde İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Niğde ili, kaplıca ve içmeler açısından oldukça zengin sayılır. Her biri ilin ekonomik hayatına etki eden birer merkez durumundadır. Özellikle Çiftehan ve Kemerhisar’daki şifalı sular, yurdun dört bir köşesinden gelen hastalarla dolup taşmakta, ziyaretçilerine birer umut kapısı olmaya devam etmektedir.

Ulukışla ilçesine 22 kilometre uzaklıkta, Çiftehan bucağında yer alan Çiftehan Kaplıcaları, Niğde’nin en önemli şifalı su kaynağıdır. Kaplıca alanının denizden 1020 metre yükseklikte olduğu bu bölge, tarihin çok eski dönemlerinden bu yana ününü korumuş ve tedavi olmak isteyenlerin istilasına uğramıştır.

Yapılan arkeolojik araştırmalara göre; burası Etiler zamanından beri önemli bir yerleşme merkezi olarak kullanıla gelmiştir. Kazılarda Eti, Frig, Roma devirlerine ait seramik kalıntılarına rastlanmıştır. Örneğin; eski havuzun temel bölümleri Roma dönemine atittir. Bugün hâlâ kullanılan havuzlu banyolar, Selçuklular tarafından yaptırılmıştır. Havuzlu banyo, Selçuklu mimarisinin özgün örneklerinden birisi olarak dikkati çeker. Kadın ve erkeklere ait iki bölümden oluşan ve çiftehamam tarzında inşa edilen binanın her iki kısmı birer kubbe ile örtülüdür. Selçuklular tarafından yoğun olarak işletilen ve günümüze dek ulaşan kaplıcaların en başta gelenlerindendir. Bugünkü kaplıca binaları ise, 1974 yılında Nihat Güner ve Fuat Kınıkoğlu’nun ortaklaşa çalışmaları sonucu yapılmıştır.

Çiftehan Kaplıcaları, madeni az ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilmiş olup, suyu sodyum sülfat, klorür, kalsiyum ve radonludur. Çiftehan’da çok sayıda kaynak bulunmakta, bunların arasında fiziksel özellikler açısından farklılıklar gösteren 6 kaynak dikkati çekmektedir.

Bunlardan Çeşme Kaynağı‘nın temperatürü 22°C, radyoaktivitesi 11.23 emandır. Suyu, oligometalik acı bir sudur, bileşimi diğerleriyle benzer özellikler gösterir. Ancak içerdiği tuz miktarı daha azdır. Suyun içine az miktarda karbondioksit katıldığı takdirde sofra suyu olarak değerlendirilebilecek bir sudur. Bu şekliyle kullanıldığında diüretik etki gösterir.

Çelikli Kaynak, Mahmut Suyu, Kükürtlü Kaynak, Çamaşırlık Kaynağı ve Çiftehan Boru Suyu olarak adlandırılan diğer kaynakların temperatürleri 2253°C, pH değerleri 7.37.9, radyo aktiviteleri 1.111.23 eman arasında değişmektedir. Bileşimleri hemen hemen birbirinin aynıdır. Bunlar, litrede 2 gram civarında total mineralizasyon içeren acı sulardır. ‘Acı Su’ deyimi, bilindiği gibi toprak alkali sülfatlı sulara verilen bir isimdir. Yüzeye çıkarken geçtiği tabakalardan az miktarda tuz yüklenmiş olduğundan, Çiftehan suları tuzlu acı sular alt grubuna da girer. Termaliteleri yüksektir. Gazları yoktur. Bu içerikleriyle, halkın da alışageldiği şekilde, öncelikle dış uygulamalarda değerlendirilme yoluna gidilmelidir. Bu uygulamalar, özellikle lokomotör sistemin ağrılı hastalıklarına iyi gelir.

Burada bir konuya değinmekte yarar vardır: Romatizma denildiği zaman halk daima homojen bir hastalığın varlığını düşünür. Aslında, romatizma adı altında çok sayıda sendrom grubu bulunmaktadır. Bunların ortak özellikleri, evolüsyonlarının başlangıcında, ortasında veya sonunda, lokomotör sistemin ağrı ve tutukluklarıyla ilgili tabloda yer almalarıdır. Kürler, romatizmal sendromların akut devrelerinde kontrendikedir. Genellikle halkın ‘Sarı su’ diye adlandırdığı, eklemlerde sıvı toplanması vakalarında kaplıca tavsiye edilmez. Aktif dönem geçirildikten sonra, ayrıca ileri yaşlarda görülen çeşitli nedenlere bağlı artroz denilen eklem kireçlenmesi veya dejeneratif romatizmalarda, bazı bel fıtıklarında, buna bağlı siyatik ağrılarında, kalça eklemi kireçlenmelerinde bu kürlerden fayda sağlanır. Bu arada spaztik kolitler, karın içinde spazmdan doğan ve lezyona bağlı olmayan ağrılı sendromlar endikasyon yönünden dikkate alınabilir. Bu suların, böbrek taşlarının düşmesi esnasında üreter üzerinde spazmodik etkisi beklenir. Soğutularak içme kürleri şeklinde kullanılması da önerilebilir. Bu kürlerde sular, karaciğer ve safra kesesi üzerinde hafif bir etki oluşturabilirler. İçme kürlerinin bu tesiriyle, banyo uygulamalarının sedatif etkisi birleştirildiğinde, safra kesesi taşları, karaciğer iltihap sekelleri, kolesistektomi belirtileri endikasyon kazanırlar.

Banyo tedavisi; romatizma, kadın hastalıkları, nevralji, nevrit, polinevrit ve deri hastalıklarına iyi gelir. Sudaki bro t mür nedeniyle teskin edici bir etkisi vardır. İçme tedavisi ise; böbrek ve metabolizma bozukluğundan ileri gelen şişmanlık ve gut gibi hastalıklara önerilir. İçildiğinde laksatif etki eder. Özellikle, cilt hastalıkları üzerinde yaptığı olumlu etki, Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın bu kaplıcalara kadar gelerek yıkandığı ve güzelliğini ona borçlu olduğu söylencesinin çıkarılmasına neden olmuştur. Bunun doğru olup olmadığı her ne kadar tartışılacak bir konu olsa da, kaplıca sularının şifalı olduğu, tedavi görenlerin vücutlarının güçlendiği, zindelik kazandığı bir gerçektir.

11 Özel İdaresi tarafından işletilen Çiftehan Kaplıcalarında; ikisi tarihi olmak üzere beş adet genel tedavi havuzu, elli üç adet özel banyo ve çok sayıda sıra banyo bulunur. Kaplıcanın Fizik Tedavi Ünitesi, bu konuda gereksinimi olan hastalara her türlü tıbbi yardımı sağlar. Konaklama, 1500 yataklı tesiste yapılabilmekte ise de, ancak bu rakam bile ihtiyacı karşılayamamaktadır. 13 ayrı motel, 169 tek kişilik oda ve 75 prefabrik ev yapımı yine yeterli olmamış, son olarak iki yıldızlı Otel Çiftehan devreye sokulmuştur. Termal hizmetin de verildiği otel, 50 odada 100 yataklıdır.

Ulukışla ilçesi, sıcak su kaynaklarının yanı sıra, Toros Dağları’na yakın olması nedeniyle soğuk su kaynaklarıyla da Önlenmiştir. Çiftehan Kaplıcaları’na 4 kilometre uzaklıkta, Şekerpınar yöresinden kaynayan Tekir Doğal Kaynak Suyu da bu kaynakların başında yer alır. Şişelendikten sonra yurt çapında satışı yapılan bu su, pH değeri 7.9, toplam sertlik derecesi 12 Fr°olan şifalı bir sudur.

Niğde’nin Bor ilçesindeki Kemerhisar İçmeleri de, yurt çapında ün yapmış bir içmedir. Bor’un 10 kilometre güneyinde, Kemerhisar bucağına 2,5 kilometre uzaklıktadır.

Kemerhisar bucağı, eski Kapadokya krallığının başkenti olan Diana kentinin bulunduğu yörededir. Romalılar döneminde bu yöre kutsal sayıldığı için, hac maksadıyla bölgeye gelen Hristiyanlar bu sudan içer, hatta beraberlerinde götürürlermiş. Bu nedenle, Kemerhisar içmeleri tarihin her döneminde kutsal sulardan sayılmıştır.

Deniz seviyesinden1050 metreyükseklikte olan içmelerin suyu, sodyum, magnezyun, kalsiyum klorürlü ve bikarbonatıdır. Temperatürü16°C, pH değeri 6.7, radyoaktivitesi 5.3 emandır.

İçme tedavisi; mide, bağırsak, karaciğer, safra ve idrar yolları hastalıklarına iyi gelir. Suyun bileşiminde yeterli ölçüde magnezyum iyonu da bulunduğundan, bağırsakların işleyiş düzenlerini olumlu yönde etkileyici özelliğe de sahiptir.

Sosyal ve yardımcı tesis sıkıntısının çekilmediği Kemerhisar’da içme çeşmelerinin yanı sıra, konaklamanın yapılabileceği 100 yatakla sınırlı bir de otel vardır. Yetersiz olduğu durumlarda bucak merkezindeki otellerden de yararlanmak mümkündür.

Niğde’nin Çiftlik ilçesi de, oldukça ilginç iki kaynağa ev sahipliği yapmaktadır. Narlıgöl’ün Sıcak ve Soğuk Su Kaynakları diye bilinen bu kaynaklar; ilçeye bağlı Narköy sınırları içinde olup, Aksaray Derinkuyu karayolundan ayrılan ve 2 kilometre kadar tutan tali bir yolla ulaşılan kaynaklardır.

2500 merekarelik bir alanı kaplayan Narlıgöl’ün derinliği 6570 metrecivarındadır. Kaynaklar, çevresi çayır ve sazlıklarla kaplı gölün doğusundadır. Birinden içme, diğerinden kaplıca olarak yararlanılır. Tesis yetersizliği nedeniyle çoğunlukla kapalı tutulan sıcak kaynak,65°C’de jeotermal bir su olup, yaygın bir efsaneye sahiptir.

“Vaktiyle gölün olduğu yer bir köy imiş. Köye bir dilenci gelmiş, dilenmiş ve köyde bu dilenciye hiç kimse sadaka vermemiş, yardım etmemiş. Koca köyde sadece bir gelin bu dilenciye bir miktar sadaka vermiş. Dilenci geline ‘Allah razı olsun’ dedikten sonra, hiç geriye bakmadan kendisini takip etmesini söylemiş. Şimdiki gölün bulunduğu yerden 1 kilometre kadar uzaklaştıklarında, gelin içine doğan bir hisle geriye dönüp baktığında, köyün bulunduğu yerin büyük bir bölümünün göl haline geldiğini görmüş. Sonra hıçkararak ağlamaya başlamış ve üzüntüsünden oracıkta oluvermiş.”

işte, bu sıcak su kaynağının gelinin gözyaşları olduğu rivayet edilir ve mezarının da bu kaynağın yanında bulunduğuna inanılır. Gölün civarındaki eski yerleşim kalıntılarının da, köyden kalan evlerin harabeleri olduğu söylenir.

Narlıgöl’ün suyu kükürtlü olduğundan, uzun süre ‘Acıgöl’ olarak tanımlanmış, dolayısıyla sıcak kaynak da bazı kayıtlarda Acıgöl Kaplıcası olarak adlandırılmıştır. Tipik bir krater gölü olan Narlıgöl, çukurda kaldığı için ılık bir iklime sahiptir ve kış mevsiminde kar tuttuğu hiç görülmemiştir.

Niğde’deki şifalı su kaynakları sadece bunlarla sınırlı değildir. Merkez ilçe yakınlarında çok değerli birkaç maden suyu kaynağı daha vardır.

Ferhenk Müshil Maden Suyu: Sodyum klorür ve bikarbonat içeren suyuyla müshil etkisi gösteren çok değerli bir içmedir.

Kocapınar Suyu: Sülfath soğuk maden suları grubuna dahil olup, ayrıca kükürt ve karbondioksit içeren bir sudur. Kalpdamar, karaciğer, safra kesesi hastalıklarına ve beslen me bozukluklarına iyi gelir.

Kokarca Kaplıcası: Niğde’ye 23 kilometreuzaklıkta, kuzey yönündedir. ‘Kokaksu Kaplıcası’ diye de anılır. Suyu bol miktarda kükürt ve radyoaktivite içerir. Saç dökülmesi ve çıbanlara, diğer cilt hastalıklarına, romatizmal rahatsızlıklara, solunum yolu hastalıklarına yararlıdır. Kente yakınlığı nedeniyle halkın rağbet ettiği bir kaplıcadır.

Niğde ilindeki şifalı su kaynakları ile konaklama tesisleri hakkında bilgi almak isteyenler, Niğde Turizm Danışma Bürosu’na başvurabilirler.

Ordu İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Sağlık turizmine elverişli iller arasında Ordu ilini de saymak gerekir. Ordu, ilçelerine yayılmış şifalı sularıyla büyük bir potansiyele sahip illerimizin başında gelir.

Gölköy Maden suyu, Meşealan Maden Suyu ve Çermik Suyu, Gölköy ilçesindedir. Özellikle Çermik Suyu, kükürtlü bir su kaynağıdır. Banyo tedavisi, romatizma ve cilt hastalıklarına iyi gelir. İçildiğinde ise, mide rahatsızlıklarını giderir.

Çamalan Kaplıcası ve Çamalan Maden Suyu, Gökçebel Suyu ve Esemen Suyu, Akkuş ilçesinin şifalı su kaynaklarıdır. Esemen Suyu’nun, bağırsak parazitleri ile böbrek kumlarının dökülmesinde büyük yararı vardır.

Musalı Maden Suyu ile romatizmal hastalıklara iyi gelen suyuyla İskevsir Köyü Kaplıcası Mesudiye ilçesinin, Yağıbasan köyündeki Acısu İçmesi, Yaycı Köyü Maden Suyu ve Tekkiraz beldesindeki Tekkiraz Suyu da Ünye ilçesinin şifa kaynaklarıdır. Tekkiraz Suyu’nun müshil etkisi vardır. Nazif Bey Suyu ise Ordu-Merkez ilçede olup, hem mide ağrılarına, hem de romatizmaya iyi gelen bir başka şifalı sudur.

Ordu’nun en ünlü şifalı su kaynağı ise, Fatsa ilçesindeki Bolaman Kaplıcası‘dır. Kaplıca, Ordu’ya 58, ilçe merkezine 11 kilometre uzaklıktaki Sarmaşık köyündedir. Bu nedenle ‘Sarmaşık Kaplıcası‘ ya da ilçeye olan yakınlığından dolayı ‘Fatsa Ilıcası‘ diye de anılır. Deniz seviyesinden yüksekliği50 metreolan kaplıcaya, sezon süresince komşu ilçelerden binlerce romatizmalı hasta gelmektedir.

Sülfat, sodyum, kalsiyum, klorür, bromürve flor içeren suyunun temperatürü 47.5°C, pH değeri 8.55 radyoaktivitesi 0.85 emandır. Litresinde1 grammineralizasyon bulunan, kalevi ve toprak kalevili acı bir sudur. Banyo ve içme tarzında kullanılabilir. Banyo tarzında kullanıldığında, termalitesi ile sedatif bir etki yapar. İçme olarak kullanıldığında ise, etkisi daha çok böbrek üzerinde yoğunlaşır. Banyo tedavisi; romatizmalılar, nevralji ve cilt hastalıkları için önerilir. İçme tedavisinin böbrek hastalıkları üzerinde diüretik etkisi vardır.

Kaplıcada; üç adet tedavi havuzu ile çok sayıda sıra banyosu bulunur. Konaklama için kurulan tesislerin toplam yatak kapasitesi 1000’i geçer. Kaplıcanın kendi oteli ise 120 yataklıdır. Sosyal ve yardımcı tesis sıkıntısı çekilmeyen yörenin ulaşım sorunu da yoktur.

Ordu ilindeki kaplıca ve içmeler hakkında bilgi almak isteyenler, konaklama konusunda tereddüt gösterenler, Ordu ve Ünye’deki Turizm Danışma Bürolarına müracaat ederek istedikleri bilgiyi alabilirler.