Eşemen İçmeleri

Ordu ili Akkuş ilçesinde bulunan Eşemen İçmeleri böbrek, karaciğer, bağırsak, mide hastalıklarına iyi gelmesinden dolayı bölge halkı tarafından rağbet görmektedir.

Çermik Suyu

Ordu ili Gölköy ilçe merkezinin 500 m kadar güneyinde bulunan Çermik Suyu, kükürtlü bir suya sahip olduğundan dolayı maden suyu özelliğine sahiptir. Banyo tedavisi romatizma, cilt hastalıklarına iyi gelirken içmesi ise mide rahatsızlıklarına gelir.. Böbrek hastalıklarına da tavsiye edilen bu su yöre halkı tarafından oldukça fazla rağbet görmektedir.

Ayder Kaplıcaları

Rize ili Çamlıhemşin ilçesinde bulunan Ayder Kaplıcaları, ilçe merkezine 19 kilometre uzaklıkta, Kaçkar Dağları’nın çamlarla örtülü yamaçlarında yer alan Ayder Yaylası’ndadır. Deniz seviyesinden 1350 metre yüksekliktedir. Sezon süresince buraya gelen 40-50.000 kişi, hem şifa arar, hem de doğayla baş başa kalmanın zevkini çıkarır.

1980’li yıllarda kaplıca suyunun sondajlarla çoğaltılmasından ve yeni kaplıca binasının tamamlanmasından sonra, kaplıcanın konukları da fazlalaşmıştır. ‘Yöre halkı dışında yaylaya gelen turistler için termal suyun hiçbir öneminin bulunmadığı’ yolundaki yaygın kanaat, yöreye yapılan yatırımlarla zaman içerisinde giderilmiş ve Ayder bugün sağlık turizminin en güzel yaşandığı yerlerden biri haline gelmiştir. Kaplıcada iki ayrı kaynak bulunmaktadır. Bunlar; a) Büyük Hamam: ‘Sıcak Kaynak’ diye de anılır. Suyu, madeni az ılıca ve içmeler grubuna girer. Sodyum sülfatlı, oligometalik ve radonlu bir sudur. Temperatürü 46°C, pH değeri 9.05, radyoaktivitesi 21 emandır. Litrede 1.53 gram gibi gayet düşük seviyede mineralizasyon içerir. Termalitesi ve radyoaktif gazlan olmasa, bu düşük, mineralizasyon, kaynağı maden suları sınıfına sokmaya bile yeterli gelmeyecektir.46°C’deki sıcaklığı ve 20 emanın üstündeki radon unsuru, ona oligometalik, termal ve radyoaktif bir maden suyu özelliğini kazandırmıştır. Dış uygulamalarda sedatif etkisi ön plandadır. İçilerek kullanıldığı takdirde, böbrekler üzerinde diüretik bir etki oluşturur. Her iki kaynağın da 135Ö metre yükseklikte olması, fiziksel çevre koşulları bakımından değişik bir özellik sunar. Bu ortamda yapılacak kürlerde, yüksek tansiyonlu hastalar kür boyunca yakın takip altına alınmalıdır.

b) Küçük Hamam: ‘Soğuk Kaynak’ diye de anılır. Sodyum sülfatlı ve oligometalik bir sudur. Temperatürü 33°C, pH değeri 8.85, radyoaktivitesi 17.03 emandır.

Bu suyun bileşiminde, aynı total mineralizasyonun yanı sıra, termalitenin azaldığı ve radyoaktif gaz oranının düştüğü gözlenir. Buna rağmen, benzer menşeli bir sudur ve içeriği diğerine uymaktadır. Ortaya çıkan medikal endikasyon-lar, her iki su için de geçerlidir.

Ayder Kaplıcaları suları, başta romatizma olmak üzere birçok hastalığa iyi gelir. Kadın ve cilt hastalıkları ile iç hastalıklarının tedavisinde, böbrek kum ve taşlarının düşürülmesinde yararlı bir sudur.

Üç köy muhtarlığının güçlerini birleştirerek kurduğu bir kooperatif, kaplıcaların yanı sıra, bugün Ayder Kaplıca Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin de işleticiliğini yapmaktadır. Bölgede 20’den fazla otel mevcut olup, toplam yatak kapasitesi 1500’ü bulmaktadır. En dikkati çekenler; Fora Otel, Kuşpuni Otel, Ahşap Pansiyon, Saray Otel, Çağlayan Otel, Ayder Otel ve Yeşilvadi Otel’dir. Bunların hepsi, her türlü ihtiyacı karşılayacak, Avrupa’nın bazı ülkelerinde görülen küçük dağ otelleri tarzında yapılmış ahşap tesislerdir.

Varda İçmeleri

Rize’nin Varda semtinde yer alan bu içmelerin suyu, iştah açıcı olup aynı zamanda mide ağrılarına iyi gelir, böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Suyu ayrıca, romatizma ve bel ağrılarını giderici özelliklere sahiptir.

Kuzuluk Maden Suyu

Kuzuluk Kaplıcaları ile aynı bölgede yer alan Kuzuluk Maden Suyu kaynağının temperatürü 18°C, pH değeri 6.6, radyoaktivitesi 8.6 eman’dır. Sodyum bi karbonatlı ve klorürlü bir suya sahip olan Kuzuluk Maden Suyu ,Kuzuluk Maden Suyu Sodası adında şişelenip ülke pazarında pazarlanmaktadır.

Hipostenik midelerle, karaciğer, safra yolları, mide ve bağırsak hastalıklarına tavsiye edilir. Ayrıca böbrek ve şeker hastalığına da yararlı olduğu, ülser ve hazımsızlığa iyi geldiği, nutrisyon bozukluklarını giderdiği de bilinmektedir. Ancak, sayılan hastalıklardan yarar görmek için, içme tedavisinin kaynakta yapılmasının uygun olacağını gözden uzak tutmamak gerekir. Suyun diüretik ve laksatif etkisi yoktur.

Ladik Kaplıcaları

Samsun’un Ladik ilçesi de, ülkenin çeşitli yerlerinden tedavi amacıyla gelen çok sayıda ziyaretçiyi kendine çekmektedir. Ladik Kaplıcaları diye de anılan bu şifalı sular, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Hamamayağı köyünde, Samsun-Amasya karayoluna 3, Havza ilçesine ise 13 kilometre mesafededir. Kaplıcaların denizden yüksekliği 60 metredir.

Hamamayağı ve Hırlas isimlerindeki bu kaplıcalar, Roma ve Bizanslılar tarafından da işletilmiş tarihi kaplıcalardandır. Kalsiyum bikarbonatlı ve magnezyumlu olan suyunun temperatürü36°C, pH değeri 7.22, radyoaktivitesi 14.15 emandır.

Banyo tedavisi; sinir sistemi rahatsızlıklarına, hemiple-ji ve çocuk felçlerine önerilir. Ruhsal yorgunluk geçirenler bu sudan fazlasıyla yarar görürler. Dış uygulamalarda genellikle sedatif, içme kürlerinde ise diüretik etkisinden yararlanılır.

Kaplıcalarda; tedavi havuzlarının dışında çok sayıda sıra banyolar vardır. Sosyal tesis bakımından sıkıntı çekilmez. Konaklama için, yatak kapasitesi 200’le sınırlı otelinden yararlanılır. Otelin yetersiz kalması durumunda, ilçe merkezindeki diğer konaklama tesislerinden yararlanmak da mümkündür.

Havza Kaplıcaları ise, Samsun’a85 kilometreuzaklıktaki Havza ilçesindedir. Üç ayrı hamamın yer aldığı kaplıcaların suyu tek bir kaynaktan ve kaptajdan dağılmaktadır. Yörenin deniz seviyesinden yüksekliği 650 metredir.

Havza Kaplıcaları da tarihi çok eskilere dayanan kaplı-calarımızdandır. Strabon; kaplıcaların eskiden çok meşhur olduğunu ve Romalıların buraya ‘Thermae Phosemonitarum’ adını verdiklerini yazar. Kaplıcalar, üç farklı hamam kompleksinden oluşmuştur:

a) Büyük Hamam: Bazı tarih kitaplarına göre Roma-Bi-zans döneminde, bazılarına göre Selçuklu döneminde yapıldığı iddia edilir, ikinci görüşü savunanlara göre; Roma ve Bizanslılardan kalma hamamlar zamanla harap olmuş, bugün ayakta duran yapılar Selçuklular tarafından yaptırılmıştır. Tarihi kayıtlara göre; bu hamamın bulunduğu yerde büyük bir kilise varmış. 8 Ağustos 1022 tarihinde meydana gelen bir depremde bu kilise yok olmuş. Yeraltında fışkıran sıcak sular, ancak 9 gün sonra durulabilmiş. Daha sonra bu alanın üzerine bir hamam yapılmış.

Amasya Salnamesi’nde; hamamın taş örgülerinin 1245 yılında yapıldığı ve Selçuklu hükümdarlarınca onarıldığı yazmaktadır. Yine aynı kitapta; Büyük Hamam’a, ‘Şadi Paşa’ya da ‘Sultan Mesut’ hamamı da denildiği kaydı düşülmüştür. Biri büyük, iki küçük kubbesi olan hamamın içine Arslanağzı denilen kurnanın yanında ehram şeklinde küçük bir sütun vardır. Burası Kızgözü olarak adlandırılır. Bu nedenle Büyük Hamam, halk ağzında ‘Arslanağzı’ ya da ‘Kızgözü’ kaplıcası olarak da bilinmektedir.

b) Küçük Hamam: Büyük Hamam’ın hemen yanında bulunan Küçük Hamam, yapılış itibariyle hiç ona benzemez. Bu hamam, yine Selçuklular döneminde, Amasya emiri Yargıç Paşazade Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Mimari tarzı tamamen Selçuklu mimarisine uymaktadır.

c) Maarif Hamamı: Bu hamam hepsinden yeni olup, Abdülhamit’in son Dahiliye Nazırı Mazlum Paşazade Memduh Haşa tarafından yaptırılmıştır. Atatürk’ün 1919’da on sekiz gün süreyle kaldığı kaplıcadır.

Bu konuyla ilgili gelişmeler şu şekilde cereyan etmiştir: “25 Mayıs 1919 tarihinde, Kavak ilçesinden Havza’ya gönderilen telgrafta; ‘Mirliva Mustafa Kemal adında bir zat Havza’ya gelecektir. Böbreklerinden rahatsız olduğu için kaplıcalarda kalacaktır.’ denir. Bunun üzerine kendisine Mesudiye Oteli ile Ali Ağazadeler’in konağı hazırlanır ve beklenen kişi aynı gün akşam üzeri Havza’ya gelir, ilk geceyi konakta misafir olarak geçiren Mustafa Kemal, daha sonra otele yerleşir ve 13 Haziran 1919 gününe kadar orada kalarak hem tedavi olur, hem de milli mücadelenin hazırlıklarına başlar. Atatürk, Samsun’a üçüncü gelişlerinde, yani 24 Eylül 1924 tarihinde Havza’ya tekrar uğrar. Havzah’lara hitaben bıraktığı yazı şöyledir; ‘Sizlerle en elemli, en yeisli günlerde tanıştım. Aranızda günlerce kaldım. Bana mazinin hatırasını tekrarlatan şu daire içinde kıymetkâr mesai ve muavenetinizden pek müstefit oldum. Eğer Havzah’ların o samimi ve metin hüsn-ü kabulleri olmasa ve eğer Havza’nın nafi şifalı kaplıcaları ahval-i sıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki inkılâp için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki, Havza ve Havzah’lara çok şey borçluyum. Kalbi rabıtamda ebediyyen saklıyacak ve sizi hiç unutmayacağım. İlk cür’eti, ilk cesareti gösteren sizlersiniz. İnkılâp ve cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzah’ların büyük bir yeri vardır. Gazi Mustafa Kemal.'”

Havza Kaplıcalan’nın suyu, sodyum bikarbonatlı, oligo-metalik bir sudur. Temperatürü52°C, pH değeri 7.85, radyoaktivitesi 4.47 emandır. Suyun debisi saniyede 1.6 litredir. Banyo tedavisi; her çeşit romatizma, nevralji, nevrit, poli-nevrit, kırık-çıkık sekelleri ile lezyonel olmayan jinekolojik sendromlarda önerilir. Tüm bu hastalıkların tedavisinde sédatif etkisi ön plandadır. Ayrıca, kronik bronşit, mide ve bağırsak ile böbrek hastalıklarında kaplıca suyundan çok olumlu sonuçlar alınır.

Türkiye’nin her yerinden ziyaretçilerin geldiği bu ünlü kaplıcalar, yurtdışından da çok sayıda hastayı ağırlamakta, ilgi çeken tarihi mimari yapısı ve şifalı özellikleriyle ilçe turizmine büyük ölçüde katkıda bulunmaktadır.

İlçede pek çok otel, motel ve pansiyon vardır. Bunların içinde en önemlisi, aynı zamanda termal hizmet veren iki yıldızlı Maarif Kaplıca Oteli’dir. 23 odada 48 yatakla hizmet veren tesiste her türlü ihtiyacı karşılayacak yardımcı üniteler bulunur. İlçedeki toplam yatak kapasitesi 2000’i geçer. Bele-diye’nin sürekli yatırım çabası içinde olması, ilçeyi kısa sürede sağlık turizminin tercih edilen yerlerinden biri haline getirecektir.

 

Balıklı Çermik

Sivas ili Kangal ilçe merkezine yaklaşık 13 km. mesafede bulunan Kavak Deresi vadisinde yer alan Balıklı Çermik deniz seviyesinden 1500 metre yüksekliktedir.

Kaplıcanın bulunduğu alan, 1917 yılında sazlık ve sulak bir bölgeymiş. Ayağında yara olan bir çobanın tesadüfen tedavi olmasından sonra, yöre halkı açtığı ilkel çukurlardan yararlanmaya başlamış. Kaplıcaya ‘Yılanlı Çermik’ denilmesi bu tarihlere rastlar. Daha sonra suda, nereden geldiği bilinmeyen küçük balıklar görülmeye başlanmış. Balıklar, çukurlara girenlerin vücudundaki yara kabuklarını, sivilce başlarını koparır, bu şekilde temizlenen yaralar da, suyun şifalı etkisinin de tesiriyle çok çabuk iyileşirmiş. Suyun hızlı bir şekilde tanınmasına neden olan etkenlerin başında geldiğinden, balıklar kaplıcanın sembolü olmuş ve yöre bu kez ‘Balıklı Çermik’ diye anılmaya başlanmış. Halk, 35-36°C sıcaklıkta yaşayan, gri-bej renkli, 2-10 cm. boyundaki binlerce balığın kutsallığına inanır ve onlara dokunmazlar.

Sodyum bikarbonatlı, kalsiyumlu ve magnezyumlu olan kaplıcanın suyu, oligometalik ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilmiştir. Temperatürü 35-36.5°C, pH değeri 7.3, radyoaktivitesi 1.8 emandır. Kaynaklar, güney doğrultusunda sıralanmış olup beş ayrı yerden çıkmaktadır. Benzer özellikler gösteren bu kaynakların debisi yüksektir. (130 İt/sn) ve günde 5760 kişinin yararlanabileceği bir potansiyele sahiptir.

Banyo tedavisi; ruhsal yorgunluklara, kalp hastalıklarına, deri hastalıklarına, her türlü romatizmal hastalıklara, nevralji, nevrit, hemipleji, parapleji gibi sinir hastalıklarına, kırık-çıkık sekellerine, travmatik eklem ve kas hastalıklarına, banyo ve lavaj uygulaması suretiyle kadın hastalıklarına ve bazı cilt hastalıklarına önerilmektedir. İçme tedavisi; böbreklerde kum ve taş oluşumunda, tekrarlayan durumlarda etkili olur.

Kaplıcanın en önemli özelliği ise, artık dünyaca ‘Doktor Balıklar’ namı altında ün yapan bu balıklardan, tıbben olmasa bile, tıbba yardımcı bir unsur olarak yararlanılmasıdır. ‘Cyprinide=Sazangiller’ familyasına dahil ‘Cyprinion Macrostamus=Beni Balığı’ ile, Kayabalığı türlerinden ‘Garra rufa=Yağlı Balık’ cinsi bu balıklar; delici, emici ve pansumancı olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Tahriş olmuş durumdaki veya herhangi bir enfeksiyon sonucu oluşmuş cilt dokusundaki yaraları, egzema, cerahatli sivilceler ve sedef hastalığı oluşumlarını iyileştirmekte yardımcı olurlar. Kaplıcada, havuza giren kişilerin etrafında toplanan ince ve kahverengi-gri-bej renkli balıklar, derhal faaliyete geçer ve vücut çevresinde dolaşmaya başlayarak hastalık belirtisi olan yerleri temizlemeye girişirler. Dişleri olmayan bu balıklar,36°C sıcaklıktaki suyun yumuşatmış olduğu kabarmış yara kabuklarını kopararak, cildi pürüzsüz hale gelinceye kadar temizlerler. Cilt üzerinde belirgin bir yara izi kalmaz. Tedaviden olumlu sonuç alınabilmesi için, bir günde belirli aralıklarla havuza giren ve kaplıcanın şifalı suyundan sabahları aç karnına 3-5 bardak içen hastalar, 21 gün süreyle bu tedavilerini sürdürecek olurlarsa, % 98 oranında amaçlarına ulaşmış olurlar. Diğer taraftan, yerden kaynayan su içindeki küçük kabarcıkların ve balıkların vücut üzerine yaptıkları ufak darbelerin etkisiyle, vücutta bir gevşeme ve dinlenme hali görülür. Bu tedavi tamamen yan etkisiz olup, kesinlikle herhangi bir ilaca gereksinim duyulmamaktadır. Suyun içeriğinde, cilt hastalıklarının tedavisinde etkili olduğu bilinen selenyum maddesinin bulunması, sedef hastalığı gibi psikolojik kökenli olan ve telkine çok yatkın bulunan hastalıklarda başarılı sonuçların alınmasına neden olmaktadır.

Sedef hastalığı, nedeni kesin olarak bilinmeyen bir hastalıktır. Tıp dilinde ‘Psoriasis’ olarak bilinir. Kalıtsal ve sinirsel kökenlidir. Daha çok baş derisinde, diz ve dirseklerde, tırnaklarda meydana gelen düzensiz kırmızı lekeler halinde kendini gösterir. Lekeler gümüş renginde ve pul pul olup, deri seviyesinin üstündedir. Kaşıntı yapmazlar, israil’de bulunan Lut Gölü’ndeki benzer özelliklere haiz tedavi tesislerinden sonra, Balıklı Çermik’in devreye sokulması, modern tıbbın bugüne kadar kesin çözüm bulamadığı bu tür hastalıklar için ayrıca bir ümit kaynağı olmaktadır. Bir kere, kaplıcaya girmekle sağlanan etkilenme önemli ölçüde psikolojiktir. Kişiler, şöhretini bildikleri bir yere bu şekildeki bir etkilenmeye hazır halde girerler. Buradaki sıcak, sakin ve rahat ortamda stresten uzak kalırlar. Ayrıca, aynı soruna sahip kişilerce oluşturulan dertleşme ortamının da, doğal bir grup tedavi seansı şeklinde cereyan ettiğini de söylemek mümkündür.

Sağlık turizminde dünya çapında önemli bir konuma yükselen Balıklı Çermik’teki ilk modern tesisleşme çalışması 1950’li yıllarda başlamış ve aradan geçen süre zarfında tesisleşme daha da ileri götürülerek, bugün yılın on iki ayında yurtiçi ve yurtdışından gelen hastalara hizmet veren dünyanın sayılı kaplıcalarından biri haline gelmiştir.

Kaplıcada; biri kapalı, biri yarı açık, diğer ikisi tam açık dört adet tedavi havuzu ile bir adet olimpik ölçülerde yüzme havuzu vardır. Kapalı olan havuz sadece yaralı ve hastalara, açık havuzlardan biri erkeklere, diğer ikisi ise kadınlara ayrılmıştır. Olimpik havuz ise herkese açıktır. Konaklama; 150odada 300 yatakla hizmet veren Balıklı Kaplıca Oteli’nde yapılmaktadır. Bunun dışında, birtakım motel ve pansiyon türü yerler de vardır. Ancak, sezon süresince yatak sayısı yeterli olmadığından, 1000 civarında çadır da kurulmakta, yine kaplıca sınırları içinde Avrupai nitelikte kamp ve karavan turizmine göre düzenlenmiş özel bir alan da bulunmaktadır.

Kisarna Maden Suyu

Tranzon il merkezine yaklaşık olarak 7 km. uzaklıktaki Kisarna Köyü’nde bulunan Kisarna Maden Suyu ülkemizin en ünlü maden sularından bir tanesidir. Karbondioksit gazı ve Silis oranı yüksektir. Temperatürü15°C, radyoaktivitesi 62 eman, pH değeri 6.2’dir. Denizden 80 m yükseklikteki bu maden suyun mide, sindirim yolları, böbrek hastalıklarında çok faydalı olduğu söylenmektedir. Kaynağın çevresinde dinlenme tesisleri vardır ve şu anda şişelenerek ülke pazarında pazarlanmaktadır.

 

KaraAli Kaplıcaları

Urfa il merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunan KaraAli köyünde hizmet vermekte olan KaraAli Kaplıcaları 41-49 derece arasında değişen ve 150.000 metreküp/saat sıcak su kapasitesine sahiptir. Aynı zamanda barınma olanakları açısından üst düzeyde bir Kaplıca olan KaraAli Kaplıcaları masaj salonu, Türk hamamı, Sauna, Çocuk Havuzu, Yarı olimpik yüzme havuzu, bay-bayan kaplıca havuzları bulunmaktadır.

Nörolojik hastalıklar, kadın-doğum hastalıkları, böbrek ve idrar yolları hastalıkları, metabolizma hastalıkları, kalp-dolaşım sistemi hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları, cilt hastalıkları, solunum sistemi hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

 

Aşağı Şerefhane Maden Suyu

Van ilinin Muradiye ilçesine bağlı, Çaldıran ile Muradiye arasında bulunan Aşağı Şerefhane Maden Suyunun debisi yaklaşık olarak saniyede 0,05 litredir ve ortalama sıcaklığı 10 derecedir. Bu maden suyunun sindirim hastalıkları, böbrek hastalıkları, bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir.