Çiftehan Kaplıcaları

Niğde ili Ulukışla ilçesine yaklaşık olarak 22 kilometre uzaklıkta bulunan Çiftehan bucağındaki Çiftehan Kaplıcaları, Niğde’nin en önemli şifalı su kaynağı olarak bilinmektedir. Kaplıca alanının denizden 1020 metre yükseklikte olduğu bu bölge, tarihin çok eski dönemlerinden bu yana ününü korumuş ve tedavi olmak isteyenlerin istilasına uğramıştır.

Yapılan arkeolojik araştırmalara göre; burası Etiler zamanından beri önemli bir yerleşme merkezi olarak kullanıla gelmiştir. Kazılarda Eti, Frig, Roma devirlerine ait seramik kalıntılarına rastlanmıştır. Örneğin; eski havuzun temel bölümleri Roma dönemine atittir. Bugün hâlâ kullanılan havuzlu banyolar, Selçuklular tarafından yaptırılmıştır. Havuzlu banyo, Selçuklu mimarisinin özgün örneklerinden birisi olarak dikkati çeker. Kadın ve erkeklere ait iki bölümden oluşan ve çiftehamam tarzında inşa edilen binanın her iki kısmı birer kubbe ile örtülüdür. Selçuklular tarafından yoğun olarak işletilen ve günümüze dek ulaşan kaplıcaların en başta gelenlerindendir. Bugünkü kaplıca binaları ise, 1974 yılında Nihat Güner ve Fuat Kınıkoğlu’nun ortaklaşa çalışmaları sonucu yapılmıştır.

Çiftehan Kaplıcaları, madeni az ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilmiş olup, suyu sodyum sülfat, klorür, kalsiyum ve radonludur. Çiftehan’da çok sayıda kaynak bulunmakta, bunların arasında fiziksel özellikler açısından farklılıklar gösteren 6 kaynak dikkati çekmektedir.

Bunlardan Çeşme Kaynağı’nın temperatürü 22°C, radyoaktivitesi 11.23 emandır. Suyu, oligometalik acı bir sudur, bileşimi diğerleriyle benzer özellikler gösterir. Ancak içerdiği tuz miktarı daha azdır. Suyun içine az miktarda karbondioksit katıldığı takdirde sofra suyu olarak değerlendirilebilecek bir sudur. Bu şekliyle kullanıldığında diüretik etki gösterir.

Çelikli Kaynak, Mahmut Suyu, Kükürtlü Kaynak, Çamaşırlık Kaynağı ve Çiftehan Boru Suyu olarak adlandırılan diğer kaynakların temperatürleri 2253°C, pH değerleri 7.37.9, radyo aktiviteleri 1.111.23 eman arasında değişmektedir. Bileşimleri hemen hemen birbirinin aynıdır. Bunlar, litrede 2 gram civarında total mineralizasyon içeren acı sulardır. ‘Acı Su’ deyimi, bilindiği gibi toprak alkali sülfatlı sulara verilen bir isimdir. Yüzeye çıkarken geçtiği tabakalardan az miktarda tuz yüklenmiş olduğundan, Çiftehan suları tuzlu acı sular alt grubuna da girer. Termaliteleri yüksektir. Gazları yoktur. Bu içerikleriyle, halkın da alışageldiği şekilde, öncelikle dış uygulamalarda değerlendirilme yoluna gidilmelidir. Bu uygulamalar, özellikle lokomotör sistemin ağrılı hastalıklarına iyi gelir.

Burada bir konuya değinmekte yarar vardır: Romatizma denildiği zaman halk daima homojen bir hastalığın varlığını düşünür. Aslında, romatizma adı altında çok sayıda sendrom grubu bulunmaktadır. Bunların ortak özellikleri, evolüsyonlarının başlangıcında, ortasında veya sonunda, lokomotör sistemin ağrı ve tutukluklarıyla ilgili tabloda yer almalarıdır. Kürler, romatizmal sendromların akut devrelerinde kontrendikedir. Genellikle halkın ‘Sarı su’ diye adlandırdığı, eklemlerde sıvı toplanması vakalarında kaplıca tavsiye edilmez. Aktif dönem geçirildikten sonra, ayrıca ileri yaşlarda görülen çeşitli nedenlere bağlı artroz denilen eklem kireçlenmesi veya dejeneratif romatizmalarda, bazı bel fıtıklarında, buna bağlı siyatik ağrılarında, kalça eklemi kireçlenmelerinde bu kürlerden fayda sağlanır. Bu arada spaztik kolitler, karın içinde spazmdan doğan ve lezyona bağlı olmayan ağrılı sendromlar endikasyon yönünden dikkate alınabilir. Bu suların, böbrek taşlarının düşmesi esnasında üreter üzerinde spazmodik etkisi beklenir. Soğutularak içme kürleri şeklinde kullanılması da önerilebilir. Bu kürlerde sular, karaciğer ve safra kesesi üzerinde hafif bir etki oluşturabilirler. İçme kürlerinin bu tesiriyle, banyo uygulamalarının sedatif etkisi birleştirildiğinde, safra kesesi taşları, karaciğer iltihap sekelleri, kolesistektomi belirtileri endikasyon kazanırlar.

Banyo tedavisi; romatizma, kadın hastalıkları, nevralji, nevrit, polinevrit ve deri hastalıklarına iyi gelir. Sudaki bro t mür nedeniyle teskin edici bir etkisi vardır. İçme tedavisi ise; böbrek ve metabolizma bozukluğundan ileri gelen şişmanlık ve gut gibi hastalıklara önerilir. İçildiğinde laksatif etki eder. Özellikle, cilt hastalıkları üzerinde yaptığı olumlu etki, Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın bu kaplıcalara kadar gelerek yıkandığı ve güzelliğini ona borçlu olduğu söylencesinin çıkarılmasına neden olmuştur. Bunun doğru olup olmadığı her ne kadar tartışılacak bir konu olsa da, kaplıca sularının şifalı olduğu, tedavi görenlerin vücutlarının güçlendiği, zindelik kazandığı bir gerçektir.

11 Özel İdaresi tarafından işletilen Çiftehan Kaplıcalarında; ikisi tarihi olmak üzere beş adet genel tedavi havuzu, elli üç adet özel banyo ve çok sayıda sıra banyo bulunur. Kaplıcanın Fizik Tedavi Ünitesi, bu konuda gereksinimi olan hastalara her türlü tıbbi yardımı sağlar. Konaklama, 1500 yataklı tesiste yapılabilmekte ise de, ancak bu rakam bile ihtiyacı karşılayamamaktadır. 13 ayrı motel, 169 tek kişilik oda ve 75 prefabrik ev yapımı yine yeterli olmamış, son olarak iki yıldızlı Otel Çiftehan devreye sokulmuştur. Termal hizmetin de verildiği otel, 50 odada 100 yataklıdır

Kuzuluk Kaplıcaları

Sakarya ili, Akyazı ilçe merkezine yaklaşık 8km uzaklıkta olan Kuzuluk Kaplıcalarının denizden yüksekliği 100 metredir. Suyu, sodyum-bikarbonatlı sular grubuna girmektedir. Çevresi meşe ormanlarıyla kaplıdır. Radyoaktivileri 3.9 – 7.3 eman, temperatürü 37-70 °C olan, pH değerleri ise 6.8-8.2 arasında değişmekte olan Kuzuluk Kaplıcaları bir çok hastalığa şifa vermektedir.

Bu hastalıklardan bazıları: romatizma, siyatik, lumbago, nevrit, kadın, cilt hastalıkları, sedef ve egzema hastalıkları, damar sertliği vs. gibi bir çok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Dünyaca ünlü ‘Fango’ türü çamurla benzer özellikler gösteren çamuruyla yapılacak banyolardan da çok olumlu sonuçlar alınır.Kuzuluk, modern konaklama tesisleri, pansiyon olarak verilen dağ evleri ve tedavi üniteleriyle tam bir termal merkez görünümündedir.

Kıl Hamamı

Taraklı ilçesinin Hacıyakuplar köyünde bulunan Kıl Hamamı Kaplıcası, ilçe merkezine 7 km mesafede bulunmaktadır. Kıl Hamamı Kaplıcası bir derenin içerisinde ve çam ormanlarının arasındadır. Kamp yapmaya uygun alanının yanı sıra konaklamak için bir tesiste bulunmaktadır. Yaklaşık 70 yataklık bir konaklama imkanı bulunduğundan dolayı pek fazla konaklama sorunu yaşamazsınız.

Bunun dışında su sıcaklığı 42 derece ve romatizma, kireçlenme, siyatik ve cilt rahatsızlıkları bulunan kişilerce her mevsim rağbet gören Kıl Hamamı için yaz yada kış farketmeden rezervasyon yaptırabilirsiniz. Aynı zamanda içme olarak da kullanılabilen bu şifalı su mide hastalıkları, bağırsak hastalıkları, karaciğer rahatsızlıkları, safra kesesi rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.

Sağlarca (Billuris) Kaplıcası

Siirt ili Billuris köyü sınırları içerisinde yer alan Sağlarca Kaplıcası halk arasında ‘Billuris Kaplıcası’ olarak da adlandırılır.

Dünyada ender görülen doğal manzarasıyla Billuris Kaplıcası, bir mağaranın içinde, tavanı yüksek kubbe şeklinde oyulmuş ve çevresinde anfitiyatro şeklinde soyunma ve dinlenme yerlerinin sıralandığı değişik ve son derece güzel bir yapıdır. Kaplıcanın giriş kısmının her iki tarafı, kesme taşlarla örülmüş ve- üst kısmı daha fazla aydınlık temin edilebilecek tarzda mermer sütunlarla süslenmiştir.

Dokuz ayrı kaynaktan çıkan ve dipten kaynayan bu şifalı sular, mağaranın içinde bulunan 2.5 metre derinliğinde ve 10×15 metre boyutlarındaki havuzda toplanmaktadır. Bo-tan Çayı’na 100 metre uzaklıkta bulunan kaplıca, hem iç, hem de dış görünümüyle doğa harikası yerlerden biri olma özelliğini kazanmıştır.

Kükürtlü ılıca ve içmeler grubunda incelenen suyu, kalsiyum sülfat, bikarbonat, sodyum klorür, magnezyum ve kükürtlü hidrojen içermektedir. Bileşiminde ayrıca, karbondioksit, arsenik ve iyot bulunmaktadır. Temperatürü 34.5°C, pH değeri 6.85, radyoaktivitesi 2.5 emandır. Bol miktarda sülfat içermesi, kaplıcanın Billuris Ekşisuyu şeklinde tanımlanmasına yol açmıştır.

Banyo tedavisi; romatizma, siyatik, lumbago, nevrit, polinevrit, çocuk felci ve deri hastalıklarında, solunum yollarının kronik iltihaplarında yararlıdır. Solunum yolları ile deri hastalıklarının tedavisinde, serpintileme ile koklama yöntemlerinden de sonuç almak mümkündür.

Özellikle yaz aylarında civar il ve ilçelerden çok sayıda ziyaretçinin uğrak yeri olan kaplıca, 11 Özel İdaresi tarafından işletilmektedir. Konaklamanın yapılabildiği 100 yataklı bir moteli mevcuttur. Diğer tesislerle birlikte sezon sırasında yatak kapasitesi 1000’i geçmektedir. Geniş kaplıca alanında çadır da kurmak mümkündür.

Kös Kaplıcası

Kös Kaplıcası: Bingöl’ün 25 kilometre kuzeydoğusun¬da, Ilıcalar mevkii denilen yörede, Kös köyündedir. Kös köyü, Merkez ilçeye bağlı Ağacaeli bucağı sınırlan içinde olup eski adı Fahran’dır. Bu nedenle Tahran Kaplıcası’ diye de adlandı¬rılır.

Kös Kaplıcası, ya da ‘Kös Hamamı’; Bingöl-Karhova yolu üzerinde, karayoluna 1 kilometre mesafededir. Bingöl ilinin tanınmış kaplıcaları arasında olması ve il merkezine yakınlı¬ğı nedeniyle ‘Bingöl Kaplıcaları’ diye de bilinmektedir. Doğu Anadolu bölgesinin en iyi kaplıcaları arasında sayılır. Gür bir orman içindedir. Burası aynı zamanda bir gezinti yeri olarak

da ünlenmiştir.

Kaplıcanın, bileşimleri benzer özellikler gösteren, an¬cak teknik değerlerinde bazı farklılıklar olan iki kaynağı var¬dır:

a) Hamam kaynağı: Bikarbonat, sodyum, kalsiyum, bro-

mür ve arsenik içerir. Temperatürü 42.5°C, radyoaktivitesi

4.11 eman, pH değeri 6.15’dir. Bu su direkt olarak hamamda

kullanılmaktadır.

b) Moteller kaynağı: Sodyum ve kalsiyum bikarbonattı,

sülfatlı bir sudur. Radyoaktivitesi 1.24 eman, pH değeri 7.0,

temperatürü ise 45°C’dir. ‘Sıcak kaynak’ olarak adlandırılan

bu kaynağın suyu, kaplıcadaki konaklama tesislerinde değer-

lendirilmektedir.

Romatizma, siyatik, nevralji, nevrit ve kadın hastalıkla¬rı için önerilen Kös Kaplıcası’nın her iki kaynağı, gerek bile¬şimleri, gerekse diğer özellikleri itibariyle birbirine yakın su–lardır. Her ikisinin de litresinde 2 gramın biraz üstünde total mineralizasyon vardır. Karbondioksitli kalevi ve toprak kale-vili bikarbonatlı termal sulardır. Dış uygulama tarzında kulla¬nıldıklarında; sedatif ve vazodilatatör etkileri görülür. Şu hal¬de, ağrılı sendromlarda, romatizmal ve spazmodik vakalarda, ayrıca periferik dolaşım bozukluklarında damar açıcı olarak değerlendirilebilir. Hipertansiyonlu kişilerin tedavisinde kul¬lanılabilir. Damar sertliğine bağlı iskemik sendromlarda, akut belirti bulunmadığı takdirde, bu uygulamalardan çok istifade edilir. Bu sular, soğutularak içme kürleri tarzında da kullanı¬labilirler. Iç uygulamalarda; karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsağın fonksiyon bozukluklarında, metabolizma hastalık¬larında ve bu anlamda diyabet ve gut vakalarında değerlendi¬rilmesi gereken sulardır.

Kadın ve erkekler için iki ayrı tedavi havuzu bulanan kaplıcada, ayrıca çok sayıda özel ve sıra banyo da vardır. Ko¬naklama, 11 Özel ldaresi’ne ait 80 /ataklı bir otelle, sayıları 10’u geçen motellerde yapılım «tadır. Sezon sırasında kuru¬lan çadırlarla birlikte, kaplıcanın /atak kapasitesi 500’ü geç¬mektedir. Sosyal tesisler açısından da ihtiyaca cevap verecek düzeydedir.

Şavşat Ilıca Kaplıcası

Ilıca Kaplıcası: Şavşat’a 12 kilometre uzaklıktaki İlıca köyündedir. Bu nedenle ‘Ilıca Köyü Çermiği’ diye de bilinir. Suyu; romatizma ve siyatik gibi ağrılı hastalıkların tedavisin¬de etkilidir. Oteli ve sosyal tesisleri vardır

Cevinde Kaplıcası

Cevinde Kaplıcası: Gazipaşa ilçesine 25 kilometre uzaklıkta, Cevinde köyündedir. Cilt hastalıklarına, siyatik ve romatizmaya iyi gelen bir suyu vardır.

Diyadin Kaplıcaları

Diyadin Kaplıcaları olarak tanınan bu kaplıcalar, üç grup kaplıcadan ‘çermikten’ oluşmaktadır:

a) Köprü Çermiği: İlçenin5 kilometregüneyindedir.

Kaplıcanın tortuları, Murat Nehri üzerinde doğal bir köprü meydana getirdiği için bu ad verilmiştir.

b) Yılanlı Çermik: Köprü Çermiği’nin400 metregüneyindedir.

c) Davut Çermiği: Diğer iki çermiğe göre2 kilometredaha güneyde, Davut köyü sınırları içindedir.

Denizden yüksekliği 1900-1975 metrearasında değişen bu kaplıcalar, uzun yıllardan bu yana kullanılmakta ve halk tarafından çok rağbet görmektedir.

Tıbbi ve teknik değerlendirmeleri aşağıda sunulan kaplıcaların suyu; bikarbonat, kalsiyum, hidrojen sülfür ve karbondioksit içerir. Yılanlı ve Davut Çermikleri’nde bir miktar magnezyum vardır. Temperatürü 39-50°Carasında, radyoaktiviteleri 1.3-1.6 eman, pH değerleri 6.7-6.85 arasında değişmektedir.

Her üç kaynak da, romatizma, nevri t, nevralji ve kadın hastalıklarına tavsiye edilir. Köprü ve Davut çermikleri, sularının bileşimleri ufak iniş çıkışlar gösterse de birbirine benzer. Her iki suda 2-3 gramcivarında total mineralizasyon bulunmaktadır. Bunlar; toprak kalevili, bikarbonatlı ve sülfatlı maden sularıdır. Kükürtlü hidrojen ve karbondioksit ihtiva ederler. Aynı zamanda hipertermal ve hipotonik sulardır. Ter-maîiteleri 40-45°Carasında değişir. Her üç suyun da dış ve iç uygulamalarda endikasyonları aşağı yukarı aynıdır. Dış uygulamada; karbondioksitin ve termalitenin sedatif ve vazodila-tatör etkileri beklenir. Kükürtlü hidrojenin ise, cilt ve enfeksiyonlara bağlı romatizmal sendromların yanı sıra, özellikle üst solunum yollarının akıntılı kronik iltihaplarında burun kanalına etkili olduğu görülür. Bu maden sulan; termaliteleri bakımından sedatif tesirleriyle, kükürtlü hidrojen bakımından kronik enfeksiyon ve cilt hastalıklarında, karbondioksit bakımından da vazodilatatör ve sedatif etkiyi tamamlayıcı bir unsur olarak değerlendirilebilirler.

Termal suların bikarbonat, klorür, sülfat, kalsiyum, karbondioksit gazı içermesi ve toplam mineralizasyonun 1 gr/lt olması nedeniyle şifa özelliği taşır. Cilt hastalığı, özellikle romatizma, mide-bağırsak ve böbrek rahatsızlıkları,nevrit nöroloji, kadın hastalıkları, kemik ve kireçlenme hastalıkları, siyatik ve metabolizma bozukluğu gibi hastalıklara iyi gelmektedir.

Diyadin Kaplıcaları dünyadaki şifalı sular içerisinde 7.sırada yer almaktadır.Sıcaklık 72-78 °Cdir.

Diyadin kaplıcalarında; genel tedavi havuzları, özel banyoların bulunduğu sıra odalar ve bir de Hidroloji Ünitesi vardır. Yatak kapasitesi toplamda 150’yi bulan bir turistik otele, sezon süresince çadır kurmaya müsait geniş bir araziye ve yeterli sayıda sosyal tesise sahiptir. Ancak, kaplıca bölgesine yakın olması nedeniyle, buraya gelenlerin büyük bölümü ihtiyaçlarını ilçe merkezinden karşılamayı tercih etmektedirler.