Şart Kaplıcası ve Çamuru

Manisa ili, Salihli ilçesindeki Şarp Kaplıcası ve Çamuru, Ödemiş yolu üzerinde, ilçe merkezine 11 kilometre uzaklıkta, Sart köyündedir. Salihli’nin güneybatısına düşer. Doğal güzelliklere sahip bir yörede, denizden410 metreyüksekliktedir.

Ünlü ‘Kiepert Haritası’nda, bu kaplıca, eski çağların meşhur Sardes kentine ait banyolar olarak gösterilmiştir. Gerçekten, Sart Kaplıcası’nın Lidya döneminde işletildiğine dair mevcut bütün kayıtlarda fikir birliği vardır. Sardes ören yerine olan yakınlığı bunun en büyük kanıtıdır.

Türkiye çapında ünlü olan bu kaplıcalar, kükürtlü ılıca ve içmeler grubuna dahildir. Suyu, bikarbonat, sodyum, kalsiyum, hidrojen sülfür ve karbondioksit içerir. Temperatürü 51.5°C, radyoaktivitesi 1.1 eman, pH değeri 6.08’dir.

Kaplıca suyu, litresinde total 2 grama yakın mineral taşıyan, karbondioksitli, alkali ve toprak alkali, bikarbonatlı, hipertermal bir sudur. Belirgin özelliği, litrede 1.5 miligram kadar hidrojen sülfür içermesidir. Bu suretle, gerek romatizmal sendromların enfeksiyöz şekillerinde, gerekse periferik dolaşım yetersizliği gösteren vakalarda, sedatif, vazodilatatör ve antienfeksiyöz vasıflarıyla değerlendirilirler. Bu tür sulardan, özellikle üst solunum yollarının kronik iltihaplarında ve kronik kadın hastalıklarıyla deri hastalıklarında olumlu etki beklenmelidir. Perhizle kontrol altına alınmış yaşlı ve şiş ‘ man diyabetiklerde, kan şekerine etkisi ile dikkati çeker. Karaciğer, safra kesesi yetersizliklerinde çok yararlı tesirleri görülür. Banyo, içme ve özellikle inhalasyon tarzı uygumalarda, termal reaksiyonların ortaya çıkacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Bu nedenle, kürlerin doktor kontrolü altında yapılmasında yarar vardır.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, cilt, solunum yolları ve kadın hastalıklarına önerilir. İçime pek elverişli olmasa bile, içildiği zaman hipostenik midelere iyi gelir. Yemeklerden önce alındığında iştah açar. Suyu içmeden önce, bardakta biraz bekletmek gerekmektedir. Bu işlem, suyun soğutulmasının yanı sıra, aslında hidrojen sülfürün uçmasını sağlamak içindir.

Sart Kaplıcalan’nın kaynağı, üstü cam kaplı bir havuz içinde kapte edilmiş olup, hamamlara buradan aktarma yapılmaktadır. Kaplıcada üç adet genel havuz, bir adet çamur havuzu, yirmi civarında özel banyo ile elliye yakın sıra banyo mevcuttur. Termal tedavi, bakım ve kontrol ünitesinde uzman doktor kontrolunda yapılmaktadır. Modern konaklama tesislerindeki toplam yatak sayısı 1000’i geçer. Sosyal ihtiyaçların karşılanmasında hiçbir sıkıntı çekilmez.

Kokargirme Kaplıcası

Muğla ili Köyceğiz ilçesi sınırları içerisinde bulunan Kokargirme Kaplıcasının sodyum klorürlü olan suyunun radyoaktivitesi 21eman gibi yüksek bir değerdedir. Romatizma, solunum yolları ve kalpdamar hastalıklarına yararlıdır.

Belceğiz Kaplıca ve İçmeleri

Muğla ili Fethiye ilçesinin 12 km. doğusundaki Ovacık köyünün yakınında bulunan Belceğiz Kaplıca ve İçmeleri deniz kıyısında kaynayan bir şifalı sudur. Tuzlu soğuk maden suları grubuna dahil olan suyu, solunum yolları, kalp-damar ve romatizmal hastalıklara, siyatiğe, içme tedavisi ise; mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelir.

Tavşanburnu Kaplıca ve İçmeleri

Muğla ili Bodrum ilçesi sınırları içinde bulunan Tavşanburnu Kaplıca ve İçmeleri, Bodrum’un doğusunda, Tavşan Burnu yakınlarında, deniz kıyısında bulunan şifalı bir su kaynağıdır. Suyu, tuzlu soğuk maden suları kapsamında değerlendirilmiştir. Banyo tedavisi; solunum yolları, kalp-damar ve romatizma hastalıklarına, içme tedavisi ise; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına iyi gelir.

 

Hacıbayramlar Maden Suyu

Muğla ili Yatağan ilçesi sınırlarında bulunan Hacıbayramlar Maden Suyu tuzlu, sodalı ve karbondioksitli bir sudur. Sindirim ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarına, solunum yolları hastalıklarına ve romatizmaya yararlıdır.

Hisarönü İçmeleri

Muğla ili Marmaris ilçesine yaklaşık 23 kilometre uzaklıkta buluna Hisarönü içmeleri, her zaman esintili ve nemsiz havası, saf ve temiz içme sularıyla astım ve kalp rahatsızlığı çekenlere önerilebilecek sayılı yerlerden biridir. Buranın tarihte kadın hastalıklarının tedavi edildiği önemli bir merkez olduğuna ve ‘Pazarlık’ adı verilen yörede çok sayıda sağlık tesisinin bulunduğuna dair kayıtlar mevcuttur.

Sepetçiler Ilıca ve İçmesi

Muğla ili Milas ilçe merkezinin yaklaşık 12 km uzaklığında bulunan Sepetçiler köyündeki Sepetçiler Ilıca ve İçmesi, tuzlu soğuk maden suları grubuna dahil olup, bağırsaklarda müshil etkisi yapar. Banyo tedavisi; kalp-damar ve solunum yolları hastalıklarına, romatizmaya iyi gelir.

Ladik Kaplıcaları

Samsun’un Ladik ilçesi de, ülkenin çeşitli yerlerinden tedavi amacıyla gelen çok sayıda ziyaretçiyi kendine çekmektedir. Ladik Kaplıcaları diye de anılan bu şifalı sular, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Hamamayağı köyünde, Samsun-Amasya karayoluna 3, Havza ilçesine ise 13 kilometre mesafededir. Kaplıcaların denizden yüksekliği 60 metredir.

Hamamayağı ve Hırlas isimlerindeki bu kaplıcalar, Roma ve Bizanslılar tarafından da işletilmiş tarihi kaplıcalardandır. Kalsiyum bikarbonatlı ve magnezyumlu olan suyunun temperatürü36°C, pH değeri 7.22, radyoaktivitesi 14.15 emandır.

Banyo tedavisi; sinir sistemi rahatsızlıklarına, hemiple-ji ve çocuk felçlerine önerilir. Ruhsal yorgunluk geçirenler bu sudan fazlasıyla yarar görürler. Dış uygulamalarda genellikle sedatif, içme kürlerinde ise diüretik etkisinden yararlanılır.

Kaplıcalarda; tedavi havuzlarının dışında çok sayıda sıra banyolar vardır. Sosyal tesis bakımından sıkıntı çekilmez. Konaklama için, yatak kapasitesi 200’le sınırlı otelinden yararlanılır. Otelin yetersiz kalması durumunda, ilçe merkezindeki diğer konaklama tesislerinden yararlanmak da mümkündür.

Havza Kaplıcaları ise, Samsun’a85 kilometreuzaklıktaki Havza ilçesindedir. Üç ayrı hamamın yer aldığı kaplıcaların suyu tek bir kaynaktan ve kaptajdan dağılmaktadır. Yörenin deniz seviyesinden yüksekliği 650 metredir.

Havza Kaplıcaları da tarihi çok eskilere dayanan kaplı-calarımızdandır. Strabon; kaplıcaların eskiden çok meşhur olduğunu ve Romalıların buraya ‘Thermae Phosemonitarum’ adını verdiklerini yazar. Kaplıcalar, üç farklı hamam kompleksinden oluşmuştur:

a) Büyük Hamam: Bazı tarih kitaplarına göre Roma-Bi-zans döneminde, bazılarına göre Selçuklu döneminde yapıldığı iddia edilir, ikinci görüşü savunanlara göre; Roma ve Bizanslılardan kalma hamamlar zamanla harap olmuş, bugün ayakta duran yapılar Selçuklular tarafından yaptırılmıştır. Tarihi kayıtlara göre; bu hamamın bulunduğu yerde büyük bir kilise varmış. 8 Ağustos 1022 tarihinde meydana gelen bir depremde bu kilise yok olmuş. Yeraltında fışkıran sıcak sular, ancak 9 gün sonra durulabilmiş. Daha sonra bu alanın üzerine bir hamam yapılmış.

Amasya Salnamesi’nde; hamamın taş örgülerinin 1245 yılında yapıldığı ve Selçuklu hükümdarlarınca onarıldığı yazmaktadır. Yine aynı kitapta; Büyük Hamam’a, ‘Şadi Paşa’ya da ‘Sultan Mesut’ hamamı da denildiği kaydı düşülmüştür. Biri büyük, iki küçük kubbesi olan hamamın içine Arslanağzı denilen kurnanın yanında ehram şeklinde küçük bir sütun vardır. Burası Kızgözü olarak adlandırılır. Bu nedenle Büyük Hamam, halk ağzında ‘Arslanağzı’ ya da ‘Kızgözü’ kaplıcası olarak da bilinmektedir.

b) Küçük Hamam: Büyük Hamam’ın hemen yanında bulunan Küçük Hamam, yapılış itibariyle hiç ona benzemez. Bu hamam, yine Selçuklular döneminde, Amasya emiri Yargıç Paşazade Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Mimari tarzı tamamen Selçuklu mimarisine uymaktadır.

c) Maarif Hamamı: Bu hamam hepsinden yeni olup, Abdülhamit’in son Dahiliye Nazırı Mazlum Paşazade Memduh Haşa tarafından yaptırılmıştır. Atatürk’ün 1919’da on sekiz gün süreyle kaldığı kaplıcadır.

Bu konuyla ilgili gelişmeler şu şekilde cereyan etmiştir: “25 Mayıs 1919 tarihinde, Kavak ilçesinden Havza’ya gönderilen telgrafta; ‘Mirliva Mustafa Kemal adında bir zat Havza’ya gelecektir. Böbreklerinden rahatsız olduğu için kaplıcalarda kalacaktır.’ denir. Bunun üzerine kendisine Mesudiye Oteli ile Ali Ağazadeler’in konağı hazırlanır ve beklenen kişi aynı gün akşam üzeri Havza’ya gelir, ilk geceyi konakta misafir olarak geçiren Mustafa Kemal, daha sonra otele yerleşir ve 13 Haziran 1919 gününe kadar orada kalarak hem tedavi olur, hem de milli mücadelenin hazırlıklarına başlar. Atatürk, Samsun’a üçüncü gelişlerinde, yani 24 Eylül 1924 tarihinde Havza’ya tekrar uğrar. Havzah’lara hitaben bıraktığı yazı şöyledir; ‘Sizlerle en elemli, en yeisli günlerde tanıştım. Aranızda günlerce kaldım. Bana mazinin hatırasını tekrarlatan şu daire içinde kıymetkâr mesai ve muavenetinizden pek müstefit oldum. Eğer Havzah’ların o samimi ve metin hüsn-ü kabulleri olmasa ve eğer Havza’nın nafi şifalı kaplıcaları ahval-i sıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki inkılâp için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki, Havza ve Havzah’lara çok şey borçluyum. Kalbi rabıtamda ebediyyen saklıyacak ve sizi hiç unutmayacağım. İlk cür’eti, ilk cesareti gösteren sizlersiniz. İnkılâp ve cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzah’ların büyük bir yeri vardır. Gazi Mustafa Kemal.'”

Havza Kaplıcalan’nın suyu, sodyum bikarbonatlı, oligo-metalik bir sudur. Temperatürü52°C, pH değeri 7.85, radyoaktivitesi 4.47 emandır. Suyun debisi saniyede 1.6 litredir. Banyo tedavisi; her çeşit romatizma, nevralji, nevrit, poli-nevrit, kırık-çıkık sekelleri ile lezyonel olmayan jinekolojik sendromlarda önerilir. Tüm bu hastalıkların tedavisinde sédatif etkisi ön plandadır. Ayrıca, kronik bronşit, mide ve bağırsak ile böbrek hastalıklarında kaplıca suyundan çok olumlu sonuçlar alınır.

Türkiye’nin her yerinden ziyaretçilerin geldiği bu ünlü kaplıcalar, yurtdışından da çok sayıda hastayı ağırlamakta, ilgi çeken tarihi mimari yapısı ve şifalı özellikleriyle ilçe turizmine büyük ölçüde katkıda bulunmaktadır.

İlçede pek çok otel, motel ve pansiyon vardır. Bunların içinde en önemlisi, aynı zamanda termal hizmet veren iki yıldızlı Maarif Kaplıca Oteli’dir. 23 odada 48 yatakla hizmet veren tesiste her türlü ihtiyacı karşılayacak yardımcı üniteler bulunur. İlçedeki toplam yatak kapasitesi 2000’i geçer. Bele-diye’nin sürekli yatırım çabası içinde olması, ilçeyi kısa sürede sağlık turizminin tercih edilen yerlerinden biri haline getirecektir.

 

Lif Kaplıcası

Siirt ili, Kışlacık Köyü yakınlarında bulunan Lif Kaplıcası’nın debisi saniyede 30 litreye yakındır. Ortalama sıcaklığı 41 derece olan bu kaplıcanın klorürlü, sülfatlı , bikarbonatlı, sodyumlu, hidrojen sülfürlü kalsiyum içerdiği bilinmektedir. Kaplıcanın suyu romatizma, solunum yolları, kadın hastalıkları ve sinirsel hastalıkların tedavisine faydalı olduğu bilinmektedir.

Hesta Kaplıcası

Hesta Kaplıcası, Siirt ili, Eruh ilçesinin Fındık beldesine bağlı Düğün yurdu köyü sınırları içerisinde bulur ve il merkezine uzaklığı 70 kilometredir.

Hesta Kaplıcası’nın üç kaynağının kaptajı yapılmıştır. Bu kaynakların birleşmesinden oluşan su, kadın ve erkeklere mahsus hamamlara dağıtılmaktadır. İbrahim Hakkı Hazretle-ri’nin el yazması eseri Marifetname’de, Hesta Kaplıcalan’nın tarihiyle ilgili ilginç notlar vardır. Buranın, Hz. Süleyman tarafından Seba melikesi Belkıs’a hediye edilen bir güzellik ılıcası olduğu, hatta havuzunun kenarında Hz. Süleyman’a ait bir ayak izinin bulunduğu belirtilmektedir, işte, bu efsane ve halkın mitolojik inançları nedeniyle Hesta Kaplıcaları’na olan rağbet, tarih boyunca var ola gelmiştir.

Kalsiyum sülfatlı, klorürlü, magnezyumlu ve hidrojen sülfürlü olan suyu, Türkiye’nin en değerli kükürtlü sularından biri olarak bilinmektedir. Temperatürü63°C, pH değeri 6.9, radyoaktivitesi 14.71 emandır.

Banyo, serpintileme, koklama, gargara ve içme tedavilerinin yapılabildiği kaplıcada; dermatozlar, her türlü romatizmal hastalıklar, nevralji, nevrit ve solunum yolları hastalıkları, kadın hastalıkları tedavi edilebilmektedir. Toprak kalevili, tuzlu ve acı, fakat en önemlisi kükürtlü olan bu suların total mineralizasyonu biraz yüksektir. Hipertermal bir sudur. Dış uygulamalarda sedatif ve antienfeksiyöz etki göstermesi beklenir. Bir kısım romatizmal sendromlarda, üst solunum yollarının kronik iltihaplı hastalıklarında ve kadınlarda görülen yine kronik iltihaplı sendromlarda tedavi edici özelliklere sahiptir. İçildiği zaman diüretik etki görülürse de, suda fazla miktarda hidrojen sülfür bulunması nedeniyle bu tedavi çok dikkatli yapılmalıdır.

Yoğunluğu genelde haziran, temmuz ve ağustos aylarında artan kaplıca, aynen Billuris Kaplıcası’nda olduğu gibi, 11 Özel İdaresi tarafından işletilmektedir. Kadın ve erkeklere özel iki tedavi havuzu ve yardımcı tesisleri bulunan kaplıcada konaklama tesisleri yetersiz kalmakta, dolayısıyla yerli ve yabancı ziyaretçiler için son derecede önemli turizm potansiyeli oluşturacak olan kaplıca ikinci plana düşmektedir. Bölgede yapılacak yeni ve modern yatırımlarla bu sektöre ivme kazandırılmasının doğru olacağı düşünülmektedir.