Hüdai Kaplıcaları

Burada bulunan Hüdai Kaplıcaları, diğer adıyla ‘Hüdaî Termal Turizm Merkezi’. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en ünlü kaplıcaları arasındadır. Bu da, kaplıcanın sağlık turizmi açısından önemli bir yer edinmesine ve ününü yurt dışına taşımasına neden olmuştur.

Kısaca ‘Sandıklı Kaplıcaları’ diye de anılan Hüdaî Kaplıcaları, ilçenin 8 kilometre güneybatısında, denizden 1000 metre yükseklikte, Timur ve Alikaya tepeleri arasındaki düzlüktedir. Çok eski zamanlarda Romalılar tarafından kullanıldığı biliniyorsa da, tarihçesi hakkında kesin bir bilgi yoktur.

Debisi yüksek ve suyu sıcak olan bu kaplıca, minerali-zasyonu düşük ılıca ve içmeler grubuna dahildir. Şifa etkisi fazla, radyoaktivitesi çok yüksek olan kaplıca suyunda; sülfat, bikarbonat, sodyum ve kalsiyum bol miktarda, bromür, karbondioksit, arsenik ve radon ise önemsenecek miktarda bulunur. Suyun temperatürü 62-68°C, çamur suyunun sıcaklığı ise 64-70°C arasında oynamaktadır. Radyoaktivitesi 13-25 eman arasında değişkenlik gösterir. pH değeri 6.6-7 olup, total mineralizasyonu 1.952-2.458 mg/lt. arasında değişmektedir.

Hüdai Kaplıcasında Hangi Tedaviler Uygulanır ve Hüdai Kaplıcası Nelere İyi Gelir?

Banyo tedavisi; artroz, romatoid artrit, spondilit, siyatik, mialji, salpenjit, overit, metrit, parametrit ve adneksit gibi kadın hastalıklarına iyi gelir.

Buhar banyosu; ruhsal yorgunluklar, sinirsel gerginlikler ve dolaşım sisteminin fonksiyonel bozukluklarına yararlıdır.

Çamur tedavisiyle; nevralji, nevrit, polinevrit, kınk-çıkıklar, çocuk felçleri ve muhtelif kadın hastalıklarına şifa aranır.

Bu yörenin bütün maden suları alkalik ve toprak alkalik, acı bikarbonatlı sular grubuna girer. Farklılıkları sadece radyoaktiviteleri ve taşıdıkları karbondioksit miktarından ileri gelir. Pek çok hastalığa iyi geldiği tıbbi olarak kanıtlanmış Sandıklı Hüdaî Kaplıcalarının kaynak sularını, bu tespitler doğrultusunda üç grupta incelemek doğru olacaktır.

Birinci gruba dahil; buğu kaynağı, kükürtlü kaynak ve ‘Vali havuzu’ da denilen çelikli kaynak suları, içerikleri bakımından birbirlerine yakın özellikler gösterirler. Son ikisinde, az miktarda, fakat yine de belirli bir düzeyin üzerinde karbondioksit tespit edilmiştir.

İkinci gruba; üstü kapalı ‘Çeltikli Hamam’, asri çamur suyu, kadın çamur suyu, erkek çamur suyu ve tek banyolular girmektedir. Bu grup sularda karbondioksitle birlikte önemli ölçüde radon düşüklüğü tespit edilmiştir. Diğer taraftan, birinci ve ikinci gruba giren bütün sularda florür saptanmıştır. Sandıklı yöresinin sıcak suları, halk tarafından genellikle ağrılı sendromlarda değerlendirilmektedir. Bu bölgede bulunan ve maden suyunun karışımıyla oluşan çamurlar, suyun ısısı ve diğer nitelikleri nedeniyle çamurun sıcağını uzun süre koruyabilme özelliğine sahiptir.

Üçüncü ve en büyük grubu ise; kaynak sularının romatizmal hastalıklarda kullanılması durumu oluşturur. Bu hastalıkların çok değişik türleri bulunduğu bilinmektedir. Özellikle yaşlılarda ve âdetten kesilmiş kadınlarda görülen ve de-jeneratif eklem romatizması diye adlandırılan türlerde, yerleşme noktası vücudun neresinde olursa olsun, su ve çamur uygulaması tercih edilir. Ancak, uzun süre devam eden ve eklemlerde şekil bozukluklarının ve eklem sıvısı hastalıklarının oluşturduğu iltihaplı romatizma çeşitlerinde dikkatli olunması tavsiye edilmektedir. Bu konuda, ayrıcalığına girmeden bir hasta için pratik olarak şu hususlar önerilmektedir:

Hastalığın aktif ve durgun devrelerine uyacak şekilde, eklemde sıvı toplanmadığı zamanlarda ve kireçlenmelerin hâkim olduğu dönemlerde uygulama yapılması doğru olacaktır. Aksine, eklemlerde sıvının toplandığı, ağrıların çok şiddetli olduğu, kanda iltihabi bulguların arttığı, hastalarda hafif ateş, bitkinlik ve renk solgunluğunun görüldüğü devrelerde ilaç tedavisine başvurulmalıdır. Hasta kürlere gönderil-mez. Bu devre medikal tedaviyle söndürüldükten ve kan bulgularının kısmen kararlı bir hal almasından sonra, hastanın kalp, mide, bağırsak, karaciğer vs. iç organlarında kür için kontrendikasyon oluşmadığı takdirde yeniden kür uygulaması önerilir. Yumuşak doku romatizmalarında da, hastalığın alevli olmadığı devrelerde kür tavsiye edilebilir. Radyoaktif sularda sedatif etkinin daha fazla olması normaldir. Karbondioksit taşıyanlarda ise, sıcağın etkisiyle birlikte periferik damarların açılması ve bunun sonucunda kanın yüzeyleşmesi beklenmelidir. Bu etki, tansiyonu düşük olanlarda yakından takip edilmesi gereken bir husustur. Çok sıcak sularda kanın büyük bir kısmının iç organlardaki dolaşımdan çekilerek çevreye aktarılması, hayati organlardaki kan basıncının azalmasına neden olabilir ve bu da hipovolemik şoklara yol açabilir. Ayrıca, gut antropatilerinde olduğu gibi, artan kriz devrelerinde de sular endikasyon kazanır.
Modern tıbbi cihazların ve uzman doktorların yer aldığı kaplıcada; büyük havuz, ön kükürtlü, arka kükürtlü, kadınlar çeliklisi, erkekler çeliklisi, nurlu havuz, perili havuz, mermer köşk ve vali havuzu isimlerinde dokuz adet genel havuz bulunmaktadır. Ayrıca; çamur banyosu için iki adet terapi havuzu, doğal buhar banyosu için de yeterli miktarda sauna vardjr.
Sandıklı kaplıcalarındaki çamur banyoları yöreye özgü bir özellikle hazırlanmaktadır. Dışarıda biriktirilen killi toprağın geniş havuzlara doldurulmasını müteakip, bu havuzlardan ılıca suyu sürekli olarak 8-10 saat akıtılır ve bu suretle 40 – 45°C sıcaklıkta bir çamur elde edilir. Çamur banyosu, Türkiye’nin en iyi çamur banyolarından biridir. Her gün binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Kaplıcaya; sağlıklarına kavuşmak isteyen Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur’lu hastalar da gelebilmektedir.

Konaklama İmkanları

Sandıklı Belediyesi, bu yoğun talep karşısında, eski otelin yakınlarına yeni ve büyük bir otel daha yapmış, kapalı termal havuzun yanına, yaz aylarında da kullanılmak üzere bir de açık havuz ilave etmiştir. Kaynakta 68°C olan su sıcaklığının, havuzda 40°C’ye düştüğü gözlenmiştir.

Yakın zamanda ‘Hüdaî Termal Turizm Merkezi’ adını alan kaplıcanın toplam yatak sayısı 2100 civarındadır. Yine kaplıca mevsimi sırasında 300 kadar çadır da kurulmaktadır. Ziyaretçilerin her türlü sosyal gereksinimlerini karşılayacak tesislerin yanı sıra, gelenlerin piknik yapabilmelerini temin amacıyla yirmi dönümlük çamlık bir alan yeniden düzenlenmiştir.

Konaklama için belediyeye ait iki otelden yararlanılabilir;
a) Hüdaî Kaplıca Oteli; İki yıldızlı olup, 32 odada 64 yatak kapasitelidir.
b) Termal Yeni Otel; Üç yıldızlı olup, 132 odada 264 yatak kapasitelidir.
Afyon’daki sıcak su kaynaklarının çokluğu, sadece belirli ilçelerle sınırlı kalmayıp kent merkezi yakınlarına kadar sokulmalarıyla kendini belli eder. Bu da, bölgenin jeotermal alanının ne kadar geniş olduğunun bir göstergesidir.

Afyon-Merkez ilçe sınırları içinde yer alan; Mehmet Ağa Ilıcası ile Ilıca Kaplıcasının yanı sıra, ünlü Avşar Maden Suyu’ndan söz etmeden geçmek olmaz. Bu sular, yerel olmakla birlikte, yıllardır bölgeye hizmet vermiş kaynaklardır.

Ömerli Kaplıcası

Ömerli Kaplıcası: Geçek Kaplıcası’nın 1 kilometre güneyinde, lnaz köyü sınırlan içerisindedir. Afyon’a 15 kilometre uzaklıktadır. ‘Ömerler’ ya da ‘Ömer Kaplıcası’ da denilmektedir. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nin 9’uncu cildinde bu kaplıcadan bahseder. Kaplıcada bulunan mezar taşında, Ömer Dede isimli bir ermiş çobanın asası ile yeri kazarak bu kaynağı bulduğu yazılıdır.
Sodyum klorürlüibikarbonatlı ve karbondioksitli olan bu su, ayrıca demir ve arsenik de içermektedir. Denizden yüksekliği 1050 metre olan Ömerli Kaplıcası’nda çamur banyosu da yapılabilmektedir. Çamurlu suyun kaynağından çevreye yoğun bir kükürt kokusu yayılmaktadır. Bu da, yerin altında henüz yüzeye çıkmamış büyük termal kaynakların bulunduğunun bir işaretidir.
Kaplıca suyunun sıcaklığı 43-54°C arasında değişmektedir. Radyoaktivitesi 9.5 eman, pH değeri ise 7.2’dir. Geçek Kaplıcası ile aynı şifalı özelliklere sahiptir.
Üst solunum yolu hastalıklarında buğulama ve serpinti-leme yöntemleri tercih edilmelidir. Banyo tedavisi ayrıca; romatizma, nevralji, kırık sekelleri, mide ve bağırsak kaynaklı metabolizma bozuklukları, kadın hastalıkları, deri hastalıkları, sinir ve kas yorgunluğu, sinirsel rahatsızlıklar, eklem kireçlenmeleri, karaciğer ve safra yollarındaki düzensizlikler için tavsiye edilir.
Sürekli ulaşım olanaklarına sahip kaplıcanın; olimpik niteliklere haiz iki büyük tedavi havuzu, özel idare’ye ait toplam oda sayısı 100 civarında iki oteli, ikisi özel dört adet sıra banyolu blok evleri ve yardımcı sosyal tesisleri bulunmaktadır.
Ömerli ve Geçek kaplıcalarının bulunduğu bu ortak alanda, Türkiye’de ilk defa kuyu içi eşanjör sistemiyle sera ısıtmacılığı da yapılmıştır.

Geçek Kaplıcası

Geçek Kaplıcası: Afyon’un 16 kilometre kuzeybatısında, Afyon-Izmir demiryolu.üzerinde, inuz köyü sınırları içindedir. Kütahya karayolu da buradan geçer. Deniz seviyesinden 1040 metre yükseklikteki bu kaplıcaya ‘Gecik Hamamı’ da denir. Hamamın suyu 200 metre uzaklıktan önce bir depoya gelir, sonra hamamlara dağılır. Kaplıca iki kısımdan
oluşmuştur. Bunlar;
a) Büyük Hamam: ‘Çelikli Hamam’, ‘Kapualtı Hamamı’ ya da ‘Eski Hamam’

b) Küçük Hamam: ‘Kükürtlü Hamam’ ya da ‘Hacethane’
isimleriyle de anılırlar.
Sodyum klorürlü-sülfatlı sular kapsamında olup, ayrıca bikarbonat, arsenik, demir ve karbondioksit içermektedir. Kaplıcanın üç kaynağı bulunmakta ve sıcaklığı 42-88°C arasında değişmektedir. Ortalama sıcaklığının 56°C olmasına karşın, kaynaklarda bu sıcaklığın zaman zaman 95°C’ye ulaştığı gözlenmiştir. Radyoaktivitesi 3.2-10.3 eman, pH değeri ise 7.6’dır.
Bu yöredeki sular, benzer bileşimi haiz maden sularıdır. Hepsinin total mineralizasyonu yüksektir. ‘Kükürtlü Hamam’ kaynağıyla, yakın yöredeki Ömerli Kaplıcası’nın çamur suyunda özellikle florür, ‘Çelikli Hamam’ kaynağıyla, yine Ömerli Kaplıcası’nın kaplıca suyunda önemli miktarda karbondioksit tespit edilmiştir. Debileri ve termaliteleri yüksek olan bu sular, doğal olarak dış uygulamalarla değerlendirilecektir. Ancak, soğutuculardan geçirilmek ve az miktarda tüketilmek şartıyla, içme kürleri şeklinde de kullanılabilir. Bu durumda; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarına, metabolizma bozukluklarına tavsiye edilebilir. Sular, rezolütif özelliği bulunduğundan, nevralji, nevrit, polinevrit gibi sinirsel, eklem kireçlenmesi gibi romatizmal sendromla-rın tedavisinde değerlendirilebilir. Kronik iltihaplı kadın hastalıklarında da, iltihabı sulandırıcı ve sökücü özelliğinden yararlanılabilir. Karbondioksit içermesi nedeniyle de, üst solunum yollarında (kronik boğaz iltihabı ve kronik nezleler gibi) inhalasyon tarzında kullanılması öngörülür. Karbondioksit aynı zamanda periferik damarlar üzerinde vazodilatatör etki yaratacağından, kan dolaşımının yetersiz olduğu durumlarda damar genişletmek ve yeni vaskülizasyonun oluşmasını kolaylaştırmak amacıyla da kullanılabilir.
Çevresi bağlık ve bahçelik olan bu yöre, aynı zamanda Afyon’un bir mesiresi halindedir. Bölgeye demiryolu dahil her türlü ulaşım yapılmaktadır. Kamp kurmaya müsait yerleri, her saat açık olan iki büyük tedavi havuzu vardır. Konaklama tesisi olarak 68 odalı Özel İdare Oteli ve bir turistik moteli bulunmakta, yatak kapasitesi böylelikle 250’yi aşmaktadır. Ayrıca, termal sudan istifade gayesiyle olimpik nitelikleri haiz kapalı bir yüzme havuzu da yapılmıştır. Kaplıcanın çevresinde yeterli sayıda yardımcı tesis yer almaktadır.

Uyuz ve Çoban Pınarları

Uyuz ve Çoban Pınarları: Gazlıgöl Kaplıcası’nın yakınında bulunan bu sular, kaplıca suyunun sızıntılarından oluşmuş iki ufak kaynaktır.
Afyonkarahisar Maden Suyu: Afyon ilimiz sıcak sulu kaplıcalarıyla olduğu kadar ekonomik bir değer oluşturan maden sularıyla da meşhurdur. Kent merkezine 22 kilometre uzaklıkta, Afyon-Eskişehir demiryolunun Hamam istasyonu mevkiinde, çevresi dağlarla çevrili bir vadinin tabanından çıkan kaynak suyunun sıcağı nasıl 1 kilometre uzaklıktaki Gaz-lıgöl Kaplıcası’nda kullanılıyorsa, soğuğu da maden suyu üretiminde kullanılmaktadır. Suyun dolum öncesi sıcaklığı yine de 45°C’dir.
Kaynak alanında, çok eskilerde yapılan güzel ve mantıklı bir kaptaj örneğini görmenin mümkün olduğu, ünü yurtdışına taşmış bu su, Hititlerden bu yana bilinmektedir. Suyun en son Osmanlı döneminde kullanıldığı, tesislerin yapılışı sırasında ortaya çıkarılan kalıntılardan anlaşılmış ve eskilerin asırlarca ‘Ekşi Su’ diye tanımladıkları maden suyu hakkında 1900 yılından itibaren bazı belgelerden bilgi edinmek mümkün olmuştur. Aynı yıl içinde Belçikalı bir hekim tarafından devrin hükümdarı Abdülhamid’e Karahisar Maden Suyu’ndan içmesi tavsiye edilmiştir. Padişahın bir fermanı ile de, 1903’te suyun ilk tahlilleri yaptırılmıştır. Aynı yıl işletilmeye başlanılan su, dünyada eşi bulunmayan özelliklere sahiptir. 1932 yılında, Londra’da Maden Suları Fuan’nda alınan altın madalya ve berat, suyun kalitesine kanıt olarak gösterilmektedir.
Türkiye Kızılay Derneği tarafından işletilen Afyonkara-hisar Maden Suyu tesisleri, her ne kadar makineleri bugünkü teknolojiye uygun olmasa bile, yıllık 50 milyon şişenin üzerinde maden suyu üretebilecek kapasitededir. Üretimin tamamı iç piyasada tüketilmekte ve Türkiye’deki maden suyu tüketiminin yarısına yakın bir kısmı Afyonkarahisar Kızılay tesislerinden karşılanmaktadır.
İçeriğinde çeşitli tuzların yanı sıra bol miktarda karbondioksit gazı bulunan, içimi tatlı, renksiz ve kokusuz olan bu maden suyu, mide ekşimelerine, karaciğer ve böbrek hastalıklarına iyi gelen nefis bir sudur.

Gazlıgöl Kaplıcası

Gazlıgöl Kaplıcası: Afyon’a yaklaşık 22 kilometre uzaklıkta ve kuzey yönünde bulunan Gazlıgöl Kaplıcası, Afyon-Eskişehir demiryolu hattının geçtiği Hamam köyü sınırları içindedir. ‘Eski Kaplıca’ diye de anılmaktadır.
Afyon’un kuzeybatısı ve kuzeydoğusundan gelip güney yönüne doğru uzanan iki fay hattının arasındaki çöküntü havzasında yer alan kaplıcanın jeolojik yapısı, Fransız jeologu M.Ernest’e göre birinci zamanda oluşmuştur. Frigya antik kentlerinden Metropolis’in bölgeye çok yakın Ayazin köyünde bulunması, kaplıcanın Frigyalılar döneminden bu yana insanlığın hizmetinde olduğunu göstermektedir. Hatta bu konuda yaygın bir efsanesi bile vardır

“Kral Midas’ın kızı güzeldir ama vücudunda onulmaz yaralar vardır. Ülke hekimlerinin sürdüğü merhemler bu yaraları iyi edemez. Zavallı kız yaralarının acısına dayanamayıp deli olur, yollara düşer. Kral Midas’ın adamları kendilerini göstermeden kızı izlerler. Kızcağız gide gide bir küçük göle varır. Susuzluğunu gidermek için gölün suyunu içer. Sonra ayaklarını göle sokar. Yaralarının kısa sürede iyileştiğini görür. Bunun üzerine kendini suya atar. Yaraları tamamen iyi olur, dertten kurtulur. Kral Midas da oraya, herkesin girip çıkması için bir havuz yaptırır…”
Gazlıgölün suyu, genel olarak sodyum bikarbonattı sular grubunda incelenir. Hem kaplıca, hem de içme suyu; litrede 4 gramın üstünde total mineralizasyon gösteren, bikarbonat, sodyum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve metaborik asit içeren bir sudur. Radyoaktivitesi 0.2-1.29 eman arasında değişen, pH değeri 6.9’dur. Suyun sıcaklığı; sondaj kuyusunda 80°C, kaplıcada 64°C ve içme çeşmelerinde 47-48°C’dir.
Suyun banyo tedavisinde kullanılması durumunda, ter-malitenin ve gazın etkin faktörler olarak dikkate alınması gerekir. Bunun değerlendirilmesinde başlıca iki hastalık grubu önem kazanır. Bunlardan birincisi romatizmal hastalıklardır. İkincisi ise dolaşım sistemine ait iskemik sendromlardır. Bu iki klasik endikasyon grubuna, suyun içme kürleri şeklinde de değerlendirilebileceği göz önünde tutularak üçüncü bir sendromlar grubunun, yani karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsağın spastik ve ağrılı sendromlarını da eklemek gerekebilir. Hastalar bir taraftan içme kürlerine devam eder ve drenaj arttırırlarken, diğer taraftan dış uygulamalarla romatizma, nevralji, nevrit, artroz, seboreik deri hastalıkları, aneksit ve salpenjit gibi kadın hastalıkları ve eklem yapışıklıklarının spazmolitik etkisini gidermeye çalışırlar. Burada ayrıca karbondioksitin periferik dolaşımı genişletici ve arteriel tansiyonu düşürücü tesirlerini gözlemlemek de mümkündür. Keza, metabolizma hastalıklarında da, bir taraftan sıcağın etkile-mesiyle buhar banyolarında terleme ve yıkım faaliyeti hızlandırılırken, diğer taraftan içme kürleri uygulamasıyla metabo-lik faaliyet zincirlerinde önemli rolü olan bazı organların çalışması düzenlenecektir. Kürlerin bir diyet mutfağı ile desteklenmesi ve üçer haftalık süreyle uygulanacak şekilde ayarlanması faydalı olacaktır.
Düzenli ve sürekli çalışan araçlarla her taraftan ulaşım olanağının bulunduğu Gazlıgöl Termal Tesisleri belediye tarafından kiraya verilerek işletilmektedir. Üç adet termal havuzu ve çok sayıda banyo odaları bulunan kaplıcanın çevresinde yeterli sayıda konaklama tesisi (200 odada 300 yatak kapasiteli 4 otel, ’50 civarında apart daire ve 1 motel) ile diğer sosyal tesisler bulunmaktadır. Toplam yatak kapasitesi 1500 civarındadır. Her geçen gün modern bir termal turizm merkezi olma yolunda hızla ilerleyen kaplıcaya; Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur hastalarıyla özel sigorta kapsamındaki hastalar şevkli gelebilmektedir.

Kaya Hamamı

Kaya Hamamı, Araphdere mevkiindeki bu ılıcanın suyu; solunum yolları, kalp-damar ve romatizma hastalıklarına iyi gelir. Tuzlu sıcak maden suları kapsamında mütalaa edilir.

Heybeli Kaplıcası

Heybeli Kaplıcası: İlçenin 20 kilometre güneybatısında, Çobanlar bucağına 3 kilometre uzaklıkta, Kızılkilise kö-yündedir. Afyon-Çay karayolundan 1 kilometre kadar içeri düşer. Eskiden ‘Kızılkilise Kaplıcası’ diye bilinen kaplıca, 1945 yılından bu yana ‘Heybeli Hamamı’ ya da ‘Bolvadin Kaplıcası’ diye de anılmaktadır.
Sodyum bikarbonatlı ve kalsiyum sülfatlı sular sınıfına giren kaplıca suyunun sıcaklığı 46-52°C arasında değişmektedir. Radyoaktivitesi 6.9-12.1 eman, sertlik derecesi 6.8-7 pH’dır. Doğu Kaynağı, Batı Kaynağı ve Heybeli Kaynağı olmak üzere üç kaynağı bulunur. Suyu ayrıca kükürtlü hidrojen gazı içermektedir.
Banyo tedavisi; romatizma, siyatik, nevralji, mialji, nev-rit, polinevrit ve kadın hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa iyi gelmektedir.
İçme tedavisi; pek tavsiye edilmemekle birlikte, içilmesi halinde bağırsakları rahatlatıcı diüretik etki gösterir.
Bolvadin ilçesinden ve kent merkezinden her türlü düzenli ulaşımın yapıldığı kaplıcada; biri açık olmak üzere üç adet tedavi havuzu, 60 yataklı bir konaklama tesisi ve ayrıca 100 kadar bağımsız oda bulunmaktadır. Yeterli sosyal tesise sahiptir. Toplam yatak kapasitesi 500 civarındadır.

Büngüldek Hamamı

Büngüldek Hamamı, Solunum yolları, kalp-damar ve romatizma hastalıklarına iyi gelir. ‘Büngüldek Suyu’ diye de bilinir.

Araphdere Kaplıcası

Araphdere Kaplıcası, ilçe merkezinden 18 kilometre uzaklıkta, Araplı bucağı yakınlarındaki Araphdere mevkiindedir. Birçok hastalığa derman olmasının yanı sıra, özellikle deri hastalıklarına ve uyuza iyi gelen şifalı suyu 55°C sıcaklıktadır. Bu nedenle ‘Uyuz Hamamı’ ya da ‘Kükürtlü Hamam’ diye de bilinir. Çok eski bir kaplıcadır.

Arkıtbey Kaplıcası

Arkıtbey Kaplıcası, Gümüşhacıköy’ün 21 kilometre güneybatısında, ancak Hamamözü ilçe sınırları içindedir. Kaplıca alanının denizden yüksekliği 640 metredir. ‘Hamamözü Kaplıcası’ diye de anılmaktadır. Bazı yazarlara göre; Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından işletilmiştir. Osmanlı döneminde, kaplıcayı işletmeye açan Arkıt Bey’in adını aldığı bilinmektedir.

Yeraltı zenginliği bakımından önemli sayılan kaplıcanın suyu, sodyum bikarbonatlı ve kalsiyum klorürlü sular grubuna dahildir. Kaplıcada üç kaynak bulunmakta olup, ortalama sıcaklıkları 3840°C, radyoaktiviteleri 6 eman, pH değerleri ise 7.4’dür.

Banyo tedavisinin; iltihaplı olmayan devrelerde romatizmal hastalıklara, nevralji, nevrit ve kadın hastalıklarına, deri hastalıklarına iyi geldiği tespit edilmiştir. İçme tedavisinin ise; mide ve bağırsak hastalıklarının lezyonel ve enflamatuvar vakalarında, spastik ağrılarda etkili olduğu görülmüştür.