Menü

Balçova Kaplıcaları

Balçova Kaplıcaları, Türkiye’nin en büyük ve en modern tesislerinden biri, belki de birincisi, Balçova’da, Çeşme yolu üzerinde, eskinin ünlü İnciraltı plajlarına giden yolun tam karşısına düşen da.ğın eteğindeki bir dere yatağındadır. Balçova Kaplıcaları diye bilinen bu kaplıcaların tarihi ve ünü çok eskilere gitmektedir. Strabon ve daha birçok tarihçi ve gezgin, bıraktıkları eserlerde Agamemnon Kaplıcalan’ndan söz etmişlerdir.

Tarihi kaynaklara göre; romatizma ve siyatikten aşırı derecede rahatsız olan zamanın Akad’lar kralı, derdine deva bulmak amacıyla bazı kişileri görevlendirir. Bunlar arasından Agamemnon adındaki komutan, İzmir’Symra’yakınlarında bir kaplıca kaynağı olduğunu ve burada banyo yapıldığı zaman romatizma ve siyatikten kaynaklanan rahatsızlıkların sona erdiğini söyler. Kral, kaplıcada tedavi olmayı kabul eder ve banyo almaya başlar. Kısa bir süre sonra da şikâyetçi olduğu tüm hastalıklarından kurtulur. Sağlığına tekrar kavuşmasına yardımcı olan ve kendisine şifalı suları öneren Agamemnon’a ödül olarak hem kızını, hem de kaplıcayı verir. Agamemnon bu kaplıcayı ölünceye kadar çalıştırır. Ancak öldükten sonra kaplıca yavaş yavaş unutulur ve bir süre sonra da harap olur yıkılır. 1763 yılında Elfons Meil adındaki bir Fransız, tarihi kaynaklar üzerinden hareket ederek kaplıcayı yeniden ortaya çıkarır ve kaplıca üzerinde yeni tesislerin kurulmasına, o zamanın yöneticilerini ikna etmek suretiyle ön ayak olur. Yakın tarihlere kadar kaplıca üzerinde beş katlı konaklama tesislerinin bulunduğu, birçok yerli ve yabancı romatizmalı, siyatikli hastanın burada tedavi edildiği, günümüze dek ulaşan belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak, tarihi kayıtların günbe gün çoğalması ve farklı geçmişlerin ortaya dökülmesi, bu geçmişler üzerinde yeni yorumların yapılmasına ve kaplıcanın bilinen tarihinden çok daha farklı öykülerin ortaya atılmasına neden olmuştur. Örneğin; M.Ö.310290 yıllarına dayandırılan yeni bir belgede, “…Akad’ların başkomutanı Agamemnon, bu kaplıcalara Truva Savaşı dönüşü İzmir’e geldiğinde uğramış, çamur banyosu ve şifalı sular kendisini ve askerlerini iyileştirince, sonradan adıyla anılacak ilk tesisleri yaptırmıştır.” denilmektedir.

Balçova ilçesinde 1980’li yıllarda yapılan sondaj çalışmaları, 100 metre derinlikte, 124°C sıcaklıkta su ve su buharının bulunduğunu haber vermiştir. 1983 yılı başından itibaren 150 metre derinliğe kadar inilmiş ve açılan 14 kuyudan gerçek rezervi tespit etmek mümkün olabilmiştir. Bu rezervin 70100.000 konutun ısıtılmasını sağlayacak büyüklükte olduğu görülmüştür.

Deniz seviyesinden 25 metre yükseklikte olan Balçova yöresinin çam ağaçlarıyla örtülü olması, hastaların bol bol temiz hava solumalarına ve olağanüstü bir panaromaya bakarak hoşça vakit geçirmelerine yardımcı olan etkenlerdir.

Madeni az ‘oligometalik’ sular sınıfında incelenen Agamemnon Kaplıcalarımın suyu; sodyum bikarbonatlı, klorürlü ve kalsiyumludur. Temperatürü 62°C, radyoaktivitesi 0.28 eman, pH değeri 6.45’tir. Bu suların iki özelliği dikkati çeker ki, birincisi hafif bikarbonat ve tuz içermeleri, ikincisi termalitelerinin yüksek olmasıdır. Bu bileşimiyle sodyum bikarbonatlı, yani alkalik bikarbonatlı sular grubuna da girmektedir. Total mineralizasyonu, bileşimine tuz karışmasına rağmen 1 gramı ancak geçmektedir. (1.369 gr/lt) Şu halde, oligometalik maden sularının özelliklerine göre de değerlendirilmesi gerekecektir ki, doğrusu da budur.

Banyo ve çamur tedavisinden; romatizma, nevralji, nevrit, polinevrit ve kadın hastalıklarıyla seboreik dermatozlar yararlanırlar. İçme olarak kullanıldığında ise; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesiyle ilgili sistemlerin salgısını az da olsa uyaracak bir etki gösterir. Bileşiminde çok az miktarda bulunan serbest karbondioksitin içime yardımcı olacağı düşünülmemelidir. İçme suyu olarak kullanılmak istendiğinde, yapay olarak karbondioksit gazının bileşime katılması yoluna gidilmelidir. Suyun bileşimindeki tuzların az miktarda bulunması nedeniyle sofra suyu olarak değerlendirilebilecek bir sudur. Fakat, sıcaklık derecesinin yüksekliği göz önüne alınacak olursa, banyo olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağı sonucuna varılır. Banyo uygulamalarında, sedatif ve rezolutif etkisinden yararlanılır. Özellikle, lokomotör siste, min. ağrılı hastalıklarında ağrı dindirmek ve sertleşen hareketleri yumuşatmak gayesiyle kullanılabilir. Yine, havuz içinde grup halinde yapılacak olan uygulamalarda debisinin.fazla olması (26 İt/sn) dikkate alınmalı ve bu yönüyle de değerlendirilmelidir.

Balçova Termal Tesisleri: Termal hizmetin yanı sıra, gerek Deve Dağı ile Kaya Tepesi’nin yamaçlarında, gerekse Ilıca Deresi boyunca uzanan yemyeşil ormanlık arazide yürüyüş ve bakir doğa içinde farklı geziler yapmak olanağını da sağlar. Tesis, gerek tedavi kapasitesi, gerek uygulanan programlar bakımından Türkiye’de ilk sırada yer alır. Genellikle tedavi amacına yönelik kullanılan tesiste, geniş kadrolu bir sağlık ekibi, Fizik Tedavi Merkezi’nin farklı ünitelerinde görev yapar. Bu ünitelerde uygulanan tedavi tür ve yöntemleri şunlardır:

a) Balneoterapi: Mineralli ve sıcak su banyolarıyla yapılan tedaviler,

b) Elektroterapi: Alçak, orta ve yüksek frekanslı akımlarla ve ultrason cihazlarıyla yapılan tedaviler,

c) Aktinoterapi: IR. ve UV. ile görünür ışın kümeleriyle yapılan tedaviler,

d) Kineziterapi: Bireysel veya grup halinde, su içi egzersizleri tarzında yapılan tedaviler,

e>Masaj: Genel ya da lokal, elle yapılan masaj tekniklerinin uygulandığı tedavileri kapsamaktadır. Bunların yanı sıra hastalar, hidroterapi, su altı masajları, basınçlı duş, parafin banyoları, jakuzzi, rehabilitasyon, acil yardım ve erken teşhis gibi hizmetlerden de yaralanırlar.

Bu uygulamalar yardımıyla; romatoid artrit, akut eklem’ romatizması, psoriatik artrit, sjogren ve Behçet hastalığı, yumuşak doku romatizması, artroz gibi romatizmal hastalıkların her türü, ortopedik ve nörolojik rahatsızlıklar için rehabilitasyon, ürojenital problemler, sırt ağrıları, safra kesesi rahatsızlıkları, bel ve boyun kireçlenmeleri, iltihabi eklem hastalıkları, gut, çocukluk yaşı romatizmaları, baş ağrıları giderilmekte, şişmanlar için sağlıklı zayıflama programları uygulanmakta, erken teşhise yönelik araştırmalar yapılmaktadır. Tesiste, sübjektif ve objektif muayene kriterleriyle konulan tanılar sonucu hasta, kişiye özel programa alınmakta ve rehabilitasyon prensiplerine ve uygunluğuna göre tedavi cihetine gidilmektedir.

Doktor önerisine göre uygulanan 15 ya da 21 günlük kürler sonunda, hasta hem hastalığından kurtulmuş olmakta, hem de böylesine güzel ve ideal bir ortamda eskisine nazaran çok daha zindelik kazanmaktadır.

Aynı kompleks içinde yer alan üç yıldızlı Balçova Termal Hotel ise, hem konaklama (215 odada 435 yatak ve 2 kral dairesi), hem de ortak termal hizmeti vermektedir. Rehabilitasyon merkezinde yer alan uzman kadro (fizik tedavi, romotolog, dahiliye doktorlarıyla, fizyoterapist, masör ve masözler, hidroterapi ve röntgen teknisyenleri vs.) her bir hasta için ayrı olarak planlanan uygulamalar ve bilimsel veriler doğrultusunda şikâyetlerini gidermeye çalışmaktadır.

Şifalı sular açısından zengin illerimiz arasında bulunan İzmir’de, Balçova ilçesinin yerli ve yabancı turistlerin gözde tatil yörelerinden biri haline gelmesi, bölgede yeni termal otellerin açılmasını da teşvik etmiştir. Beş yıldızlı Thermal Princess Hotel de aynı amaçlarla faaliyete geçirilen tesislerden biridir. 300 odada 600 yatak kapasitesiyle (ayrıca 10 süit ve 2 kral dairesi de bulunmaktadır) hizmet veren tesiste, termal içerikli açık ve kapalı yüzme havuzları, fizyoterapi ve genel sağlık sorunlarıyla ilgilenen uzman kadrosuyla, konaklamanın yanı sıra kaplıca tedavisi ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanılmaktadır.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir