Menü

Ayaş İçme ve Kaplıcası

Ayaş İçme ve Kaplıcası: İlçeye 23 kilometre uzaklıkta, Ayaş Beypazarı yolundan 5 kilometre kadar içeride, Boğazpınarı yönündeki İlıca Deresi mevkiindedir. Denizden 720 metre yüksekliktedir. Önceleri birkaç bakımsız evden ibaret olan kaplıca, şifalı suyunun dünya çapında ün kazanması üzerine, şimdilerde modern bir termal merkezi haline gelmiştir.

İşletmeciliğini 1935 yılından beri özel bir şirketin üstlendiği kaplıca, her geçen gün daha da gelişmekte ve yeni ilavelerle büyümektedir. Beton kaptaj alanı öncelikle bina içine alınmış, içme olarak kullanılan çeşmeler bu binanın dışına çıkarılmıştır. Debisi fazla olan suyunda (15 İt/sn.) oldukça yüksek oranda radyoaktivite tespit edilen kaplıca, aynı zamanda Türkiye’nin en fazla karbondioksit içeren (1085.92 mg/lt) kaplıcasıdır.

Ayaş, içme ve kaplıca sularıyla Ankara’nın en önde gelen ilçelerinden biridir. Yerin derinliklerinden gelen bu madensel su, tarih boyunca ilçenin geçim ve şifa kaynağı olmuştur. Ayaş’ın şifalı suyunun, eski medeniyetlerce de bilindiği, hatta Etiler taraından işletildiği ileri sürülmektedir. Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından kullanıldığı tarihi araştırmalar sonucu kesin olarak tespit edilmiştir.

Ayaş İçme ve Kaplıcası’nda kullanılan suyun, Fransa’nın dünyaca ünlü mide ve bağırsak hastalıkları tedavi merkezi ‘Chatel Guyon’un suyuna eşdeğerde olduğu birçok uzman tarafından ifade edilmiştir. Ülke çapında ne kadar ünlü olursa olsun, günümüzde alınan mesafe yine de işin propaganda ve tanıtım yönünün eksik olduğunu göstermektedir. Gerekli girişimlerin yapılması halinde, kaplıcaya duyulan ilginin daha da artacağına kesin gözüyle bakılabilir.

Ayaş İçme ve Kaplıcası’nın suyu; sodyum sülfatlıbikarbonatlı klorürlü ve sodyum sülfatlıklorürlü bikarbonatlı ılıca ve içme suları grubuna dahildir. Ayrıca kalsiyum ve yüksek oranda karbondioksit içermektedir. Temperatürü 51°C, radyoaktivitesi 0.50 eman (toplam alfa aktivitesi 2.58 eman), pH değeri 6.36’dır.

Ayaş içmesi; bikarbonat ve karbondioksit gazının etkilemesiyle, sodyum klorür ile sodyum sülfatın mide salgı ve faaliyetini durdurucu tesirini yenerek sindirimi kolaylaştırır. Aç karnına, düzenli aralıklarla ve az miktarda içilirse midenin salgısını ve faaliyetini arttırır. Fazla içildiği takdirde, venaportea yoluyla karaciğere giderek bu organın parankim hücrelerinin çalışmasını hızlandırır. Karaciğerin görevini düzenler, safra salgısıyla birlikte bağırsaklara bol miktarda dökülmesini sağlar. Geçiş yollarında ve safra kesesinde, safrayı sulandırarak buralarda birikmiş iltihap ve kolesterin tortularının temizlenmesini temin eder. Bağırsaklar üzerindeki lak’ satif tesiriyle, bağırsağın işlevlerini yoluna koyar. Mide için, günde iki kez birer bardak yeterlidir. Karaciğer ve safra yolları için, sabah akşam aç karnına ve yarımşar saat arayla 3 ilâ 4 bardak içilmelidir. Bu miktar su, aynı zamanda laksatif etkisi gösterir. Pürgâtif tesir elde etmek için, ara vermeden beş bardak kadar içilmelidir. İçme ile birlikte banyo da yapılırsa daha faydalı olur. Ayaş içmesinin diüretik etkisi de vardır.

İçme ile birlikte yapılacak banyo tedavisi; şişmanlarda karaciğerin görev yapmaması ve yetersiz kalması hallerinde, safra yollarının taş yapması ve iltihaplanması durumunda,

hemoroidlerde, bağırsak tembelliklerinde, özellikle şişman kadın rahatsızlıklarında, şişman diyabetiklerde, şişman artroz ve gut hastalarında gözle görülebilecek ölçülerde şifa sağlar.

Ayaş İçme ve Kaplıcası, yalnız Türkiye’nin değil, tüm Ortadoğu’nun en değerli kaynağıdır. Tuzlu bikarbonatlı ve karbondioksitli güçlü bir sudur. İçme olarak kullanıldığında; mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve metabolizma hastalıklarında dikkate alınmalıdır, içimini, içeriğinde bulunan karbondioksit kolaylaştırır Litresinde 6.5 grama yakın radyoaktif madde ihtiva eden bu suların tesir derecesinin yüksek olması normaldir. Mide üzerinde uyarıcı etkisi olacaktır. Çok çabuk oniki parmak bağırsağına geçer ve bir taraftan civarda bulunan iç ve dış salgı bezlerine ve organlara tesir ederken, diğer taraftan bağırsak üzerinde hareketli ve salgıyı arttırıcı bir etki oluşturur. Bu durumda, öncelikle safra kesesi ve karaciğer üzerinde etkili olduğu görülür. Bu etki kontraktif mekanizmanın harekete geçirilmesi şeklinde kinetiktir. Birikmiş safranın boşalmasını temin eder. Bundan başka, koleretik tesir yaparak safra salgısını arttırır. Şu halde; çeşitli nedenlerden meydana gelen, mekanik tıkanmalara bağlı olmayan sarılık sendromlannın nekahat döneminde kanda birikmiş safra pigmentlerinin temizlenmesinde etkili olacaktır. Bu arada, birçok fonksiyonel testlerin düzelmesini kolaylaştırır. Pankreasın iç ve dış salgısını da uyardığı görülmüştür. Dış salgının arttığı zaten eskiden beri bilinmektedir. Ancak, iç salgının etkilenmesi suretiyle ensülin miktarında meydana gelen artış henüz tatmin edici bir yöntemle teyid edilememiştir. Genellikle görülen, gliseminin düşme eğilimi göstermesidir. Bunun da ensülin miktarının artmasına mı, yoksa ensülin etkisinin düzelmesine mi bağlı olduğu, üzerinde durulması gereken noktalardır. İçme suyunun sindirim sisteminin alt kısımlarında yaptığı etki de dikkate şayandır. Birçok konstipasyon şekillerinde değerlendirilebilir. Bağırsakta spazmın önüne geçer ve ayrıca mikroorganizma dengesini düzeltir. Bu suretle fermantasyon veya pütretasyon sendromları gösteren kolitlerde olumlu bir etki oluşturur. Sıcaklığı 51ÜC olan su, soğutulması kolay olduğundan ekonomik yönden ucuza mal edilebilme özelliğine sahiptir. Bütün ağrılı hastalıklarda sédatif etkisiyle tesirlidir. Diğer taraftan, içeriğindeki tuz oranı bakımından, bazı intani kemik hastalıklarında ve kronik iltihap belirtisi gösteren kadın hastalıklarında rezolütif etki gösterebilir. Yine içeriğinde bulunan bol miktardaki karbondioksit aracılığıyla damar açıcı olarak kullanılabilir. Ancak, kan dolaşımının tıkanıklık gösterdiği sendromlarda ve ayrıca kalp romatizması geçirip de kapak afeti olmadan veya koinpanse bir kapak afetiyle hastalığı atlatanlarda dikkatli davranılmalıdır. Bu sular, in’halasyon tarzında kullanıldığı takdirde, bir taraftan nazarı dikkati çeken radyoaktiviteleri, diğer taraftan termal gaz oranlarıyla, bronşiyal astımlar başta olmak üzere üst solunum yollarının ve akciğerlerin pek çok sendromlarında büyük değere haizdir. Ayrıca bazı metabolizma hastalıklarında, bu arada gut hastalığında son derece etkili olduğu görülür.

Yaz aylarında çok kalabalık olan ve her yıl binlerce yerli ve yabancı kişinin geldiği bir yer olan Ayaş İçme ve Kaplıcasının; iki genel tedavi havuzu, çok sayıda özel banyoları, içme tesisleri ve Fizik Tedavi Enstitüsü vardır. Her türlü soyal ve yardımcı tesisin bulunduğu kaplıcadaki toplam yatak kapasitesi 700’ü bulmaktadır. Bu yataklar, şirket bünyesindeki otel, motel ve küçük pansiyon tarzı konaklama yerlerine dağıtılmış durumdadır. 11 ve ilçe merkezi dahil olmak üzere, komşu il ve ilçelerden de sürekli ve düzenli ulaşım olanaklarına sahiptir.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir