Menü

Ankara İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

İçme ve kaplıcalar; rahatlatıcı özelliklere sahip suları, belirli hastalıklara karşı uygulanan kürleri ve doğal bir ortam içindeki huzurlu atmosferleriyle insanların hem bedenine, hem de ruhuna tatil yaptıran çok önemli yerlerdir. Çok sayıda hastalığı tedavi edici özelliklerinin yanı sıra, birer dinlenme merkezi olarak da kabul gören bu tür tesislere rağbet her geçen gün daha da artmaktadır. Jeotermal açıdan çok zengin illerimizden biri olan Ankara’da da, doğal kaynaklarla tedavinin giderek güçlenen bir seyir izlemesi, il dahilindeki pek çok kaplıcanın tercih edilenler listesinde neden yer aldığının bir göstergesi sayılabilir. Hele hele, bunlardan bazılarının taşıdıkları üstün nitelikler nedeniyle dünya sıralamasında ilk sıralara yükselmesi bir rastlantı değildir.
Ankara; Türkiye’nin ikinci büyük kenti olma özelliklerinin yanı sıra, başkent olmanın da getirdiği avantajları en iyi şekilde değerlendiren, sağlık sektörünün bu alanına da gerekli yatırımı yapmaktan kaçınmayan illerimizden biridir. Birkaç yerel kaynağın henüz istenilen seviyede olmamasına rağmen, il genelinde görülen manzaraya bakıldığında, konunun uzmanlarından tam not alacak düzeydedir.

Ankara’daki sıcak su kaynaklarının hemen hepsi ilçelere dağılmış durumdadır. Bu ilçelerden özellikle Ayaş, Beypazarı, Haymana ve Kızılcahamam, kaplıca turizminde atılım yapmış olan ilçelerdir. Ulaşım ve konaklama olanakları, sosyal ve sportif aktiviteler, modern tedavi üniteleri ve sabit uzman hekim kadrolarıyla dikkati çekmekte, en önemlisi de, aynı konuda faaliyet gösteren diğer işletmeler için hem iyi birer örnek, hem de iteleyici bir güç olmaktadırlar.

Ankara ili kaplıcalarını incelemeye, 60 kilometre uzaklıktaki Ayaş ilçesinde bulunan kaplıcalardan başlayacak olursak;

Karakaya Kaplıcası: İlçe merkezindedir. Denizden yüksekliği 800 metredir. Kaplıcanın, Selçuklu döneminde Anadolu’ya yayılan Türkler tarafından Karakaya mevkiinde yapıldığı ve işletmeye açıldığı bilinmektedir. Daha sonra, Osmanlılar döneminde onarım görmüş ve yeni bölümler eklenmiştir. Olağanüstü güzellikte kemerlerle süslü iki tarihi hamama sahiptir.

Kaplıcanın suyu; sodyum bikarbonat ve kalsiyum içeren oligometalik sular grubuna dahildir. Sıcaklığı 31°C, radyoaktivitesi 4.16 eman, pH değeri ise 7.4’dür.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit ve kadın hastalıklarıyla nevrasteni, yarım felçler, çocuk felçleri ve çıkıklardan sonraki eklem tutukluklarına bire birdir. İçme tedavisi ise; hipostenik mideler için tavsiye edilmektedir. Mide rahatsızlıklarını gideren özelliklere sahiptir.

Tarihi değeri haiz iki adet tedavi havuzu, dört adet özel ve çok sayıda da sıra banyosu olan kaplıcaya gelenler, Ayaş ilçesindeki konaklama yerlerinden ve diğer sosyal tesislerden faydalanmaktadırlar.

Kırkevler Kaplıcası: Yine Selçuklular döneminde yaptınlan ve çok sayıda odaya sahip olmasından dolayı bu adı aldığı sanılan kaplıca, ne yazık ki uzun süredir işletilmemekte ve günümüzde iki aileye barınak olarak kullanılmaktadır. Kesme taşlardan inşa edilen, yer yer tuğlanın da kullanıldığı güzel bir yapıdır.

Ilıca Köyü Kaynağı: İlçeye 20 kilometre uzaklıkta, Ilıca köyündedir. Sodalı soğuk maden suları kapsamında oligometalik bir sudur. İçmesi; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında şifalıdır.

Karaköy Kükürtlü Kaplıcası: Merkeze yakın Karaköy’dedir. İlçeye 22 kilometre uzaklıktadır. Tuzlu, kükürtlü ve çamurlu suyundan deri hastalıklarının tedavisinde yararlanılmaktadır.

Ayaş İçme ve Kaplıcası: İlçeye 23 kilometre uzaklıkta, AyaşBeypazarı yolundan 5 kilometre kadar içeride, Boğazpınarı yönündeki İlıca Deresi mevkiindedir. Denizden 720 metre yüksekliktedir. Önceleri birkaç bakımsız evden ibaret olan kaplıca, şifalı suyunun dünya çapında ün kazanması üzerine, şimdilerde modern bir termal merkezi haline gelmiştir.

İşletmeciliğini 1935 yılından beri özel bir şirketin üstlendiği kaplıca, her geçen gün daha da gelişmekte ve yeni ilavelerle büyümektedir. Beton kaptaj alanı öncelikle bina içine alınmış, içme olarak kullanılan çeşmeler bu binanın dışına çıkarılmıştır. Debisi fazla olan suyunda (15 İt/sn.) oldukça yüksek oranda radyoaktivite tespit edilen kaplıca, aynı zamanda Türkiye’nin en fazla karbondioksit içeren (1085.92 mg/lt) kaplıcasıdır.

Ayaş, içme ve kaplıca sularıyla Ankara’nın en önde gelen ilçelerinden biridir. Yerin derinliklerinden gelen bu madensel su, tarih boyunca ilçenin geçim ve şifa kaynağı olmuştur. Ayaş’ın şifalı suyunun, eski medeniyetlerce de bilindiği, hatta Etiler taraından işletildiği ileri sürülmektedir. Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından kullanıldığı tarihi araştırmalar sonucu kesin olarak tespit edilmiştir.

Ayaş İçme ve Kaplıcası’nda kullanılan suyun, Fransa’nın dünyaca ünlü mide ve bağırsak hastalıkları tedavi merkezi ‘Chatel Guyon’un suyuna eşdeğerde olduğu birçok uzman tarafından ifade edilmiştir. Ülke çapında ne kadar ünlü olursa olsun, günümüzde alınan mesafe yine de işin propaganda ve tanıtım yönünün eksik olduğunu göstermektedir. Gerekli girişimlerin yapılması halinde, kaplıcaya duyulan ilginin daha da artacağına kesin gözüyle bakılabilir.

Ayaş İçme ve Kaplıcası’nın suyu; sodyum sülfatlıbikarbonatlı klorürlü ve sodyum sülfatlıklorürlü bikarbonatlı ılıca ve içme suları grubuna dahildir. Ayrıca kalsiyum ve yüksek oranda karbondioksit içermektedir. Temperatürü 51°C, radyoaktivitesi 0.50 eman (toplam alfa aktivitesi 2.58 eman), pH değeri 6.36’dır.

Ayaş içmesi; bikarbonat ve karbondioksit gazının etkilemesiyle, sodyum klorür ile sodyum sülfatın mide salgı ve faaliyetini durdurucu tesirini yenerek sindirimi kolaylaştırır. Aç karnına, düzenli aralıklarla ve az miktarda içilirse midenin salgısını ve faaliyetini arttırır. Fazla içildiği takdirde, venaportea yoluyla karaciğere giderek bu organın parankim hücrelerinin çalışmasını hızlandırır. Karaciğerin görevini düzenler, safra salgısıyla birlikte bağırsaklara bol miktarda dökülmesini sağlar. Geçiş yollarında ve safra kesesinde, safrayı sulandırarak buralarda birikmiş iltihap ve kolesterin tortularının temizlenmesini temin eder. Bağırsaklar üzerindeki lak’ satif tesiriyle, bağırsağın işlevlerini yoluna koyar. Mide için, günde iki kez birer bardak yeterlidir. Karaciğer ve safra yolları için, sabah akşam aç karnına ve yarımşar saat arayla 3 ilâ 4 bardak içilmelidir. Bu miktar su, aynı zamanda laksatif etkisi gösterir. Pürgâtif tesir elde etmek için, ara vermeden beş bardak kadar içilmelidir. İçme ile birlikte banyo da yapılırsa daha faydalı olur. Ayaş içmesinin diüretik etkisi de vardır.

İçme ile birlikte yapılacak banyo tedavisi; şişmanlarda karaciğerin görev yapmaması ve yetersiz kalması hallerinde, safra yollarının taş yapması ve iltihaplanması durumunda,

hemoroidlerde, bağırsak tembelliklerinde, özellikle şişman kadın rahatsızlıklarında, şişman diyabetiklerde, şişman artroz ve gut hastalarında gözle görülebilecek ölçülerde şifa sağlar.

Ayaş İçme ve Kaplıcası, yalnız Türkiye’nin değil, tüm Ortadoğu’nun en değerli kaynağıdır. Tuzlu bikarbonatlı ve karbondioksitli güçlü bir sudur. İçme olarak kullanıldığında; mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve metabolizma hastalıklarında dikkate alınmalıdır, içimini, içeriğinde bulunan karbondioksit kolaylaştırır Litresinde 6.5 grama yakın radyoaktif madde ihtiva eden bu suların tesir derecesinin yüksek olması normaldir. Mide üzerinde uyarıcı etkisi olacaktır. Çok çabuk oniki parmak bağırsağına geçer ve bir taraftan civarda bulunan iç ve dış salgı bezlerine ve organlara tesir ederken, diğer taraftan bağırsak üzerinde hareketli ve salgıyı arttırıcı bir etki oluşturur. Bu durumda, öncelikle safra kesesi ve karaciğer üzerinde etkili olduğu görülür. Bu etki kontraktif mekanizmanın harekete geçirilmesi şeklinde kinetiktir. Birikmiş safranın boşalmasını temin eder. Bundan başka, koleretik tesir yaparak safra salgısını arttırır. Şu halde; çeşitli nedenlerden meydana gelen, mekanik tıkanmalara bağlı olmayan sarılık sendromlannın nekahat döneminde kanda birikmiş safra pigmentlerinin temizlenmesinde etkili olacaktır. Bu arada, birçok fonksiyonel testlerin düzelmesini kolaylaştırır. Pankreasın iç ve dış salgısını da uyardığı görülmüştür. Dış salgının arttığı zaten eskiden beri bilinmektedir. Ancak, iç salgının etkilenmesi suretiyle ensülin miktarında meydana gelen artış henüz tatmin edici bir yöntemle teyid edilememiştir. Genellikle görülen, gliseminin düşme eğilimi göstermesidir. Bunun da ensülin miktarının artmasına mı, yoksa ensülin etkisinin düzelmesine mi bağlı olduğu, üzerinde durulması gereken noktalardır. İçme suyunun sindirim sisteminin alt kısımlarında yaptığı etki de dikkate şayandır. Birçok konstipasyon şekillerinde değerlendirilebilir. Bağırsakta spazmın önüne geçer ve ayrıca mikroorganizma dengesini düzeltir. Bu suretle fermantasyon veya pütretasyon sendromları gösteren kolitlerde olumlu bir etki oluşturur. Sıcaklığı 51ÜC olan su, soğutulması kolay olduğundan ekonomik yönden ucuza mal edilebilme özelliğine sahiptir. Bütün ağrılı hastalıklarda sédatif etkisiyle tesirlidir. Diğer taraftan, içeriğindeki tuz oranı bakımından, bazı intani kemik hastalıklarında ve kronik iltihap belirtisi gösteren kadın hastalıklarında rezolütif etki gösterebilir. Yine içeriğinde bulunan bol miktardaki karbondioksit aracılığıyla damar açıcı olarak kullanılabilir. Ancak, kan dolaşımının tıkanıklık gösterdiği sendromlarda ve ayrıca kalp romatizması geçirip de kapak afeti olmadan veya koinpanse bir kapak afetiyle hastalığı atlatanlarda dikkatli davranılmalıdır. Bu sular, in’halasyon tarzında kullanıldığı takdirde, bir taraftan nazarı dikkati çeken radyoaktiviteleri, diğer taraftan termal gaz oranlarıyla, bronşiyal astımlar başta olmak üzere üst solunum yollarının ve akciğerlerin pek çok sendromlarında büyük değere haizdir. Ayrıca bazı metabolizma hastalıklarında, bu arada gut hastalığında son derece etkili olduğu görülür.

Yaz aylarında çok kalabalık olan ve her yıl binlerce yerli ve yabancı kişinin geldiği bir yer olan Ayaş İçme ve Kaplıcasının; iki genel tedavi havuzu, çok sayıda özel banyoları, içme tesisleri ve Fizik Tedavi Enstitüsü vardır. Her türlü soyal ve yardımcı tesisin bulunduğu kaplıcadaki toplam yatak kapasitesi 700’ü bulmaktadır. Bu yataklar, şirket bünyesindeki otel, motel ve küçük pansiyon tarzı konaklama yerlerine dağıtılmış durumdadır. 11 ve ilçe merkezi dahil olmak üzere, komşu il ve ilçelerden de sürekli ve düzenli ulaşım olanaklarına sahiptir.

Beypazarı ilçesi; Ankara’dan 100, Ayaş’tan 40 kilometre uzaklıktadır. Şifalı su kaynakları bakımından ilin önde gelen ilçelerinden biridir.

İlçedeki en önemli kaynak; dört ayrı kaplıca ve içmenin bir grup oluşturduğu, gerek dağıttığı şifa, gerekse sağlık turizmine yaptığı katkı nedeniyle her yıl binlerce kişinin uğrak yeri olan ve Beypazarı İçme ve Kaplıcaları adıyla da anılan sıcak su kaynaklarıdır.

Kaynaklara; Ayaş-Beypazarı karayolunun 33’üncü kilometresinde, Gömlek Köprüsü’ne gelmeden sola ayrılan bir yolla ulaşılır. Beypazan’na 15 kilometre uzaklıktadır. İki dağ arasına sıkışmış gibi duran bir derenin her iki tarafında 9 adet şifalı kaynak yer almaktadır. Derenin 20 metre kadar yükseklikte oluşturduğu şelâle, kaynakların 5’ini vadinin yukarı tarafında, 4’ünü de aşağı tarafında bırakmıştır.

Beypazarı içme ve Kaplıcalarımda iki adet kaplıca ve iki adet içme vardır. Bunlardan Dutlu Kaplıcası yukarı kaynak bölümündedir. Kaplıcaya ‘Dutlu Hamamı’ da denmektedir. Hamamın biraz alt tarafında Dutlu İçmelerimi oluşturan üç kaynak bulunmaktadır. Tahtalı Kaplıcası ise, 4×3.5 metre ebadında bir havuzdan ibarettir. ‘Tahtalı Hamamı’ da denilen kaplıcada, şifalı su bu havuzun içinden kaynamaktadır. Suyun debisi yüksektir. Tahtalı Hamamı’na nazaran derenin karşı yamacında kalan Vezirsuyu Gençlik İçmesi ise, Türkiye’de bugüne kadar bilinen suların içinde en yüksek radon radyoaktivitesine (856 eman) sahiptir. İçme; ‘Tahtalı Vezir İçmesi’ diye de anılmaktadır.

Dutlu Hamamı’nın suyu; kalsiyum klorür, sodyum sülfat, karbondioksit ve radonlu, Tahtalı Hamamı’nın suyu; sodyum klorür, kalsiyum sülfat, karbondioksit ve radonlu, Vezirsuyu Gençlik İçmesi’nin ise; sodyum klorür, kalsiyum, karbondioksit ve radonlu sular grubuna dahildir. Dutlu’daki hamam suyu sıcaklığı 45°C, radyoaktivite 23 eman, pH değeri 6.48’dir. Tahtalı Hamamı’nda ise bu durum biraz farklıdır. Suyun temperatürü 50°C, radyoaktivitesi 43 eman, pH değeri ise 6.78’dir.

Dutlu lçmesi’ndeki kaynakların su sıcaklıkları 4144°C, radyoaktivite 60 eman ve pH değerleri 6.467.04 arasındadır. Bu durum Vezirsuyu Gençlik lçmesi’nde; temperatür 45°C, radyoaktivite 856 eman, pH değeri 6.65 şeklinde değişiklik gösterir.

3 gramın üstünde total mineralizasyon içeren bu maden suyu; 45°C civarındaki soğutulmasına gerek duyulmayan ideal sıcaklığı ve içeriğindeki karbondioksit ve radyoaktif gazlarının zenginliği ile dikkati çeken kalevi ve toprak kalevili bir maden suyudur. Bu özellikleri nedeniyle çok değişik etkiler beklenebilir. Zengin radyoaktif gazlara sahip olması,’ endokrin sistem üzerinde uyarıcı bir tesir meydana getirir. Ürik asit değerini düşürür. Yarım grama yaklaşan karbondioksit, üst derideki kan dolaşımını açarak kanın buralarda toplanmasına neden olur. Hipertansiyonlu hastaların tedavisinde önemli derecede etkilidir. Kan dolaşımında tıkanıklık gösteren damar sertliğine bağlı sendromlarda da tedavi amacıyla kullanılır. Bu banyolarda sol kalp üzerindeki yük kalkar, dolaşımda daha rahatlatıcı şartlar oluşur. Solunum hareketleri derinleşir, fakat hız kazanmaz. Bronşiyal astımlılarda sakinleştirici tesiri görülür. İçildiğinde; tuzluacı suların mide ve bağırsak yolunun hareketini arttırıcı, salgılamayı kamçılayıcı tesiri, karaciğer, safra kesesi ve pankreas üzerinde gayet olumlu neticeler doğurur. Bu özellikleriyle; cilt hastalıklarına, kalp ve kan dolaşımı rahatsızlıklarına, solunum yolları, kadın hastalıkları ve metabolizma bozukluklarına iyi geldiği söylenebilir.

Beypazarı İçme ve Kaplıcaları adı altında incelediğimiz bu iki kaplıca ve iki içme alanında; kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı tedavi havuzları, özel oda ve banyolar ve yardımcı tesisler bulunmakta, ancak konaklama mümkün olamamaktadır. Gelen ziyaretçilerin Beypazarı’ndaki otellerde kalmaları tavsiye edilir. Kaplıcaların daha modern hale getirilmesiyle bölgeye olan ilginin artacağı kesindir.

Kapullu Kaplıcası: Beypazan’nın 30 kilometre güneyinde, Kapullu köyü yakınındadır. Su sıcaklığı 40°C olan kaplıca; karaciğer ve safra yolları rahatsızlıklarına, cilt hastalıklarına yararlıdır. İlçe merkezinden sürekli ulaşım olanağı bulunmaktadır.

Karakoca Maden Suyu: Ankara yönünden Beypazan’na gelirken, ilçe girişinden sağa ayrılan Kıbrısçık yolu üzerinde, İnönü vadisindeki iki ayrı yerden kaynayan doğal bir sudur. Büyük Karakoca kaynağı ilçeye 8 kilometre, Küçük Karakoca kaynağı ise 3 kilometre uzaklıktadır. ‘Beypazarı Maden Suyu’ adı altında 1989 yılından bu yana piyasaya verilen suyun dolum tesisleri ise tam ortada, 6’ıncı kilometrede bulunmaktadır. Renksiz, içimi kolay, midevi bir sudur. pH değeri 7.5 civarındadır.

Ankara’nın güney yönünde yer alan ilçelerinden Haymana, il merkezine 74 kilometre uzaklıkta kaplıcalarıyla ünlenmiş bir ilçemizdir. Denizden 1200 metre yükseklikte konuşlanmış ilçe, adını verdiği kaplıcalarıyla tanınmaktadır. Haymana, sağlık turizminin odak noktalarından biridir ve ilçenin en önemli gelir kaynaklarından birini kaplıca hareketi oluşturmaktadır.

Haymana Kaplıcası: Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde işletilmiş tarihi değeri haiz kaplıcalarımızdandır. İlçenin eski adının ‘Yabanhamamı’ olması ve 19’uncu yüzyılda şifalı sularının bir bölümünün bazı bağlantılarla Ankara’ya nakli için çalışmalar yapılması, buraya verilen önemin büyüklüğünün bir göstergesidir.

Haymana Kaplıcası’nın suyu, madeni az sular grubuna dahildir. Kalsiyum, sodyum, magnezyum, bikarbonat ve karbondioksit içerir. Temperatürü 46°C, radyoaktivitesi 1.55 eman, pH değeri ise 7.6’dır. Toplam debi miktarı 4.8 İt/sn.dir.

Bütün bir yıl boyunca açık bulunan kaplıcanın, suyunun içilmesi pek tavsiye edilmese de, içimi halinde belirli bir diüretik etki gösterir. 10001500 gramlık kaplıca suyu, aç karnına içildiğinde, bir saat içinde bol miktarda idrar söktürür. Bu yolla, idrar yolu iltihaplarında, küçük taş ve kumların dökümü arzulandığında, içme tedavisi iyi gelir. Su bikarbonatlı olduğu için içimi de kolaydır.

Banyo tedavisi ise; her çeşit romatizmalılar, nevralji, nevrit, polinevrit, artritliler için şifa kaynağıdır. Kadın hastalıklarından; aneksit, perimetrit, parametrit, amenore, dismenore ve âdet hali bozuklukları için tedavi edici özelliklere sahiptir.

Kırıkçıkıklardan sonraki eklem bozukluklarında, hemiplejilerde ve çocuk felçlerinde de kaplıca suyundan istifade edilir. Bazı allerjik hastalıkların Haymana kaplıcalarında, sona erdiği çok görülmüştür. Dermatozlular, bronşiyal astımlılar ve hatta bazdovlular, 21 günün sonunda sağlıklarına kavuşmuşlardır.

Haymana, aslında gerçek bir kaplıca beldesidir. Uluslararası Şifalı Su Kaynakları Araştırma Merkezi’nin 30 ülkede yaptığı araştırmalar sonucu; Haymana Kaplıcası’nın nitelik bakımından Fransa’nın ünlü Vichy kaplıcalarının ardından ikinci sırayı aldığı bildirilmiştir. Suyu, kalevi ve toprak kalevili, bikarbonatlı, karbondioksiti sular grubuna girer. İçildiğinde 1 gramın altında içerdiği total mineralizasyonu ile daha çok oligometalik suların diüretik etkisini gösterir. İçerdiği karbondioksit ile içme kürleri yapıldığında; mide, karaciğer ve pankreas üzerinde çok hafif bir etki oluşturabileceği düşünülebilir, içme suyu olarak şişelendirilerek değerlendirme yoluna gidilmesi önerilmiştir. Kaplıca tedavisinde daha ziyade karbondioksitin etkisi önemini korur. Hipertansiyonlu hastalarda tansiyonu düşürücü bir etki oluşturur. Kan dolaşımını genişlettiğinden, kanın atardamarlar yoluyla drenajını kolay, laştırır. Sol kalp üzerinde olumlu bir etkilemeyle onu korur. Solunum hareketlerinde derinleşme ve rahatlama meydana getirir. Bronşiyal astım vakalarında müsekkin tesiri gösterir. Akciğer daralması sendromlarında ve periferik dolaşımı ilgilendiren kardiyovasküler sistem hastalıklarında, damar sertliklerinde, kan dolaşımından oluşan tıkanıklık durumlarında

yararlı bir sudur.

Haymana Kaplıcası’nın kaynakları çok zengin olup, saniyede 4 litre su vermektedir. Bu özelliğiyle günde 1000 kişinin yıkanmasına yetecek kapasitededir. Kaplıcanın suyu, havuzlarda toplandığı zaman, ayrıca soğuk su ilavesine gerek kalmadan banyo alınabilir. Uzmanlar, bu niteliğinden dolayı tedavide çok iyi sonuçlar alındığını ifade etmektedirler.

1972 yılında hizmete soktuğu yeni kaplıca binasıyla ilk atılımı yapan Haymana Belediyesi, daha sonra bu hizmetlerini daha da ileriye götürerek ilçeyi modern bir tesise kavuşturmuştur. Bunu, özel işletmelerin ve kişisel girişimcilerin yatırımları izlemiştir. Belediye’ye ait kaplıca tesislerinde; tedavi amacına yönelik bölümlerin yanı sıra, bir de Fizik Tedavi Merkezi bulunmaktadır. Uzman doktorların görev yaptığı bu merkezde, hastaların sağlık sorunları büyük bir titizlikle incelenmekte ve yapılan öneriler doğrultusunda kaplıcalardan yararlanmaları sağlanmaktadır.

Haymana, konaklama sıkıntısının yaşanmadığı ender ilçelerimizden biridir. Hemen her taraf otel, motel ve pansiyonlarla doludur. Kaplıcalara yönelik akın, ilçenin daha modern otel ve pansiyonlara kavuşmasını sağlamıştır. Özellikle yaz aylarında yükselen yoğunluk, yatak kapasitesini 5000’in üzerine çıkarmaktadır. Konaklamanın yeterli olmadığı durumlarda, kaplıcanın arkasındaki geniş araziye çadır kurmak da mümkündür. Ziyaretçilerin her türlü gereksinimi ilçe merkezinden sıkıntısız karşılanmaktadır.

Konaklama konusundaki önerilere gelince; 60 odada 120 yatak kapasitesine sahip Termal Otel, Belediye Parkımın hemen yanı başında bulunmaktadır. Tek yıldızlı Cimcime Otel, 34 odada 68 yatakla hizmet vermekte ve Turizm Bakanlığı belgeli Reyhan Pansiyon ise 15 odasında 27 yatakla üçüncü sırada yer almaktadır.

Haymana’nın, direkt Ankara ile irtibatının dışında, Polatlı bağlantılı Eskişehir yönüne ve Kulu bağlantılı olarak da Konya yönüne çıkışı vardır. Düzenli ve sürekli ulaşım imkânlarından en üst derecede yararlanmak mümkündür.

Kızılcahamam ilçesi, şifalı su kaynakları bakımından Ankara’nın en zengin ilçesidir. Kaplıcaları, maden sulan ve doğal kaynak sularının yanı sıra, yemyeşil doğasıyla ünlü bir mesire yeridir. Çam ormanlarıyla çevrili 10 bin dönümlük Soğuksu Milli Parkı’nda yer alan dinlenme tesisleri, hem kaplıcalardan yararlanmak isteyen hastalara, hem de büyük şehrin bunaltıcı havasından en azından hafta sonları kurtulmak isteyenlere her türlü olanağı sunar. En iyi kaynak ve maden sularına sahip bu topraklar ilçeye büyük gelir sağlamakta ve yurdun hemen her tarafından turist çekmektedir.

Adını bölgedeki kırmızı toprağın renginden ve Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan hamamlarından alan Kızılcahamam, çok eski bir yerleşim bölgesidir. Elli yıl öncesine kadar küçük bir köy görünümündeki ilçe, yapılan yatırımlarla bugünkü modern ve hareketli yapısına kavuşmuştur. Atılımların aynı hızla devam ettiği gözlenmektedir.

ilçe sınırları içindeki şifalı su kaynaklarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

İlçede; Kızılcahamam Kaplıcaları adı altında toplanan Büyük Kaplıca, Küçük Kaplıca, Acısu, Kızılcahamam Acısu Kaplıcası ve Kızılcahamam Maden Suyu olmak üzere 5 önemli sıcak su kaynağı vardır. Bunların hepsi ilçe merkezindedir. Bu kaplıcalar Romalılar ve Selçuklular dönemlerinde de işletilmiş olup, Cumhuriyet döneminde ilk kez Ankara valilerinden Nevzat Tandoğan tarafından ciddi olarak ele alınmıştır.

Yukarıda sözü edilen kaynakların ilk üçünün kimyasal yapıları hemen hemen aynıdır. Sadece Acısu’daki karbondioksit miktarı diğerlerine göre beş misli fazladır. Bu su, kalevi klorobikarbonat bir su olup, total mineralizasyonu diğer sular gibi 2 gram civarındadır. Çok miktarda karbondioksit ve az miktarda arsenik içermektedir. Bu nedenle, söz konusu bu üç kaplıca aynı başlık altında değerlendirilecektir.

Büyük Kaplıca, Küçük Kaplıca ve Acısu: Ankara’ya 76 kilometre uzaklıkta olan bu kaplıcalar, ilçe merkezinde, Kâzım Karabekir Caddesi üzerindedir..Kaplıca alanının denizden yüksekliği ortalama 975 metredir.

Büyük Kaplıca; sodyum bikarbonatlı, karbondioksitli ve arseniklidir. Ancak, 100 metre yukarısında yer alan Küçük Kaplıca ile, yine aynı yerde bulanan Acısu’nun içeriği ise aynıdır. Sodyum bikarbonatlı, klorürlü ve arseniklidir. Büyük Kaplıca’nın temperatürü 47°C, radyoaktivitesi 16 eman, pH değeri 7.6’dır. Küçük Kaplıca’nın temperatürü 43.5°C, radyoaktivitesi 3.3 eman, pH değeri 7.6, Acısu’nun ise temperatürü 34°C, pH değeri ise 6.2’dir.

İçme tedavisi; özellikle hipostenik mideler, karaciğer ve safra yolları hastalıklarına çok yararlıdır. Nutrisyon ‘beslenme’ faaliyetini arttırır. Bu sularda arseniğin bulunuşu ve iklim koşullarının uygun oluşu, lenfatik hastaların ve çocukların iyileşmesinde önemli derecede rol oynar.

Banyo tedavisi; romatizmal hastalıklar başta olmak üzere, eklem kireçlenmeleri (artrozlar), omurga kireçlenmeleri (spondilozlar, spondiloartritler ve osteokondrozlar), ankilozan spondilit, romatoid artrit, periartrit, tendinit, tendoperiostit, bursit, fibrosit, sellülit gibi yumuşak doku romatizmaları, siyatik, serviko braşiyal ve interkostal nevraljiler, felçler (hemipleji, parapleji, polio ve benzerleri), ameliyatlardan, yaralanmalardan ve kazalardan geride kalan sekeller, eklem hareketlerindeki kısıtlanmalar (kontraktörler), spor yaralanmaları, salpenjit, overit, metrit, parametrit ve adneksit gibi kadın hastalıkları, ruhsal yorgunluk ve sinirsel gerginlikler (vejetatif distoni), dolaşım sisteminin işlemeye bağlı (fonksiyonel) bozukluklarına tavsiye edilmektedir.

Serpintileme ve buğu tedavisi ise; solunum yolları hastalıklarına iyi gelmektedir.

Bu grupta bulunan kaplıcaların suyu; hafif tuzlu, karbondioksitti, kalevi bikarbonatlı maden suları sınıfına dahildir. Daha sonra sözünü edeceğimiz kaplıcalarda ise, tuz ve karbondioksit miktarında belirli bir artış görülmektedir. Bu da, bir taraftan mineralizasyonu yükseltirken, diğer taraftan medikal etkilerin güçlenmesine yol açmaktadır. Her üç suyun ortalama temperatürü 4142°C civarında bir ısı gösterir. Medikal değerlendirmede; bu suların içme tarzında kullanılması durumunda karaciğerde, safra kesesinde, mide ve bağırsaklarda olumlu etkileri görülür. Sindirim sistemi üzerinde sökretuvar ve kontrativ mekanizmayı uyarır. Banyo tarzında kullanıldığında ise; doğal sıcaklıkları ve içeriğindeki karbondioksit oranıyla vazodilatatör bir etki gösterir. Kan dolaşımını üst deriye çeker. Sol kalp üzerindeki yükü azaltır. Vazodilatatör etkisiyle, tıkanmış olan periferik damarların besleyemediği bölgelerde vaskülasyonun gelişmesine ve dolaşımın

düzelmesine yardımcı olur.

Erimiş kimyasal maddeler ve yüksek radyoaktivite bakımından yurdun en şifalı sularından olduğu (4’üncü sırada), Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından hazırlanan raporlardan anlaşılmaktadır. Bu raporların ışığı altında kaplıcalar, banyo alım yeri olmaktan çıkarılarak sabit tedavi merkezleri haline dönüştürülmüştür. Büyük Kaplıca’da bulunan Fizik Tedavi Enstitüsü’ndeki uzmanlar, modern cihazların.da yardımıyla hemen her türlü hastalığı tedaviye çalışmaktadırlar.

Kaplıcalarda; kadın ve erkekler için tedavi havuzları, özel banyo odaları ve diğer yardımcı üniteler bulunmaktadır. 70 yataklı turistik Kaplıca Oteli’nin ve Emekli Sandığı’nca yaptırılan 80 yataklı turistik Toleyis Otelimin dışında, ilçede çok sayıda otel, motel ve pansiyon bulunmakta, bunların toplam yatak kapasitesi 2500’ü bulmaktadır. Bunlar arasında; Soğuksu Milli Parkı içinde 45 odada 96 yatakla’hizmet veren 3 yıldızlı Çam Oteli, konaklama bakımından önerilebilecek otellerin başında gelmektedir.

Kızılcahamam Acısu Kaplıcası: İlçeye 4 kilometre uzaklıkta, Kızılcahamam Maden Suyu’nun çıktığı yöredeki bir dere yatağından kaynamaktadır. İlçenin kuzeybatı yönüne düşer. Suyunda, 1809.25 mg/lt. oranında karbondioksit gazı vardır. Bu haliyle, Kızılcahamam yöresinin en gazlı suyu olma özelliğine sahiptir. Temperatürü 34°C, radon değeri 0.39 m.m.c. ve pH değeri ise 6.2’dir.

Suyun içme olarak kullanılması durumunda; diğer suların iyi geldiği hastalıklar için yararlı olmakla birlikte, sıcaklığının 34°C olması nedeniyle dolaşım sistemi hastalıklarının tedavisinde son derece etkili olacaktır. Sudaki serbest karbondioksit miktarının oranı da zaten buna uygundur.

Banyo tedavisinde ise; nutrisyon hastalıklarına iyi geldiği gibi, andarterit abliterantlı yüksek tansiyonlu hastalarda ve hiposistoli dönemindeki miyokarditlerde çok iyi sonuçlar alınır. Bir seri banyo küründen sonra ekstrasistollerin kaybolduğu görülür, kalbin atışı düzene girer. Kalp nevrozlarında alınan sonuç daha önemlidir. Bu gibi hastalar bir mevsimlik banyo tedavisinin ardından rahatsızlıklarından tamamen kurtulurlar. Anfizem ve bronşitli hastalarda sağ kalbin yorgunluğu ve yetersizliği hallerinde, bu banyodan çok iyi sonuçlar elde edilir. Ancak, dolaşım sistemi hastalıklarında, hiç değişmeyen ve kriz döneminde bulunan hastalar bu kaplıcaya girmemelidirler.

Kaplıcanın içinde bir adet genel havuz bulunur. Etrafından sızan sularla tıbbi çamurlar oluşmuştur. Bu çamurların bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği için rağbet gördüğü söylenmektedir. Kaplıca yöresinde konaklama mümkün olmadığından, bu kaplıcadan yararlanmak isteyenler ilçedeki tesislerden yararlanabilirler.

Kızılcahamam Maden Suyu: İlçeye 4 kilometre uzaklıkta, denizden 1050 metre yükseklikteki bir alanda kaynamaktadır. Daha önce bu suya; Acısu, Vişi, Akkara maden suyu gibi adlar takılmıştır.

Kızılcahamam Maden Suyu; dünyadaki benzerleri arasında ikinci sırayı almakta olup, sıcaklığı 18.5°C, radyoaktivitesi 8.7 eman, pH değeri 6.2’dir. Sodyum, kalsiyum, magnezyum içeren, bikarbonatlı, klorürlü, karbogazöz ve oligometalik sular grubundadır.

İçme tedavisi olarak; kaynak başında içme kürleri tarzında bir uygulama ön görülür. Sindirim sistemi, karaciğer, safra kesesi ve pankreas üzerinde hareketli ve salgıyı arttırıcı tesiri olmaktadır. Kan seviyesi dengesizliklerinde, yağların birikmesinde, metabolizma hastalıklarında, diyabet, gut ve şişmanlık hallerinde tavsiye edilmektedir.

Ülke çapında satışa sunulan Kızılcahamam Maden Suyu’nun günlük üretimi 15 bin şişe civarındadır.

Altınsu Doğal Kaynak Suyu: Soğuksu Milli Parkı’nın içinden kaynayan bir sudur. ‘Kızılcahamam Altın Suyu’ diye de adlandırılmaktadır. İlçedeki diğer şifalı kaplıca sularının sağladığı ün kadar üne sahiptir. İçimi güzel, lezzetli bir südur. Bu alanda, her yıl Kızılcahamam Belediyesi tarafından. ‘Su Festivali’ düzenlenmekte ve belde halkının şifalı sulara olan minnet duyguları, yapılan çeşitli etkinliklerde dile getirilmektedir.

Hotel Abı Hayat: Kızılcahamam’ın içindedir. Termal otel, Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı modern kaplıca ve fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi olarak hizmet vermektedir. Otelde; tedavi uzmanları, pratisyen doktor ve teknik servis personeli bulunmaktadır.

Geçmişi Roma lmparatorluğu’nun debdebeli zamanlarına kadar uzanan Kızılcahamam termal suları, yer aldığı çam ve oksijen dokusu içinde, tarihte birçok ünlü kişiye şifa kaynağı olmuştur. Hotel Abı Hayat, işte bu mucizevi suyu müşterilerine sunmaya çalışan bir tesistir.

Kaynağından çıktığı anda 73°C olan kaplıca suyu sıcaklığı, içine başka bir su katmadan, son sistem bir teknolojiyle 40°C’ye düşürülerek, tamamen doğal bir $» kilde istifadeye hazır hale getirilmektedir. Bu su; romatizmal hastalıkların (romatoid artrit, osteorartrit, spondiloartrit) kronik dönemleri yumuşak doku hastalıkları, nörolojik hastalıklar (felç sekelleri, periferik sinir sistemi rahatsızlıkları, zona, nevrit, nevralji), ortopedik rahatsızlıklar (ameliyat sonrasında ve kırık sekellerinin rehabilitasyonunda), spor sakatlanmaları, bağ yırtılmaları ve menüsküs ameliyatı rehabilitasyonunda, protez rehabilitasyonunda, inhalasyon yoluyla üst solunum yollarının kronik ve allerjik rahatsızlıkları, deri hastalıkları (sedef, kronik irriton dermatit, egzamatöz hastalıklar), her türlü jinekolojik rahatsızlıklar, iltihaplı kadın hastalıkları, strese bağlı rahatsızlıklar, dejeneratif romatizmal hastalıklar (bel fıtığı ve kireçlenme), ruhsal hastalıklar ve aşırı sinirlilik hallerinde, tedavi edici özellikleriyle çok yararlı olmaktadır.

Otelde; fizik tedavi ünitelerinin yanı sıra, açık ve kapalı termal havuz, Türk ve Fin hamamları, özel banyolar, güzellik salonları ve diğer sosyal ve sportif amaçlı üniteler yer almaktadır. Dört yıldızlı Hotel Abı Hayat; 93 odada 203 yatakla hizmet vermekte ve çam ve oksijen deposu Soğuksu Milli Parkı’na yürüyerek 8 dakika çekmektedir.

Patalya Thermal Resort: Soğuksu Milli Parkımın içinde bulunan, parkın doğasından kaynaklanan sağlıklı bir ortamda ve yine aynı doğadan fışkıran sıcak suyun şifalı etkisinden yararlanılmasını amaçlayan termal bir tesistir. Dört yıldızlı otel; orman manzaralı, kuş cıvıltılı 156 odada 312 yatakla hizmet vermektedir. Ayrıca 4 suit odası vardır.

Patalya Thermal Resort’un Sağlıklı Yaşam Merkezi’nde; açık ve kapalı termal havuzlar, bitki banyoları, masaj üniteleri ile, müşterilerinin kendilerini zinde ve sağlıklı hissetmelerini sağlayacak diğer sosyal ve sportif olanaklar en geniş şekilde sunulmaktadır. Bulunduğu yer itibariyle, otel civarında kısa ya da uzun doğa yürüyüşleri yapmak da mümkündür.

Asya Kızılcahamam Termal Tatil Köyü: Ankara’nın kaplıcalarıyla ünlü ilçesi Kızılcahamam’da yeni devreye giren bir tesistir. İstanbul Üniversitesi Tıbbi Ekoloji ve HidroKlimatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nca verilen ve onaylanan bir raporla kurulan tatil köyünde; küvette kaplıca suyu kürleri, havuzlarda grup terapileri ve tek kişilik çamur banyosu tedavileri uygulanmaktadır. Kaplıca suyu; uzmanlarca tespit edilen 24 ayrı rahatsızlığı tedavi edici özelliğe sahiptir. Özellikle; romatizma, egzama, kırıkçıkık sekelleri, kadın hastalıkları, dolaşım yolları ve çocuk hastalıklarına iyi gelmektedir.

Devre mülk tarzında kiraya verilen tesis, bedenimizde ve ruhumuzda biriken olumsuz etkilerden kurtulmak için tıbbi tedavi ve rahatlamanın yanı sıra, dinlence ve sportif gereksinimleri gidermek amacıyla kurulmuştur.

Sey Hamamı: Kızılcahamam’a 13 kilometre uzaklıkta, Çerkeş yolu üzerindeki Güvem bucağı yakınlarında, Sey köyündedir. Birçok yabancı gezgin tarafından gezi haritalarında ‘Şah Hamamı’ olarak isimlendirilmiştir. Tarihi çok eskilere dayanmasına rağmen, geçen süreç içinde bir türlü modern bir görünüme kavuşturulamamıştır.

Sey Hamamfnın suyu; madeni az sular grubunda incelenmiştir. Sodyum bikarbonatlı, kalsiyumlu bir sudur. Temperatürü 43°C, radon miktarı 0.51 m.m.c. ve pH değeri 6.2’dir.. Bu duruma göre; Bursa’nın Çekirge suları ile aynı özellikleri taşımaktadır.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, polinevrit ve kadın hastalıklarına faydalıdır. Serbest karbondioksit miktarı 0.413 gram olduğundan, havuza girildiği zaman vücut üzerinde gaz taneciklerinin toplandığı görülür. Geç kanayan kırıklar, eklem tutulmaları ve kasıntılı yarım felçlere çok iyi gelir. Hamamın girişinde; “… romatizma, siyatik, kireçlenme, egzama ve mantar gibi birçok hastalığa iyi geldiği…” yazılıdır.

Kalsiyum bikarbonatlı olan bu sudan içildiğinde; diüretik etki gösterir. Yemeklerden önce soğutularak içilirse iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

Sey Hamamı’nda; biri kadınlara ait olmak üzere iki tesis bulunmaktadır. Tesislerin içinde 3×3 metre ebadında tedavi havuzları vardır. Sular bu havuzların dibinden kaynar.

Hamamın civarında dinlenme yerleri ve yeterli sayıda ev pansiyonları vardır. Gelen ziyaretçiler ihtiyaçlarını Güvem bucak merkezinden karşılarlar. Sık çam ormanlarıyla kaplı alanda kurulu tesisten, hem dinlence ve hem de sağlık amaçlı yararlanmak mümkündür.

Ankara’nın Çubuk ilçesindeki Çubuk Ilıcası; cilt hastalıklarına iyi gelmekte ve yöre halkı tarafından ilgi görmektedir.

Sağlık Doğal Kaynak Suyu: liçenin kuzeyindeki ünlü mesire yerlerinden Karagöl’ün yemyeşil çamlarıyla süslü Kavak Dağı zirvesinden kaynayan doğal bir sudur. Dolum tesisinin ilçeye 3 kilometre uzaklıktaki Aşağı Çavundur köyünde bulunduğu işletme, 1992 yılından bu yana üretim yapmaktadır. Sağlık Kaynak Suyu’nun sertlik derecesi 7.1, total sertliği ise 1.0 (Fr°)’dir.

Nallıhan ilçe sınırları içinde de maden suyu kaynakları bulunmuştur. Nallıhan Maden Suyu’nun ekonomiye kazandırılması yönünde çalışmalar yapıldığı, ancak henüz piyasaya sunum safhasında olmadığı ifade edilmektedir.

Polatlı ilçesinin muhtelif yerlerinde de, basit tesislere sahip kaplıca ve maden suyu kaynakları tespit edilmiştir ki, bunlar;

Türktaciri Kaynağı: İlçe merkezine 45 kilometre uzaklıkta, Yenimehmetli bucağına bağlı Türktaciri köyündedir. Suyu; tuzlu soğuk sulariçmeler kapsamındadır. Solunum yolları, kalpdamar ve romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir.

Sapanca Köyü Kaynağı: Aynı yörede yer almaktadır.Polatlı’ya 42 kilometre uzaklıktaki Sapanca köyündedir. Oligometalik bir sudur. Sodalı soğuk maden suları grubuna dahildir. Mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıkların da şifalıdır.Uzmanlar, Şereflikoçhisar ilçesindeki Tuz Gölü’nün tuz üretiminin yanı sıra, bilinmeyen bir başka özelliğine de dikkati çekmektedirler. Başta romatizma olmak üzere, değişik birçok hastalığın tedavisinde, yöre halkının ‘Mırık’ diye adlandırdığı çamurundan yararlandıklarını ve olumlu sonuçlar aldıklarını söylemekte, hatta günlük basınyayın organlarına intikal etmemiş olsa bile, yurtdışından birçok kişinin Tuzİa misafirhanesinde kalarak tedavi olduklarını belirtmektedirler.

Ankara ilinde, çeşitli ilçelerde faaliyet gösteren ünlü kaplıcaların yanı sıra, Melekçeköy Ilıcası, Uyuz Hamamı, İçme Hamamı gibi çok sayıda şifalı su kaynağının dışında, içmek için kullanılan maden suları ve doğal kaynak sularının da bulunduğu bilinmektedir.

Beypazarı ve Kızılcahamam’da çıkarılan maden suları gibi, MerkezYenimahalle ilçesine bağlı Susuz köyünde bulunan Susuz Maden Suyu da bunlardan biridir. Sağlık bakımından yararlı olduğu son zamanlarda daha çok anlaşılmış ve bir işletme tesisi kurularak piyasaya sunulmuştur.

Ankara’da, 1889 yılında kent merkezinin su ihtiyacını karşılamak için borularla kente aktarılan Elmadağ Kaynak Suyu’ndan başka, il dahilinde, genellikle merkeze yakın yörelerden çıkarılan birtakım kaynak sulan da bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları; Hayat Kaynak Suyu, Kavacık Kaynak Suyu, Taşpnıar Kaynak Suyu, İnci Kaynak Suyu, Yayla Kaynak Suyu vs. adlar altında şişelenerek satılmakta ve damacanalarla değişik semtlere dağıtımı yapılmaktadır. Bu kaynak suları, üstün nitelikleri olan, içimi yumuşak ve lezzetli sulardır.

Ankara ilindeki kaplıcalar ve yerel konaklama tesisleri hakkında bilgi almak isteyenler, Ankara ve Esenboğa Turizm Danışma Büroları’na müracaat edebilirler.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir