Menü

Konya İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

En büyük ilçelerinden Karaman’ın ayrılıp il olmasına rağmen, bugün yine Türkiye’nin en fazla yüzölçümüne sahip iller sıralamasında birinci olan Konya, büyüklüğüne yakışır nitelikte şifalı su kaynaklarına sahip olmasıyla da tanınmıştır. Hemen her tarafına dağılmış kaplıca, içme, çamur banyosu, doğal kaynak suyu ve hatta mağaralarıyla, birçok ile kısmet olmayan bir görünüm sunar.

Karaağaç İçmesi, Doğanhisar ilçesinin Karaağaç köyündedir. ‘Karaağaç Maden Suyu’ diye de anılır. Yerköprü Şifalı Suyu ile Karasu Şifalı Suyu Hadim’dedir. İlmen Şifalı Suyu ise, Hüyük ilçesine 45 kilometre uzaklıktaki İlmen köyünde yer alır. Yine Hüyük ilçesindeki Görünmez Köyü Maden Suyu, sodalı soğuk maden suları sınıfında değerlendirilen şifalı bir sudur. İlçe yakınlarındaki Görünmez köyündedir. Bileşiminde serbest karbondioksitin bulunması içimini kolaylaştırmış ve sindirim sistemine bağlı hastalıkların tedavisinde aranılan ve tercih edilen bir kaynak olmasını sağlamıştır. Suyun, kalpdamar hastalıkları ile solunum yolları rahatsızlıkları üzerinde de yararlı etkileri görülmüştür.

Hüyük ilçesinin en ünlü kaplıcası ise Köşk Kaplıcası‘dır. İlçeye bağlı Köşk köyündedir. ‘Köşk Hamamı’ diye de bilinir. Köşk Köyü Camii’ne vakıf olsun diye yaptırılmıştır. Orijinal bir Selçuklu hamamıdır.

Kare biçimindeki binanın üzerini bir kubbe örter. Suyun kaynağı binanın içine alınmıştır. Tam ortada, eni 4.40 m., boyu 7.50 m. ve derinliği 1.50 m. olan taş bir havuz bulunur. Havuzun her iki tarafında soyunma kabinleri yer alır. Fazla sular, güneydeki bir delikten boşalır. Dışarı çıktığında iki kademeli bir havuzda toplandıktan sonra bahçeye dağılır.

Hem banyo, hem de içme olarak kullanılan suyun sıcaklığı 36°C, debisi ise 68 It/sn.dir. Bileşiminde kalsiyum sülfat, bikarbonat ve demir bulunması, böbrek taşları üzerinde, ortostatik albüminüride, iltihap ve nefrit sekellerinde onu etkin kılmaktadır. Diüretik etkisi güçlüdür. Nevralji, nevrit, romatizma, çocuk felci, kırıkçıkık sekelleri ve cilt hastalıklarında yararlı bir sudur. İçme kürlerinin, mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi üzerinde olumlu etkisi görülür.

Köşk Kaplıcası’na ilgi son yıllarda artmıştır. Hamamın yanında bulunan küçük bir motel ihtiyaca kafi gelmemektedir. Üzerinde yatırım yapıldığı takdirde, ülkenin önemli kaplıcalarından biri olmaya adaydır.

Kükürtlü Su Kaplıcası ile İvriz Menba Suyu, Ereğli ilçesinin tanınmış şifa kaynaklarıdır. Yine Ereğli’nin Erkili Şifa Çamuru, çok rağbet gören bir yerdir. İlçenin 12 kilometre güneyinde yer alır. Ünlü gezgin Evliya Çelebi’ye göre, önceleri ‘Erkili’ adıyla anılan ilçe, bu adını şifalı çamurun bulunduğu bu yöreden almıştır.

Karapmar-Ereğli karayolunun 3’üncü kilometresinde, Acıgöl Maarı diye bilinen elips şeklindeki coğrafik oluşumun cilt hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Çevresi 5700 m. olan, en geniş yeri 1500 m., derinliği ise 300 m. olan bu maarın deniz seviyesinden yüksekliği 981 metredir. Turkuaz mavisi rengi ve berraklığı ile dikkati çeker. Tuzluluk oranı yüksek olan ve içinde hiçbir canlının yaşamadığı suyunda, bol miktarda sülfat tuzları bulunur.

Ilıca Pınarı Kaplıcası, Alaman Kuyusu Maden Suyu ve Ekşi Müshil Suyu İçmesi, Cihanbeyli ilçesinin şifalı su kaynaklarıdır. Hemen hemen aynı kimsayal bileşimi gösterirler. Tuzlu soğuk maden suları sınıfında değerlendirilen bu sular, aynı zamanda bikarbonat, sülfat ve karbondioksit içerirler. Sindirim sistemi rahatsızlıklarına, kalpdamar hastalıklarına, romatizmaya iyi gelen sulardır.

Seydişehir Ilıcası ise, Seydişehir ilçe merkezi yakınlarındadır. Yara ve çıbanların tedavisinde etkili olmasıyla ünlenmiş şifalı bir su kaynağıdır. Çok uzak bölgelerden araçlarıyla getirilen hastaların rağbet gösterdiği bir ılıcadır.

Beyşehir ilçesi, Konya’nın kaplıca ve içme suları bakımından en zengin ilçesidir. İlçe, sağlık turizminin gelişmesine en uygun yörelerden biri olarak, tarihi ve doğal güzellikleri birlikte sunması ve mağara turizmine açık olması nedeniyle, bu konuda hızlı adımlar atan ilçelerin başında yer alır.

İlçe, jeotermal faylar üzerinde yer aldığından, pek çok yöresinde, halkın Sıtma Pınarı diye adlandırdığı şifalı su kaynağı bulunmaktadır. Bu pınarların hemen hepsinin, Hıfzısıhha Enstitüsü’nden alınmış kimyasal analiz raporları mevcuttur.

İlçe sınırları dahilindeki başlıca içme ve kaplıcalar şunlardır:

Malanda İçmesi: ilçe yakınlarındadır. Sodalı soğuk maden suları kapsamında değerlendirilen bir içmedir. Mide rahatsızlıklarını gideren, sindirimi kolaylaştıran şifalı bir suya sahiptir.

Kükürtpınarı Kaplıcası: Beyşehir’in sodalı soğuk maden suları kapsamına dahil bir başka şifalı su kaynağıdır. Mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıkları üzerinde

olumlu etkileri görülür.

Yeşildağ Kaplıcası ve Çamuru: İlçeye bağlı Yeşildağ köyündedir. Kaplıca, geçirimsiz bir tabaka üzerinde oluşmuş olup, su sıcaklığı 33°C, debisi 1.2 İt/sn.dir. Bileşiminde; kalsiyum, magnezyum, sodyum ve bikarbonat bulunur. Banyo tedavisinin romatizma, siyatik, lumbago, cilt hastalıklarına iyi geldiği gözlenmiştir.

Derin kaynağında daha sıcak olan suyun, iyi bir kaptaj yapımıyla üst katmanlarda soğuk suyla karışması önlendiğinde, mineral ve jeotermal açılardan daha da değerleneceği açıktır. Sıcak suyun oluşturduğu bataklık kısımda çamur banyosu da yapılır. Yörede ünlü olan bu çamur, son yıllarda önemsenmiş ve yanına yeni bir motelle birlikte duş kabinleri de yapılmıştır.

Çavuş Hamamları: Çavuş beldesinin Hamamçayırı yöresinde yer alır. Kubeleri tamamen çöktüğünden, sadece dört duvar ve havuzları kalmış bulunan Çavuş Hamamları da Selçuklu dönemi hamamlarındandır. ‘Köşk Hamamı’nın özelliklerini taşır. Suyun temperatürü 36°C’dir. Turizm, özellikle de sağlık turizmi açısından önem taşıması gereken bu tarihi hamamların değerlendirilmesi konusunda daha fazla gecikilmemelidir.

Sevindik Hamamı: İlçe merkezine 24 kilometre uzaklıktaki Sevindik köyündedir. ‘Sevindik Köyü Kaplıcası’ diye de bilinir. Ağaçlıklı bir yörede, dibi mermerli, üstü açık bir havuzun içinden kaynayan suyun sıcaklığı 20°C, debisi 4050 Lt/sn.dir. Bikarbonat ve sülfat içeren oligometalik bir sudur. İçime elverişlidir. Karaciğer ve safra yolları hastalıklarına iyi gelir.

Kaşaklı Kaplıcası ve Çamuru: Beyşehir’e 25 kilometre uzaklıkta bir başka şifalı su kaynağıdır. Sodalı sıcak maden suları kapsamında değerlendirilen oligometalik bir sudur. Şifalı çamuru ile ünlen m iş tir. Romatizma ve cilt hastalıklarına önerilir. İçme olarak kullanıldığında; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarını giderir.

Kükürtlü Hamamı: Beyşehir’in Doğanbey beldesindedir. Sülfatlı soğuk maden sulan grubuna dahil olan bu şifalı su, bol miktarda kükürt içerir. Diğer madensel tuzlar açısından zayıftır. Romatizma ve solunum yolları hastalıklarında, kalpdamar şikâyetlerinin tedavisinde, sindirim sistemine bağlı beslenme bozukluklarında aranılan ve tercih edilen kaplıcalar arasındadır.

Doğanbey beldesi, aynı zamanda Bereket Doğal Kaynak Suları’yla da tanınmıştır. 1975 yılından bu yana Doğan bey Belediyesi tarafından şişelenerek yurt çapında pazarlanan bu su, son zamanlarda özel bir şirket tarafından Beysu Doğal Kaynak Suyu adı altında satılmaktadır. Çok beğenilen ve yurdumuzun en çok tercih edilen sularındandır. pH değeri 7.71, total sertlik derecesi 1.5 (Fr°)’dir.

Körükini Mağarası: Beyşehir’in diğer ünlü mağaraları gibi her yıl yüzlerce turist çeken bu mağara, ilginç mağaralar yönünden oldukça zengin bir yer olan Çamlık köyü sınırları içinde yer alır. Dünyanın en büyük mağaralarmdandır. Aslında bu mağara, 9 kilometre uzunluğunda bir yeraltı dehlizidir. Su dehlizin bir ağzından girer, öbür ağzından çıkar. Dehlizin genişliği ve yüksekliği ortalama 5 metredir. Tabanından su aktığından ancak botla geçilebilir. Bazen daralır, kayalıklara tırmanmak gerekir. Geçişi 7 saat kadar sürmektedir. Bu ünlü mağaranın, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi ışıklandırılıp yollar açılması, astım ve bronşiyal göğüs hastalıkları için kür merkezi haline dönüştürülerek sağlık turizmine kazandırılması gerekmektedir.

Konya’nın İlgın ilçesi de, ilin en önemli kaplıcalarından birine, Ilgın Kaplıcalarına ev sahipliği yapar. Kaplıca, IlgınAkşehir yolu üzerinde, ilçe merkezine 2 kilometre uzaklıktadır. Kaplıca alanının denizden yüksekliği 1027 metredir.

Ilgın Kaplıcalarının tarihi çok eskidir. Kaplıcanın Romalılar tarafından işletildiği ve çok ünlü olduğu bilinmektedir. Bizanslılar ve Selçuklular devrinde de aynı şöhretini sürdürmüş ve değerli bir şifa kaynağı olarak yerini her zaman muhafaza etmiştir.

Selçuklu sultanlarından, I. Alaeddin Keykubat ile veziri Sahip Ata Fahrettin tarafından, harap olan eski Bizans hamamlarının yerine, 1236 yılında Cemaleddin adlı bir mimara yaptırılmıştır. Hz. Mevlana’nın da sık sık geldiği bu kaplıca,sonradan Kılıçarslan’ın oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, hayır işleriyle tanınmış Hüseyin oğlu Ali tarafından 1267 yılında yeniden tamir ettirilmiş ve genişletilmiştir. Halen Kadınlar Hamamı’nın kapısında asılı olan kitabede, tüm bu hususlar yazılı olarak bulunmaktadır.

Evliya Çelebi, ünlü Seyahatnamesi’nde, o zamanların Ilgın Kaplıcaları’nı şöyle anlatmaktadır: “Ilgın, Akşehir’den iki menzil şarka bir kasabadır. Bir latif camii, Rüstem Paşa Hanı ve Hanife Hamamı, Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev bin Kılıçars’ lan tarafından bina eylenmiştir. Kasabanın garbında, arası bir mil kadar yerde de bir germabe vardır. Alaaddini Selçuk, bunun üzerine kagir kubbe ile bir beyti gusül bina etmiştir. İçinde havuzu vardır. İki mevzide arslanağzı lülelerden su akar ve iğtisal felç ve bersa nafidir.”

1838 yılında, Hacı Numan Efendi isimli bir hayırsever şahıs tarafından yıkılan yerleri tamir ettirilmiştir. Birçok tarihçinin araştırmalarında söz konusu ettiği bu kaplıca hakkında yazılanlardan anlaşıldığına göre, şimdiki durumuyla kıyaslandığında, tarihi değerinden çok uzaklaştığı görülmektedir.

Madeni az ılıca ve içmeler grubunda incelenen suyu, bi karbonatlı, kalsiyumlu, sodyumlu, karbondioksitli ve radonludur. Temperatürü 42nC, pH değeri 7, radyoaktivitesi 19.1 emandır. Banyo tedavisi; her türlü romatizmal hastalıklar, nevrit, polinevrit, cilt ve kadın hastalıklarına çok yararlıdır. Ayrıca, böbrek taşlarından şikâyetçi olanlar, felçliler, göz hastaları bu sudan çok faydalanırlar. Ameliyat sonrası takiplerinde, eklem kireçlenmelerinde, kas ve sinir yorgunluklarında etkin ve şifalı bir sudur. Toprak alkali, bikarbonatlı ve karbondioksitli olan suyu hafif radyoaktif özellik gösterir. Dış uygulamalarda kullanıldığında, daha önce sözünü ettiğimiz benzer bileşimli maden sularında olduğu gibi, suyun termalitesi, karbondioksit ve radon oranları göz önünde tutularak değerlendirilmesi yoluna gidilmelidir. Termalitesi, daha çok banyo uygulamalarına uygundur. Serbest karbondioksit ve radyoaktivite, bu banyolarda degejan halinde üst solunum yollarına kolayca nüfuz edebilir. Etkisinin arttırılması düşünüldüğünde, inhalasyon tarzında bir uygulama doğru olur. Kombine uygulamalar, romatizmal sendromlarda, batın için bir lezyona bağlı olmayan ve diğer kontrendikasyonlarda bulunmayan ağrılı, özellikle de spastik sendromlarda endikasyon kazanırlar. İçerik itibariyle karaciğer, safra yollan ve metabolizma hastalıkları üzerinde olumlu bir etki göstereceği bilindiğinden, içme kürleriyle spazmodik ile sedatifbanyo etkisinin birleştirilmesi yoluna gidilebilir. Ancak, kalsiyum karbonatın fazla bulunması suyun içimini zorlaştıracaktır.

Ilgın’ın batı girişindeki küçük bir tepenin eteğinde bulunan kaplıcanın; tarihi değeri haiz iki genel havuzu ile, üçü erkeklere, üçü de kadınlara ait olmak üzere altı adet tedavi havuzu daha bulunmaktadır. Yaz sezonu süresince Ilgın Devlet Hastanesi fizik tedavi uzmanlarının kaplıcaya gelerek tanı, teşhis ve tedavi önerilerinde bulundukları kaplıcada, 1982 yılında her türlü ihtiyaca yanıt verebilecek 800 yataklı turistik bir motelle çok sayıda pansiyon türü özel banyoluklar hizmete sokulmuştur. Çiçeklerle süslü parkları, tatlı içme suyu, havuzlan, çeşitli ağaç türleriyle donatılmış gezinti yerleriyle, insanların hem sağlık, hem de dinlenme ihtiyaçlarının karşılanabildiği bir tesistir.

Çavuşçugöl Açık Ilıcası, Ilgın’ın bir başka şifalı su kaynağıdır. Çavuşçu Gölü’nün hemen kenarında yer alır. Soda ve sülfat oranları yüksek, oligometalik bir sudur. Mide ve bağırsak sistemine bağlı rahatsızlıklarda, kalpdamar hastalıklarında, beslenme bozukluklarında tercih edilmesi gereken bir sudur. Ne yazık ki, üzerinde hiçbir tesisin inşa edilmemesi, yıllar süren bakımsızlık ve harabiyet, bir şifalı su kaynağının daha yok olmasına neden olmuştur.

Konya’nın zengin su kaynaklarından yararlanmak amacıyla bu ile seyahat edecek olanlar, mevcut kaplıca ve içmeler hakkında istedikleri bilgileri, konaklama ve ulaşım imkânlarını, Konya Turizm Danışma Bürosu’na başvurup öğrenebilirler.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir