Menü

Kütahya İlindeki Şifalı Sular ve Kaplıcalar Rehberi, İyi Gelen Hastalıklar ve Tarihçesi

Kütahya, 5000 yıldır kullanıla gelen kaplıca ve içmeleriyle Türkiye’nin en önde gelen illeri arasında yer alır. Termal tedavi olanaklarının ilk kez topluma sunulduğu eski bir Anadolu kentidir. Bu durum Kütahya’yı turizm yönünden daha şanslı bir konuma yükseltmiştir. Nitelik ve nicelik itibariyle zengin kaynaklara sahip Kütahya ilinde, temiz konaklama tesisleri ve modern tedavi merkezleri bulunmaktadır.

Kütahya’nın şifalı suları, il merkezinden başlamak üzere giderek yakın ilçelere doğru genişleyen bir seyir izler. En önemli sular; Merkez, Simav, Gediz, Emet ve Tavşanlı ilçelerinde toplanmıştır.

Birbirinden değerli İncik Menba Suyu, Konak Menba Suyu ve Tellâl Menba Suyu gibi doğal su kaynaklarına sahip Kütahya’da, ilk göze çarpan şifalı su kaynaklarından biri Yoncalı Kaplıcaları ve Çamur Banyosu’dur.

Kaplıca, Kütahya’nın16 kilometrekuzeybatısında, Tavşanlı yolu üzerindeki Yoncalı köyündedir. Deniz seviyesinden1010 metreyükseklikteki kaplıca alanı, yaklaşık 500 dönümlük bir araziye yayılmıştır. Burası, Kirazlı çam ormanları ile Demirören ve Sarıören meşe ormanlarıyla kaplı, Kiraz Dağı’nın eteklerine kadar uzanan olağanüstü güzellikte bir dinlenme yeridir. Dr. Rıza Reman ‘Balneoloji’ adlı eserinde Yoncalı Kaplıcaları’ndan söz ederken, Hierokles, Busching, Hassel, Harles gibi araştırmacı gezginlerin bu kaplıcalardan övgüyle söz ettiklerini yazar. Dr. Reman, aynı eserinde; “1884 tarihli Hüdavendigâr Vilayeti Salnamesi’nde, Yoncalı tabir olunan ılıca hamamının banisinin hükümdarı sâlifeden Keykubat olduğu, meşhur ve mütevatidir kaydının bulunduğunu” söylemektedir. H. K. Erdem’den aktardığı bir başka ifadeye göre; “Yoncalı Kaplıcalan’nın Selçuklu hükümdarlarından Alaeddin Keykubat zamanında inşa edildiği, halen kullanılan iki genel havuzun Selçuklu dönemi eseri olduğu ve zaman zaman tamir gördükleri bilinmektedir” der. Her kaplıcanın kendine özel bir efsanesi olduğu gibi, Yoncalı Kaplıcalan’nın da çok yaygın bir efsanesi vardır:

“Selçuklu döneminde Kütahya’da, Sultan Alaeddin Keykubat’ın perdedârı Ramazan Bey’in kızı Gülümser Hatun, çok kötü bir cilt hastalığına tutulur. Devrin hekimleri bütün gayretlerine rağmen bu iğrenç ve bulaşıcı hastalığı tedavi edemezler. Kızın sağlığından ümit kesilir ve bulaşma korkusu nedeniyle ıssız ve sakin bir yere bırakılması düşünülür. Gülümser Hatun, beraberinde birkaç yardımcısıyla birlikte’, bugün ‘Yoncalı’ diye bilinen bölgeye getirilir. Çadırlar kurulur ve kız orada kendi kaderine terk edilir.

Cildinde oluşan yaralardan büyük üzüntü duyan Gülümser Hatun ve beraberindekiler, bir gün, oralarda dolaşan tüyleri dökük, etleri yara içinde bir cılız tilki görürler. Tilki, düzenli olarak her gün ikindi serinliğinde, çadırın yanından geçerek bir yere gider ve döner. Merak edip ilgilenirler. Gün geçtikçe tilkinin yaralarının kapandığını ve tüylerinin yeniden çıktığını sezinleyen Gülümser Hatun, bir gün gizlice tilkiyi takip eder. Bir de bakar ki, çayırlığın arkasında bir bataklık var ve tilki bir batağa girip yuvarlanıyor. Sonra, ikinci bir bataklığa giriyor ve son olarak da bir başka suda yıkanıp durulanıyor. Kızın canyoldaşları, onun da çamur banyosu yapmasını teklif ederler. Gülümser Hatun da bu doğrultuda bataklığa girip çıkar, ardından sıcak suda yıkanır. Günden güne iyileşir, eski sağlığına ve güzelliğine kavuşmaya başlar.

Bir gün, tam banyodan çıktığı sırada, civardan geçen bir çoban onu görür. Yüksek sesle; ‘İn misin, cin misin… yoksa peri kızı mısın?’ diye sorar. Kız bundan çok memnun olur. Karşılıklı olarak birbirlerini severler ve hep beraber geri dönüp babasının huzuruna çıkarlar. Babası çobana; ‘Dile benden ne dilersin?’ diye sorar. Çoban birkaç kez onun sağlığını dilerse de, sonunda Gülümser Hatun’ın ısrarlı bakışlarının etkisi altında kalarak kızına talip olduğunu söyler. Hemen düğün dernek kurulur, kızla çoban evlendirilir. Yoncah’nın şifalı sularından memnun kalan baba da, şükran ve memnuniyetinin bir ifadesi olarak o mevkide bir hamam ve bir camii yaptırır. (1233) Bugün dahi bu camii ve hamam, şifa umuduyla gelen hastalara hizmet vermektedir.”

Yoncalı Kaplıcalan’nı besleyen kaynaklar çoktur. Bileşimleri birbirine benzemekle beraber, beş ana grup halinde toplanmışlardır:

a) Göklıurna kaynakları: Bu kaynaklar, üç ayrı kaplıcanın bulunduğu bir gruba hitab eder. Temperatürleri 3943°C, pH değerleri 6.527.08 arasında değişmektedir. Bikarbonatlı, sülfatlı, kalsiyumlu ve karbondioksitli sulardır. Toplam debileri 8 İt/sn. civarındadır.

(aa) Erkekler Hamamı: Radyoaktivitesi 7 emandır.

(ab) Arslanağzı Hamamı: Radyoaktivitesi 10 eman

dır. Kayaların içine oyulmuş doğal bir kaplıcadır.43°C’deki sı

cak su, arslanağızı tarzındaki bir oluktan hamamın içine dö

küldüğü için bu adı almıştır.

(ac) Kadınlar Hamamı: Radyoaktivitesi 7 emandır.

b) Namazgah Kaynağı: Son zamanlarda debisi azalan bu kaynağın suyu ayrı bir havuzda toplanmaktadır.

c) Çamur Suyu Kaynakları: Bu bölgede bulunan üç kaynağın ikisi tamamen bataklık halindedir. Üçüncü kaynağın debisi ise yüksek olup, etrafı çitle çevrilerek ayrı bir bölüm haline getirilmiş, çevresine dinlenme kabinleri ile duşlar yapılmıştır.

Bu kaynakların radyoaktivitesi 19 emandır. Bileşiminde yüksek oranda kükürt bulunmakta, temperatürü ise 3032°Carasında değişmektedir. ‘Moor’ türü çamurun en güzel örneğini burada bulmak mümkündür.

d) Çelikli Fokurdak Kaynakları: Bikarbonat, sülfat, kalsiyum ve magnezyum içeren kaynaklardır. Radyoaktiviteleri 21 eman civarındadır. Vali Kaplıcası’ndaki havuzu besleyen bu kaynaklar, aynı kaptajda toplanmış, radyoaktif ve çelikli sulardır.

e) Düldül Kaynakları: Bikarbonat, sülfat ve kalsiyum içeren bu kaynaklar, oligometalik maden sularının sahip olduğu özellikleri gösterirler. Ortalama radyoaktif değerleri 15 emandır. Toplam debi miktarı 16 İt/sn.dir.

(ea) Küp Kaynağı Erkek Hamamı: Radyoaktivitesi 7 emandır.

(eb) Dübecik İncirli Hamamı: Debisi 5 İt/sn.dir.

Radyoaktivitesi 18 emandır.

(ec) Dübecik Gelinyatan Hamamı: Radyoaktivitesi

15 emandır.

(ed) Dübecik Altıntaş Hamamı: Radyoaktivitesi 15

emandır.

Yoncalı bölgesinde bulunan tüm kaynak sularının bileşimleri hemen hemen birbirinin aynıdır. Bunlar, toprak kalevili, acı, bikarbonatlı sulardır. Toplam mineralizasyonları litrede 800 miligram civarında olup, oligometalik suların özelliklerini gösterirler. Az miktarda karbondioksit, bazılarında yine az miktarda florür bulunmaktadır. Endikasyon özellikleri birbirlerine yakın değerlerdedir. Ancak, burada sular, orga nik menşeli ve asırlardan beri birikegelmiş artıklarla karıştığından, yöreye has bir özellikte, bambaşka bir uygulama olanağı ve zenginlik kazandıran çamurlara sahiptir. Organik,etkinliği bilinen maden sularının bu etkinliklerini bir kat daha fazlalaştıran çamur banyolarının yapılacağı ideal bir ortamı oluştururlar.40°Ccivarındaki termalite, doğal yöntemlerle çamur banyosu yapılmasının yanı sıra, ağrılı organ ve eklemler üzerinde lokal uygulamalara da imkân vermektedir.

Banyo ve çamur tedavisi; her çeşit romatizma, siyatik, deri ve kadın hastalıkları, gıda metabolizması bozukluğundan ileri gelen gut ve şişmanlık hallerinde yararlı olur. Suların ve çamurun radyoaktiviteleri yüksek olduğundan, nevraljSIi hastalara çok iyi gelir. Nevrit ve polinevritlerde, çocuk felçlerinde, kırıkçıkık sekellerinde, hareket sistemi aksaklıklarında çok iyi sonuçlar alınır.

Yoncalı Kaplıcalarında bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde; başta ortopedi ve fizik tedavi olmak üzere beş farklı branşta uzmanlaşmış doktor kadrosuyla, fizyoterapist ve diğer yardımcı personel görev yapmaktadır. Merkezde ayrıca; Türk hamamı, jakuzzi, jimnastik salonu vs. gibi yardımcı üniteler de mevcuttur. Kür merkezine tedavi amacıyla gelen hastalar, önce uzman hekim kontrolundan geçirilmekte, hastalığın tanısı konmakta ve sonra hekim ve fizyoterapist işbirliğiyle özel bir tedavi programı hazırlanmaktadır. Söz konusu kaynaklardan42°Csıcaklıkta çıkan termal suyun bikarbonat iyonunca çok zengin olması ve kalsiyum ve magnezyum iyonlarını da içermesi, Behçet hastalığı ve paget gibi hastalıkların tedavisini de mümkün kılmaktadır.

Kaplıca bölgesinin belediye hizmet sınırı içine alınmış bulunması, klasik koşullarda sürdürülen termal hizmetin görünümünü birden bire değiştirmiş ve Yoncalı Kaplıcalan’nın daha modern bir görünüm kazanmasına neden olmuştur. Bu gün, toplam yatak kapasitesi 1000’i aşmakta, çok sayıda otel ve motel, konaklama ihtiyacını karşılamaya yeterli olmaktadır. Bu tesislerden en önemlisi; dört yıldızlı TÜTAV Termal Otel ve Tedavi Merkezi’dir. Otel; 53 odada 184 yatak ve 8 süitle hizmet vermekte, fiziktedavi, masaj, bitki ve çamur banyoları vs. gibi birçok üniteyi bünyesinde bulundurmaktadır.

Kütahya’nın ikinci önemli kaplıca grubu ise, Eskişehir yolu üzerinde, il merkezine27 kilometreuzaklıkta, Sabuncupınar beldesine bağlı, eski adı Kızılsinler olan Ilıca köyünde bulunan Kızılsinler Kaplıcası‘dır. ‘Ilıcaköy Kaplıcası’ ya da ‘Harlek Kaplıcası’ diye de anılmaktadır. EskişehirKütahya karayoluna4 kilometremesafededir. Kaplıca alanının denizden yüksekliği1050 metreolup, çevresi ormanlıktır. Bir vadinin iki yanına dağılmış evler ve villalarla kaplı tipik bir termal köy görünümündedir.

Kızılsinler Kaplıca’nın da kendine has bir öyküsü vardır. Bu öykü, her ne kadar BursaÇekirge Kaplıcalan’nın öyküsüyle benzerlik gösteriyorsa da, yine de tekrar tekrar anlatılacak güzellikte, destansı bir öyküdür.

“Evvel zaman içinde, insanların kaya kovuklarında, inlerde oturduğu bir çağda, şimdilerde hamam olan mağara bir koca ninenin evi, ‘Boyalık’ denilen yer de samanlığı imiş. Ninenin sarı saçlı, çakır gözlü, bal tenli bir kızı varmış. Kızın vücudu kadar, içi de temiz ve güzelmiş. Eliyle büyüttüğü sarı ineğe bütün sevgisiyle bağlanan kız, akşam sabah yemini, suyunu kendi eliyle verirmiş. Bir gece ineğine saman almak için samanlığa girmiş. Burada kulağına birtakım uğultular gelmiş. Çok derinden gelen bu sesleri hiçbir sese benzetememiş. Kulak vermiş, ses kendine hitabediyormuş:

Güzel kız, melek kız! Geliyorum, geliyorum! Ama. söyle bana; harlayarak mı geleyim, gürleyerek mi?

O ana kadar korku nedir bilmeyen ceylan yapılı dağların kızı, ilk kez bu gizemli ses karşısında irkilmiş, ilk kez bu sesle ürpermiş, sarsılmış. Hemen nineciğine koşmuş. Heyecanını onun sıcak koynunda söndürdükten sonra, her şeyi olduğu gibi anlatmış.

Nine ile sarı kız bir hayli düşünmüşler, ne bu diye? Dağ anası mı, orman ejderhası mı? İn mi, cin mi? Haydut mu, yoksa kıza gönül vermiş bir sevdalı mı? Ya harlamasına, gürlemesine ne demeli? Bunu bir türlü çözememişler ve kimselerç diyememişler. Her iyi ve kötü gün gibi, o günün de sabahı olmuş. Gündüz gözüyle köşeyi bucağı aramışlar, taramışlar, ama hiç kimseyi bulamamışlar.

Ertesi gece, her nedense, vakti geldiğinde kızla ninesi yerinde duramamış, samanlığa koşmuşlar. Bu sefer ses daha açık ve belirgin geliyormuş. Nine girdiğinde susan, kızla yalnız kaldığında beliren ve benliklerini sarsan o sese karşı yine hiçbir şey diyememişler. Üçüncü gün kız kararlıymış. Gaipten gelen sesin sahibi her kimse, neyse çıksın meydana istiyormuş.

O gece, karanlıkların derinliğinden süzülen ses tekrar ortaya çıkmış. Uğultular güçlenmiş ve sanki kayalar birden

bire dile gelmiş. Ses;

Güzel kız, sarı kız! Geliyorum, geliyorum… izin ver!

demiş.

Kızın şiddetle çarpan göğsünden yanıt olarak küçük bir

çığlık yükselmiş. Dayanamayıp;

İn misin, cin misin? Ne isen gel de göreyim! diye bağırmış.

Ses tekrar sormuş:

Harlayarak mı geleyim, gürleyerek mi?

Kız da, tüm cesaretini toplayarak karşılık vermiş:

Harlayarak gel, ey mübarek!

Bu duyulan son ses olmuş. Oyuklardan, deliklerden fışkıran sular her tarafı kaplamış. Samanlığa dolan sıcak sular, kısa sürede bu ay parçası kızı sarıp götürmüşler.

Koca nine ile sarı inek ne olmuş bilinmez! Fakat, o günden beri hamama giren ince, duygulu ve temiz içli kızlar, hamamın loşluğu içinde harlayarak akan suların aynasında, sarı saçlı, altın telli, melek çehreli bir kızın gülümsediğini görürler, akan suyun sesine karışan şakıyan sesini duyarlar ve onun sıcaklığında sarı kızın gönül ateşini bulurlar…”

Kızılsinler Kaplıcası’nda da, bileşimleri birbirine oldukça benzeyen çok sayıda sıcak ve soğuk su kaynağı bulunmaktadır. Temperatürleri 2543°Carasında değişen bu kaynaklardan bazıları kaplıca, bazıları da içme olarak kullanılmaktadır.

Mağaranın içindeki bir kayadan çıkan en önemli kaynaklardan biri Harlek adıyla bilinmekte ve bir havuzda toplanmaktadır. Bu su, Erkekler Hamamfnın tamamını, Kadınlar Hamamı’nın da yarısını beslemektedir. Önemli bir diğer kaynak ise Haslas Kaynağı’dır. Bu kaynak, açık yüzme havuzunu besler. Üçüncü önemli kaynak ise, Göz Suyu’dur. Diğer küçük kaynaklar, dere yatağının karşı tarafında yer alan otel ve motellerin banyolarını beslemekte kullanılmaktadır.

Yaz kış sürekli kür uygulamalarının yapılabildiği ender kaplıcalardan biri olan Kızılsinler Kaplıcası’nın suyu; madeni az, yani oligometalik ılıca ve içmeler grubuna dahil, bileşiminde kalsiyum bikarbonat, sülfat ve magnezyum bulunan bir sudur. Az miktarda da iyot ve bromür içerirler. Kaynakların sıcaklıkları 25.243°Carasında değişmektedir. Radyoaktiviteleri 0.321.82 eman, pH değerleri ise 6.646.87 arasındadır. Toplam debileri 41 İt/sn.dir.

Banyo tedavisinden; her çeşit romatizmalılar, nevralji ve nevritliler çok faydalanırlar. Açık havada yapılacak banyo

Iar; çocuk felçleri, hemipleji ve kırıkçıkıklardan sonra bacakların güçlenmesine çok iyi gelir. Cilt ve kadın hastalıklarına önerilen bir sudur. Kadınlar Hamamı içinde bulunan Göz Suyu’nun da, göz hastalıklarının tedavisinde yararlı olduğu bilinmektedir. Yine aynı hamamda yer alan çeşmenin suyu müshil etkisi göstermektedir.

Daha önce de söylediğimiz gibi, bu bölgede çıkan bütün maden sularının bileşimleri aşağı yukarı birbirinin aynıdır. Bir litredeki total mineralizasyon miktarı 800 miligramı geçmemektedir. Taşıdıkları hâkim anyon bikarbonattır. Buna göre, tüm bu suları, toprak alkali, bikarbonatlı, oligometalik sular grubuna dahil etmek gerekir. Ayrıca, az miktarda sülfat anyonu içerenleri de vardır. Her iki kaynağın suyu, Göz Suyu kaynağından farklı olarak43°Ctermalite gösterirler. Sofra suyu özelliğini taşıyan bu sular, genellikle alkalik sofra sularında olduğu gibi, karaciğer ve safra yolları üzerinde, özellikle sülfat içermeleri nedeniyle de böbrekler üzerinde hafif bir etki oluştururlar. Keza, metabolizma hastalıklarında, kan düzeyinde birikmiş bazı maddelerin temi denmesinde bir lavaj suyu olarak değerlendirilebilirler. Sıcaklığı yüksek olan sularla yapılan uygulamalar, bilhassa ağrılı sendromların tedavisinde endikasyon kazanır.

Kaplıcada, tedavi tesisi olarak; günlük su ihtiyacı480 metreküpolan üstü açık bir yüzme havuzu, Kadınlar Hamamı ile Erkekler Hamamı’nda birer havuz bulunur. Yardımcı tesis sıkıntısı çekilmez. Konaklama için ise, çok sayıda otel, motel, pansiyon ve kamp yeri mevcuttur. Toplam yatak kapasitesinin 1500’ü bulduğu kaplıca alanındaki en önemli tesis, Kütahya Belediyesi’ne ait olan iki yıldızlı Harlek Termal Otel’dir. 75 odada 168 yatakla hizmet veren tesisin, ayrıca 30 adet Bungalow tipi evi de mevcuttur. Tepe üzerinde, çam ormanları arasında bulunan otelin çevresinde trekking parkurları ve piknik alanları yer alır. Otelde; termal yüzme havuzu, havuzlu Türk hamamı, sauna, sağlık kabini vs. gibi üniteler bulunmaktadır.

Kütahya’nın Domaniç ilçesindeki Uıcaksu Şifalı Suyu, yöre halkının rağbet ettiği sıcak su kaynaklarından biri olup, çevresi mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Aynı şekilde, Tavşanlı ilçesindeki Göbel Kaplıcası da, hem sağlık, hem de dinlencenin birlikte sağlandığı ender yörelerden biridir.

Kaplıca; ilçe merkezinin7 kilometregüneybatısında, Göbel köyü sınırları içindedir. Madeni az ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilen suyu, bikarbonat, kalsiyum ve magnezyum içerir. Temperatürü 32.8°C, radyoaktivitesi 9.53 eman, pH değeri 6.74’tür.

Total mineralizasyonu litrede yarım gram civarında olan, toprak alkali, bikarbonatlı, gazsız bir maden suyudur. Sofra suyu olarak değerlendirilebilir. Oligometalik karakteri göz önüne alınacak olursa, diüretik tesiri ortaya çıkacaktır. Şu halde metabolizma hastalıklarında ve asitli ortamda gelişen böbrek taşlarında lavaj suyu olarak kullanılanbilir, diürez kürlerinde değerlendirilebilir. Banyo tedavisi; hemipleji, çocuk felçleri, kırıkçıkık sekelleri, romatizma, nevralji, açık yara, çıban ve cilt hastalıklarında yararlıdır.

Kaplıcanın dört büyük tedavi havuzu ve çok sayıda küçük banyosu vardır. Su, büyük havuzun dibinden kaynar ve sonra diğer havuz ve banyoluklara dağılır. Sosyal tesis sıkıntısının çekilmediği kaplıcada, mevcut konaklama tesislerinin toplam yatak kapasitesi 500’ü geçmektedir. Yine de, sezon boyunca, çevrenin mesirelik olması nedeniyle pek çok sayıda kamp çadırı kurulmaktadır.

Kütahya’nın Gediz ilçesi de, bünyesinden fışkıran sıcak ve şifalı su kaynaklarıyla tanınmış bir ilçedir. Gerek geniş Gediz Ovası’nda, gerekse Murat Dağı’nın bulutları okşayan zirvesinde yer alan bu kaynaklar, yurdun dört bir köşesinden şifa umuduyla gelen hastalara deva olmaktadır. Başlıcaları şunlardır:

Gediz Ilıcası: Gediz’in20 kilometrekadar güneybatısında, Simav yolu üzerindedir. Çam ağaçlarıyla süslü bir vadinin içinde, denizden710 metreyükseklikte bulunur.

‘Buğuldak’, ‘Kara Hasan’ ve ‘Traverten’ adlı kaynaklardan çıkan suyun sıcaklığı 7879°C, debisi 23 İt/sn., pH değerleri 6.57.9 arasında değişmektedir.

Sodalı sıcak maden suları grubuna dahil olan suyu, ayrıca sülfat ve serbest karbondioksit içerir. Banyo tedavisi, her türlü kas ve spazm ağrılarına iyi gelir. Sinir sistemine bağlı sıkıntıları rahatlatır. İçme olarak kullanıldığında; karaciğer ve böbrekler üzerinde olumlu etkisi görülür.

Gediz llıcası’na, kaplıca mevsiminde çevre illerden pek çok ziyaretçi gelmektedir. Konaklama sorunu yaşansa da, sosyal ihtiyaçların karşılanması konusunda bir sıkıntı bulunmamaktadır.

Murat Dağı Kaplıcaları: İlçe merkezine30 kilometreuzaklıkta, Uğurluca köyü sınırları içindedir. Deniz seviyesinden yüksekliği1450 metreolup, Murat Dağı’nın batı eteklerinde yer alır. Kaplıcalar, doğal termal ve klimatik koşulları bir araya getiren değerli şifa kaynaklarımızdan biridir.

Çam ormanlarıyla kaplı Murat Dağı ve eteklerinde yeraldığı kaplıca bölgesi, temiz havasıyla tam bir dinlenme yeridir. Burada bulunan Kızılay Kampı, gençlerin bu ihtiyaçlarını gidermek için kurulmuştur.

Üç ayrı kaynaktan oluşmuş kaplıca; kalsiyum sülfallı ılıca ve içmeler grubuna dahildir. Bileşiminde; sülfat, kalsiyum, magnezyum ve bromür bulunur. Bu kaynaklardan Koca Hamam’daki radyoaktif oran, diğerlerine, yani Hacettepe Hamamı ile Kamp Hamamına göre çok daha yüksektir. (23 eman) Temperatürleri ortalama41°C, radyoaktiviteleri 0.21 emandır. pH değerleri 7.27.6 arasında değişmektedir. Toplam debileri 23 İt/sn.dir.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, sinir hastalıkları, ruhsal yorgunluk, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları ve vücut ağrılarına iyi gelir. Suyun sıcaklığının normal olması, önemli bir etkendir. Lokomotör sistemin ve batın hastalıklarının muhtelif ağrılı sendromlarında kullanılan değerli bir yardımcıdır. Antaljik ve antispazmodik etkisi, içme kürleriyle birlikte değerlendirildiğinde, safra kesesindeki taş oluşumuna zemin hazırlayan safra stazmın çözülmesinde, keza böbreklerde oluşan taşların atımını kolaylaştırmada geniş ölçüde faydalı olur.

İçme tedavisi ise, idrar yolları iltihaplarının giderilmesine, küçük taşların düşürülmesine ve karaciğer hastalıklarına önerilir. Hacettepe Hamamı suyunun diüretik etkisi vardır. Banyoyla birlikte daha yararlı olur. Böbrek ve karaciğer üzerinde çok daha fazla etkilidir. Böbrekte idrarın süzülme miktarına etki ederken, glamerüllerde filtrasyon faaliyetini uyarır. Karaciğer üzerinde, özellikle safrayı sulandırıcı ve akımını hızlandırıcı bir etkisi görülür. Kalevi sulardan sonra, karaciğer ve safra yollarının muhtelif hastalıklarında en çok kullanılan maden suyudur.

Kaplıcadaki genel tedavi tesisleri; dört büyük havuz ile sıra banyolardan ibarettir. Modern anlamdaki sosyal tesisleri yeterli düzeydedir. Konaklama ihtiyacını karşılamak üzere, yatak kapasitesi 500 civarında çok sayıda otel, motel vardır. Yurdumuzun en güzel çam ormanlarının bulunduğu mesirelik bir alan olması nedeniyle, temmuzeylül ayları arasında kamp kurmak da mümkündür. Murat Dağı Kaplıcalan’nın şifalı sıcak su kaynakları ile hemen yanıbaşında yer alan ve insana zindelik veren soğuk su kaynakları, mevcut doğal güzellik ve iklim koşullarıyla da birleşince, dünyanın en güzel yerlerinden birini oluşturmuştur.

Arapoğlu Maden Suyu: Murat Dağı’nın Arapoğlu Yaylası’nda bulunan bu maden suyu, böbrek ve idrar yollarındaki kum atımını sağlamakla tanınmış şifalı bir kaynaktır. Suyu soğuktur, sadece içme olarak kullanılır.

Kütahya’nın en güzel ilçelerinden Simav’da da çok sayıda şifalı su kaynağı bulunmaktadır. Simav ilçesi, doğal güzelliklerinin yanı sıra doğubatı yönünde uzanan aktif bir fay hattı üzerinde yer alan kaplıcalarıyla da ün yapmıştır. Bölgenin tektonik yapısından kaynaklanan depremler nedeniyle, bazı kaplıcaların suyu zaman içinde kaybolmuş, daha sonra tekrar eski kaynağına dönmüştür. Bölgenin en tanınmış kaplıcası, Eynal Kaplıcaları’dır.

Eynal Kaplıcaları; Simav’ın4 kilometrekuzeydoğusundaki Eynal köyü sınırları içinde yer alır. Gölcük Dağı’nın eteklerinde, çok geniş bir araziye yayılmış durumdadır. Kaplıca alanının denizden yüksekliği ortalama 860 metredir.

Eynal Kaplıcalan’nın çok eskiden de kullanıldığı, bazı tarihi kayıtlardan ve yörede bulunan yıkıntılardan anlaşılmaktadır. Çamaşırlık Kaynağı’nın çıktığı yerde bulunan tarihi hamam kalıntısı bunu doğrulamakla beraber, bu kalıntıların Roma dönemine ait olduğu tam olarak tespit edilmiş değildir. Yaklaşık 3000 yıldan beri şifa dağıtan Eynal Kaplıcaları için, 1671 yılında bölgeden geçen Evliya Çelebi; “Dünyada ve Anadolu’da pek çok kaplıca gezdim, gördüm. Ama Eynal gibisini görmedim. Böylesi yeryüzünde yoktur.” demiştir.

Eynal Kaplıcalarında pek çok kaynak vardır. Bunların bazıları kaynadıkları yerde kaybolurlar. Sıcaklıkları 95kl’yi bulur. Bunlara halk ‘Şeytan kaynaklan’ adını takmıştır. Depremler sırasında bazı büyük kaynaklar kaybolmuş, yerlerine yeni kaynaklar çıkmıştır. Bölgede belli başlı beş kaynak sayılabilir. Bunlar; ‘Çamaşırlık kaynağı’, ‘Çamaşırlık üstü kaynağı’, ‘Erkek hamamı kaynağı’, ‘Kadın hamamı kaynağı’ ve ‘Böbrekten Suyu kaynağı’dır.

Bu kaynaklar, madeni az, yani oligometalik sulardır. Bileşimlerinde; bikarbonat, sülfat, sodyum ve arsenik bulunur. Bazılarında ek olarak metaborik asit, florür ve bromür vardır. Kadınlar hamamı kaynağında ise kalsiyuma rastlanmıştır. Temperatürleri 4383°C, radyoaktiviteleri 13 eman, pH değerleri ise 6.368.46 arasında değişmektedir. Banyo tedavisi; her çeşit romatizma, nevralji, nevrit ve kadın hastalıklarına, kırıkçıkık sekellerine iyi gelir. Cilt hastalıklarına da tavsiye

edilen bir sudur.

Bölgede pek çok sıcak su kaynağı saptanmıştır. Bu nedenle oluşan debi fazlalığı, geniş uygulama olanaklarını da beraberinde getirmektedir. Bileşimleri birbirine benzemekte ve Kütahya bölgesi sularının genel karakteristik özelliklerine uymaktadır. Bu sular, acı, bikarbonattı, alkalik sulardır. Total mineralizasyonları biraz daha artmış, litrede 2 grama yaklaşmış durumdadır. Ancak, Kadınlar Hamamı’nın suyunda oligometalik özellikler daha belirgindir. Taşıdığı yüksek florür ve 83cC’ye varan sıcaklığıyla dikkati çeker. Dış uygumalarda değerlendirildiği taktirde, bu suların, özellikle lokomotör sistemin ve batının ağrılı sendromlarından ziyade, jinekolojik sendromlarda ve spaztik ağrılar üzerinde sedatif bir etki göstereceği ve iyileşme süresini hızlandıracağı açıktır. Özellikle bel ve boyun kireçlenmelerinde, kas zayıflığında, felçlerde ve ameliyat sonrası egzersizlerde kullanılması doğru olacaktır. Termik etkisiyle kan dolaşımını hızlandırır, kas gerginliklerini çözer, ağrıları dindirir, hareket kapasitesini ve ter bezlerinin etkinliğini arttırır.

Eynal yöresindeki sıcak su kaynaklarından elde edilen jeotermal enerjiyle, sadece kaplıca tedavi tesisleri değil, yörede bulunan termal oteller ve motellerin yanı sıra, Simav’daki ev ve işyerleri de, bölgedeki seraların ısıtılması da gerçekleştirilmektedir. Elde edilen buharın sıcaklığı 163cC’ye ulaşmaktadır.

İnsanlar bu kaplıcalara, kent yaşamının karmaşasından sıyrılmak amacıyla da gelmektedirler. Yine de gelenlerin çoğunluğunu, sağlığına kavuşmak özlemiyle gelenler teşkil etmektedir. Kaplıca yöresinde ilk konaklama çalışmalarına 1934 yılında başlanmış ve kısa sürede yüksek bir kapasiteye ulaşmıştır. Bölgede; pansiyon olarak kullanılan 650 yatak kapasiteli lojmanların dışında, iki de otel bulunmaktadır.

Eynal Kaplıca Oteli: Belediyeye ait olan bu tesiste, termal sular birçok hastalığın tedavisi için kullanılır. Her türlü sosyal gereksinimin karşılandığı otelin; yüzme havuzu ve iki hamamı vardır. 20 odalı tesisin toplam yatak kapasitesi 65 civarındadır.

Otel Poyrazoğlu: Kaplıca sularının kullanıldığı ikinci tesistir. Bütün yıl açık olan otel, 50 yatak kapasiteli ve her türlü konfora sahiptir.

Simav ilçesindeki şifalı su kaynaklan sadece Eynal Kaplıcalarıyla sınırlı değildir. Aynı oranda rağbet gören çok sayıda kaynağın arasında bilhassa iki tanesi dikkati çeker.

Naşa Kaplıcaları ve Çamur Banyoları: Simav’ın 7 ki1 lometre kuzeybatısında, SimavDağardıBursa karayolu üzerinde, Naşa köyü yakınlarındadır. Yeraltı kaynakları açısından zengin olan Simav’da, Eynal Kaplıcalan’nı besleyen fay hattı buradan da geçmektedir. Acı, bikarbonatlı olan suyu; kalprdamar hastalıklarına, özellikle damar sertliği ve tansiyona iyi gelmektedir.

Naşa Kaplıcaları, deri hastalıklarına yararlı olan çamur banyolarıyla da tanınmıştır.Banyo tedavisinin kırıkçıkık sekelleri üzerinde çok olumlu etkisi görülür. Kaplıca’da; 13 odalı küçük bir konaklama tesisi bulunmaktadır.

Çitgöl Kaplıcaları: Bölgenin üçüncü kaplıcasıdır. Aynı istikâmette, ilçe merkezine5 kilometreuzaklıkta, Simav Ovası’nın kıyısında yer alır. 1988 yılında hizmete açılan kaplıcanın suyunu aynı kaynaklar besler. Büyük bir hamamı ve 32 odalık konaklama tesisi bulunmaktadır.

Kütahya’nın Emet ilçesi, ilçe bazında, belki de Türkiye’nin en zengin potansiyeline sahip ilçesidir. Buradaki şifalı su kaynakları saymakla bitmez. Bellibaşlıları şunlardır:

Emet Kaplıcaları: İlçenin ülke çapında ün kazanmasına neden olan kaplıcalar bu başlık altında toplanırlar. İlçenin en ilgi gören şifalı su kaynaklarıdır. Kütahya’ya bir hayli uzak olmaları (102 km.) hiçbir şeyi değiştirmemekte ve halkın akın akın bu bölgeye gelmesine neden olmaktadır.

Ağırlıklı olarak soda ve sülfat içeren bu sular, aynı zamanda radyoaktif özellik gösterirler. Romatizma ve cilt hastalıkları için önerilen sulardır. Bu arada, sindirim ve dolaşım sistemi hastaları da bu sulardan büyük yarar sağlarlar.

a) Yeni Hamam: Geniş yüzme havuzu, özel banyoları ve modern oteli ile yerli ve yabancı turistlerin her türlü ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir tesistir. Sularının üstün şifa özelliği ve çevresinin asırlık ağaçlarla kaplı huzur veren bir yer olmasıyla tercih edilmektedir. Radyoaktivite oranı 21.8 emandır.

b) Davutlar Kaplıcası: ‘Davutlar Hamamı’ diye de anılır. Radyoaktiviten suları cilt ve romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

c) Kaynarca Kaplıcası: Radyoaktivitesi en yüksek (26 eman) sudur. ‘Kaynarca Hamamı’ diye de bilinir. Temperatürü 4750°Carasında değişir. Depremden en büyük hasarı görmüş, sonradan yeniden tamir edilmiştir. Romatizma ve siyatik hastalıklarının tedavisinde yararlıdır.

d) Yeşil Kaplıca: ilçenin hemen çıkışındadır. Denizden yüksekliği853 metreolan kaplıcanın debisi 5 İt/sn., temperatürü43°C’dir.

Dereli Kaplıcaları: Emet ilçesindeki ikinci büyük kaplıca grubudur. İlçe merkezinden27 kilometreuzaklıkta, EmetTavşanlı yolu üzerinde, Dereli mevkiindedir. ‘Dereli Hamamları’ diye de bilinir. Kükürtlü maden suları grubuna dahil olan bu kaplıcalar, bol miktarda karbondioksit içerirler. Karaciğer, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarına, solunum yolları hastalıklarına, kalpdamar şikâyetlerine, romatizmal hastalıklara, her türlü ağrı ve sızılara şifa olan kaplıcalardır. Derekaynağı Kaplıcası ile Çardakönü Kaplıcası, Dereli Kaplıcaları’nın en önde gelenlerindendir. Basit tesislere sahip bulunmalarına rağmen, büyük rağbet gören kaplıcalardandır.

Yukarı Yoncaağaç Ilıcası da, Emet’in bir başka şifalı su kaynağıdır. Bikarbonat ve sülfat içeren suyu; sindirim sistemi rahatsızlıklarına, kalpdamar hastalıklarına, beslenme bozukluklarına iyi gelmektedir.

Samrık Kaplıcası: Emet’in6 kilometrekuzeybatısında, Samrık köyündedir. ‘Samrık Suyu’ diye de bilinir. Bölgedeki diğer suların özelliklerini gösterir.

Hamamköy Kaplıcası: Emet’in20 kilometregüneyinde, Hamam köyündedir. Sülfatlı sıcak maden suları grubuna dahil olan suyu; mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve böbrek hastalıklarına iyi gelir, beslenme bozukluklarını düzenler.

Yeniceköy Kaplıcası: Emet yakınlarındaki Yenice köyündedir. Şifalı suyu, romatizma ve siyatik hastalıklarına iyi gelir. Yoğun talep gören kaplıcalardan biridir.

Mürdesenk Maden Suyu: Aynı yerden kaynayan bir diğer maden suyu kaynağıdır. Acı, bikarbonatlı sulardandır. Sindirim sistemi rahatsızlıklarına, kalpdamar hastalıklarına yararlıdır. Ünlü bir şifalı su kaynağıdır.

Hasanlar Köyü Şifalı Suyu: İlçe merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Hasanlar köyündedir. Soğuk ve içimi güzel olan bu su hazımsızlığa iyi gelmektedir.

Espehi Şifalı Suyu: Emet yakınlarında şifalı bir içmedir.

Ege Bölgesi’nin diğer illerinde olduğu gibi, konaklama sorununun pek yaşanmadığı Kütahya ve bağlı ilçelerinde, böylesine zengin ve şifalı su kaynaklarından yararlanmak isteyenler, Kütahya Turizm Danışma Bürosu’na müracaatla istedikleri bilgiyi alabilirler

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir