Balaban İçmesi ve Çamur Banyosu

Malatya ili Darende ilçesinde bulunan Balaban İçmesi ve Çamur Banyosu bölgenin önemli şifa kaynaklarından bir tanesidir. İlçe merkezine 15 kilometreuzaklıktaki Balaban beldesinde, devlet karayolu üzerindedir. Ağaçlarla kaplı yörenin denizden yüksekliği 1100 metredir.

Gerek Balaban beldesinde, gerekse içme mahallinde yer alan kalıntılardan anlaşıldığına göre; bu kaynak çok eski devirlerde de çalıştırılmıştır. Ancak, kimler tarafından ve hangi tarihlerde işletildiğini kesin olarak tespit etmek mümkün olmamıştır.

Kalsiyum, sülfat ve magnezyum içeren suyun temperatürü 13°C, radyoaktivitesi 18 eman, pH değeri 6’dır. İçme tedavisi; kabızlık, şeker hastalığı, astım, böbrek taş ve kumları ile karaciğer ve safra yolları hastalıklarına önerilir. Çamur banyosu ise, romatizma ve cilt hastalıkları için yararlıdır. Çamuru, dünyaca ünlü ‘Moor’ çamuruyla benzer özellikleri taşır.

Tedavi tesisleri; içme çeşmeleri ve çamur banyosunda kullanılan havuzlardan ibarettir. Konaklama için bucak merkezindeki otellerden de yararlanılır. Toplam yatak kapasitesi 250 civarındadır.

Kurşunlu Kaplıcaları

Manisa ili Salihli ilçesindeki Kurşunlu Kaplıcaları bir çok kaynaktan meydana gelmektedir. Kaynaklar, ilçe merkezine 6 kilometre uzaklıkta, Allahdiyen köyü sınırları içinde 4 ayrı kaplıcayı oluşturur.

a) Kurşunlu Hamamı: Dere yatağına en yakın ve sıcaklık derecesi en yüksek olanıdır. (91°C) Bu su, kaptaj yerine motorla çekilerek soğutulduktan sonra (71.5°C) hamama ve banyoluklara verilmektedir. Sodyum bikarbonatlı bir sudur. Radyoaktivitesi 0.17 emandır.

b) Uyuz Hamamı: Kalsiyum bikarbonatlı bir sudur. Ayrıca hidrojen sülfür ve karbondioksit içerir. Radyoaktivitesi 1.26 emandır.

c) Açıkdere Hamamı: Sodyum bikarbonatlı bir sudur.

d) İçme Kaynağı: Kalsiyum bikarbonat, sülfat ve karbondioksit içerir. Radyoaktivitesi 0.66 emandır. Mevcut kaynakların temperatürleri 39.571.5°C, pH değerleri ise 5.827.78 arasında değişmektedir. Genel olarak incelenecek olursa;

Kurşunlu kaynağından çıkan maden suyu, az miktarda karbondioksit gazı içeren, alkalik bikarbonatlı bir sudur. Toplam mineralizasyonu2.5 gramkadardır. Bu yörenin diğer suları gibi, ağrılı hastalıklarda uygulama olanağı ön plandadır. Bileşiminin özelliği, içme suyu olarak da kullanılmasını mümkün kılar. Bilindiği gibi, bikarbonatlı alkalik suların karaciğer, safra kesesi ve metabolizma hastalıkları üzerinde etkisi vardır. Kurşunlu İçme kaynağı, litresinde2 grammineralizasyon ve bol miktarda karbondioksit taşımaktadır. Toprak alkalik,39°Csıcaklıkta bir sudur. Bileşimi itibariyle içme kürleri şeklinde değerlendirildiğinde, metabolizma hastalıklarından özellikle diyabet üzerinde etkili olacaktır. İçme kürleri ayrıca, kandaki metabolik artıklarla, safra kesesi ve yollarındaki safra birikmelerinde düzenleyici rol oynar. Kükürtlü kaynak, yani Uyuz Hamamı da aynı bileşimdedir. Şu farkla ki, suyun litresinde 2.7 miligram kükürtlü hidrojen bulunmakladır.43°Colan sıcaklığı da hesaba katıldığında, banyo uygulamalarında, özellikle cildin kaşıntılı bazı hastalıklarında, cnflamatuvar romatizmaların reaksiyonu zayıflamış devrelerinde, üst solunum yollarının kronik iltihaplarında ve bronşektazi gibi akciğer süprasyonlarında, yine kronik kadın hastalıklarında değerlendirilebilecek bir maden suyudur. Açıkdere kaynağı ise, lokomotör sistemin ve karın içi organlarının ağrılı sendromlarmda sedatif etkisinden istifade edilebilecek bir sudur.

Banyo tedavileri; her türlü romatizmalılar, siyatik ve lumbagolular, nevraljililer, kadın hastalıkları, nevrit ve polinevritlilere iyi gelir. İçme ile birlikte yapılacak banyo tedavisi ise nutrisyon bozukluklarında çok etkili olacaktır. Solunum yolları ve cilt hastalıklarından şikâyetçi olanlara bu banyolar yararlı olur. İçme tedavisinde; hiperstenik mideler için, spazmodik ağrıların dindirilmesinde suyun sıcak olarak içilmesi çok iyi sonuçlar verir.

Kaplıcada; dört genel havuz, çok sayıda özel ve sıra banyo, soğutma düzenekli içme çeşmeleri bulunur. Konaklama için yeterli tesis ve yatak vardır. Sosyal ve yardımcı tesis sıkıntısı çekilmez.

Şart Kaplıcası ve Çamuru

Manisa ili, Salihli ilçesindeki Şarp Kaplıcası ve Çamuru, Ödemiş yolu üzerinde, ilçe merkezine 11 kilometre uzaklıkta, Sart köyündedir. Salihli’nin güneybatısına düşer. Doğal güzelliklere sahip bir yörede, denizden410 metreyüksekliktedir.

Ünlü ‘Kiepert Haritası’nda, bu kaplıca, eski çağların meşhur Sardes kentine ait banyolar olarak gösterilmiştir. Gerçekten, Sart Kaplıcası’nın Lidya döneminde işletildiğine dair mevcut bütün kayıtlarda fikir birliği vardır. Sardes ören yerine olan yakınlığı bunun en büyük kanıtıdır.

Türkiye çapında ünlü olan bu kaplıcalar, kükürtlü ılıca ve içmeler grubuna dahildir. Suyu, bikarbonat, sodyum, kalsiyum, hidrojen sülfür ve karbondioksit içerir. Temperatürü 51.5°C, radyoaktivitesi 1.1 eman, pH değeri 6.08’dir.

Kaplıca suyu, litresinde total 2 grama yakın mineral taşıyan, karbondioksitli, alkali ve toprak alkali, bikarbonatlı, hipertermal bir sudur. Belirgin özelliği, litrede 1.5 miligram kadar hidrojen sülfür içermesidir. Bu suretle, gerek romatizmal sendromların enfeksiyöz şekillerinde, gerekse periferik dolaşım yetersizliği gösteren vakalarda, sedatif, vazodilatatör ve antienfeksiyöz vasıflarıyla değerlendirilirler. Bu tür sulardan, özellikle üst solunum yollarının kronik iltihaplarında ve kronik kadın hastalıklarıyla deri hastalıklarında olumlu etki beklenmelidir. Perhizle kontrol altına alınmış yaşlı ve şiş ‘ man diyabetiklerde, kan şekerine etkisi ile dikkati çeker. Karaciğer, safra kesesi yetersizliklerinde çok yararlı tesirleri görülür. Banyo, içme ve özellikle inhalasyon tarzı uygumalarda, termal reaksiyonların ortaya çıkacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Bu nedenle, kürlerin doktor kontrolü altında yapılmasında yarar vardır.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, cilt, solunum yolları ve kadın hastalıklarına önerilir. İçime pek elverişli olmasa bile, içildiği zaman hipostenik midelere iyi gelir. Yemeklerden önce alındığında iştah açar. Suyu içmeden önce, bardakta biraz bekletmek gerekmektedir. Bu işlem, suyun soğutulmasının yanı sıra, aslında hidrojen sülfürün uçmasını sağlamak içindir.

Sart Kaplıcalan’nın kaynağı, üstü cam kaplı bir havuz içinde kapte edilmiş olup, hamamlara buradan aktarma yapılmaktadır. Kaplıcada üç adet genel havuz, bir adet çamur havuzu, yirmi civarında özel banyo ile elliye yakın sıra banyo mevcuttur. Termal tedavi, bakım ve kontrol ünitesinde uzman doktor kontrolunda yapılmaktadır. Modern konaklama tesislerindeki toplam yatak sayısı 1000’i geçer. Sosyal ihtiyaçların karşılanmasında hiçbir sıkıntı çekilmez.

Cela İçmeleri

Kahramanmaraş ili Ekinözü ilçesi sınırlarında bulunan Cela İçmeleri aynı zamanda halk tarafından’Ekinözü İçmeleri’ diye de anılmaktadır. Cela İçmeleri, il merkezine 165, Elbistan’a 25 kilometre uzaklıkta, ilçe merkezinin yakınlarındadır. Hitit ve Roma dönemlerinde de kullanıldığı bilinen Cela içmeleri iki kaynaktan oluşur. Aralarındaki uzaklık 1.5 kilometrekadardır.

a) Aşağı İçme: ‘Altınözü İçmesi’ diye de bilinir. Suyu, bikarbonat, kalsiyum, karbondioksit ve demir içerir. Temperatürü14°C, pH değeri 6.15*dir.

b) Yukarı İçme: Bikarbonat, kalsiyum, karbondioksit ve bromür içeren bir sudur. Temperatürü 13°C, pH değeri 6.15’dir.

Görüldüğü gibi, her iki suyun bileşimi aşağı yukarı birbirine benzemektedir. Total mineralizasyonları 2 gramın biraz üstündedir. Toprak kalevili, karbondioksitli, bikarbonatlı sulardır. Bileşimlerindeki karbondioksit oranı 1 gramın üstündedir. İçme olarak kullanıldıklarında, özellikle metabolizma hastalıklarında değerlendirilmeleri öngörülür. Bu bakımdan, diyabetin hafif enfreklinik şekillerinde, şişmanlık ve gut hastalıklarında nazarı dikkate alınmalıdır. Safra kesesi, karaciğer, mide ve bağırsaklar üzerinde, fonksiyonları stimüle edici uyumlu bir etki beklenebilir. Sular, yemeklerden önce 23 bardak ölçüsünde alınıp, karaciğer bölgesine hafif sıcaklıkta lokal bir uygulama tatbik edilmeli, bu uygulama yarım saat kadar sürdürülmelidir. Bu sular, şişelendirilme yoluyla da sofra suyu olarak değerlendirilebilecek sulardır.

İçme durumunda, özellikle mide salgısını ve çalışmasını artırır, sindirimi kolaylaştırır. Diüretik etkisi varır. Fazla içilirse hafif mülayimlik hali gösterir. Hiperstenik midelerde, yemek aralarında ve yemeklerden sonra içilirse çok yararlıdır. Banyo tedavisinde; suyun içeriğinde serbest karbondioksitin bulunması nedeniyle, dolaşım sistemi rahatsızlıklarında çok olumlu sonuçlar alınır.

Yaz kış açık olan içmeler, günde 34 bin küristin ihtiyacını karşılayacak şekilde düzenlenmiştir. Sosyal ve yardımcı tesisler yeterli düzeydedir. Konaklama gereksinimini rahatlıkla karşılayan otel, motel ve pansiyonlar açısından da hiçbir sıkıntı yaşanmaz. Belediye’nin yaptırdığı modern bir otel ve özel konaklama tesislerindeki toplam yatak kapasitesi 1000’i geçmektedir. Cela İçmeleri, bölgenin modern bir içme ve tedavi merkezi olması yönünde hızla ilerlemektedir.

Gümüşkent İçmesi

Nevşehir ili Ürgüp ilçesi sınırları içerisinde Gülşehir- Hacıbektaş karayoluna 3 km. uzaklıkta olan Gümüşkent İçmesi deri hastalıklarına faydalı, yöre halka tarafından içme olarak faydalanılan bir şifalı sudur. Gülşehir’in kuzey batısında Gülşehir – Hacıbektaş yolunda 3 kilometre içerdeki Gümüşkent bucağının 2,5 kilometre kuzeyindedir. 3 gramın üstünde toplam mineralizasyon gösteren toprak alkali, bikarbonatlı ve bol karbondioksitli bir maden suyudur. Diabet ve metabolizma hastalıklarında, karaciğer ve safra kesesi yetersizlikleri üzerinde olumlu etkisi dikkate alınmalıdır. Ancak tüm kaplıca ve içmelerde olduğu gibi doktor kontrolü ve tavsiyelerine dikkat edlmelidir.

Andon İçmesi

Rize ili Merkez ilçeye bağlı Küçükçayır köyü sınırları içinde bulunan Andon içmesinin Rize’ye olan uzaklığı 20 kilometre kadardır. İçmenin bulunduğu yer ormanlık ve güzel manzaralı olup, deniz seviyesinden 800 metre yüksekliktedir.

Sodyum, kalsiyum, bikarbonat, sülfat, magnezyum ve demir içeren suyu, aynı zamanda karbondioksitlidir. Temperatürü 10°C, pH değeri 6.1, radyoaktivitesi 3.6 emandır.

Andon İçmesi’nin bileşiminde 2.5 gram civarında total mineralizasyon bulunmaktadır. Karbondioksitli, demirli, kalevi ve toprak kalevili, acı bikarbonatlı bir maden suyudur. İçme kürleri için uygundur. Sayılan unsurlar, bu suyun karaciğer, safra kesesi, mide, bağırsak ve anneksleri üzerinde sökresyonu arttırıcı, fonksiyonları düzenleyici bir etki oluşturacağını gösterir. Litrede 1.5 grama yaklaşan karbondioksit, suyun içimini kolaylaştırır. Sindirim üzerinde rahatlatıcı etki yapar. Sarılık geçirenlerde, bozulmuş olan karaciğer fonksiyon testlerini düzeltmesi beklenir. Metabolizma hastalıklarından başka, hafif diyabet vakaları da dahil olmak üzere, şişmanlık ve gut gibi hastalıkların tedavisinde değerlendirilebilir. Suyu, 50-150 cm.küplük miktarlarda olmak üzere günde 3-4 kez aç karnına içmek uygun olur.

Salarha yolu üzerinden gidilen Andon İçmeleri’ne, geçen sürede pek önem verilmemiş, köy sakinleri burayı kendi olanakları ölçüsünde oturulur hale getirmişlerdir. İçme çeşmelerinden günde 1000 kişi yararlanmaktadır. Toplam yatak sayısı 200 civarında olan konaklama tesisleri yetersiz olsa da, bu ihtiyacı Rize kent merkezinde giderebilme imkânı bulunmaktadır.

Kuzuluk Maden Suyu

Kuzuluk Kaplıcaları ile aynı bölgede yer alan Kuzuluk Maden Suyu kaynağının temperatürü 18°C, pH değeri 6.6, radyoaktivitesi 8.6 eman’dır. Sodyum bi karbonatlı ve klorürlü bir suya sahip olan Kuzuluk Maden Suyu ,Kuzuluk Maden Suyu Sodası adında şişelenip ülke pazarında pazarlanmaktadır.

Hipostenik midelerle, karaciğer, safra yolları, mide ve bağırsak hastalıklarına tavsiye edilir. Ayrıca böbrek ve şeker hastalığına da yararlı olduğu, ülser ve hazımsızlığa iyi geldiği, nutrisyon bozukluklarını giderdiği de bilinmektedir. Ancak, sayılan hastalıklardan yarar görmek için, içme tedavisinin kaynakta yapılmasının uygun olacağını gözden uzak tutmamak gerekir. Suyun diüretik ve laksatif etkisi yoktur.

Sıcak Çermik

Sivas ili Yıldızeli ilçesinde bulunan Sıcak Çermik denizden 1200 metre yükseklikte ve ilçe merkezine 15 km. uzaklıktaki Direkli bucağındadır.

İçeriğinde bikarbonat, sodyum, kalsiyum ve magnezyum bulunmaktadır. Madeni az ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilmektedir. Temperatürü42°C, pH değeri 6.5, radyoaktivitesi 3.91 emandır.

Litresinde 2,5 gram toplam mineralizasyon içeren bu suyun, dış uygulamalarda sedadif etkisinden yararlanılır İçme olarak da değerlendirilebilmektedir. Toprak kalevili unsurların egemen olması nedeniyle, karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsaküzerinde, metabolizma hastalıklarında, bu arada özellikle hafif diyabetlilerde olumlu etki yapar. Banyo tedavisi; her çeşit romatizma, nevralji, nevrit ve kadın hastalıklarına önerilmektedir.

Sıcak Çermik Kaplıcasında ikisinin üstü açık, üç adet genel havuz ve çok sayıda özel banyo bulunmaktadır. 151oda ve 350 yatak ile hizmet veren bir oteli bulunan Kaplıcanın sosyal tesisleri açısından yeterli düzeydedir.

 

Yalova Termal Kaplıcaları

Yalova, Marmara Denizi kıyısında, doğal güzelliği ve turistik önemi haiz sahil şeridiyle, en çok ilgi çeken illerimiz arasında ilk sıralarda yer alır. Ancak asıl ününü, tarihi ve şifalı kaplıcalarıyla kazanmıştır. Bu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bu ün, il merkezine 12 kilometre uzaklıkta, Gökçedere ve Üvezpınar köyleri arasında, ormanlık bir arazide bulunan Yalova Kaplıcalarına aittir.

Kaplıcaların çok eski bir geçmişi vardır. Yunan, Roma Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde işletilmiş ve bir sağlık tesisi olarak kullanılmıştır. Bazı araştırmacı ve yazarlar, tarihte ‘Pythia’ adıyla ünlenen kaplıcaların, M.Ö. 2000 yılında meydana gelen bir deprem sonucu oluşan Yalova Kaplıcaları olduğunu iddia ederler ki, bu doğru değildir. Çünkü Pythia, Bursa’daki Çekirge yöresine verilen bir isimdir. The-ofan, Bizans imparatoru Jüstinyen’in eşi güzel Theodora’nın, 525 yılında 4000 kişilik maiyetiyle birlikte Pythia’ya gelerek günlerce zevk ve sefa sürdüğünü yazar. Avrupalıların, lmparatoriçe Theodara’nın gittiği Çekirge’deki Eski Kaplıca’ya ‘Theodora Hamamı’ adını vermeleri boşuna değildir. Buradan da anlaşılacağı üzere, Yalova, eski Pythia kenti değildir. Ram-say’ın bildirdiğine göre; Yalova’nın eski adı ‘”Plylai’dir. Haçlı Seferleri’nin tarihini yazanlar, Yalova’yı ‘Helenapolis’ olarak tanımlarlar ki, bu tanım daha doğrudur.

Aslında Helenapolis şehri, tam olarak şimdiki Yalova’nın bulunduğu yerde değildir. Yalova’dan Karamürsel’e doğru gidilirken, deniz kenarında, Helenapolis şehrinin kalıntıları görülür. Evliya Çelebi de, kaplıcanın yapılışını anlatırken, bugünkü Yalova’nın eski Helenapolis şehri olmadığını bildirmektedir.

Evliya Çelebi’nin aktardığına göre; Bizanslı Yanko’nun kızı Helena bir hastalığa tutulur. Kirpikleri ve kaşları dökülür. Doktorlar çare bulamazlar ve kızı hava değişim için bu yöreye getirirler. Kızcağız, dağlar arasından kaynayan sıcak sularla hem yıkanır, hem de susuzluğunu giderir. Kırk gün içinde de tamamiyle iyileşir. Babası, kızını böyle sapasağlam görünce sevinir ve kaynakların üzerine birkaç hamam yaptırır. Bugün, suyun kaynağında görülen kemer o zamanın anısıdır.

Helena, bilindiği gibi, ünlü Bizans İmparatoru Konstantinen annesidir. Kudüs’e gidip döndüğünde, kendisini büyük bir hastalıktan kurtadığı için, bu civarda hastane ve saraylar yaptırır. Oğlu Konstantin de buraya annesinin adını vererek Helenapolis şehrini kurar, geliştirir. Şimdiki kaplıcaların üst kısmında görülen sütunlu yıkıntılar da bu devirden kalmadır.

Şehir, Osmanlı Türkleri tarafından, ilk kez ‘Karayalva-çoğlu’ namlı bir bey tarafından alınmış ve artık harabolmaya yüz tutan Helenapolis yerine, kaplıcalara daha yakın yerde bugünkü Yalova şehri kurulmuştur. Osmanlı döneminde ‘Hamam Yerleri’ adı verilen kaplıcalardan, önceleri yöre halkı ya-rarlanmışsa da, sonraları yabancı bir şirkete işletilmek üzere devredilmiştir. Bu.şirket tarafından modern otel ve gazinolar yapılmış, hamamlar yeni baştan ele alınarak tamir ettirilmiştir. II. Abdülhamit zamanında, İstanbul’un Rum ve levanten doktorlarının ısrarlı tavsiyeleri üzerine burası, hem sağlık, hem de bir sayfiye yeri olarak ün kazanmıştır.

Yalova’da ilk arkeolojik araştırmalar, 1933 yılında, Prof. Dr. Arif Müfid Mansel tarafından yapılmış ve kaplıca yakınlarında antik hamam kalıntıları bulunmuştur. 1970 yılında yapılan kazılar sonucunda ise, çok sayıda yapı izleri gün-yüzüne çıkarılmıştır.

Atatürk, ilk kez Yalova’ya 1927 yılında uğramış ve daha sonra birkaç kez Savarona yatıyla gelerek burada dinlenmiştir. Bu gelişmeler üzerine, ayrı tarih ve ayrı yerlerde Atatürk köşkleri inşa ettirilmiştir. Bu köşklerin en önemlileri; Millet Çiftliği’ndeki Atatürk Köşkü, Baltacı Çiftliği Köşkü, Cumhurbaşkanlığı Köşkü ve Yalova Termal Otel’deki Atatürk Oda-sı’dır. Atatürk’ün sağlığında tüm haklarıyla birlikte Sağlık Bakanlığı işletim ve denetimine aktarılan Yalova Kaplıcaları, birkaç kez el değiştirmesine rağmen, geçen süre zarfında yapılan yatırım ve eklentilerle bugünkü Yalova Termal Tesisleri haline gelmiştir. Burada bulunan tüm tarihi eser ve müzelerin yönetimi ise, eskiden olduğu gibi, yine TBMM’nde kalmıştır.

Deniz seviyesinden100 metreyükseklikte bulunan kaplıca alanında, birbirinden farklı özellikler gösteren dört kaynak bulunmaktadır:

a) Yalova Asıl Kaynak: Tempera türü57°C, pH değeri 7.66, radyoaktivitesi 2.89 emandır.

b) Valide Hanım Kurnabaşı: Temperatürü56°C, pH değeri 7.46’dır.

c) Valide Hanım Kaynağı: ‘Yeni Kaplıca’ diye de bilinen bu kaynağın temperatürü640C, pH değeri 7.48, radyoaktivitesi 0.57 emandır.

d) Yalova Göz Suyu: Temperatürü55°C, pH değeri 6.88, radyoaktivitesi 4.2 emandır.

Toplam debi miktarı 16 It/sn. (günlük 1700 ton) olan bu kaynaklar, madeni az ılıca ve içmeler grubunda değerlendirilirler. Hemen hepsi sülfat, sodyum, kalsiyum ve az miktarda da florür içerirler. Toplam mineralizasyonu 1.435 mg/lt.dir. Kaynak başlarında hafif kükürt kokusu duyulur. Bu durum, sülfatlı suların bir özelliğidir. Organik maddelerin sülfatları indirgemesi sonucu bir miktar kükürtlü hidrojen gazı çıkar.’ Organik madde yanıp bitince bu koku da kaybolur.

Düşük mineralizasyona sahip kaplıcanın suları, daha ziyade banyo tarzında kullanılmaktadır. İçmeye pek elverişli değildir. Ancak içildiğinde, hafif diüretik ve mülayim etki yapar. Esas uygulama banyo ve duş kürleri olsa da, son zamanlarda çamur banyoları da büyük rağbet görmektedir..

Yalova Kaplıcalarından yararlanan hastaların başında romatizmalılar gelir. Buyyo romatizması sekelleri, romatoid artrit, spondilit, rizomelik ve spondilo artrozlar, diğer artroz-lar, siyatik, kırık-çıkık sekelleri, eklem yapışıklıkları, kramp tarzında ağrılar oluşturan bacak atardamarlarından damar tıkanıklıkları vs. banyo, duş, çamur, sualtı masajı ve buğulama ‘buhar banyosu’ tedavileriyle çok çabuk şifa bulur. Nevralji, nevrit ve nevrasteni hastaları, elektrikli banyo ve sualtı rha-sajlarıyla kısa sürede iyi olurlar. Hemipleji ve diğer felçler, büyük tedavi havuzlarında yapılacak egzersizlerden, banyo ve lokal masajlardan çok yararlanırlar. Gutlulara, banyo ve sualtı masajları çok iyi gelir.

Yalova Kaplıcaları, uygulanan muhtelif termal kürler ve diğer modern tedavi yöntemlerinin yanı sıra, dinlenme ve huzurlu bir ortam için ideal bir yerdir. Gül bahçeleri ve mis gibi kokulu envai çeşit çiçek ve ağaçlar, nevrastenikler ve yorgun beyinler için, yeniden hayat bulmanın ve zindelik kazanmanın en güzel ortamını oluştururlar. Nörovejetatif düzensizliğe bağlı yüksek tansiyonlular, 21 günlük banyo ve dinlenmeden sonra, çoğu kez eskisinden daha sağlıklı bir şekilde kaplıcalardan ayrılırlar.

Göz Suyu kaynağında yapılan göz banyosundan, konjonktivit ve keratitlerin iyileştiği görülmektedir. Sudaki madenlerin tam iyonize ve kolloidal halde bulunması ve diğer tespit edilemeyen hayati özellikler, çok nazik bir organ olan göz zarlarının tedavisinde yararlı olmaktadır.

Yalova Kaplıcâları’nın sıcak suları, genellikle romatizmal sendromlar başta olmak üzere, hareket sisteminin ağrılı

hastalıklarında değerlendirilir. Ayrıca, ameliyat geçirmiş ağrılı batın hastalıklarında, kronik iltihaplı ve ağrılı kadın hastalıklarında, yine ağrılı böbrek ve idrar yollan hastalıklarında çok yararlıdır.

İçme ile birlikte yapılan banyo uygulamaları; diyabet, şişmanlık gibi metabolizma hastalıklarında, kanda biriken kolesterin, lipit gibi yağ cisimlerinin temizlenmesinde, fazla ürik asit birikiminin idrar yoluyla dışarı atılmasında etkili olur.

İç hastalıklar üzerinde de endikasyon etkisinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Karaciğer iltihaplanmalarında, siroz hastalığının tedavisinde, safra kesesi hastalıklarında, bunun yanı sıra mide ve bağırsak hastalıkları, kabızlık, çeşitli parazit türlerinin tedavileri, hemoroid vs. gibi birçok hastalıkta, ilk önce önerilecek sulardandır.

Modern tesislere sahip Yalova Kaplıcalarında; biri kapalı olmak üzere, iki adet termal yüzme havuzu, Bizans döneminden kalma tarihi Kurşunlu Hamam, kadın ve erkeklere ayrı ayrı tahsis edilen yine tarihi Valide Hamamı ‘Yeni Hamam’, sıra banyolar, yirmi altı adet özel kabinli Sultan Banyosu, dokuzu suit toplam yüz bir adet özel banyo odası, çamur banyoları, hidroterapi, masaj, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon üniteleri, jimnastik salonları vs. gibi bir termal merkezde bulunması gerekli her şey mevcuttur. Kaplıcada; banyo, içme, inhalasyon, duş, çamur, masaj ve sualtı masajı, elektroterapi, hidroterapi, fizyoterapi gibi her türlü uygulama, modern cihazlar eşliğinde ve uzman doktor kontrolünde yapılabilmektedir.

Tesis bünyesindeki sosyal ve yardımcı üniteler, her ihtiyacı karşılayacak düzeydedir. Konaklama ise, toplam yatak kapasitesi 1650 civarında olan otellerle karşılanmaktadır. Termal sudan yararlanan kaplıca işletmesine dahil otellerden; Termal Çamlık Otel (83 odada 174 yatak kapasitesiyle), Çınar Termal Hotel (17 odada 36 yatak kapasitesiyle)

Soyav Termal Hatel (101 odada 212 yatak kapasitesiyle), üç yıldızlı Türksev Yalova Termal Otel (101 odada 212 yatak kapasitesiyle) hizmet vermektedir. Termal sudan yararlanan, ancak kaplıca bünyesinde yer almayan konaklama tesislerinin belli başlıları ise şunlardır: 10 odada 20 yatak kapasitesiyle tek yıldızlı Dinana Otel, 28 odada 80 yatak kapasitesiyle Yeni Park Otel, 33 odada 67 yatak kapasitesiyle tek yıldızlı Ferah Oteli ve iki yıldızlı Gökçedere Otel. Ayrıca, gerek Gökçedere, gerekse Üvezpınar köylerinde, termal sulu köy pansiyonlarından da yararlanmak mümkündür.

Kokar Kaplıcası

Osmaniye ili, Kadirli İlçesi’nin Koçlu köyü sınırlarındaki Kokar Kaplıcası İlçe merkezine 15 kilometre mesafede yer almaktadır. Kaplıcaya asfalt yol ile ulaşım mümkündür. Kaplıca çevresinde herhangi bir otel veya konaklama tesisi bulunmaması olumsuz yönlerinden bir tanesidir. Daha çok yöre halkı tarafından mesire yeri olarak kullanılan Kokar’a yağışsız havalarda gelip kamp yapabilirsiniz. Yaz kış 25°C olan suyundaki kükürt oranının yüksekliği nedeniyle kendine has bir kokusu bulunmaktadır. Bu kokudan dolayı halk arasında; ‘Kokar’ olarak adlandırılmaktadır. Kokar kaplıcasının sedef hastalıkları, egzema, mantar, vitiligo, böbrek ve safra kesesi taşları, şeker hastalığı, cilt hastalıkları gibi hastalıklara şifa olduğu söylenmektedir.